Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2013/385 Esas – 2019/206
T.C.
Ankara Batı
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2013/385
KARAR NO : 2019/206
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : SÖZLEŞMENİN FESHİ/TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 27/08/2013
BİRLEŞEN DAVA (Mahkememizin 2014/339E. 2015/112 K. sayılı dosyası)
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İSTİRDAT
DAVA TARİHİ : 03/07/2014
KARAR TARİHİ : 27/03/2019
K.YAZIM TARİHİ : 09/04/2019
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizce yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı S.S. … KYK vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifle dava dışı … Limited Şirketi arasında davacıya ait olan Etimesgut ilçesinde kain … ada ve … ada 1 parseller üzerine
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
4 blok halinde 96 adet bağımsız bölüm yapılması hususunda anlaşma akdedildiğini, yüklenicinin edimlerini tam olarak ifa etmemesi neticesinde yerinde tespit yaptırıldıktan sonra ayıplı ve eksik işlerin yapımı hususunda davalı ile 31.12.2007 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, işin zamanında bitirilmemesi nedeniylede taraflar arasında 07.09.2010 tarihinde taahhütname imzalandığını, davalının bu sözleşme hükümlerinide ihlal etmesi neticesinde 23.11.2012 tarihinde ihtarname çekilerek kalan işin 21 iş gününde bitirilmesinin istendiğini, davalıya sözleşme bedeli olan 784.700,00TL’den fazla ödeme yapıldığını, toplam ödemenin 1.058.580,08TL olması karşısında fazladan 270.880,08TL ödeme yapıldığının belirlendiğini, mahallinde yaptırılan tespit neticesinde de davalının üstlendiği işlerde de 412.904,84TL eksik ve kusurlu imalatlar bulunduğunun tespit edildiğini, yapılacak yargılama neticesinde; taraflar arasında akdedilmiş olan 07.12.2007 tarihli sözleşme ile bu sözleşmenin eki niteliğindeki diğer sözleşme, taahhüt v.s. nin feshine, eksik ve kusurlu imalatlar bedeli olarak 412.904,84TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte taraflarına ödettirilmesini, davalı yana fazladan ödenen bedele karşılık şimdilik 15.000,00TL’ninde tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Tic. Ltd. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların doğru olmadığını, iş bedeli götürü olmasına rağmen tespit raporlarında buna uygun belirleme yapılmadığını, müvekkilinin tüm edimlerini yerine getirerek davacı iş sahibine teslim ettiğini, müvekkilinin bugüne kadar kooperatiften sadece 360.000,00TL ödeme aldığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Ana dosyanın davalısı olan ……Ltd. mahkememizin 2014/339 esasında ayrı bir dava açmıştır. Dosyanın dava dilekçesinde taraflar arasında akdedilen inşaat sözleşmesine bağlı olarak imalatların bitirildiği, sözleşme harici işlerde yapıldığını, toplam iş bedelinin (784.700,00 + 275.000,00) 1.059.700,00TL olduğunu, kendisine sadece 360.000,00TL ödeme yapıldığını, bakiye 690.000,00TL alacağının kaldığını, yapılacak yargılama neticesinde, ödenmeyen iş bedeline ilişkin olarak şimdilik 50.000,00TL’nin hüküm altına alınmasını, aradaki bağlantı nedeniyle de bu davanın mahkememizin 2013/385E. dosyası ile birleştirilmesini talep etmiştir.
Davalı S.S. … KYK vekili cevaplarında, davacının edimlerini tam ve gereği gibi yerine getirmediğini, davacıya iş bedelinin tamamının ödendiği gibi fazladan da ödeme yapıldığını, davacıya yapılan ödemelerin bir kısmının banka kanalı ile bir kısmının elden imza karşılığında, bir kısmının daire satışı yolu ile, bir kısmınında dava dışı S.S. … KYK’ne vermiş olduğu senetlerin iadesi yolu ile yapıldığını, haksız açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Aradaki bağlantı nedeniyle mahkememizin 2014/339E.’da açılan dava 2013/385E. sayılı dosya (ana dava) ile birleştirilerek, yargılamaya birlikte devam olunmuştur.
Talep, ana davada, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili; birleşen davada ise, eser sözşeşmesinde, iş bedeli olarak fazladan ödenen miktarın istirdadına ilişkindir.
6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde ticari davalar tanımlanmış ve sayılmıştır. Bu maddeye göre “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları”, “ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri” ve “tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın aynı maddenin (a), (b), (c), (d), (e) ve (f) bentlerinde sayılan davalar ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması; ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması ya da açılan davanın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesinde kooperatifler “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı
sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar” olarak tarif edilmiştir. Maddede kooperatifin ortaklık (şirket) olduğu belirtilmiş ise de, bu ortaklığın “ticari nitelikte bir ortaklık” olduğu yönünde bir açıklama ve belirleme yapılmamıştır.
Maddedeki tariften anlaşılacağı üzere kooperatiflerde amaç, diğer ticaret şirketlerinden farklı olarak kazanç elde etmek ve bunu ortakları arasında paylaşmak olmayıp, ortakların ekonomik menfaatlerini, özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ve gidermektir. Kooperatifler, kâr zarar amacından ziyade sosyal yönü ağır basan ortaklıklardır. Bu tanıma göre kooperatiflerin tacir kabul edilmesi ve tacir sıfatının sonuçlarıyla sorumlu tutulması mümkün değildir.
6102 sayılı TTK’nın 124/1. maddesinde “kooperatifler” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifler “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK’nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleri ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin “ticaret şirketi” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Benzer hükümler, 6762 sayılı eski TTK’da da bulunmasına rağmen (md 18, 136), Yargıtay’ın kararlılık kazanan uygulamasında kooperatifler tacir olarak kabul edilmemiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalı yan kooperatif olup tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi hükmünce davayı ticari dava saymak ve asliye ticaret mahkemesini görevli kabul etmek mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan ve göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiğinden, mahkememizce işin esası incelenmeksizin davanın görev yönünden dava şartı noksanlığı bulunduğu nazara alınarak usulden reddine ve dava dosyasının davaya bakmaya görevli olduğu belirlenen Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesine görderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın (ana davanın ve birleşen davanın) usulden reddine,
2-Verilen karar kesinleştiğinde ve talep halinde dava dosyalarının davaya bakmaya görevli olduğu belirlenen Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına, 4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, davalı-birleşen dosya davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize sunulacak, yahut mahkememize gönderilmek üzere bir başka mahkemeye ibraz edilecek bir dilekçeyle başvuru yapılmak suretiyle, Ankara Bölge Adliye Mahkemeleri ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/03/2019
Başkan Üye Üye Katip
e-imzalı e-imzalı e-imzalı e-imzalı