Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/768 E. 2023/142 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2022/768 Esas
KARAR NO : 2023/142

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
Av. …
Av. …

DAVA : Alacak (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/01/2014
KARAR TARİHİ : 28/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/03/2023

DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin EPDK’dan elektrik dağıtım lisansı aldığını ve sanayi işletmelerinin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere davalının elektrik iletim sistemine doğrudan bağlı tüketici sıfatıyla davalı … ile müvekkili arasında “Sistem Kullanım Sözleşmesi” imzalandığını, davalının tüm sözleşmeler dönemi süresince müvekkilinin sözleşme kapsamından doğan tüm borçlarına ait aylık faturalarını düzenlediğini, müvekkilinin bu faturaları 2008 yılından bu yana eksiksiz ve zamanında davalıya ödediğini; ancak davalı tarafından 29/04/2013 tarihinde düzenlenen ve müvekkile gönderilen 29 adet fatura ile 2011 Mayıs ayından 2012 Aralık ayına kadar olan sürede her ay için sistem kullanım cezası tahakkuk ettirerek bu bedelin ödenmesini talep ettiğini, müvekkili tarafından Aralık 2009 – Aralık 2012 tarihleri arasında geriye dönük olarak hepsi aynı gün içerisinde tanzim edilmiş 29 adet faturada toplam 582.129,10 TL cezai yaptırım uyguladığını ve müvekkili tarafından 22/05/2013 tarihinde 29 adet faturaya itiraz edilerek faturaların iade edildiğini, tüm faturaların bedeli olan 582.129,10 TL olarak 12/06/2013 tarihinde davalıya ödendiğinden bahisle, bu fatura bedellerinin toplamı olan 582.129,10 TL bedelden borçlu olmadıklarının tespitine, Mayıs 2011 ve 01/07/2012 tarihine kadar düzenlenen ceza faturaları toplamı 370.517,99 TL’nin iadesine, 01/07/2012 – Aralık 2012 tarihine kadar düzenlenen ceza faturaları toplamı 211.611,11 TL’nin müvekkiline iadesine, 29 adet fatura toplamı olan 582.129,10 TL’nin davalıya ödendiğinden 12/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili, yanıt dilekçesinde kısaca; müvekkili şirketin İkizler TM ve Osmaniye OSB TM olarak iki tesisi bulunduğunu, her ikisi içinde sistem kullanım anlaşmaları imzalandığını, İkizler TM için 25/06/2008 tarihinde Sistem Kullanım Anlaşması imzalandığını, daha sonra bu anlaşmanın 14/03/2010, 28/07/2011 ve 15/06/2012 tarihinde revize edildiğini, Osmaniye OSB TM için 24/03/2010 tarihinde Sistem Kullanım Anlaşması imzalandığını ve bu anlaşmanın da 28/07/2011, 15/06/2012 ve 30/04/2013 tarihlerinde revize edildiğinden, İkizler TM için Ağustos 2011 – Haziran 2012 dönemleri için 28/07/2011 tarihli Sistem Kullanım Anlaşması, Temmuz 2012 – Aralık 2012 dönemleri için 15/06/2012 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmalarının “Cezai Şartlar” başlıklı maddesi uyarınca işlem yapıldığını, Osmaniye OSB TM için de Mayıs 2011 – Temmuz 2011 dönemleri için 24/03/2010 tarihli Sistem Kullanım Anlaşması, Ağustos 2011 – Haziran 2012 dönemleri için 28/07/2011 tarihli Sistem Kullanım Anlaşması, Temmuz 2012 – Aralık 2012 dönemleri için 15/06/2012 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmalarının “Cezai Şartlar” başlıklı maddesi uyarınca işlem yapıldığından bahisle, haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, sözleşmeden kaynaklanan cezaî ödemelerin haksız alındığından bahisle menfi tespit ve ödenen bedelin istirdadına ilişkindir.
Davacı OSB’nin İkizler TM ve OSB TM ile ilgili olarak davalı … ile 25/06/2008, 14/03/2010 tarihli “Sistem Kullanım Anlaşması” akdettiği, bu anlaşmaların, 28/07/2011, 15/06/2012 ve 30/04/2013 tarihlerinde revize edildiği, bu sistem kullanım anlaşmaları ile davacının davalıdan elektrik enerjisi alımı yaptığı hususunda ihtilaf yoktur.
Mahkememizin 2014/702E. sırasında kayıtlı olan dosyanın yapılan yargılaması sonunda verilen yargı yolu nedeniyle verilen davanın reddi kararı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 07/05/2019 tarih ve 2018/3076 E., 2019/2959 K. sayılı ilâmıyla bozulmuş ve bu nedenle yeniden tahkikata geçilmiştir.
İhtilaf, davacının maksimum enerji alış kapasitesini aşıp aşmadığı, aştığından bahisle davalı tarafından tahsil edilen ceza bedellerinin haklı olup olmadığı ile davacının borçlu olup olmadığı ve ödenen bedellerin istirdadının gerekip gerekmediği, noktasındadır.
Taraf vekillerinin iradeleri tutanaklara yansıtılmış, deliller toplanmış, bilirkişi görüşü alınmıştır.
Dava, sözleşme şartlarına uymayan ödeme nedeniyle menfi tespit ve ödemenin iadesine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki ilişki, “sistem kullanım” anlaşmaları çerçevesinde davalı şirketin iletim hatlarının kullanılmasıdır. Bu kullanım sırasında davacı şirket tarafından, sözleşme ile atıf yapılan “Elektrik iletim sistemi arz ve güvenilirliği ve kalitesi yönetmeliğine” aykırı davranılması nedeniyle düzenlenen ceza faturalarının ödenmesi sonrası iadesi talep edilmektedir. Öncelikle ihlâlin bulunduğu bilirkişilerce saptanmıştır. Davacı, …dekontları ile 12/06/2013 tarihinde 29 ayrı fatura bedelini “ihtirazı kayıtla” ödemiştir. Dava konusu olayda ceza faturalarının sözleşmelere uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği ilk sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Taraflar arasında imzalanan sistem kullanım anlaşmasında ceza faturaları düzenlenmeden uyarı yapılması bir şart olarak yazılmışken 21.05.2012 tarihli anlaşmada bu şart mevcut değildir. Ancak uyarı koşulu bağlantı anlaşmasında düzenlenmiştir. Bağlantı anlaşmaları da taraflar yönünden bağlayıcıdır. Dava konusu faturalardan Mayıs 2011 ile Haziran 2012 arasındaki dönemlere ait faturalar 14/03/2011 ve 28/07/2011 tarihli sistem kullanım anlaşmalarına tabiidir. Sistem kullanım anlaşmasının “cezai şartlar” başlıklı 10’uncu maddesi ihtar yapılmasına ilişkindir. İhlale ilişkin yapılan herhangi bir uyarı bulunmamaktadır. Diğer faturalardan Temmuz 2012 ile Aralık 2012 dönemlerine ait 9 adedi ise 15/06/2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasına tabiidir. 07/06/2012 tarihli sistem kullanım anlaşmasının 9’uncu maddesinde uyarı koşulu bulunmamakta ise de EPDK’nın kurul kararı ile yürürlüğe koyduğu ve tarafların sistem kullanım anlaşması öncesi ve ilk iletim sistemi bağlantı öncesinde akdetmesi gereken bağlantı anlaşmasının “cezai şartlar” başlıklı 16’ncı maddesinde uyarı koşulu bulunmaktadır. Dolayısıyla dava konusu ihlâl bu madde kapsamında olacaktır. Bu nedenle 15/06/2012 tarihinden sonrada davalı şirketin uyarı şartı devam etmekte olup uyarı şartına riayet etmeden düzenlenen ceza faturalarını davacı ödemek zorunda değildir. Taraflar arasında sözleşme bulunduğuna göre uyuşmazlık sözleşme hükümlerine göre çözümlenmelidir. Davalı tarafından düzenlenen faturaların sözleşme hükümlerine aykırılığı kabul edildiğine göre bunu ödeyen davacının ihtirazi kayıt ileri sürmesine gerek olmaksızın bu ödemeyi talep edebilmesi gerekir. Davanın sözleşmeye dayalı olarak açılmış olmasına göre, dava konusu dava konusu edilen ceza faturalarından önce sözleşme gereğince davalının herhangi bir uyarıda bulunmadığı ve ihlâlin ortadan kaldırılması için süre verilmediği anlaşıldığından tüm ödemeler yönünden davanın kabulüne karar verilmelidir. Somut olayda, davacı tarafından …dekontları ile 12/06/2013 tarihinde 29 ayrı fatura bedelinin “ihtirazı kayıtla” ödendiği anlaşılmaktadır. Bu sebeple, ödenen tutarlar yönünden, davanın kabulü ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu tutarların istirdadına karar verilmelidir.
BK m.117 gereğince, muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Dosya kapsamından anılan maddeye uygun olarak yapılan bir alacak istemine ilişkin ihtarnamenin varlığına rastlanmadığından ve temerrüt oluşmadığından tüm ödemeler yönünden dava tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmelidir.
Gerekçesi ile yapılan yargılama sonucu mahkememizce 16/06/2020 tarihinde, davanın kabulü ile dava konusu yapılan, 29/04/2013 tarihinde düzenlenerek davalıya gönderilen Mayıs 2011-Aralık 2012 tarihleri arasındaki enerji kullanımına ilişkin sistem kullanım cezasına ait 29 adet fatura tutarı olan 582.129,10 TL tutardan dolayı davacının, davalıya borçlu olmadığının tespit ile 582.129,10 TL alacağın 20/12/2013 olan dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde verilen karar,
Davalı …İletim AŞ vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 2020/5849 esas 2021/5996 karar sayılı 13/10/2021 tarihli ilamı ile,
Dava, taraflar arasında düzenlenen Sistem Kullanım Anlaşması (“SKA”)’ndan kaynaklanan cezai şart faturasının haksız olduğunun tespiti ile yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkemece, yargı yoluna dair Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, sonrasında davalı vekilince ek temyiz dilekçesi ibraz edilerek, işbu davanın dayanağı olan 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 39’uncu maddesine eklenen Ek-3’üncü madde ile iletim sistemi kullanım ihalelerine ilişkin uygulanacak cezai yaptırımlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargıda çözüleceği düzenlemesi uyarınca davanın görev nedeniyle reddi gerektiği sürülmüş ise de Anayasanın 2’nci maddesinde yer bulan hukuk devleti kavramının vazgeçilmez unsurlarından birisi de hukuki güvenlik ilkesidir. Devletin eylem ve işlemlerinde bireylerin devlete olan güven ve saygı duygusunun temin edilebilmesi için hukuk normlarının öngörülebilir kurallar içermesi gereklidir. Bu nedenle, hukuk devletinde güven ve istikrarın korunabilmesi için kural olarak kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki olaylara uygulanırlar. Buradan yola çıkılarak, adli yargı denetimin tabi bir uyuşmazlık nedeniyle görevli mahkemede açılan bir dava sırasında, sonradan yürürlüğe giren bir düzenlemeyle idari yargının görevli kılınması halinde, geçmişteki olaylar bakımından hak arama özgürlüğü ve hukuki güvenlik ilkesini ortakdan kaldıracak şekilde yargı yolu değişikliği sebebiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz sebepleri ile aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir
Öte yandan somut olayda; Mayıs 2011- Haziran 2012 dönemine ait faturaların tabi olduğu 14.03.2014 ve 28.07.2011 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmaları’nda herhangi bir ihlal durumunda davalının cezai şart uygulaması için bir uyarı yükümlülüğü bulunmakta iken, Temmuz 2012- Aralık 2012 dönemine ait faturaların tabi olduğu 15.06.2012 tarihli SKA’nda bu uyarı yükümlülüğünün bulunmadığı mahkemenin de kabulündedir. Hal böyleyken, Mahkemece, dosya kapsamında mevcut olmayan Bağlantı Anlaşması’na istinaden, bu döneme ilişkin faturalar yönünden de istirdat kararı verilmesi yerinde olmamış ve kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Gerekçesi ile kesin nitelikte bozulmuş, bozma sonrası yeniden taraf teşkili yapılarak bozma ilamına karşı ve yine davanın esasına ilişkin taraf vekillerinin son olarak beyanları alınmış,
Uyulan ve kesin nitelikte olan bozma ilamı doğrultusunda, yapacak başkaca bir işlem bulunmamakla, Mayıs 2011- Haziran 2012 dönemine ait faturaların tabi olduğu 14.03.2010 ve 28.07.2011 tarihli Sistem Kullanım Anlaşmaları’nda herhangi bir ihlal durumunda davalının cezai şart uygulaması için bir uyarı yükümlülüğü bulunmakta iken bu uyarı yükümlülüğü yerine getirilmediği için bu döneme tekabül eden ve haksız düzenlenen 20 adet ceza faturaları toplamı 370.517,99 TL için davanın kabulüne,
Temmuz 2012- Aralık 2012 dönemine ait 9 adet toplam 211.611,11 TL tutarlı faturaların tabi olduğu 15.06.2012 tarihli SKA’nda bu uyarı yükümlülüğünün bulunmadığı ve bu nedenle faturaların tahsilinin haklı olduğu dikkate alınarak davanın bu miktar için reddi cihetine gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davanın kısmen kabulü ile,
Mayıs 2011 (bu ay dahil) 01/07/2012 tarihine kadar olan süreçte düzenlenen 20 adet (dönem) ceza faturaları toplamı 370.517,99 TL için davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile,
370.517,99 TL’nin 20/12/2013 olan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince,
Alınması gereken 25.310,08 TL harcın davalı tarafından yatırılan 29.823,88 TL bakiye karar harcından mahsubu ile artan 4.513,80 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalıya iadesine,
Davacı tarafından yatırılan 9.941,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan 3,75 TL vekalet harcı, 285,98 TL tebligat ve posta gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 3.289,73 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre 2.093,87 TL’si ile 24,30 TL başvurma harcı toplamı 2.118,17 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 17,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 6,18 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde taraflara iadesine,
5-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca; davacı yararına hesaplanan 54.872,52 TL nispî vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca; davalı yararına hesaplanan 32.625,56 TL nispî vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekili Av. … , Davalı Vekili Av. …’nin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/02/2023

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸