Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/383 E. 2023/527 K. 12.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/383 Esas – 2023/527
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2023/383 Esas
KARAR NO : 2023/527

BAŞKAN : ….
ÜYE : …
ÜYE :…
KATİP :…

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 31/05/2023
KARAR TARİHİ : 12/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/09/2023

DAVA: Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 26/03/2012 tarihinde imzalanan, ortak girişim beyannamesi başlıklı belgede, işin adının “…” olarak nitelendirilip, her iki şirketin ortaklık oranının %50 olarak belirlendiğini, adi ortaklığın konusunu teşkil eden işin 26/03/2014 tarihinde imzalanan sona erdirme protokolü ile sona erdirilerek, TBK madde 639/1fıkra hükmünde düzenlenen sona erme şartlarını gerçekleştiğini,
Adi ortaklığın tasfiyesi amacıyla müvekkili şirket tarafından davalı şirkete elektronik posta, ihtarname, mail yoluyla yapılan başvuruların sonuçsuz kalması üzerine, müvekkili tarafından adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi amacıyla … esasında görülen davanın açıldığını, mahkemece hüküm fıkrasında adi ortaklığın ” fesih ve tasfiyesine” ibaresine yer verilerek atanan tasfiye memurları aracılığıyla süreç işletilip, bilançonun kesinleştirildiğini, tasfiyenin son aşaması olan mahkeme eli ile paylaşımın yapılması taleplerinin, adi ortaklığın verilen karar ile fesih edilip bu nedenle tasfiyenin tamamlanamayacağı, mal paylaşımının yapılamayacağı belirtilerek red edildiğini ve davanın sürüncemede bırakıldığını, davanın açılma amacının gerçekleştirilemediğini, istinafın da bu durumu onayladığını,
2017 yılından bu yana mahkemece atanan tasfiye memuru aracılığıyla adi ortaklık bilançosunun kesinleştirildiğini, mevcut davanın açılmasındaki tek amacın davanın anılan mahkemece getirilen noktadan itibaren tasfiyenin tamamlanması olduğunu,
Tasfiyenin ne şekilde yapılacağının yerleşik yargı uygulamasıyla açıklığa kavuştuğunu, anılan mahkemede açılan davada tasfiye prosedürüne uyulmadan sadece şirketin feshine karar verilmiş olup, mevcut davada adi ortaklığın tasfiyesi talep edildiğinden, önceki kararın mevcut davada kesin hüküm oluşturmayacağını belirterek,
Öncelikle davalı şirket elinde bulunan adi iş ortaklığına ait mahkeme ve ekipmanların satışının, elden çıkartılmasını ve diğer nedenlerle zarar görmesinin önlenmesi için tedbirin tarafsız bir parka çektirilmek sureti ile yediemine teslimi şeklinde, tedbir kararı verilmesini,
Ayrıca anılan mahkeme tarafından tasfiye usulü işletilmeden ve tasfiye yapılmadan sadece adi ortaklığın feshine karar verildiği gözetilerek tasfiyenin yapılmasına yönelik mevcut davanın kabulü ile fesih kararı kesinleşmekle, iş ortaklığı adına kayıtlı …. model beton mikseri, tek kollu tünel …. , …. beton mikseri, …. beton püskürtme makinesi ve patlama koruyucu aparatı ve mahkemece tespit edilecek mal varlığı tediye payının belirlenerek hüküm altına alınması ile nihayetinde araçlarının satışlarının yapılarak tediye payının müvekkiline ödenmesini karar verilmesini talep ve dava olmuştur.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak, … sayılı 10/05/2017 tarihinde verilen ve taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 06/07/2017 tarihinde kesinleşen karara ilişkin anılan dava dosyasının konusu ve taraflarının mevcut dava ile aynı olmakla davanın usulden reddi gerektiğini,
… makine sicilinde kaydı … adi ortaklığına ait olup, bahsi geçen makinelerin üçüncü kişilere devrinin ortaklık çift imza ile temsile yetkili olunduğundan tek başına müvekkili şirket tarafından satışının mümkün olamayacağının davacı tarafından bilineceğine karşın huzurdaki davanın yargıyı oyalamak ve yargının iş yükünü artırmaktan başka bir amaç ifade etmediğini, açılan davanın esasa ilişkin olarak haksız olduğunu belirterek, mükerrerlik nedeniyle davanın öncelikle usulden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, taraflar arasında daha önce … esasında görülen davacı ve davalı şirketlerin oluşturduğu, adi ortaklığın tasfiyesi ve tasfiye memuru atanmasına ilişkin açılan davada verilen kararın tasfiye ile ilgili kısmının eksik kaldığı, amacı gerçekleştirmediği iddiasına dayalı olarak, özellikle adi ortaklığa ait iş mahkemesi ve aletlerinin tasfiyesinin sağlanarak davacının payının ödenmesi istemine ilişkindir.
… sayılı dosyasının incelenmesinden, taraflarca dava ve karşı dava şeklinde 15/09/2015 tarihinde açılan ve 10/05/2017 tarihinde karara çıkarılan dosyada verilen kararın taraflarca istinaf edilmeyerek 06/07/2017 tarihinde kesinleştiği, kararın asıl ve karşı davanın kabulü ile,
…. adi ortaklığının fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak mali müşavir …. , makine mühendisi …. , inşaat mühendisi … ‘un atanmasına şeklinde olduğunu anlaşılmaktadır.
Davacı, anılan mahkeme kararına istinaden tasfiyenin tam olarak gerçekleştirilmediğini iddia ederek söz konusu tasfiyenin mahkememiz tarafından verilecek karar ile gerçekleştirilmesini talep etmekte ise de,
Anılan kararda adi ortaklığın fesih kararı yanı sıra tasfiye kararı da verilmiş, ücret ve takdir edilmek sureti ile tasfiye kurulu atanmıştır. Anılan karar istinaf yoluna taraflarca başvurulmadığı için kesinleşmiştir. Söz konusu kararda açıkça yasaya aykırılık var ise kanun yararına temyiz yararına başvurulabilir.
… sayılı kesinleşen ilamının tarafları ve konusu keza dayanılan maddi vakalar ile mevcut davanın konusu, tarafları ve dayanılan maddi vakıalar aynı olup, şekli anlamda kesinleşen ilam, mahkememiz açısından da, HMK’nın 303. Maddesi kapsamında ( maddi anlamda da) kesin hüküm içermekle,
HMK.nun 114/1-i maddesi gereği “aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” dava şartı olup, yukarıda açıklandığı üzere, …. sayılı kesinleşen kararı dosyamız açısından kesin hüküm teşkil ettiğinden işbu davanın dava şartı mevcut olmadığından HMK. 115/2.maddesi gereğince usulden reddine dair, davada taraf teşkili de sağlandıktan sonra dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle HMK 114/i ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 269,85 TL harcın, peşin alınan 179,90TL harç ile 25.543,13 TL tamamlama harcı toplamı 25.723,03 TL’den çıkartılarak artan 25.453,18TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca; davalı yararına hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda; kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/09/2023

Başkan ….
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …