Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/791 E. 2023/97 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/791 Esas – 2023/97
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2022/791 Esas
KARAR NO : 2023/97

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 19/12/2012

BİRLEŞEN ANKARA 14.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2019/393
ESAS 2019/594 KARAR SAYILI DAVASI

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ :07/08/2019

KARAR TARİHİ : 13/02/2023
YAZIM TARİHİ : 02/03/2023
Mahkememizde açılan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Asıl davada davacılar vekili ; davacılardan ….’ın oğlu diğer davacının kardeşi ….’ün yolculuk ettiği davalıların sürücü, işleten ve trafik sigortacısı olduğu aracın 08/07/2012 tarihinde karıştığı çift taraflı kazada öldüğünü belirtip, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile baba … ile anne … için 1.000,00’er TL maddi, 40.000,00’er TL manevi, kardeş … için 500,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı sigorta şirketinin sadece maddi tazminattan sorumlu olmak kaydıyla) tahsilini istemiş; 10.02.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini davacı … … için 25.763,00 TL, davacı … … için 27.211,00 TL, davacı … … için 1.156,00 TL olarak artırmıştır.
Birleşen davada davacılar … ve … vekili ; asıl davaya konu kaza sonucu davacıların çocuğu olan …’ün öldüğünü, davacılarla ilgili destekten yoksun kalma zararının bir bölümünün asıl dava ile hüküm altına alındığını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttukları ilk davadan sonra asgari ücret değişikliği nedeni ile zarar miktarında artma olduğunu belirterek, her bir davacı için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma zararının kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 06.02.2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile taleplerini anne yönünden 45.336,00 TL’ye, baba yönünden 42.692,00 TL’ye yükseltmiştir.
YANIT :
Asıl davada davalı sigorta şirketi vekili, olayda hatır taşımacılığı söz konusu olduğunu, desteğin müterafik kusurunun bulunduğunu, bu nedenlerle tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirtip, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı …vekili, ölenin davacılara destek olduklarının ispatlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Asıl davada davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Birleşen davada davalı sigorta şirketi vekili, dava açılmadan önce kendilerine başvuru dava şartı olduğu halde başvuru yapılmadan dava açıldığını, bozma kararı dikkate alınarak kazanılmış hakların ihlal edilmemesi gerektiğini, sorumluluklarının kusur oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıların ölenin kendilerinin eylemli desteği olduğunu kanıtlamaları gerektiğini, ölenin hatır için taşındığını, tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, SGK tarafından yapılan ödeme var ise zararın belirlenmesinde bunun da dikkate alınması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememiz tarafından yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulüne dair verilen hüküm, davalı sigorta şirketi vekili temyizi üzerine Yargıtay ilgili dairesinin 28.06.2018 gün ve 2015/10981 E. 2018/6496 K. sayılı ilamı ile ” hatır taşıması savunmasının tartışılmamış, müterafik kusur indiriminin yapılmamış olması, davalı sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumlu olmadığı halde tüm harçlardan sorumlu tutulması” hatalı bulunmuş ve bu nedenler ile bozulmuştur. Mahkememiz tarafından bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada; “asıl davada davacı …’nin maddi tazminat kabul kararı davalı sigorta şirketi yönünden miktar itibari ile kesin olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin kabulü yönünden olan kararı davalı gerçek kişiler temyiz etmediğinden onlar yönünden maddi tazminat kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davadaki manevi tazminata dair hüküm bozmayla kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada destekten yoksun kalma tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı … için 17.128,32 TL’nin, davacı … için 18.055,04 TL’nin 05/10/2012 dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınıp adı geçen davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemlerinin saklı tutulmasına, birleşen davada davacı … için 42.692,00 TL’nin, davacı … için 45.336,00 TL’nin 05/10/2012 dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınıp adı geçen davacılara ödenmesine” karar verilmiştir. Kararlar asıl/birleşen davada davalı …Sigorta A.Ş vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 4.Hukuk Dairesi 24/02/2022 tarihli kararında;
“Asıl dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle, ölenin yakınlarının, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/2. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3.) maddesi gereği, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine; birleşen dava ise, ilk davadan sonra asgari ücret değişikliği nedeni ile zarar miktarında artma olduğu iddiası ile destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
1-) Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) olmaması dava şartları arasında düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı tarafından, daha evvel Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/636 E. 2015/193 K. Sayılı dosyasında (ilk bozmaya konu asıl dosya), aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak davanın açıldığı; davanın kısmen kabul edildiği, Dairemizin 28.06.2018 gün ve 2015/10981 E. 2018/6496 K. sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararı bozulmuş, bozma sonrası 2018/702 E. ve 2020/276 K. sayılı dosya ile yapılan yargılama neticesinde de bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, anılan karar asıl/birleşen davada davalı sigorta şirketi vekili tarafından temyiz edilmiş olup henüz kesinleşmemiştir. O halde mahkemece, daha önceden açılmış ve halen görülmekte (derdest) bir dava bulunduğundan birleşen Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/393 E. 2019/594 K. sayılı davanın dava şartı yokluğundan reddi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2-) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu konu Yargıtay kararları ile sistemimize girmiştir.
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, önceki (asıl) dosyada verilen kararı davacı tarafın temyiz etmediği ve davalı sigorta şirketi yararına bozulması ile davalı sigorta şirketi yararına usuli kazanılmış hakkın doğduğu, önceki karar ile takdir edilen maddi tazminat miktarının aşılamayacağı ortadadır. Mahkemece dairemiz bozma kararına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonunda asıl davada % 20’şer oranda müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi uygulanarak davacı … yararına 18.055,04 TL, davacı … yararına 17.128,32 TL maddi tazminata karar verildiği görülmektedir. Mahkemenin, karar bozulduğu için ilk ( asıl ) davada yeniden verilecek karada davalı sigorta şirketi yönünden kazanılmış hakların ihlal edilmemesi gerektiğine dair tespitleri ve bu gerekçe ile uyumlu hükmettiği tazminat miktarı isabetlidir. Yine, mahkemenin, ilk kararın sadece asıl davada davalılarından sigorta şirketi tarafından temyiz edilmiş olup gerçek kişi davalılar temyiz yoluna başvurmadığı için asıl davada davacı … için 26.763,00 TL, davacı … için 28.211,00 TL ve davacı … için 1.656,00 TL destekten yoksun kalma zararının davalı gerçek kişilerden tahsiline ilişkin hüküm bölümü davalı gerçek kişilerin temyiz yoluna gitmemiş olmaları nedeni ile davalılar … ve … yönünden bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına dair kurduğu hüküm de yerinde bulunmuştur. Ne var ki, mahkemece bozma öncesi tüm davalılar adına müşterek müteselsil hüküm kurulmuşken bozma sonrası asıl dava için yalnızca davalı sigorta şirketi aleyhine hüküm tahsis edilmiş olup tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde asıl davada davacı … yararına 18.055,04 TL, davacı … yararına 17.128,32 TL maddi tazminata yönelik müşterek ve müteselsil sorumluluk çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bu husus bozmayı gerektirmiştir denilerek kararımızın bozulması yoluna gidilmiştir.
Yargıtay bozma kararı taraflara tebliğ edilip, beyanları alındıktan sonra usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilen karara uyulması şeklinde karar verilmiştir.
Bozma kararına uyan mahkememizin bozma kararı doğrultusunda işlem yapması gerekmektedir.
Davalılardan … adına … plaka sayılı olarak trafikte kayıtlı olup diğer davalı … tarafından kullanılan aracın 08/07/2012 tarihinde neden olduğu kaza sonucu davacılardan … ve …’nin çocukları ve diğer davalı …’nin kardeşi olan … … ölmüştür. Ölümle sonuçlanan trafik kazasına karışan … plaka sayılı araç için davalı sigorta şirketi tarafından kaza tarihini de kapsar şekilde 02/04/2012 tarihinde trafik sigorta poliçesi düzenlenmiştir.
Her üç davacı destekten yoksun kalma nedeni ile tazminat talebinde bulunmuş olup, temin edilen nüfus kayıt örneğine göre, ölen …’ün davacılardan … ve …’nin çocukları ve diğer davalı …’nin ise kardeşi olup, ölenin ayrıca davacılara eylemli olarak destek olması nedeni ile davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etmelerinin mümkün olduğu kabul edilmiştir.
İlk hüküm sadece davalı sigorta şirketi tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz eden sigorta şirketi vekili kurulacak yeni hükümde kazanılmış hakların ihlal edilmemesi gerektiğini söylemiştir. İlk hüküm oluşturulur iken karar tarihine en yakın tarihteki veriler esas alınarak hazırlanan bilirkişi raporu ve 10/02/2014 tarihli bedel artırım isteği dikkate alınmıştır. Karar bozulduğu için ilk ( asıl ) davada yeniden verilecek karada davalı sigorta şirketi yönünden kazanılmış hakların ihlal edilmemesi gerekmektedir.
Asıl ve birleşen davaların tarafları aynı olup, ilk hükme esas alınan kusur dağılım raporu temyize konu edilmediği için hakkında dava açılan … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın olayda tam kusurlu olduğu, ölenin olayda kusurunun bulunmadığı kabul edilmiştir.
… …’ın ölümü nedeni ile diğer hak sahiplerinin konumları da dikkate alınmak sureti ile davacıların talep edebilecekleri tazminat miktarının belirlenmesi için bilirkişiden 29/01/2020 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi raporu ile tazminattan indirim yapılmasına ilişkin nedenler dikkate alınmaksızın karar tarihine en yakın tarihteki verilere göre davacı …’ın 93.469,67 TL ve davacı …’nin 99.048,86 TL destekten yoksun kalma zararının oluştuğu belirlenmiştir.
Davalı taraf tazminattan indirim yapılması gerektiğini ileri sürmüştür. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/338 Esas 2014/11 K. sayılı karar incelendiğinde, kazayı yapan aracın sürücüsü sanık davalı … savunmasında “… Olay tarihinde kullandığım araç içerisinde maktul …, babası mağdur … ve … isimli arkadaşımız olduğu halde Ulus’dan Siteler istikametine seyir halindeydik. Ulus’da bir miktar alkol almıştım….” şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu durumda taşımanın sigortalı yada araç sürücüsü yararına yapıldığı kanıtlanamadığı için hatır taşıması koşulları oluştuğu gibi, ölenin sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğunu bilerek araçta yolculuk yapması nedeni ile tazminattan iki ayrı nedenle indirim yapılması gerektiği, her bir indirim nedeni için ayrı ayrı % 20 oranın esas alınması gerektiği kabul edilmiştir.
Davalı vekili ölenin emniyet kemeri olmaksızın yolculuk yaptığını, bu nedenle tazminattan ayrıca indirim yapılması gerektiğini söylemiş ise de, ölenin emniyet kemeri kullanmadığının davalı sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerektiği, bu konuda davalı taraf delil sunmadığı gibi suç soruşturması evrakı içerisinde de ölenin emniyet kemeri kullanmadığına ilişkin hiç bir delil olmaması nedeni ile tazminattan bu nedenle indirim yapılmasının mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Asıl dava yönünden kazanılmış hakların ihlal edilmemesi gerektiği ilkesi dikkate alındığında yukarıdaki kabullerden hareketle yapılan değerlendirmede;
A-) Davacı … için ilk hükümde 26.763,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı verilmiş olup, sürücü alkollü olduğu halde davacının desteği araçla yolculuk yaptığı için tazminattan % 20 oranında indirim yapılması gerektiği, bu halde talep edilebilir tazminatın ( 26.763,00 TL X 80/100 =21.410,40 TL) 21.410,40 TL olması gerektiği, bu miktardan hatır taşıması nedeni ile yeniden % 20 oranında indirim yapıldığında talep edilebilir tazminatın ( 21.410,40 TL X 80/100 = 17.128,32 TL) 17.128,32 olduğu, ilk dava ile davacı … için 17.128,32 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsili gerektiği kabul edilmiştir.
B-) Davacı … için ilk hükümde 28.211,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı verilmiş olup, sürücü alkollü olduğu halde davacının desteği araçla yolculuk yaptığı için tazminattan % 20 oranında indirim yapılması gerektiği, bu halde talep edilebilir tazminatın ( 28.211,00 TL X 80/100 = 22.568,80 TL) 22.568,80 TL olması gerektiği, bu miktardan hatır taşıması nedeni ile yeniden % 20 oranında indirim yapıldığında talep edilebilir tazminatın ( 22.568,80 TL X 80/100 = 18.055,04 TL) 18.055,04 olduğu, ilk dava ile davacı … için 18.055,04 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsili gerektiği kabul edilmiştir.
Yukarıda A ve B fıkralarında belirtilen tazminatlardan kararı temyiz etmeyen gerçek kişi davalılar müteselsil sorumlu oldukları için gerçek kişi davalılarla ilgili kesinleşen hükümdeki destekten yoksun kalma alacağı ile birlikte, bozma sonrası sigorta şirketi hakkında ilk davadaki talep ile ilgili olarak tahsilde tekerrür oluşturmamak koşulu ile tüm destek tazminatı alacağının davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Birleştirilerek yargılaması yapılan dava ile her bir davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı yönünden yapılan değerlendirme sonucu; bozma kararında da belirtildiği gibi, taraflar arasında aynı konudaki taleplerden kaynaklı dava sürmekte iken bu davanın açıldığı, her iki davanın taraflarının ve konusunun aynı olduğu, ikinci dava için ilk açılan ve devam eden davanın derdestlik hali oluşturduğu, bu durumun dava şartı olduğu için birleşen davanın dava şartı eksikliği nedeni ile usulden reddi gerektiği kabul edilmiştir.
Mahkememiz tarafından daha önce verilen kimi hüküm bölümleri için yasa yolu başvurusu yapılmadığı için bu hüküm bölümlerinin kesinleştiği ve bu konularda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığı şeklinde hüküm oluşturulması gerektiği kabul edilmiştir.
Asıl davadaki talep destekten yoksun kalma istemine ait ve davaların belirsiz alacak davası olarak açılmış olması nedeni ile davacıların alacaklarına ilk hükümde belirtildiği gibi 05/10/2012 temerrüt tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin mümkün olduğu, sigortalı aracın hususi kullanım amaçlı kayıtlı olması nedeni ile faizin türünün ise değişen oranlı yasal faiz olması gerektiği kabul edilip, her iki davadaki talepler ile ilgili olarak aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-) Mahkememizin 2012/636 Esas, 2015/193 Karar sayı ve 13/04/2015 günlü kararı ile “davacı … … için 1.656,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı …Sigorta A.Ş yönünden 05/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine” ilişkin hüküm bölümü davalı …Sigorta A.Ş. nin temyiz isteğinin Yargıtay 17. HD Başkanlığı’nın 2015/10981 esas – 2018/6496 karar sayılı ve 28/06/2018 günlü kararı ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilerek kesinleştiği için davacının bu talebi ile ilgili yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
2-) Mahkememizin 2012/636 Esas, 2015/193 Karar sayı ve 13/04/2015 günlü kararı ile “davacı … … için 26.763,00 TL, davacı … … için 28.211,00 TL, davacı … … için 1.656,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar … ve ….den 08/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara ödenmesine” ilişkin hüküm bölümü davalılar … ve … yönünden temyiz edilmeyerek kesinleştiği için bu konuda da yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
3-) Mahkememizin 2012/636 Esas, 2015/193 Karar sayı ve 13/04/2015 günlü kararı ile;
Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulüne,
“Davacı … … için 20.000,00 TL, davacı … … için 20.000,00 TL, davacı … … için 10.000,00 TL manevi tazminatın 08/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … …’ten müşterek ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacılara verilmesine” ilişkin hüküm bölümü kesinleştiği için bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
4-) Aleyhine kurulan hüküm ile davacı … için 26.763,00 TL ve davacı … için 28.211,00 TL’nin davalı gerçek kişiler … ve … …’ten müteselsilen tahsiline ilişkin hüküm temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olup, bu kez aynı zarardan müteselsil sorumlu olan davalı sigorta şirketinin konumu dikkate alınıp tahsilde tekerrür olmamak koşulu ile;
A) Davacı … … yönünden;
Talebin kısmen kabulüne,
17.128,32 TL’nin 05/10/2012 dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketi ve gerçek kişi davalılar … ve …’dan müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına,
B) Davacı … … yönünden;
Talebin kısmen kabulüne,
18.055,04 TL’nin 05/10/2012 dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketi ve gerçek kişi davalılar … ve …’dan müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin talep hakkının saklı tutulmasına,
Alınması gereken harç mahkememizin 2012/636 esas sayılı dosyasında tahsil edildiğinden ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı … … lehine hüküm tarihindeki AAÜT si uyarınca hesaplanan 9. 200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … … ve …Sigorta A.Ş.’den alınarak adı geçen davacıya VERİLMESİNE,
Davacı … … lehine hüküm tarihindeki AAÜT si uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar …, … … ve …Sigorta A.Ş.’den alınarak adı geçen davacıya VERİLMESİNE.
5-) Birleştirilerek yargılaması yapılan Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/393 esas sayılı davası ile ilgili olarak;
6100 sayılı HMK’nın 114/1-I, 115/2 maddeleri uyarınca derdestliğe ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harç ile tamamlama harcın olarak yatırılan 75,00 TL harç toplamı 119,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 60,50 TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davalıdan harç tahsil müzekkeresi ile tahsil olunan (tahsil edildiği belgelendirildiği takdirde) 5.893,79 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalıya İADESİNE.
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT si uyarınca hesaplanan;
9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı … …’dan,
9.200,00 TL vekalet ücretinin davacı … …’dan
Alınarak davalıya VERİLMESİNE.
Davalı tarafından yapılan 200,00 TL yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı Vekili Av. …’un yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/02/2023