Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/296 E. 2018/707 K. 13.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2015/296 Esas – 2018/707
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2015/296 Esas
KARAR NO : 2018/707

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 07/05/2015
KARAR TARİHİ: 13/11/2018
K. YAZIM TARİHİ: 13/12/2018

Yukarıda tarafları yazılı davanın Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Bankası A.Ş.’nin Ankara …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili … aleyhine icra takibinde bulunduğunu, gönderilen ödeme emrinde alacaklı olarak … Bankası A.Ş., borçlu olarak ….ve Tic. Şti.,… ve müvekkili …’ın yeraldığını, borcun kaynağının anılan dava dışı borçlu şirkete kullandırılan kredilerden kaynaklanan 153.055,50 TL asıl alacak, 47.733,68 TL (ihtarname tebliğ tarihinden itibaren) işlemiş faiz, 2.386,68 TL BSMV olmak üzere toplam 203.175,86TL; banka sorumluluk bedelleri ödenen çek yapraklarından kaynaklanan 7.510,78 TL asıl alacak, 930,54 işlemiş faiz, 46,53 TL BSMV olmak üzere toplam 8.487,85 TL, ayrıca borçlu şirket lehine açılan çek hesabı ile ilgili olan ve 5941 sayılı yasaya göre iade edilmeyen çek yapraklarından kaynaklanan toplam 23.445,00 TL olarak gösterildiğini, müvekkili …’dan bu alacakların talep edilmesinin haksızlık olduğunu, müvekkilinin sadece 04/09/2013 tarihli 500.000,00 TL’lik … nolu Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladığını, bunun dışında herhangi bir kredi sözleşmesi imzalamadığını, buna rağmen müvekkilinden birden fazla krediden kaynaklı alacakların, kredi kart bakiye borçlarının ve çek güvence paralarının talep edildiğini, ayrıca, “Genel Kredi Sözleşmesi Kefil İmza Sayfasında yeralan kefalet önceki borçları kapsıyor mu (Evet/Hayır)sorusunun karşısındaki boşluğun müvekkili tarafından doldurulmadığını, buradaki “Evet” yazısının müvekkiline ait olmadığını, davalı … Bankası A.Ş.’nin … Noterliği kanalıyla müvekkiline gönderdiği 31/12/2013 tarihli ihtarnamede, muhtelif kredi ve kredi kart bakiyelerinden kaynaklanan toplam 256.767,00 TL’nin talep edildiği, halbuki 08.07.2014 tarihli İcra emrinde asıl alacak tutarının 153,055,50 TL olarak bildirildiği, böylece aradaki fark olan 103.711,50 TL’nin ihtarname tarihinden sonra ödenmiş olduğunun alacaklı tarafından da kabul edilmiş olduğunu, 31/12/2013 tarihli ihtarname gönderildikten sonra, davalı banka tarafından müvekkilinin 98.940,00 TL’lik mevduat hesabına el konulduğunu, müvekkili …’ın … nolu Genel Kredi Sözleşmesi’ne kefil olurken, Ankara İli … ilçesi … Mah… ada, 1 parselde bulunan gayrimenkulünü de bankaya ipotek verdiğini, çek yaprakları ile ilgili olarak İcra emrinin 2. ve 3. maddelerinde yeralan 8.487,85,00 TL ve 23.445,00 TL’lik borç tutarlarının müvekkili ile ilgisinin bulunmadığını, kefaletin çek yapraklarını kapsamadığını, müvekkili …’ın sadece kefalet sözleşmesinin kurulduğu 04/09/2013 tarihinden sonraki borçlardan, sözleşmede belirtilen azami miktara kadar sorumlu olduğunu, asıl borçlu ….ve Tic. Şti.’nin 04/09/2013 tarihinden önceki borçlarından ve kredi sözleşmesi kapsamında olmayan diğer borçlarından sorumlu tutulamayacağını beyan ederek, müvekkili aleyhindeki takibin teminatsız olarak, tedbiren durdurulmasına, müvekkili …’ın 157.375,03 TL borçlu olmadığının tespitine, davalı bankanın müvekkilin hesaplarından aldığı paraların müvekkilin kefili olduğu kredi borcuna karşılık alındığının kabulüne, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı cevap dilekçesinde özetle; bu davanın İcra iflas Kanunu 72. maddesine göre icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde açılması gerektiğinden, davanın öncelikle yetki yönünden reddini talep ettiklerini, müvekkili banka tarafından dava dışı şirket ….ve Tic. Şti. lehine krediler tesis olunarak kullandırıldığını, bu kredilerin süresinde ödenmemesi üzerine, 31/12/2013 tarihinde gönderilen ihtarname ile kredilerin kat edildiğini, toplam 256.767,00 TL’nin nakden ödenmesi ve 33 adet çek yaprağı bedeli olan 34.485,00 TL’nin depo edilmesinin anılan borçlu şirket ile kefilleri/ipotek malikleri… ve …’dan talep edildiğini, ihtarnameye rağmen kredi borçlarının tamamının ödenmemesi üzerine, kredilerin teminatını oluşturan,… ve …’a ait taşınmazlar üzerindeki ipotekler ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine başlandığını, davacının dava dışı şirket … .ve Tic. Şti. lehine keşide edilen 04/09/2013 tarih ve 500.000,00 TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, bu sözleşmede açıkça kefaletin önceki borçları da kapsadığının belirtildiğini, davacının bu kısmı kendi el yazısı ile doldurmadığı kabul edilse dahi, “Hayır” yazabileceği bir alanı boş bırakmasının bunun sonuçlarını da kabul ettiği anlamına geldiğini, davacı …’ın maliki bulunduğu taşınmaz ile ilgili İpotek Resmi Senedi l. maddesinde; “….ve Tic. Şti.’nin borçlu veya kefil sıfatıyla imzaladığı nakdi veya gayrinakdi kredi sözleşmelerinden, kambiyo senetlerinden ve banka ile imzaladığı tüm sözleşme ve taahhütnamelerinden doğmuş ve doğacak banka alacaklarının 220.000,00 TL’na kadar olan miktarının tahsilini temin için” ipotek alındığının belirtildiğini, ravacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığı Genel Kredi Sözleşmesine ve ipotek belgesine göre, dava dışı borçlu şirketin doğmuş ve doğacak borçlarından sorumlu olacağını, dava konusu ipoteğin bir üst sınır ipoteği olması nedeniyle, davacı tarafın sadece belli bir krediye kefil olduğu, ipotekli taşınmazın diğer kredilerin teminatı olmadığına dair iddiaların yasalara ve Yargıtay’ın yerleşik kararlarına aykırı olduğunu, dava dışı şirket ….ve Tic. Şti.nin müvekkil bankaya olan çek taahhütnamesinden kaynaklı çek riskinin devam ettiğini ve davacının sözkonusu çeklerden de sorumlu olduğunu, 12/06/2015 tarihi itibariyle 4 adet çek yaprağı bedelinin depo edilmesi, toplam 15 çek için ödenen 10.870,00 TL sorumluluk bedelinin de nakden ödenmesi gerektiğini, müvekkili bankanın dava dışı borçlu şirketin borçlarına istinaden tesis edilen ipotekten dolayı … aleyhine takip başlatmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, öncelikle davada Ankara veya İstanbul mahkemelerinin yetkili olmaları nedeniyle, yetki yönünden reddine, hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve mesnetsiz; kanunda açıkça belirtilen hiçbir belgeye dayanmayan davacı yanın itirazlarının reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası, Ankara Batı …. İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyası, … Bankası A.Ş ye ait … sözleşme nolu Genel Kredi Sözleşmesi, çek taahhütnamesi, ipotek belgesi, grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen 07/03/2016 tarihli bilirkişi raporu, bankacı ve hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen 18/05/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporu ile 14/02/2017 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu, iş bu raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve taraf vekillerinin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla oluşturulan başka bir heyetten alınan 12/12/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu ve 07/05/2018 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, genel kredi sözleşmesinde kefil olarak imzası bulunan davacının borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Davalı yan süresinde yetki ilk itirazında bulunmuşsa da, davacı ile davalı arasındaki sözleşmeyi yapan banka şubesinin adresinin … olduğu ve dolayısıyla HMK’nun 14/1 maddesi gereği Mahkememizin yetkili olduğu değerlendirilerek, yetki itirazı reddedilmiştir.
Taraf delilleri toplandıktan ve 04/09/2013 tarihli … nolu Genel Kredi Sözleşmesi aslı getirtildikten sonra, anılan sözleşmenin 20/21. sayfasındaki matbu “MÜTESELSİL KEFİL” ve “Kefil tarafından EL YAZI ile yazılacak alanlar” bölümleri üzerinde yazılı bulunan “… … Mah. … Sok. No:24/5 …/Ankara”, “625.000”, “TL”, “04.09.2013” ve “Evet” yazılarının davacıya ait olup olmadığının tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılmış, grafoloji uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenip dosyaya sunuluna 07/03/2016 tarihli raporda; söz konusu yazıların, dava dosyasındaki mevcut mukayese yazı ve rakamlarında tespit edilen farklılıklara kıyasen … elinden çıkmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Daha sonra dosya kapsamı ve ekleri, bankacı … ve banka kredi ve kefalet sözleşmeleri alanında uzman hukukçu Doç. Dr. …’dan oluşan bilirkişi kuruluna tevdi edilerek 18/05/2016 tarihli rapor ile 14/02/2017 tarihli ek rapor alınmıştır.
Alınan bu rapor ve ek raporun hüküm vermek için yeterli olmadığı değerlendirilerek dosya bankacı-hukukçu … ve hukukçu öğretim üyesi Doç. Dr. …’a tevdi edilerek 12/12/2017 tarihli rapor ve 07/05/2018 tarihli ek rapor alınmıştır.
Davacı vekili 23/02/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 157.375,03 TL olan müddeabihi 77.733,68 TL artırarak 235.108,71 TL’ye yükseltmiştir.
Taraf iddia ve savunmaları ile alınan bilirkişi rapor ve ek raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmiştir:
Türkiye … Bankası A.Ş. tarafından, Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla 08/07/2014 tarihinde … Ltd. Şti.,… ve davacı … hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığı, 235.108,71 TL tutarındaki alacağın dayanağının nakdi ve gayri nakdi kredilerden kaynaklandığının ileri sürüldüğü, eldeki davanın bu takip üzerine açılmış menfi tespit davası olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davalı banka ile davacı arasında akdedilen kefalet sözleşmesi ile ipotek sözleşmelerinin geçerli olup olmadığı, davacının bu sözleşmeler nedeniyle Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takibe konu edilen alacaktan sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Türkiye … Bankası A.Ş. ile … Ltd. Şti. arasında 04/09/2013 tarihli ve 500.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davacı …’ın 04/09/2013 tarihinde müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığı, kefilin kefalet limitinin 625.000,00 TL olarak belirlendiği, yine davalı Türkiye … Bankası A.Ş. ile davacı … arasında 04/09/2013 tarihli ve … yevmiye nolu ipotek sözleşmesi akdedildiği görülmektedir.
Türkiye … Bankası A.Ş. Tarafından dava dışı kredi müşterisi … Ltd. Şti.’ne 05/09/2013 tarihinde 100.000,00 TL tutarında, 16/09/2013 tarihinde 20.000,00 TL tutarında ve 30/09/2013 tarihinde 80.000,00 TL tutarında olmak üzere toplam 200.000,00 TL tutarında nakdi kredi kullandırıldığı, nakdi kredilere ilişkin olarak davacı tarafından 01/04/2014 tarihinde 5.000,00 TL, yine 01/04/2014 tarihinde 8.800,00 TL, 01/04/2014 tarihinde 8.000,00 TL ve 04/04/2014 tarihinde 74.329,87 olmak üzere toplam 96.129,87 TL ödeme yapıldığı tespit edilmiştir.
04/09/2013 tarihli ve … yevmiye nolu İpotek Resmi Senedi ile İpotek Belgesinde; … Ltd. Şti.’nin vermiş olduğu taahhütnamelerden ve Türkiye … Bankası A.Ş. ile akdettiği sözleşmelerden doğmuş ve doğacak banka alacaklarına güvence oluşturmak üzere…’ın taşınmazı üzerine 220.000,00 TL bedelle ve birinci dereceden ipotek konulduğu ve yıllık akdi faiz oranının % 32,00 olarak uygulanacağı belirtilmiştir.
6098 sayılı TBK’nun 583/1. maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre, kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, kefilin, sorumlu olacağı azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini, kendi el yazısıyla belirtmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kefalet sözleşmesi geçersiz olup, kesin hükümsüzlük yaptırımına tabi olacaktır.
Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı Bilirkişi tarafından düzenlenen 07/03/2016 tarihli bilirkişi raporuyla, 04/09/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinde …’a atfen yazılı kefalet tutarı ve kefalet tarihinin O’nun eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Belirtilen durum karşısında; kefalet sözleşmesinin geçerliliği için gerekli yasal şartların yerine getirilmediği, 6098 sayılı TBK’nun 583/1. maddesinde öngörülen şekil şartına uymadığından kefalet sözleşmesinin kesin olarak hükümsüz olduğu ve davacıyı bağlamayacağı ortadadır. Davacı takip borçlusunun müteselsil kefil sıfatıyla takibe konu borçtan sorumluluğu bulunmamaktadır.
Öte yandan, tapu müdürü huzurunda akdedilen 04/09/2013 tarihli ipotek sözleşmesine göre davacı takip borçlusunun taşınmazı üzerinde kurulan ipotek geçerlidir. Davacı, asıl borçlu … …. ve Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin borçlu ya da kefil sıfatı ile imzaladığı, nakdi ve/veya gayrinakdi kredi sözleşmelerinden, kambiyo senetlerinden ve banka ile imzaladığı tüm sözleşme ve taahhütnamelerinden doğmuş ve doğacak Banka alacaklarının 220.000,00 TL’sine kadar birinci dereceden Ankara İli, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, 1 parselde kayıtlı 978/6S780 arsa paylı 1 no.lu bağımsız bölümü üzerinde ipotek tesis ettirmiştir. Buradaki ipotek bir üst sınır ipoteği olup, davacı 220.000,00 TL’ye kadar olan asıl borçlunun kredi borcu için sorumlu olacaktır.
Her ne kadar 14/02/2017 tarihli ek rapor, 12/12/2017 tarihli rapor ve ve 07/05/2018 tarihli ek raporda; Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla yapılan takip öncesi, borcun ödenmesine ilişkin olarak davalı tarafça keşide edilen ihtarnamede davacının “ipotek veren taşınmaz maliki” sıfatından hiç söz edilmeyip yalnızca “müteselsil kefil” sıfatıyla borçtan sorumlu olduğunun belirtilmesi karşısında ipotek borcu yönünden muacceliyetin oluştuğunun kabulünün mümkün olmadığı, ona karşı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılamayacağı, 235.108,71 TL tutarındaki toplam alacak nedeniyle davacı takip borçlusunun sorumlu tutulamayacağı yönünde kanaat belirtilmiş ise de; ipoteğe dayalı olarak ihtarname gönderilmemesi ve davacı borçlunun Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla yapılan takip öncesi temerrüde düşürülmemesi, davacının, geçerliliği konusunda ihtilaf bulunmayan 04/09/2013 tarihli ipotek sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
İpoteğe dayalı olarak ihtarname gönderilmemesi ve temerrüde düşürülmemesine göre davacı 220.000,00 TL’ye kadar olan asıl borçlunun kredi borcundan dolayı sorumludur. Nakdi kredilere ilişkin olarak davacı tarafından toplam 96.129,87 TL ödeme yapıldığı nazara alındığında, davacının sorumlu olduğu ve talep edilebilecek miktar (22.000,00- 96.129,87) 123.870,13 TL’dir. Hal böyle olunca davacının, Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla talep edilen 235.108,71 TL toplam borcun (235.108,71 – 123.870,13) 111.238,58 TL’lik kesimi bakımından davalıya borçlu olmadığı kanaatine varılmış, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE; Ankara …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla takibe konu edilen 235.108,71 TL toplam borcun 111.238,58 TL’lik kesimi bakımından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 7.598,70 TL karar ve ilam harcından peşin ve ıslahla alınan 4.015,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.583,62 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 2.687,58 TL peşin harç, 1.327,50 TL ıslah harcı, 27,70 TL başvuru harcı, 4,10 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 4.046,88 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından sarf edilen 1.339,85 TL bilirkişi ücreti, 222,15 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 1.562,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 739,03 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davalı tarafından sarf edilen 1.200,00 TL bilirkişi ücretinden oluşan yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdir edilen 632,24 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, kalan miktarın davalı üzerinde bırakılmasına, artan gider avansının karar kesinleştiğinde davalıya iadesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre takdir ve hesap edilen 11.649,09 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red oranına göre takdir ve hesap edilen 12.659,61 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair, davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/11/2018

Katip Hakim
e-imza e-imza