Emsal Mahkeme Kararı Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/445 E. 2021/15 K. 20.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas – Karar No: 2013/445 Esas – 2021/15
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2013/445
KARAR NO : 2021/15

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR : 1-
VEKİLİ :
2-
: 3-
İFLAS İDARE
MEMURLARI : 1-
2-
3-

DAVA : Hisse Miktarının Tespiti/Tescili
DAVA TARİHİ : 22/10/2013
KARAR TARİHİ : 20/01/2021
K.YAZIM TARİHİ : 22/01/2021

Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP :Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 06.10.1986 tarihinde …’dan borsaya kote edilmemiş nama yazılı hisselerinin %4’ünü devraldığını, bu devir işleminin aynı tarihte yönetim kurulunca onandığını ve pay defterine işlenerek 20 Mart 1987 tarihli olağan genel kurulda hazirun cetveline yazıldığını ve genel kurul kararlarının 27 Nisan 1987 tarihinde tescil edildiğini, hisse devrinden sonra yapılan 1987-1989 yıllarına ilişkin genel kurullarında %4 payın hazirun cetvellerine işlendiğini ve kendisi tarafından imzalandığını, 1989-1996 yıllarında yapılan genel kurullarda da paylarının hazirun cetveline işlendiğini, ancak Amerika’da…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…olmasına rağmen hazirun cetvellerine kendisi adına başkası tarafından imza atıldığını, 1997-2005 yıllarında yapılan genel kurullarda %4 payının hazirun cetvellerine yansıtılmadığını, 2005-2011 yıllarında yapılan genel kurullarda ise hazirun cetvelinde görünen 14631.28 adet payın babası …’ın vefatı nedeniyle kendisine veraseten intikal eden paylar olduğunu belirterek, davacı …’ın … Holding A.Ş.’deki ortaklığının tespiti ile %4 oranındaki hissesinin pay defterine TTK m. 417 uyarınca hükmen işlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … cevap dilekçesi ve sair beyanlarında özetle; … Holding A.Ş.’yi kendisinin kurduğunu ve sermayenin tamamının da kendisi tarafından şirkete konulduğunu, kanun gereği 5 ortak zorunlu olduğu için davacıya da bedelsiz hisse verildiğini, belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Holding A.Ş.’nin vekili cevap dilekçesi ve sair beyanlarında özetle; şirketin 2011 yılı genel kurulu yapılması sırasında şirketin pay defterinin kaybolması nedeniyle yeni pay defterinin 27.03.2012 tarihinde onaylatıldığını ve hazirun cetvelinin de buna göre hazırlandığını, davacının genel kurul toplantılarına katıldığını ve hazirun cetvellerine de imzaladığını, hazirun cetvellerinin yeterli delil olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı …’ın vekili cevap dilekçesi ve sair beyanlarında özetle; müvekkilinin davalı şirkette diğer davalı …’dan sonra en büyük hisseye sahip olduğunu, diğer davalıların tastik ettirdiği yeni pay defterinin geçerliliğinin olmadığını, davacı …’ın %4 payına ilişkin yönetim kurulu karar defteri ve eski pay defterinin şirkette mevcut olduğunu, bir örneğinin dilekçe ekleriyle Mahkemeye sunulduğunu, davalı şirket tarafından tescil ettirilen 22.03.2012 tarihli pay defterinin oluşturulmasında müvekkilinin herhangi bir etkisi ve kusurunun bulunmadığını, davacının %4 hissesinin pay defterine tescili gerektiğini ifade etmiştir.
DELİLLER :Davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, genel kurul tutanakları, Ticaret ve Sanayi Bakanlığı kayıtları, Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyası, 10/07/2014 tarihli bilirkişi kurulu raporu, 28/09/2015 tarihli bilirkişi kurulu ek raporu, 11/02/2016 bilirkişi kurulu 2. Ek raporu, 23/12/2020 tarihli 2. bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamı.
GEREKÇE :Dava, davalı şirketteki hisse miktarının tespiti ve tescili istemine ilişkindir.
Davacının davasını, her üç davalıya (… Holding A.Ş., … ve …) yöneltmiş olması ve kaybolduğunu iddia ettiği %4 oranındaki hissesinin her üç davalıdan birinde, veya bir kaçında ya da tamamında olduğunu ileri sürmüş olması karşısında; gerçek durumun, davacının hisseyi iktisap ettiği 06.10.1986 tarihinden sonraki tüm hissedarların hisselerinin seyrinin incelenmesiyle ortaya çıkabileceği değerlendirildiğinden, bilirkişiler tarafından bu yönde incelemeler yapılarak rapor hazırlanmıştır.
Bilirkişiler tarafından gerek yerinde ve gerekse de çağrı üzerine getirilen defter ve belgeler ile dosyada bulunan evraklar üzerinde yapılan incelemede, davalı …’a ait borsaya kote edilmemiş nama yazılı hisselerden %4’lük payın, Ankara 9. Noterliği’nin 11.06.1984 tarih ve … yevmiye numarası ile tasdik edilen pay defterine işlendiği ve şirket yönetim kurulunun 06.10.1986 tarihli toplantısında karar altına alındığı, davacı …’ın, 06.10.1986 tarihinden itibaren davalı şirket sermayesinin %4’lük hissesine sahip olduğu anlaşılmıştır. Buna göre 06,10.1986 tarihinden, İşbu davanın açıldığı 10.10.2013 tarihine kadar, davacının ve diğer hissedarların hissesinin seyri bilirkişiler tarafından raporda tablo şeklinde gösterilmiştir. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarındaki tabloda da görüldüğü./..
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…üzere, davacıya ait %4’lük hissenin, 06,10.1986 tarihinden 1997 yılına kadar korunduğu ancak 1997 yılı itibariyle hissenin kaybolduğu, işbu davanın açıldığı 2013 yılına kadar da ortada mevcut olmadığı anlaşılmıştır. Yine dosya arasında bulunan ve dava dilekçesine de ekli belgelerin incelenmesinde, 1996 yılında davalılardan …’a ait %75’e tekabül eden 1175 adet hissenin 1997 yılına geçişte %24 azalışla 800 adet hisseye yani %51’e düştüğü, öte yandan 1996 yılında %15 hisseye tekabül eden 235 adet hisse sahibi davalı …’ın bu hisse adedinin 1997 yılına geçişte 721’e çıktığı ve %31 artışla %46 oranına yükseldiği görülmüştür. Yine bu tarihte…’ın hisselerinde %3’lük, davacı …’ın hisselerinde ise %4’lük bir azalış meydana geldiği, bu haliyle toplamda üç hissedarın hisselerinde azalış meydana geldiği, bu azalışların oranının ise %31 olduğu, (%24+%3+%4=%31) dört hissedarın hisselerinde değişiklik meydana geldiği, bunlardan üçünün (…, … ve …) hissesinde azalış oluşmasına rağmen sadece bir tanesinde (…) artış olduğu, bu artışın da %31 oranına karşılık gelmesi nedeniyle diğer üç hissedarın hissesindeki %3l azalış oranı ile örtüştüğü ancak uzman raporunda azalış oluşan bazı pay sahiplerinin paylarının dikkate alınmadığı görülmüştür. Dava konusunu sadece davacı …’ın kaybolan %4 oranındaki hissesi oluşturması ve payı azalan diğer iki hissedarın dava açmamış olması nedeniyle, sadece … yönünden değerlendirme yapmak gerekmiştir.
Davalı …’ın bu dönemde artış gösteren %31 oranındaki payının %27’lik kısmının… ve …’a ait olduğu (%24+%3=%27), geriye kalan kısmın ise %4’e tekabül ettiği ve bu oranın da davacının payına karşılık geldiği açıkça görülmektedir.
Burada çözümlenmesi gereken bir diğer husus, sadece hazirun cetvelleri ile ortaya çıkan hisse artış-azalış oranlarının pay defterine işlenmemiş olması nedeniyle diğer delillerin değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve değerlendirilecekse kararın oluşmasına hangi oranda etki edeceği hususudur.
Davalı şirketin pay defterlerinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 68. maddesinin dördüncü fıkrası; “Bir tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve kağıtlar. yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle ve kanuni müddet içinde ziyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren on beş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yerin salahiyetli mahkemesinden kendisine bir vesika verilmesini isteyebilir. Mahkeme lüzumlu gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir. Böyle bir vesika almamış olan tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılır” şeklindedir. Yine 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 13. maddesinde sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikaların elden çıkmış olması mücbir sebep olarak hüküm altına alınmıştır. Buna göre, sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikaların elden çıkması durumunda tacirin, ziyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde yetkili ve görevli mahkemeden bir zayi belgesi alması gerekmektedir. Aksi halde, mülga Kanun’un mezkur fıkrası uyarınca tacir defterlerini ibrazdan kaçınmış sayılacaktır. Ayrıca, zayi belgesi alınmış olsadâhL yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca bu tür davalar kesin hüküm niteliği taşımayacağından, bu yolla alınan belgenin aksı her zaman ispat edilebilecektir.
Dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak, davalı şirketin ilk pay defterinin Ankara 9. Noterliğinin 11.06.1984 tarih ve … yevmiye nosu ile tasdik edilen pay defteri olduğu, daha sonra tutulmaya başlanan ve davacı … ile davalı … vekili tarafından dayanak alınan 25 Mavıs 1998 tarihli … yevmiye sayılı pay defteri ile ilgili olarak Mahkemeden zayi belgesi alınmadığı anlaşılmaktadır.
Bilirkişiler…,… ve …’nun 2. ek raporunda da belirtildiği üzere; davalı şirketin kanuni tasdikli defterlerinde kanun dışı bir işlem yapılmıştır. … vekili tarafından mahkememize sunulan 23.12.2015 tarihli dilekçenin ilgili kısmında: “… ve …, 25.05.1998 tarihinde … Holding A.Ş. ve…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…bağlı şirketlerden … A.Ş., .. A.Ş., … A.Ş., … A.Ş. ve … A.Ş. ‘deki hisseleri üzerinde yazılı bir mutabakat ile yeni bir düzenleme yaparak …’ın hisselerini %45-46’ya çıkarmışlardır. Devrin yapıldığı gün şirketlerin mevcut pay defterleri iptal edilmiş ve 25-26 Mayıs 1998 tarihlerinde yeni pay defterleri tasdik ettirilerek yazılı mutabakatla belirlenen yeni paylar pay deflerine işlenip … ve … tarafından imzalanmıştır. Bu devir işlemi … paylarında artış sağlayan tek işlemdir. 25.05.1998 tarihinden sonra yapılan tüm genel kurullarda, hazirun cetvelleri düzenlenirken …’ın yeni pay defterlerindeki %45-46 oranında pay tutarları esas alınmıştır. ” hususları belirtilmektedir.
Bilirkişiler …,… ve …’nun 3. ek raporun ekinde yer alan fotokopilerden eski defterlerin iptal edildiği ve aynı tarihlerde yeni defterlerin tasdik ettirildiği, tüm defterlere herhangi bir açıklama yapılmadan pay kaydı yazıldığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, “pay defterinin iptali” adlı hukuki işlemin ne anlama geldiği mahkememizce anlaşılamamıştır. Zayi edilmiş ticari defterler için Mahkemeden zayi belgesi alınması gerektiği ve ancak ardından yeni defler tasdik ettirilebileceği açıktır. Zayi edilmiş olmayan bir pay defterinin dolu sayfalarının (ilk 11 sayfanın) defteri tutmak (deftere kayıt yapmak) ve muhafaza etmekle yetkili ve sorumlu kişilerce imha edilmesi ve (bilgilerinin değiştirilerek veya değiştirilmeyerek) yenilenmesi anlamına gelen bir işlemin hukuka aykırı olduğu da açıktır.
Hal böyle olunca, davacı …’ın ve davalı … vekilinin dayanak gösterdiği 1998 tarihli pay defterine ilişkin (her ne kadar hissedarlarca imzalandığı ileri sürülse de) mahkemeden zayi belgesi alınmamış, kanunun amir hükmüne uyulmamıştır.
Diğer yandan, davalı … Holding A.Ş. vekili tarafından mahkememize sunulan beyan dilekçelerinde; … tarafından mahkemeye ibraz edilen ticari defterlerin güvenirliğinin bulunmadığı, Mahkemece Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünden getirtilmiş olan belge kayıtlarından anlaşılacağı üzere Ankara 9. Noterliğinde 25 Mayıs 1998 tarih ve … yevmiye nolupay defterinde …’ın % 4 hissesinin işlenmediği …’ın açıklanmış olup dilekçe ekinde 25 Mayıs 1998 tarihinde tasdik edilen pay defteri fotokopisinin ibraz edildiği, ilgili fotokopide …’ın iddia ettiği payın olmadığının görüldüğü, İç Ticaret Genel Müdürlüğünden gelen belgeler içerisinde 13.07.2013 tarihli … imzalı yazının 2. maddesinde 25 Mayıs 1998 tarihli … yevmiye sayılı pay defterinde …’a ait % 4 hisseye rastlanmadığı beyanının yer aldığı, daha sonra Mahkemeye … tarafından ibraz edilen 25 Mayıs 1998 tarihli pay defterinde sonradan eklemeler yapıldığının açıkça görüldüğü, bu hususun bilirkişi kurulunca ve mahkemece resen dikkate alınması gerektiği hususları belirtilmiştir.
Davalı şirket vekili yukarıdaki dilekçesinde özetle, … tarafından mahkememize ibraz edilen 25 Mayıs 1998 tarihü … yevmiye sayılı pay defterine sonradan eklemeler yapıldığını, bu nedenle hukuksal niteliğinin bulunmadığını ileri sürmektedir.
Dava dosyasına mübrez Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü tarafından mahkememize gönderilen 09.12.2014 tarihli, 67300147/431.04 sayılı yazı ekinde belgelerin tetkikinden, davacı … tarafından İç Ticaret Genel Müdürlüğüne verilen 12.07.2013 tarihli dilekçenin ekinde yer alan 25.05.1998 tarihli … yevmiye nolu pay defterleri fotokopilerinde yer alan …’a ait hisse tutarları ile daha sonra davacı … ve davalı … vekili tarafından mahkememize ibraz edilen 25.05.1998 tarihli … yevmiye nolu pay defterinde …’a ait bulunan hisse tutarlarının birbiri ile uyumlu olmadığı ve farklılıklar içerdiği tespit edilmiştir. Bir başka ifade ile İç Ticaret Genel Müdürlüğüne davacı tarafça ibraz edilen 1998 tarihli pay defterine ilişkin fotokopiler ile daha sonra davacı … ve davalı … tarafından bu pay defterinin…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…mahkemeye ibraz edilen fotokopileri arasında farklılıkların bulunduğu görülmektedir. Bu nedenle, davacı … ve davalı … tarafından mahkememize sunulan 25.05.1998 tarihli … yevmiye nolu pay defteri sayfalarına dayanılarak kesin bir sonuca ulaşılma imkanı bulunmamaktadır.
4 adet bilirkişi raporu (1 adet kök rapor + 3 adet ek rapor) ile davalı … vekili tarafından dosyaya sunulan Uzman Raporu’nda da aynı şekilde değerlendirilen, Mahkememize ve Gümrük Ticaret Bakanlığı’na sunulan pay defterlerinin çelişkili olduğu konusu tarafımızdan yapılan değerlendirmede de yerinde görülmüştür. Bu kapsamda; davacı … ve davalı … tarafından mahkememize sunulan 1998 yılına ait pay defterindeki kayıtlar ile davanın açılmasından önce yine davacı … tarafından Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na sunulan kayıtların farklı olması ve çelişmesi nedeniyle tek başına defter kayıtlarının değerlendirilemeyeceği ve devletin ilgili makamlarınca tescil edilmiş resmi hazirunların esas alınmasının yerinde olacağı kanaatine varılmıştır.
05.10.2020 tarihli Uzman Raporu’nda, davalılardan …’ın hissesinin %0’a düşmediği, bu durum karşısında davacıya ait %4 oranındaki hissenin kimin uhdesinde olduğunun anlaşılamadığı, bu nedenle davacının mülkiyet hakkına haksız tecavüz yapılmış olması durumunda bu belirsizliğin haksız fiil hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği, hisselerin kayden yok olmasının pay defterinde yapılan değişiklik sonucunda meydana gelmesi ihtimalinden hareket edilecek olursa, hukuka aykırılığı, pay defterini tutan kişilerin gerçekleştirmiş olduğu, pay defterini tutmakla yükümlü olanların, yönetim kurulu üyeleri olduğu, bunların hangisinin tek başına davacının hissesinin kaybolmasına sebebiyet verdiğinin anlaşılamaması halinde, haksız fiil hükümlerinin müteselsil sorumluluğu öngören hükmün iade bakımından da uygulanabileceği, davacının iade talebini dilediği üyeye yöneltebileceğinden davalı … ve davalı …’ın %4 oranındaki davacı hissesini iadeden müteselsilen sorumlu tutulabileceği kanaatinin yerinde olmadığı görülmüştür.
Zira, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin davacının kayden kaybolan hissesinden bu kayıtlan tutan/tutanların şahsi malvarlığıyla sorumlu tutulması, belli koşullara bağlanmıştır. Yönetim kurulu üyeleri kendilerine verilen görevleri yerine getirirken ve yetkileri kullanırken, tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket etmeli ve şirketin menfaatlerini gözetmelidirler. Bu özen ve sadakat yükümlülükleri yönetim kurulu üyelerine kanun, şirketin esas sözleşmesi, iç yönergesi ve yönetim kurulu kararlarıyla verilen tüm yetki ve görevleri kapsamaktadır. Yönetim kurulu üyeleri, bu yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri halinde şirketin, pay sahiplerinin ve şirketin alacaklılarının uğradığı zararlardan sorumlu olurlar. Dolayısıyla yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kusura dayanır. Bu nedenledir ki, yönetim kurulu üyeleri, kusurlarının bulunması halinde pay sahiplerinin uğradığı zarardan sorumlu olduğundan ileride açılacak davada sorumluluklannın ve zarar tutarının kanıtlanması halinde zarardan sorumlu tutulmaları mümkündür.
Yukarıda da belirtildiği üzere, davacıya ait %4’lük hissenin davalılardan …’ın hissesine eklendiği açıkça anlaşılmışken burada yönetim kurulu üyelerinin genel sorumluluğundan bahsetmenin doğru olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davalılardan … vekili tarafından öne sürülen ve müvekkilinin şirket eski merkezinin bulunduğu …’da tesadüfen şirketin pay defterinin adıllarına ulaştığına, huzurdaki davaya da 1998 tasdik tarihli defterin aslının sunulduğuna, bu defter uyannca davacıya ait hissenin …’ın lehine kaybolduğuna ilişkin iddiasının, davacının Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü’ne ibraz ettiği 1998 tarihli pay defterine ilişkin fotokopiler ile daha sonra davacı ve … tarafından mahkememize sunulan 25.05.1998 tarihli ve … yevmiye numaralı pay defteri kayıtlarının farklı olması nedeniyle itibar edilemeyeceğinden bu iddianın yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı … beyanlarında, hazirun cetvellerini yönetim kurulu başkanı sıfatıyla…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…davalı …’ın hazırladığını ve öncelikle bu davalının sorumlu tutulması gerektiğini iddia etmiş ise de, yukarıda da belirtildiği üzere, davasını davalı şirket yanında … ve …’a da yöneltmiş olması yanında hazirun cetvellerinde kendisinin de asaleten imzasının bulunması nedeniyle beyana itibar edilmeksizin belgeler incelenerek değerlendirme yapılmıştır.
Denetime elverişli, gerekçeli ve hükme esas alınan bilirkişiler…’ün 29/12/2020 havale tarihli raporlarına göre; davacının %4 payının davalı …’ın payına eklendiği, davalılardan …’ın uhdesinde bulunan, şirketin 350.000 adet hissesine tekabül eden %4 payın, …’tan alınarak davacıya eklenmesi ve bu durumun pay defterine kaydedilmesi gerektiği anlaşıldığından davacının davalılar … ve … Holding A.Ş. haklarında açtığı davanın kısmen kabulüne, Ankara Ticaret sicil Müdürlüğünde … sicil sayısıyla kayıtlı olan davalı … Holding Anonim şirketi’nin ortaklarından davacı …’ın şirket sermayesinin % 4 ‘lük hissesine 06/10/1986 tarihinden itibaren sahip olduğunun, bu hissenin daha sonra başka bir kimseye devredilmediğinin ve söz konusu hissenin 1997 yılında davalı …’ın hissesine eklendiğinin tespitine, Ankara Ticaret sicil Müdürlüğünde … sicil sayısıyla kayıtlı olan davalı … Holding Anonim şirketi’nin ortaklarından davalı …’ın 8.770.000,00 TL tutarındaki şirket sermayesinin 350.800,00 TL’lik tutara ve 350.000 adet hisseye tekabül eden % 4 ‘lük hissesinin iptali ile davalı şirket pay defterine davacı … adına kaydedilmesine, İdarenin yerine geçerek işlem yapma sonucunu doğuracak şekilde tescile ve hisse devirlerinin Ticaret Sicilinde ilanına karar verilemeyeceğinden bu taleplerin reddine, davalı … hakkında açılan davanın reddine karar vermek gerekmekle, aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının davalı … hakkında açtığı davanın REDDİNE,
2-Davacının davalılar … ve … Holding A.Ş. haklarında açtığı davanın KISMEN KABULÜNE,
A-Ankara Ticaret sicil Müdürlüğünde … sicil sayısıyla kayıtlı olan davalı … Holding Anonim şirketi’nin ortaklarından davacı …’ın şirket sermayesinin % 4 ‘lük hissesine 06/10/1986 tarihinden itibaren sahip olduğunun, bu hissenin daha sonra başka bir kimseye devredilmediğinin ve söz konusu hissenin 1997 yılında davalı …’ın hissesine eklendiğinin TESPİTİNE,
B-Ankara Ticaret sicil Müdürlüğünde … sicil sayısıyla kayıtlı olan davalı … Holding Anonim şirketi’nin ortaklarından davalı …’ın 8.770.000,00 TL tutarındaki şirket sermayesinin 350.800,00 TL’lik tutara ve 350.000 adet hisseye tekabül eden % 4 ‘lük hissesinin İPTALİ ile davalı şirket pay defterine davacı … adına KAYDEDİLMESİNE,
C-İdarenin yerine geçerek işlem yapma sonucunu doğuracak şekilde tescile ve hisse devirlerinin Ticaret Sicilinde ilanına karar verilemeyeceğinden bu taleplerin REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu gereği alınması gereken 23.963,15TL karar ve ilam harcından peşin alınan 24,30TL ve tamamlama yolu ile alınan 5.966,00TL harcın mahsubu ile bakiye 17.972,85TL harcın davalılar … ve … Holding A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 24,30TL peşin harç, 5.966,00TL tamamlama harcı, 24,30TL başvuru harcı ve 3,75TL vekalet harcı olmak üzere toplam: 6.018,35TL’nin davalılar … ve … Holding A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın kabul oranına göre hesap ve…/…
e-imza e-imza e-imza e-imza

…/…takdir edilen 33.006,00TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Holding A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … Holding A.Ş.’nin kendisini vekil ile temsil ettirdiği görülmekle, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davanın red oranına göre hesap ve takdir edilen 4.080,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
6-Davalılar … ve …’ın müflis olduğu, kendilerini iflas idare memurlarının teslim ettiği dikkate alınarak, bu davalılar yararına vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
7-Davacı tarafından sarf edilen 3.500,00TL bilirkişi ücreti, 524,15TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 4.024,15TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 2.012,07TL’nin davalılar … ve … Holding A.Ş.’den tahsili ile davacıya ödenmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Karardan sonra yapılacak yargılama giderlerinin davacının gider avansından karşılanmasına, karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının davacıya iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı şirket vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2021

Başkan Üye Üye Katip
e-imza e-imza e-imza e-imza