Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/67 E. 2022/610 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/67 Esas – 2022/610
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2022/67 Esas
KARAR NO : 2022/610

DAVA : Maddî ve Manevî Tazminat (Sigortadan kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2017
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİHİ : 08/11/2022

Mahkememize tevzi edilen dava dosyası ile yine Mahkememizin 2017/288 E., 2017/280 K. sayılı birleşen dosyasının birlikte yapılan incelemesi sonunda:
DAVA:
Asıl davada:
Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 05/02/2015 tarihinde Davacı … …’in eşi … … ile birlikte … plakalı araçla seyrederken, dava dışı … … … idaresindeki … plakalı araca arkadan çarptığını ve her iki araç sürücüsünün araçlarına bakmakta iken davalılardan … … … idaresindeki … plakalı araç … plakalı aracın arkadan çarptığını; davacıların doktor olduklarını; Davacı … …’in hastanede yattığı 05/02/2015-13/02/2015 döneminde eşi … …’in ikametgâhları Emek Mahallesinden Bilkent girişinde bulunan Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine yaklaşık 20 km. yol gidip gelerek benzin masrafı yaptığını ve sonra … …’in 09/03/2015-03/04/2015 tarihleri arasında yine TSK Rehabilitasyon merkezinde fizik tedavi gördüğünü ve yine eşi … …’in her gün Emek Mahallesinden rehabilitasyon merkezine yaklaşık 20 km gidip geldiğini ve benzin masrafı yaptığını; … RAV marka araçta değer kaybı meydana geldiğini; bu sebeple, … … için, döner sermaye kaybı zararı için 500,00 TL, çalışma gücü kaybı için 500,00 TL, ekonomik geleceğinin sarsılması 500,00 TL, ulaşım ve ekstra beslenme masrafları 1.000,00 TL tazminatın Davalılar … … … ve … …’dan kaza tarihinden yasal faizi ile, sigorta şirketi için kaza tarihinden ticari faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsilini; Davacı … … için, araç değer kaybından dolayı 500,00 TL’nin davalılar … … … ve … …’dan kaza tarihinden yasal faizi ile sigorta şirketi için kaza tarihinden ticari faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, … … için 100.000,00 TL ve … … için 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … … … ve … …’dan kaza tarihinden yasal faizi müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada:
Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; 05/02/2015 tarihinde Davacı … …’in eşi … … ile birlikte … plakalı araçla seyrederken, dava dışı … … … idaresindeki … plakalı aracın arkadan çarptığını; her iki araç sürücüsünün araçlarına bakmakta iken davalılardan … … … idaresindeki … plakalı aracın … plakalı araca arkadan çarptığını; davacıların doktor olduklarını; müvekkillerinin maddî kayıplarının tazmini için Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından dava açıldığını ve … plakalı aracın davalı sigorta şirketine kaskolu olması sebebiyle davanın açıldığını; geçici işgöremezlik, çalışma gücü kaybı, ekonomik geleceğin sarsılması ve iyileştirme giderleri kalemleri yönünden Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasından açılan davadaki talepleri tekrar ettiklerini ve şimdilik 500,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini; değer kaybı talebinin poliçe kapsamında olmaması nedeniyle talep etmediklerini; müvekkili … … için 100.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduklarını; … … için 50.000,00 TL manevî tazminat talep ettiklerini ve bu tutarın kaza tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Asıl davada:
Davalı … … … ve … … vekili, yanıt dilekçesinde; kusuru kabul etmediklerini, aracın … sigorta şirketince ZMMS poliçesiyle, … … sigorta AŞ tarafından kasko sigortası ile sigortalandığını, davanın reddini istemişlerdir.
Davalı sigorta vekili, yanıt dilekçesinde; … plakalı aracın, 24/07/2014-29/04/2015 tarihleri arasında 4101401163981 numaralı ZMMS poliçesiyle … … adına sigortalı olduğunu, şahıs başına teminat limitinin 290.000,00 TL olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe kapsamında bulunduğunu, sigorta şirketinin kusuru oranında poliçe limiti ile sorumluluğunun bulunduğunu, maluliyet oranının tespitini istediklerini ve yol masrafı ve gıda masraflarının doğrudan zarar olmaması nedeniylme sorumlu olmadıklarını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla değer kaybından kusur oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olduklarını, davanın reddini, savunmuştur.
Birleşen dosyada:
Davalı vekili yanıt dilekçesinde; … plakalı aracın kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu ve manevi tazminat dahil teminat limitinin 60.000 TL olduğunu; raporların alınmasını; manevi tazminat isteminin fahiş olduğunu; davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
1-Trafik kazası tespit tutanağı, belgeler, trafik kaydı, SGK kaydı, gelir incelemesi,
2-Poliçe ve evrak,
3-Ceza soruşturması,
4-Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adlî Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 23/11/2016 ve 14/03/2017 tarihli raporu,
5-Ankara Adlî Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 21/09/2016 tarihli kusur raporu,
6-Bilirkişi raporu,
7-Tüm dosya münderecatı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Asıl dava, zorunlu mali sorumluluk poliçesi kapsamında meydana gelen kaza nedeniyle maddî ve manevî tazminat, birleşen dava ise ihtiyari mali sorumluluk poliçesi kapsamında maddî ve manevî tazminat istemlerine ilişkindir.
Sürücüsü … … … olan … plakalı aracın, 05/02/0215 tarihinde Mevlana Bulvarını takiben AŞTİ istikametine doğru yolun sol şeridinde seyrederken olay mahallinde önünde az önce maddî hasarlı kaza yapan ve dörtlü lambaları yanan sürücü … … … yönetimindeki … plaka sayılı otomobile arkadan çarptığı, bu aracın da ileriye savrulup duraklar halindeki sürücü … … yönetimindeki … plaka sayılı otomobile arkadan çarpması sonucu araç dışında bulunan araç sürücülerinin yaralanmasına neden olunduğu, anlaşılmıştır.
… plaka sayılı araç Davalı … Genel Sigorta A.Ş. tarafından 4101401163981 poliçe nolu, 15/04/2015 tanzim ve 24/07/2015 vadeleri için ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu belirlenmiştir. Poliçe örneği dosyadadır. Asıl dava bu poliçeye dayalı olarak meydana gelen maddî tazminat istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde, Davacı … … yönünden, 500,00 TL sürekli (döner sermaye kaybı), 500,00 TL geçici (çalışma gücü kaybı), 1.000,00 TL tedavi gideri (ulaşım ve ekstra beslenme masrafları) ile 500,00 TL ekonomik geleceğinin sarsılmasından kaynaklanan zararların tazmini istenmiştir. … … İÇİN ise 500,00 TL araç değer kaybı talep edilmiştir. Bu talepler gerçek kişiler ile sigorta şirketinden müteselsilen istenmektedir. Asıl davada ayrıca … … için 100.000,00 TL ve … … için 50.000,00 TL manevî tazminat dava konusu edilmiştir.
… plaka sayılı aracın, … … Sigorta A.Ş. tarafından 200200016088758 poliçe nolu, 24/07/2014-2015 vadeleri için ihtiyari mali mesuliyet (kasko) poliçesi ile sigortalı olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle … … Sigorta A.Ş. Asıl davada ihbar edilmiş ve birleşen davada davalı gösterilmiştir. Birleşen davada aynı maddî tazminat istemleri dava konusu yapılarak şimdilik kaydıyla 500,00 TL maddî tazminat istenmiş, ancak değer kaybına ilişkin talepte bulunulmamıştır. Maddî tazminat istemi ZMMS poliçesinin teminat limitinin aşılması ihtimali nedeniyledir. Birleşen davada ayrıca … … için 100.000,00 TL ve … … için 50.000,00 TL manevî tazminat dava konusu edilmiştir.
Kaza 05/02/2015 tarihinde meydana gelmiştir. ZMMS Poliçe başlangıç tarihi ise 15/04/2015’dir. 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Poliçesi Genel Şartları’nın 11.maddesine göre, genel şartlar yürürlük tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanır hükmü uyarınca, somut olayın eski mevzuat hükümleri uyarınca değerlendirilmiştir.
Uyuşmazlık, kusur oranı, maluliyet ve zarar miktarı ile maddî ve manevî tazminat istemleri konusunda toplanmaktadır.
Dosya arasında yer alan Ankara Adlî Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 21/09/2016 tarihli raporunda, trafik kaza tutanağında … plaka sayılı otomobil sürücüsü … … …’ın 2918 sayılı KTK’nun 52.b maddesi kuralı ihlâlince kusurlu sayıldığını, … ve … plaka sayılı araç sürücülerinin kural ihlâlinin görülmediğini, dosyada mevcut olan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan 17/03/2015 tarihli bilirkişi raporunda … plaka sayılı otomobil sürücünün tamamen asli kusurlu olduğunun belirtildiğini; bu bilgilere göre sürücü … … … yönetimindeki otomobil ile bölünmüş yolda, gece vakti aydınlatmanın bulunduğu sol şeritte seyrederken olay mahalline geldiğinde ifadesinden anlaşılmakla önünde seyreden araçla yeterli ve güvenli takip mesafesi bırakmadığı, önünde az önce maddi hasarlı kaza yapan ve dörtlü ikaz lambaları yanan sürücü … … … idaresindeki otomobile tehlikeli bir şekilde yaklaşıp arkadan çarptığı, bu aracında ileriye savrulup duraklar halindeki sürücü … … idaresindeki otomobile arkadan çarpması sonucu araç dışında bulunan araç sürücülerinin yaralanmasına neden olduğunu ve olayda %100 tamamen kusurlu bulunduğunu, mütalaa etmiş; rapor, dosyadaki bilgi ve belgelere ve kazanın oluşumuna uygun görülmekle Mahkememizce benimsenmiş ve müteakip işlemlere esas alınmıştır. Sürücüler … … … ve … … kusursuzdurlar.
Ankara Adlî Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 23/11/2016 tarihli kök ve itiraz nedeniyle alınan 14/03/2017 tarihli raporunda; … …’in daha evvelki rahatsızlıkları ile 06/02/2015 tarihli yaralanması neticesinde meydana gelen rahatsızlıkları arasında illiyet bağının bulunmadığı, bu tarihli yaralanması sonucu sekel olarak, sağ kol sinir hasarı ve sağ diz yaralanmasının kaldığı, şahsın 06/02/2015 tarihli kaza neticesinde; vücut genel çalışma gücünden %23,2 oranında kaybettiği, 6 ay süre ile işgeremezlik halinde kaldığı mütala edilmiştir. Kök ve ek rapor, dosyaya ve oluşa uygun olup, Mahkememizce rapordaki tespitlere itibar edilmiştir.
Davacı … …’in kaybının, maddî miktarının belirlenmesi amacıyla Bilirkişi Makine Mühendisi Sn. ….ten alınan 28/08/2018 tarihli raporda; meydana gelen kazada Davalı … … …’ın tamamen kusurlu olduğunu, belge sunulmadığından araç değer kaybı yönünden hesaplama yapılmadığını, tedavi giderleri yönünden 1.588,17 TL taksi ücreti ödenmesi gerektiğini, %23,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybeden ve altı ay işgöremez kalan 02/02/1956 doğumlu Davacı … …’in 1931 simgeli PMF tablosuna göre bakiye ömrü esas alınarak ve dosyadaki belgelere göre davacının gelirinin döner sermaye, pergormans, nöbet ve icap ile maaş gelirleri toplamı olan 5.783,83 TL ve dolayısıyla asgari ücretin 5,68 katı kabul edilerek yapılan hesaplama neticesinde, işlemiş geçici işgöremezlik tazminatı tutarının 33.492,69 TL ve sürekli işgöremezlik tazminatı tutarının 188.521,74 TL olduğunu hesaplamış; rapordaki hesaplama dosyaya, bilgi ve belgelere uyumlu olmakla rapor benimsenerek hükme esas alınmıştır.
,Davacı vekili, 05/12/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, 500 TL geçici işgöremezlik tazminatı istemini 32.992,69 TL artırarak 33.492,69 TL’ye, 500 TL sürekli işgöremezlik tazminatı istemini 188.021,74 TL artırarak 188.521,74 TL ve 1.000 TL tedavi gideri talebini 588,17 TL artırarak 1.588,17 TL’ye ıslah etmiştir. Islah dilekçesi karşı yana tebliğ edilmiştir.
Bu açıklamalar doğrultusunda, tüm deliller bir arada değerlendirildiğinde:
Asıl dava yönünden, Davacı … … yönünden açılan davada, maddî tazminat istemi yönünden, 33.492,69 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 188.521,74 TL sürekli işgöremezlik tazminatı ve 1.588,17 TL tedavi gideri istemleri yönünden davanın kabulüne karar verilmelidir. Dava dilekçesinde ekonomik geleceğin sarsılmasında dolayı da 500,00 TL tazminat istenmektedir. Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali 6098 sayılı BK m. 54/4’de özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince “Bedensel zararlar özellikle şunlardır: (4) Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ile ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir. Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır. Hatta bu kişiler ihlâl fiili neticesinde işlerinden tamamen de çıkarılabilirler. Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle bazı kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin, vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir sinema sanatçısının, halkla ilişkiler bölümünde çalışan bir kişinin yüzünde sabit bir iz kalması bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını imkânsızlaştırabilecek, zorlaştırabilecek ya da kariyer olarak yükselmelerine engel olabilecektir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur (Oğuzman Kemal / Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. B, İstanbul 2009, s. 562). Somut olayda davacı … … yönünden bu isteme ilişkin yasal koşulların oluşmadığı kanaati hasıl olmuş ve istemin reddi gerekmiştir.
Davalı “… Sigorta A.Ş.” yönünden 01/06/2015 dava tarihinden itibaren ve Davalı … … … ile Davalı … … yönünden 05/02/2015 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte alacağa hükmedilmelidir.
Davacı … … yönünden, 500,00 TL araç değer kaybı dava edilmiştir. Davacı vekili, 21/11/2018 tarihinde araç değer kaybı için belge sunmayacaklarını beyan etmiştir. Zararı ve miktarını ispat yükü davacıdadır. Davacı, belge sunmayarak zararı ve miktarını ispatlayamadığından araç değer kaybı için açılan davanın reddi gerekir.
Asıl davada, Davalı … Genel Sigorta Anonim Şirketi’nin 29/04/2015 başlangıç tarihli poliçesinde kişi başına sakatlanma ve ölüm tazminatı 268.000,00 TL olup, davacının uğradığı zarar miktarının sigorta teminatı içerisinde kaldığı belirlenmiş; davalı sigorta şirketine yapılan başvuru bulunmadığından sigorta şirketi yönünden dava tarihleri itibariyle, diğer davalılar yönünden olay tarihi itibariyle ve yasal faizleri oranında faize karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Manevî tazminat istemleri yönünden ise yapılan değerlendirmede:
Asıl davada … … için 100.000,00 TL, … … için 50.000,00 TL manevî tazminat talep edilmiştir. Yukarıda özetlenen şekilde meydana gelen kazada davacı … … kusursuzdur. … … davacının eşi olup kaza anında yanındadır. Davacılar evli ve doktordurlar. Davacı … … 02/02/1956 doğumlu, evli ve iki çocukludur. Davacı … …, 12/11/1961 doğumlu, evli ve iki çocukludur. … …, genel cerrah olarak görev yapmaktadır. … … kurum doktorudur.
Davalı … … 14/03/1972 doğumlu, evli ve iki çocukludur. Davalı … … … diğer davalının eşidir. Davalılar öğretmen olarak görev yapmaktadırlar.
Genel kabul gören görüşe göre manevî tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevî tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hâkime aittir. Hâkim, manevî tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve moral yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevî tazminat olarak takdir edilecek tutar manevî acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda bu ilkeler kapsamında yapılan incelemede, 02/02/1956 doğumlu, genel cerrah olan evli ve iki çocuklu Davacı … …’in kusursuz olarak maruz kaldığı kazada, vücut genel çalışma gücünden %23,2 oranında kaybeder, altı ay işgöremez kaldığı dikkate alındığında, davacının yaralanmalarının niteliği, kaza tarihi, tarafların konumu, davalıların geliri ve ekonomik ve sosyal durumu ile özellikle genel cerrah olan ve sağ kolda hasara uğrayan davacı yönünden, benzer olaylarda hüküm altına alınan manevî tazminat miktarları dikkate alındığında davacı için 50.000,00 TL manevî tazminatın olaya uygun bir miktar olduğu sonucuna varılmıştır. 12/11/1961 doğumlu, doktor olan evli ve iki çocuklu … …’in kusursuz olarak maruz kaldığı kazada, yaşadığı stres ve psikolojik etkilerinin yanı sıra eşinden dolayı da çektiği acı, elem ve üzüntü dikkate alınarak, kaza tarihi, tarafların konumu, davalıların geliri ve ekonomik ve sosyal durumu ile benzer olaylarda hüküm altına alınan manevî tazminat miktarları dikkate alındığında bu davacı için de 10.000,00 TL manevî tazminatın olaya uygun bir miktar olduğu sonucuna varılmıştır. Davacılar yönünden fazlaya ilişkin istemlerinin reddine karar verilmelidir.
Birleşen dava yönünden:
Asıl davada, Davalı … Genel Sigorta Anonim Şirketi’nin 29/04/2015 başlangıç tarihli poliçesinde kişi başına sakatlanma ve ölüm tazminatı 268.000,00 TL olup, davacının uğradığı zarar miktarının sigorta teminatı içerisinde kaldığı belirlenmiştir. Bu sebeple, birleşen dava yönünden, maddî tazminat istemleri ZMMS Poliçe kapsamında kaldığından, Davalı “… … Sigorta A.Ş.” hakkında ihtiyari mali mesuliyet sigortası yönünden (kasko) açılan davanın, HMK m.114/(1)-d atfı ile HMK m.115/(2) gereğince, pasif husumet yokluğundan dolayı usulden reddine, kararı verilmelidir.
Manevî tazminat istemi yönünden ise, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda; asıl dava yönünden tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydıyla, … … yönünden davanın kısmen kabulü ile 50,000,00 TL manevî tazminatın 18/04/2017 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, kararı verilmelidir. … … yönünden açılan davada ise, yine asıl dava yönünden tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydıyla, davanın kısmen kabulü ile, 10,000,00 TL manevî tazminatın 18/04/2017 dava tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine, kararı verilmelidir. Fazlaya ilişkin istemler reddedilmesine ilişkin Mahkememizden verilen 20/032019 tarihli kararın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi’nin 2019/1836 Esas, 2021/2492 Karar sayılı ilamıyla “…..1) Faiz başlangıcı yönünden; Davalı … … Sigorta A.Ş., ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı olup, ihtiyari mali sorumluluk sigortasına uygulanacak hükümleri düzenleyen 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 100. maddesinde aynı kanunun 98 ve 99. maddelerine atıf yapılmamış olması ve genel şartlarda da bu hükümlere paralel bir düzenleme bulunmaması nedeniyle bu tür sigortada tazminat alacağının muacceliyeti genel hükümlere göre saptanmalıdır. Sigortacının sigorta bedelini ödeme borcuna ilişkin TTK’nun 1427/2. maddesi hükmü uyarınca, Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446. maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. Davadan önce ihbar bulunmadığı takdirde davalı sigortanın dava tarihinde temerrüde düştüğünün kabulü gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16/05/2019 tarih ve 2016/12563 Esas, 2019/6224 Karar sayılı ilamı) Somut olayda, faiz başlangıcının ihbar tarihi ve yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu hüküm kurulması isabetsiz bulunmuştur. 2)Tazminat hesabı yönünden yapılan incelemede, davacı … … “doktor” olup, emeklilik yaşı 65’dir. Bu nedenle davacı için 65 yaşa kadarki dönem aktif, 65 yaş sonrası dönem ise pasif (emeklilik) dönemidir. Bilirkişi raporunda ise aktif dönemin 65 yaşın doldurulduğu tarihe kadar değil takvim yılı sonuna kadar hesaplandığı bu nedenle bilirkişi raporunun hatalı olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi; TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010”adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nın 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak (taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek) hak sahiplerinin bakiye muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ve buna göre tazminat hesabı yapılması gerekirken, davacıların bakiye ömür hesabında PMF Yaşam Tablosu’nun kullanılması doğru görülmemiştir. 3-Faturalandırılmayan tedavi giderine ilişkin olarak ise, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle sigorta şirketi zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır, ancak sigortanın SGK tarafından karşılanmayan belgesiz tedavi giderlerinden sorumluluğu devam etmekte olup buna yönelik mahkeme kabulü yerindedir. 4-Kabule göre de, davacılar vekilinin poliçe limitiyle sınırlı olarak dava yöneltmiş olması gözönüne alınarak, manevi tazminat yönünden davalı sigorta şirketi lehine ret vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetli değildir. Anılan nedenlerle davacılar vekili, davalılar … … … ve … … vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemece aktüer bilirkişiden TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi uygulanmak ve taraflar lehine oluşan usulü kazanılmış haklar da gözetilerek davacının talep ettiği tazminat kalemlerinin belirlenmesi amacıyla rapor alınması, faiz başlangıç tarihinin yöntemince belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,…” denilmek suretiyle kaldırılmakla dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmış BAM kararı doğrultusunda işlemler yapılmış, bu sırada davacı vekili maddi tazminat istemine ilişkin taleplerinin davalı sigorta şirketi tarafından karşılandığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesini istemiş, davalılar vekilleri de aynı yönde beyanda bulunmuş, bu sebeple davacının BAM kararına konu maddi tazminat istemleri yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, manevi tazminat istemleri yönünden ise aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

Yukarıda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada:
A)Davacı … … yönünden açılan davada:
1.1-Maddi tazminat istemi yönünden:
Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla Karar Verilmesine Yer Olmadığına,
1.2-Manevi tazminat istemi yönünden:
Davanın kısmen kabulü ile,
50.000,00 TL manevi tazminatın 05/02/2015 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … … … ve davalı … …’dan müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
B)Davacı … … yönünden açılan davada:
1.1-Değer kaybı istemi yönünden:
Davanın reddine,
1.2-Manevi tazminat istemi yönünden:
Davanın kısmen kabulü ile,
10.000,00 TL manevi tazminatın 05/02/2015 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı … … … ve davalı … …’dan müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Birleşen Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/288 esas, 2017/280 karar sayılı dava dosyasında:
A)Davacı … … yönünden açılan davada:
1.1-Maddi tazminat istemi yönünden:
Trafik poliçesi limiti aşılmadığından, davalı “… … Sigorta AŞ” hakkında açılan davanın, HMK m114/(1)-d atfı ile HMK m115/(2) gereğince, pasif husumet yokluğundan dolayı usulden reddine,
1.2-Manevi tazminat istemi yönünden:
Asıl dava yönünden tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydıyla,
Davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 30/07/2015 ihbar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
B)Davacı … … yönünden açılan davada:
1.1-Manevi tazminat istemi yönünden:
Asıl dava yönünden tahsilde tekerrüre esas olmamak kaydıyla,
Davanın kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 30/07/2015 ihbar tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,

3.-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince:
Asıl davada, maddî tazminat istemi yönünden alınması gereken 80,70 TL ile birleşen davada, maddi tazminat istemi yönünden alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilâm harcının asıl davada peşin alınan 522,58 TL, ıslah harcı olarak yatan 3.785,00 TL ile birleşen davada alınan 31,40 TL peşin harç toplamı olan 4.338,98‬ TL’den çıkartılarak geriye kalan 4.177,58‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
İstinaf kaldırma kararı öncesi 26/06/2019 tarihli harç tahsil müzekkeresi ile tahsil edilen 10.966,71 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranların makbuz sunması halinde iadesine,
Asıl davada; manevî tazminat istemi yönünden alınması gereken 4.098,60 TL karar ve ilâm harcıı için İstinaf kaldırma kararı öncesi 26/06/2019 tarihinde harç tahsil müzekkeresi yazıldığı anlaşıldığından tekrar harç alınmasına yer olmadığına,
Birleşen davada; manevî tazminat istemi yönünden alınması gereken 4.098,60 TL harç için İstinaf kaldırma kararı öncesi 26/06/2019 tarihinde 4.111,60 TL’lik harç tahsil müzekkeresi yazıldığı anlaşıldığından geriye kalan 13,00 TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4.-Davacılar tarafından yapılan;
Asıl davada; maddi tazminat yönünden; talep gibi taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacılara iadesine,
Asıl davada; manevi tazminat yönünden yazılan 9,00 TL müzekkere giderinin davalılar … … … ve … …’dan alınarak davacılara verilmesine,
Birleşen davada; davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacılara iadesine,
5.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca:
Asıl davada; davacı … …’in maddî tazminat istemi yönünden talep gibi taraflara vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Asıl davada, manevî tazminat istemi yönünden Davacı … … yararına hesaplanan 9.200,00 TL nispî vekâlet ücretinin davalılar … … … ve … …’dan alınarak, anılan davacıya verilmesine,
Asıl davada, manevî tazminat istemi yönünden Davalılar … … … ve … … yararına hesaplanan 9.200,00 TL nispî vekâlet ücretinin Davacı … …’den alınarak, anılan davalılara verilmesine,

Asıl davada; araç değer kaybı tazminat istemi yönünden Davalılar … … … ve … … yararına hesaplanan 500,00 TL maktu vekâlet ücretinin Davacı … …’den alınarak, anılan davalılara verilmesine,

Asıl davada; manevî tazminat istemi yönünden Davacı … … yararına hesaplanan 9.200,00 TL maktû vekâlet ücretinin Davalılar … … … ve … …’dan alınarak, anılan davacıya verilmesine,

Asıl davada; manevî tazminat istemi yönünden Davalılar … … … ve … … yararına hesaplanan 9.200,00 TL maktû vekâlet ücretinin Davacı … …’den alınarak, anılan davalılara verilmesine,
Birleşen davada; maddî tazminat istemi yönünden Davalı “… … Sigorta A.Ş.” yararına hesaplanan 500,00 TL maktu vekâlet ücretinin Davacı … …’den alınarak, anılan davalıya verilmesine,

Birleşen davada; manevî tazminat istemi yönünden Davacı … … yararına hesaplanan 9.200,00 TL nispî vekâlet ücretinin Davalı “… … Sigorta A.Ş.”den alınarak, anılan davacıya verilmesine,
Birleşen davada; manevî tazminat istemi yönünden Davacı … … yararına hesaplanan 9.200,00 TL maktû vekâlet ücretinin Davalı “… … Sigorta A.Ş.”den alınarak, anılan davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekili …(e-Duruşma), yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2022