Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/565 E. 2022/682 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2022/565 Esas
KARAR NO : 2022/682
DAVA : MENFİ TESPİT VE BONO İPTALİ
DAVA TARİHİ : 21/11/2014
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
YAZIM TARİHİ : 28/11/2022

DAVA :
Asıl davada, davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalılar hakkında 22.05.2008 tanzim, 22.05.2008 vade tarihli, 750.000 TL tutarlı bonoya dayalı olarak Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasından ilâmsız icra takibi yapıldığını; itiraz üzerine icra takibinin durdurulduğunu belirtip, itirazın iptali ile % 40’dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde kısaca; müvekkili şirketin, davalılardan “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti”ne 22.05.2008 tanzim tarihli, 22.05.2008 ödeme tarihli, tanzim yeri Ankara olan 750.000,00 TL bedelli senet verdiğini; senedin, adı geçen şirketin cirosundan sonra şirket yetkilisi …’ın cirosu ile … tarafından işleme konulduğunu; müvekkili şirketin, satacağı mal bedelini, davalı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti”ten avans olarak istediğini ve davalı şirketin ise, ertesi günü nakit vereceğini söyleyerek müvekkilinden bono talep ettiğini ve müvekkili şirketin bu nedenle dava konusu bonoyu verdiğini; davalı şirketin ise ertesi gün 23.05.2008 tarihinde toplam tutarı 750.000 TL olan iki ayrı havale yaptığını; müvekkilinin, malları teslim edip 6 ayrı fatura kestiğini, fakat senedin iade edilmediğini ve bu nedenle bedelsiz kaldığını; …’nin Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasından takibe geçtiğini; bu sebeple, bononun iptaline, müvekkilinin senetten ve icra takibinden odayı borçlu olmadığının tespitine, Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibinin iptaline, karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Asıl davada, davalılar vekili, cevap dilekçesinde kısaca; takip konusu bononun zamanaşımına uğradığını ve adi senet mahiyetinin bulunduğunu; müvekkillerinin, senedi ciro eden “… İnş. Tic. Ltd. Şti.”ne borcunun bulunmadığını; temerrüt bulunmadığını ve faiz istenemeyeceğini; davanın reddi ile %40 tazminata karar verilmesini, savunmuştur.
Birleşen davada, davalı … vekili, asıl dosyadaki iddialarını tekrarlamıştır.
DELİLLER :
1-Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası,
2-Bono örneği,
3-Bilirkişi raporu,
4-Tüm dosya münderecatı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Asıl davada dava, bonoya dayalı olarak ilâmsız icra takibi yoluyla girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali; birleşen dava ise, menfi tespit ve bono iptali, istemine, ilişkindir.
Asıl dava yönünden:
Davacı vekili, müvekkili tarafından davalılar aleyhine zamanaşımına uğramış bonoya istinaden icra takibi yapıldığını, davalıların haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve müvekkili lehine alacağın %40’ından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, davaya konu senedin zamanaşımına uğradığını, zamanaşımına uğrayan adi senetlerin ancak temlik yolu ile devrolunabileceğini, müvekkillerinin lehdar dava dışı …’a borçlarının olmadığını, müvekkileri temerrüde düşmediği için talep edilen ticari faizin de yasal olmadığını, davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığını bildirerek davanın reddi ile müvekkilleri lehine % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Dava; davalı şirket tarafından dava dışı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.” lehine tanzim edilen ve diğer davalıların avalist olarak katıldığından bahisle davacının yetkili hamil sıfatıyla dava konusu bononun zamanaşımına uğraması nedeniyle bono bedelinin davalılardan sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak doğan alacağının tahsili için giriştiği icra takibine davalıların yapmış olduğu itiraza yönelik yasal süresi içinde açılmış itirazın iptali ve takibin devamı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasının; 02/05/2012 tarihinde başlatılan takibin alacaklısının …, borçlularının “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti.”, …, … … … ile … … … olduğu; takibin 22/05/2008 tanzim tarihli 22/05/2008 vadeli, 750.000 TL bedelli bonoya dayalı olarak, 750.000TL senet alacağı, 566.630,14 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.316,630,14 TL’nin ferileri ile birliket tahsiline yönelik genel haciz yoluyla yapılan takip olduğu; örnek no: 7 ödeme emrinin borçlu şirkete, … … … ve … … …’ye 07/05/2012 tarihinde, borçlu …’a 05/05/2012 tarihinde tebliğ edildiği; borçlular vekilince verilen 08/05/2012 havale tarihli borca ve ferilerine yönelik itiraz dilekçesi üzerine icra müdürlüğünce 09/05/2012 tarihinde takibin borçlular yönünden durdurulmasına karar verildiği; incelenen takip dosyası içerisinden anlaşılmıştır.
Taraf vekillerinin iradeleri tutanaklara yansıtılmış, deliller toplanılmış ve bilirkişi görüşü alınmıştır.
Bilirkişinin 03.01.2014 tarihli raporundan; davalı şirket defterlerinin lehine delil gücünde bulunmadığı; Davalı “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti.” ile dava dışı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”nin, 2008 yılı içerisinde yapmış olduğu ve kendi yasal defterlerine intikal ettirdiği ticari münasebet kayıtlarına göre, davalı şirketin, dava dışı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”ne 750.000 TL bedelli ticari mal sattığı, yapılan satışa karşılık 750.000 TL banka havalesi ile tahsilat yapıldığı, yapılan ticari ilişki sonunda taraflar adına borç veya alacak kaydının bulunmadığının tespit edildiğini; davalı şirkete ait defter incelemesinde dava konusu senet kaydına rastlanılmadığını; davalı şirketin dava dışı şirkete 22.05.2008 tarihli senede karşılık 750.000 TL ödeme yaptığına dair herhangi bir kaydın olmadığını; dava dışı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”nin yasal defter kayıtlarının incelenemediğini, rapor etmiştir.
Somut olayda; davalı “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti.” tarafından tanzim edilen 22/05/2008 tanzim tarihli 22/05/2008 vadeli bononun lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”ne verildiği; iş bu bonoya diğer davalılar …, M. … … ve … … …’nin kefil/avalist olarak imza attıkları, lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”nin dava konusu bonoyu beyaza ciro yaptığı, davacının dava konusu bonoya dayalı olarak davalılar hakkında bono bedeli kadar alacağın tahsili amacıyla genel haciz yoluyla icra takibi yaptığı; davalılar/borçluların ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresi içerisinde borça itiraz ederek icra takibini durdurdukları; hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu bononun zamanaşımına uğraması nedeniyle dava konusu bonoyu elinde bulunduran davacının davalı tanzim eden şirket ile dava konusu bonoya kefil/avalist olan diğer davalılardan bono bedelini tahsil için icra takibi yapmakta haklı bulunup bulunmadığı; davalı/borçluların senet lehtarına karşı ileri sürebilecekleri defileri takip alacaklısı üçüncü kişi konumundaki davacıya karşı ileri sürüp süremeyeceği; ayrıca, zaman aşımına uğramış bononun ciro edilip edilemeyeceği, başka bir anlatımla davalılar/borçluların haklarındaki icra takibine itirazlarında haklı olup olmadıkları/bonu bedelinin ödenip ödenmediği; noktasında toplanmaktadır.
Eski TTK m.644 uyarınca bonolarda zamanaşımı süresi üç yıldır. Davacının, itirazın iptaline konu yaptığı bononun 22/05/2008 tanzim tarihli ve 22/05/2008 vade tarihini taşıması ve bu bono için vadeden itibaren 3 yılın geçmesi üzerine zamanaşımına uğradığı; davacının, iş bu bonoyu, bono lehtarı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”nin beyaza cirosu yoluyla temellük edilerek yetkili hamil durumuna geldiği; dava konusu bono üzerinde lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”nin beyaza cirosunda tarih bulunmadığından davacının bonoyu zamanaşımına uğramadığı dönemde yetkili hamil olduğunun kabulünün gerektiği; kaldı ki, TTK’nun 644. maddesi uyarınca hamilin keşideciye karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak bononun zamanaşımı süresi (22.05.2011) dolduktan sonra bir yıl içerisinde (22.05.2012) talep ve dava hakkının bulunduğu, icra takibinin ise 02.05.2012 olduğu gözetildiğinde, sürenin dolmadığı, belirgindir. Ayrıca, dava konusu bononun tanzim eden davalı şirket tarafından ticari defterlerine kaydedilmediği; ancak, davalı şirketin bono bedeli kadar dava dışı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”ni ödeme yaptığı; dava dışı şirketi yapılan bu ödemenin bono lehtarıyla bağlantısının sağlanamadığı ve davalı şirket tarafından TMK.nun 6. maddesi kapsamında lehtar adına dava dışı 3. kişiye ödeme yapıldığının ispat edilemediği; davalı şirketin, dava konusu bono bedelini aralarındaki temel ilişki kapsamında dava dışı lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”ne ödediğini ve temel ilişki kapsamındaki alacak borç ilişkisinin sonlandığını TMK. nun 6. maddesi ve HMK m. 200. uyarınca usulen yazılı belgeyle ispat edemediği; bu nedenle, davacının, yetkili bono hamili olarak bono keşidecisi davalı şirkete karşı eTTK.nun 644. maddesindeki sebepsiz zenginleşme hükümlerine uyarınca bononun zamanaşımı süresi dolduktan sonra 1 yıllık süre içinde davalı tanzim eden şirkete karşı takip ve dava hakkının bulunduğu, anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacının iş bu davayı açmakta haklı ve hukukî yararı bulunmaktadır.
Diğer yandan talebin sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak niteliğinde bulunması nedeniyle takip öncesi dönem için temerrüt faizi talep edilmesi ancak borçlunun temerrüde düşürülmesi halinde söz konusu olur. Somut olayda davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği anlaşıldığından işlemiş faiz talebinde bulunulamaz. Bu nedenle davalı şirket hakkında açılan davanın 750.000 TL tutar üzerinden kısmen kabulüne, 02/05/2012 takip tarihinden itibaren, ticarî iş niteliği dikkate alınarak, yıllık %17,75 ve değişen oranlarda avans faiz uygulanmasına, davacı/alacaklının, takipte asıl alacak ile birlikte işlemiş faiz talep etmiş ise de, davalı borçluyu takipten önce eBK.101/1.maddesi hükmü gereğince temerrüde düşürdüğünü kanıtlayamadığı dikkate alınarak davacının işlemiş/temerrüt faizine yönelik fazlaya ilişkin talebinin reddine, karar verilmelidir.
İİK.nun 67/2. maddesi uyarınca alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan % 40 icra inkar tazminatı tutarı 300.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; reddolunan kısım ile ilgili davacının takibe geçmekte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığı için davalı yanın % 40 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine; karar verilmelidir.
Davalı gerçek kişi avalistler yönünden:
Davacı tarafından diğer gerçek kişi davalıların dava konusu edilen ve kıymetli evrak niteliğini kaybetmiş bono üzerine avalist olarak imzalarının bulunduğu; diğer davalılar ile lehtar arasında temel ilişkiye dayalı borç ilişkisinin bulunmadığı; sadece diğer davalıların kambiyo hukukundan doğan avalist olarak bonoya katılımlarının bulunduğu; eTTK.nun 614.maddesi uyarınca “aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise onun gibi mesul [olacağı]….” belirtilmiş isede; davalı tanzim edenin bonodan doğan sorumluluğunun sonlandığı ve sadece eTTK.nun 644.maddesinden doğan sorumluluğun ise bu maddede belirtilen süre ve şartlarla devam ettiği dikkate alındığında; lehine aval verilen bonodan doğan borcundan beri olduğu takdirde aval vereninde olacağı; bu nedenle, davacı yetkili hamilin zamanaşımına uğrayan bonoya dayalı olarak avalist/diğer davalılar hakkında temel ilişkiye veya eTTK.nun 644.maddesi uyarıca sebepsiz zenginleşmeye dayalı talep hakkının bulunmadığı [Yasan, Yrd. Doç. Dr. Mustafa, Yeni Ticaret Kanunu Tasarısı ile de Karşılaştırmalı Olarak Kambiyo Senetlerinde Sebepsiz Zenginleşme; Yetkin Yayınları, Ankara-2008, s.:181-187]; dava konusu bononun zamanaşımına uğraması/kıymetli evrak niteliğini kaybetmesi nedeniyle davalılar …, … … … ve …’nın “aval”den doğan sorumluluklarının sona erdiği; başka bir anlatımla, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin kambiyo sorumluluğuna bağlı olarak düzenlenmediği; bu karşın aval verenin sorumluluğunun bir kambiyo taahhüdü olduğu ve buna göre düzenlendiği; sebepsiz zenginleşme temeline bağlı bu sorumluluğun her ne kadar kambiyo senetlerine ilişkin hükümler içerisinde düzenlenmiş olsa da, bu sorumluluğun kambiyo senedinden doğan sorumluluk kapsamında değerlendirilemeyeceği [Demirkapı, Ertan, Kambiyo Senetlerinin Aval Yoluyla Temini, Güncel Yayınevi, İzmir, 2005, s.:200]; bu nedenle, davacının, avalist borçlularına karşı sebepsiz zenginleşme davası açma hakkının bulunmadığından davacı tarafından davalılar …, … … … ve … hakkındaki açılan davanın subut bulmadığından reddine; davacının takibe geçmekte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığı için davalıların %40 kötü niyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine; karar vermek gerekmiştir. ( Benzer başka mahkemede görülen davada Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 06.03.2014 tarihli ve 2014/1263 E., 2014/4475 K. sayılı ilâmı aynı mahiyettedir.)
Birleşen dava yönünden:

Davacı vekili, müvekkili şirketin, satacağı mal bedelini, davalı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti”ten avans olarak istediğini ve davalı şirketin ise, ertesi günü nakit vereceğini söyleyerek müvekkilinden bono talep ettiğini ve müvekkili şirketin, icra takip konusu edilen lehtarı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti” olan, 22.05.2008 tanzim tarihli, 22.05.2008 ödeme tarihli, tanzim yeri Ankara olan 750.000 TL bedelli senedi verdiğini; davalı şirketin, ertesi günü 23.05.2008 tarihinde 750.000 TL havale yaptığını; müvekkilinin, malları teslim ederek fatura kestiğini, fakat senedin iade edilmediğini ve bu nedenle bedelsiz kaldığını; senedin, adı geçen şirketin cirosundan sonra şirket yetkilisi …’ın cirosu ile … tarafından Ankara 10 İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasından takibe konulduğunu ileri sürerek; bononun iptali ile bonodan ve takipten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine, karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, cevap dilekçesinde, asıl davadaki beyanlarını tekrar ederek, itirazın iptali davası görülmekte iken açılan menfi tespit davasının hukukî yarardan yoksun olduğunu ve davanın reddini, istemiştir.
Diğer davalılar, yanıt vermemişlerdir.
Birleşen dava; davacı şirket tarafından davalı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.” lehine tanzim edilen ve diğer davalılnın hamil sıfatıyla icra takibine koyduğu, dava konusu bononun bedelsizliği nedeniyle, bononun iptali ile bonodan ve takipten dolayı davalılara borçlu olmadığının tespiti, istemine ilişkindir.

Taraf vekillerinin iradeleri tutanaklara yansıtılmış, tüm deliller toplanılmıştır. Davalılara ilişkin yapılan değerlendirmede:
Davalı … yönünden: Mahkememizde, aynı bonoya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali davası görülmekte iken, asıl davada, davalı olarak yer alan “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti.”nin, bu kez aynı sebeple davacı olarak menfi tespit isteminde bulunduğu, açıktır. İtiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla alacaklı tarafından süresinde bir itirazın iptali davası açılmış ise artık bu tarihten sonra yani itirazın iptali davasının açılmasından sonra borçlunun aynı konuda menfi tespit davası açmasında hukukî yararı bulunmamaktadır. Zira, borçlu itirazın iptali davasında, borcu bulunmadığını savunma yoluyla ortaya koyabilir ve bu davanın sonunda borçsuzluğuna dair maddi hukuk açısından kesin hüküm oluşturacak bir mahkeme kararına kavuşabilir. Buradan da anlaşılacağı gibi borçlunun menfi tespit davasını itirazın iptali davasından önce açması gerekmektedir. Aksi takdirde itirazın iptali davasından sonra açılan menfi tespit davasının hukukî yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmelidir. Nitekim, Yargıtay bir kararında; “Alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davasında borçlunun yapmış olduğu ödemeleri savunma olarak ileri sürmesi mümkün bulunduğundan itirazın iptali davası açıldıktan sonra menfi tespit davası açmasında davalı borçlunun hukukî yararı bulunmadığının gözetilmemesinin doğru olmadığını” belirtmiştir (Yarg. 19.HD. 08.11.2004 T., 1163/11143; K. M.Oskay – C.Koçak – A.Deynekli – A.Doğan, age. Cilt 2 sh. 1671-1672). Bu sebeple, adı geçen davalı hakkında açılan davanın “hukukî yarar” yokluğundan, reddine karar verilmelidir.
Davalı “…” yönünden:
Davalı lehtar şirket, yanıt vermemiş ve yargılamaya katılmamıştır.
Davacı vekili, müvekkili şirketin, satacağı mal bedelini, davalı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti”ten avans olarak istediğini ve davalı şirketin ise, ertesi günü nakit vereceğini söyleyerek müvekkilinden bono talep ettiğini ve müvekkili şirketin, icra takip konusu edilen lehtarı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti” olan, 22.05.2008 tanzim tarihli, 22.05.2008 ödeme tarihli, tanzim yeri Ankara olan 750.000 TL bedelli senedi verdiğini; davalı şirketin, ertesi günü 23.05.2008 tarihinde 750.000 TL havale yaptığını; müvekkilinin, malları teslim ederek fatura kestiğini, fakat senedin iade edilmediğini ve bu nedenle bedelsiz kaldığını, iddia etmiştir. Bilirkişi görüşünden de anlaşıldığı gibi davacı defterinde yalnız bir adet 750.000 TL girişi bulunmaktadır. Takip konusu bono davacı defterinde yer almamaktadır. Davacı vekili, 14.02.2017 tarihli oturumda, “borçsuzluğa ilişkin elimizde yazılı belge yoktur” demiştir.
Davacı keşideci sıfatıyla düzenlediği takip konusu bonodan dolayı bedelsizlik nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, 6762 sayılı TTK’nun 644. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmediğini, bir başka ifadeyle lehtara karşı borçlu olmadığını ya da davacıdan önceki cirantalara bu borcu ödediğini kanıtlamak zorundadır. Davacı vekilinin beyanından, HMK m.200 uyarınca yazılı belge ile ispat yükümlülüğü yerine getirilmemiştir.
Birleşen davada dava dilekçesinde “yemin delili”ne dayanılmıştır. Birleşen davada davacı vekili, 02.05.2016 tarihli dilekçesiyle, “daha önce dayanmış olduğumuz delilerimizden vazgeçiyor ve delil olarak münhasıran davalı … İnşaat Ticaret Ltd. Şti’nin ticarî defterlerine dayanıyoruz” diyerek, yemin deliline dayanmadığını, zımnen kabul etmiştir. Koşulları bulunmadığından, dosya kapsamından defter incelemesi istemi yerinde görülmemiştir. Dolayısıyla, davayı lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti” yönünden sübut bulmayan davanın reddi gerekmiştir.
Taraflar arasındaki şahsi ilişkiden doğan defilerin, ancak bu defilerin doğumuna etken olan kişiler arasında ileri sürülebileceği, bu bağlamda davacı-borçlu temlik edene karşı sahip olduğu, şahsi defileri iyiniyetli temellük edene karşı ileri süremeyeceği, bedelsizlik def’inin de şahsi def’ilerden olduğu, çek hamilinin bile bile borçlunun zararına hareket ettiği kanıtlanmadıkça keşideci ile lehdar arasındaki şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülemeyeceği (19 HD 2016/8709 E., 2016/15664 K.), anlaşılmakla, davalı … yönünden de sübut bulmayan davanın reddine karar verilmelidir. Gerekçesi ile mahkememizce 31/10/2017 tarihinde,
1.-Asıl davada:
a) TTK’nın 644.maddesine göre avaliste karşı sebepsiz zenginleşme davası açılamayacağından; davalılar, …, … … … ve … … … hakkında açılan davanın REDDİNE,
b) Davalılar, …, … … … ve … … … yönünden koşulları bulunmayan tazminat istemlerinin reddine,
c) Davacı tarafından davalı “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti” hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile,
Davalının Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyasından, vaki itirazının 750.000,00 asıl alacak üzerinden iptaline; asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren yıllık %17,75 ve değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle takibin devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
d) Hükmedilen alacağın %40’ı üzerinden hesaplanan 300.000 TL icra inkâr tazminatının anılan davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,

2.-Birleşen Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ..K.sayılı dosyası:
1.-Davalılardan … hakkında açılan davanın, hukukî yarar yokluğundan ötürü; HMK m.114/(1)-h atfıyla HMK m.115/(2) gereğince, davanın dava şartı noksanlığından dolayı USULDEN REDDİNE,
2.-Davalılar, “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti” ve “…” hakkındaki davanın reddine,
Şeklinde verilen karar, asıl dava da davalı birleşen davada davacı … Elektrik İnş taahhüt ve limited şirketi tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara bölge adliye mahkemesi 22. Hukuk Dairesince verilen …karar sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada davalı, birleşen davalı davacı … Elektrik İnş taahhüt ve limited şirketi vekili tarafından istenilmesi sonucu,
Mahkememiz kararı Yargtay 11. Hukuk dairesinin …. karar sayılı 21/06/2022 tarihli ilamı ile ;
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin ciro yoluyla hamili olduğu zamanaşımına uğrayan senede dayanarak davalı şirket tarafından keşide edilen diğer davalıların da aval veren sıfatıyla yer aldıkları 22.05.2008 tanzim, 22.05.2008 vade tarihli, 750.000 TL tutarlı bonoya dayanarak ilâmsız icra yoluyla takip yapıldığını, davalıların itiraz ettiklerini belirterek itirazın iptali ile %40’dan az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada, davalılar vekili, takip konusu bononun zamanaşımına uğradığını ve adi senet mahiyetinde bulunduğunu; müvekkillerinin, senedi ciro eden “… İnş. Tic. Ltd. Şti.’ne borcunun bulunmadığını; temerrüt olgusunun gerçekleşmediğini ve faiz istenemeyeceğini bildirerek davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada, davacı vekili, müvekkili şirketin, davalılardan “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti”ne 22.05.2008 tanzim tarihli, 22.05.2008 ödeme tarihli, 750.000 TL bedelli senet verdiğini; senedin, adı geçen şirketin cirosundan sonra şirket yetkilisi davalı …’ın cirosu ile davalı … tarafından icra takibine konu edildiğini; müvekkili şirketin, satacağı mal bedelini, davalı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti”ten avans olarak istediğini ve davalı şirketin ise, ertesi gün nakit vereceğini söyleyerek müvekkilinden bono vermesini istediğini, müvekkili şirketin bu nedenle dava konusu bonoyu verdiğini; davalı şirketin ise ertesi gün 23.05.2008 tarihinde toplam tutarı 750.000.-TL olan iki ayrı havale yaptığını; müvekkilinin, malları teslim edip 6 ayrı fatura kestiğini, fakat senedin iade edilmediğini ve bu nedenle bedelsiz kaldığını; ileri sürerek icra takibine konu bononun iptaline, müvekkilinin senetten ve icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince, senedin tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mülga TTK m.644 uyarınca bonolarda zamanaşımı süresinin üç yıl olduğu, davacının, itirazın iptaline konu yaptığı bononun 22/05/2008 tanzim tarihli ve 22/05/2008 vade tarihini taşıması ve bu bono için vadeden itibaren 3 yılın geçmesi üzerine zamanaşımına uğradığı; davacının, bonoyu, lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”nin beyaza cirosuyla yetkili hamil durumuna geldiği; bono üzerinde lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”nin beyaza cirosunda tarih bulunmadığı, davacının bonoyu zamanaşımına uğramadığı dönemde yetkili hamil olduğunun kabulünün gerektiği; kaldı ki, TTK’nun 644. maddesi uyarınca hamilin keşideciye karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak bononun zamanaşımı süresi (22.05.2011) dolduktan sonra bir yıl içerisinde (22.05.2012) talep ve dava hakkının bulunduğu, icra takibinin ise 02.05.2012 olduğu gözetildiğinde, sürenin dolmadığı, belirgin bulunduğu, ayrıca, dava konusu bononun tanzim eden davalı şirket tarafından ticari defterlerine kaydedilmediği; ancak, davalı şirketin bono bedeli kadar dava dışı “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”ni ödeme yaptığı; dava dışı şirkete yapılan bu ödemenin bono lehtarıyla bağlantısının sağlanamadığı ve davalı şirket tarafından TMK.’nun 6. maddesi kapsamında lehtar adına dava dışı 3. kişiye ödeme yapıldığının ispat edilemediği; davalı şirketin, dava konusu bono bedelini aralarındaki temel ilişki kapsamında dava dışı lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.’ne ödediğini ve temel ilişki kapsamındaki alacak borç ilişkisinin sonlandığını TMK.’nun 6. maddesi ve HMK m. 200. uyarınca usulen yazılı belgeyle ispat edemediği; bu nedenle, davacının, yetkili bono hamili olarak bono keşidecisi davalı şirkete karşı TTK.’nun 644. maddesindeki sebepsiz zenginleşme hükümlerine uyarınca bononun zamanaşımı süresi dolduktan sonra 1 yıllık süre içinde davalı tanzim eden şirkete karşı takip ve dava hakkının bulunduğu, dolayısıyla davacının işbu davayı açmakta haklı ve hukukî yararı olup diğer yandan talebin sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak niteliğinde bulunması nedeniyle takip öncesi dönem için temerrüt faizi talep edilmesinin ancak borçlunun temerrüde düşürülmesi halinde söz konusu olacağı, davalının takip öncesi temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz talebinde bulunulamayacağı, bu nedenle davalı şirket hakkında açılan davanın 750.000 TL tutar üzerinden kısmen kabulüne, 02/05/2012 takip tarihinden itibaren, ticarî iş niteliği dikkate alınarak, yıllık %17,75 ve değişen oranlarda avans faiz uygulanmasına, davacı/alacaklının, takipte asıl alacak ile birlikte işlemiş faiz talep etmiş ise de, davalı borçluyu takipten önce eBK.101/1.maddesi hükmü gereğince temerrüde düşürdüğünü kanıtlayamadığı dikkate alınarak davacının işlemiş/temerrüt faizine yönelik fazlaya ilişkin talebinin reddine, İİK.nun 67/2. maddesi uyarınca alacağın likit niteliği gözetilerek kabul edilen asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatı tutarı 300.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine; reddolunan kısım ile ilgili davacının takibe geçmekte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığı için davalı yanın %40 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine,
Davalı gerçek kişi avalistler yönünden:Davacı tarafından diğer gerçek kişi davalıların dava konusu edilen ve kıymetli evrak niteliğini kaybetmiş bono üzerine avalist olarak imzalarının bulunduğu; diğer davalılar ile lehtar arasında temel ilişkiye dayalı borç ilişkisinin bulunmadığı; sadece diğer davalıların kambiyo hukukundan doğan avalist olarak bonoya katılımlarının bulunduğu; TTK.nun 614.maddesi uyarınca “aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmiş ise onun gibi mesul [olacağı]….” belirtilmiş isede; davalı tanzim edenin bonodan doğan sorumluluğunun sonlandığı ve sadece eTTK.nun 644.maddesinden doğan sorumluluğun ise bu maddede belirtilen süre ve şartlarla devam ettiği dikkate alındığında; lehine aval verilen bonodan doğan borcundan beri olduğu takdirde aval vereninde olacağı; bu nedenle, davacı yetkili hamilin zamanaşımına uğrayan bonoya dayalı olarak avalist/diğer davalılar hakkında temel ilişkiye veya eTTK.nun 644.maddesi uyarıca sebepsiz zenginleşmeye dayalı talep hakkının bulunmadığı dava konusu bononun zamanaşımına uğraması/kıymetli evrak niteliğini kaybetmesi nedeniyle davalılar …, … … … ve …’nın “aval”den doğan sorumluluklarının sona erdiği, davacının, avalist borçlularına karşı sebepsiz zenginleşme davası açma hakkının bulunmadığından davacı tarafından davalılar …, … … Kılıçöte ve … hakkındaki açılan davanın subut bulmadığından reddine, davacının takibe geçmekte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığı için davalıların %40 kötü niyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine,
Birleşen dava yönünden: davalı … yönünden, aynı bonoya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali davası görülmekte iken, asıl davada, davalı olarak yer alan “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti.”nin, bu kez aynı sebeple davacı olarak menfi tespit isteminde bulunduğu, itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamak amacıyla alacaklı tarafından süresinde bir itirazın iptali davası açılmış ise artık bu tarihten sonra yani itirazın iptali davasının açılmasından sonra borçlunun aynı konuda menfi tespit davası açmasında hukukî yararı bulunmadığı, davalı “…” yönünden: davacı keşideci sıfatıyla düzenlediği takip konusu bonodan dolayı bedelsizlik nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istediğine göre, 6762 sayılı TTK’nun 644. maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmediğini, bir başka ifadeyle lehtara karşı borçlu olmadığını ya da davacıdan önceki cirantalara bu borcu ödediğini kanıtlamak zorunda olduğu, HMK m. 200 uyarınca yazılı belge ile ispat yükümlülüğünün yerine getirilmediği, birleşen davada dava dilekçesinde “yemin delili”ne dayanılmış ise de birleşen davada davacı vekilinin 02.05.2016 tarihli dilekçesiyle, “daha önce dayanmış olduğumuz delillerimizden vazgeçiyor ve delil olarak münhasıran davalı … İnşaat Ticaret Ltd. Şti’nin ticarî defterlerine dayanıyoruz” diyerek, yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiğini zımnen kabul ettiği, koşulları bulunmadığından, dosya kapsamından defter incelemesi isteminin yerinde görülmediği, davanın lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.” yönünden sübut bulmadığından reddine, taraflar arasındaki şahsi ilişkiden doğan def’ilerin, ancak bu def’ilerin doğumuna etken olan kişiler arasında ileri sürülebileceği, bedelsizlik def’inin de şahsi def’ilerden olduğu, hamilin bile bile borçlunun zararına hareket ettiği kanıtlanmadıkça keşideci ile lehdar arasındaki şahsi def’ilerin hamile karşı ileri sürülemeyeceği davalı … yönünden de sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili … Elektrik İnşaat Taah. ve Tic. Ltd. Şti.vekilince, karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, takibe konu bono zamanaşımına uğramış olup, davacı yanca süresi içerisinde icra takibi yapıldığı, dava konusu bononun tanzim eden davalı şirket tarafından ticari defterlerine kaydedilmediği, davalı şirketin, dava konusu bono bedelini aralarındaki temel ilişki kapsamında dava dışı lehtar “… İnşaat Ticaret Ltd. Şti.”ne ödediğini ve temel ilişki kapsamındaki alacak borç ilişkisinin sonlandığını TMK.’nun 6. maddesi ve HMK m. 200. uyarınca usulen yazılı belgeyle ispat edemediği; bu nedenle davacının, yetkili bono hamili olarak bono keşidecisi davalı şirkete karşı eTTK.’nun 644. maddesindeki sebepsiz zenginleşme hükümlerine uyarınca bononun zamanaşımı süresi dolduktan sonra 1 yıllık süre içinde davalı tanzim eden şirkete karşı takip ve dava hakkının bulunduğu, birleşen davada; aynı bonoya dayalı alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali davası görülmekte iken, asıl davada, davalı olarak yer alan “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti.’nin, bu kez aynı sebeple davacı olarak menfi tespit isteminde bulunduğu, alacaklı tarafından süresinde bir itirazın iptali davası açılmış ise artık bu tarihten sonra yani itirazın iptali davasının açılmasından sonra borçlunun aynı konuda menfi tespit davası açmasında hukukî yararı bulunmadığından davalı … hakkında verilen usulden red kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, birleşen davada davalılar … ve … yönünden de davacı yanca ileri sürülen iddiaların usulüne uygun kanıtlar ile ispat edilemediği gerekçesiyle asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili, kararı temyiz etmiştir.
Asıl dava, zamanaşımına uğramış bonoya dayalı başlatılan icra takibine dayalı itirazın iptali davasıdır.
1-Asıl davada TTK 732/4.md. fıkra gereği ispat yükü davalı … Ltd. Şti. olup, davalı şirket cevap dilekçesi ile birlikte sunduğu delil dilekçesinde tarafların ticari kayıt ve defterlerine dayanmış, asıl ticari ilişkinin bono lehdarı … Ltd. Şti. olması ve borcu bulunmadığı savunması ile bu şirketin de defterlerinin incelenmesini talep etmiş, mahkemece18/07/2013 tarihli duruşmada asıl davada taraf olmayan ancak bono lehdarı … Ltd. Şti. defterlerinin incelenmesine karar verilmiş ancak bu şirkete herhangi bir HMK 221. madde kapsamında tebligat çıkartılmamıştır. Bilirkişi tarafından davalı … Ltd. Şti. ticari defterlerinde şirketin bildirilen adresinde bulunamadığından tespit yapılamamıştır. Mahkemece HMK 221. madde kapsamında bu davada bono lehdarı şirkete ticari defterleri ibraz etmesi veya bulunduğu yeri bildirmesi hususunda tebligat çıkartılarak defterlerinin ibraz etmesi durumunda dosyanın bilirkişiye tevdii ile uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
2- Birleşen dava zamanaşımına uğramış bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir.
Bu davada davacı … Ltd. Şti., delil dilekçesinde münhasıran davalı … Ltd. Şti. ticari defterlerine dayanmamış olup, sonradan bu delile münhasıran dayanması yenilik doğurucu hak mahiyetinde olup kabul edilmeyecektir. Ancak davacı delil dilekçesinde gerek kendi gerek bu davacı şirket kayıtlarına dayanmış olduğundan bu dava yönünden asıl davada … Ltd. Şti. ticari defterleri incelenmediği halde bu şirket kayıtlarının incelenmesi talebinin koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddi doğru olmayıp, mahkemece bu dava bakımdan davalı … Ltd. Şti.’ne defterlerini ibraz etmesi ve sonuçları hakkında ihtaratlı tebliğat yapılması bono hamili ve ciranta … arasındaki yakın akrabalık bağına ilişkin dosyaya sunulan deliller de kötüniyet bakımında değerlendirilerek çıkan sonuç çercevesinde yapılacak değerlendirme ile karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmeside doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
Şeklindeki gerekçe ile mahkememiz kararı, açıklanan nedenler ile asıl davada ki kararın davalı şirket yararına ve birleşen davadaki kararın davacı yararına bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce 08/11/2022 tarihli duruşmada 31/10/2017 tarihli kararımızda ( anılan karardaki gerekçeye istinaden ) direnilme kararı verilmiş, temyize gelenin sıfatı ve bozma ilamının içeriği dikkate alınarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Asıl davada,
a-Davalılardan, …, … …. …, … … … ile ilgili davanın ve tazminat isteminin reddine ilişkin 31/17/2017 günlü karar, bozma ilamının içeriğine göre kesinleşmiş bulunmakla bu davalılara yönelik istek kalemleri ile ilgili ayrıca karar verilmesine yer olmadığına,
B-Davalılardan “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Limited Şirketi” hakkında açılan davada,
Önceki kararda direnilmesi nedeniyle
Davanın kısmen kabulü ile davalının Ankara …İcra müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, vaki itirazının 750.000,00 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacak tutarına takip tarihinden itibaren yıllık %17,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Hükmedilen alacağın %40’ı üzerinden hesaplanan 300.000,00 TL icra inkar tazminatının anılan davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1658 esas – 2015/376 karar sayılı dosyasında, önceki kararda direnilmesi nedeniyle,
a-… hakkında açılan davanın hukuki yarar yokluğundan ötürü HMK m.114/1 atfıyla, HMK 115/2 gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine,
b-Davalılardan “…” ve “…” hakkında açılan davanın reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince,
A) Asıl davada alınması gereken 51.232,50 TL nispi karar ve ilâm harcından peşin alınan 12.968,90 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 38.263,60 TL harcın “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti”den alınarak Hazineye irat kaydına,
B) Birleşen dosyada alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 12.808,15 TL harçtan indirilerek artan 12.727,45 TL harcın, karar kesinleştiğinde istemi ve başvurusu halinde davacıya iadesine,
4-Yargılama giderleri yönünden:
A) Asıl dava dosyasında, davacı tarafından yapılan 3,90 TL ilk dava, 144,60 TL tebligat ve posta gideri toplamı 209,90 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdiren 90,33 TL’si ile 21,15 TL başvurma, 12.968,90 TL peşin harç toplamı 13.080,38 TL yargılama giderinin davalı “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti”den alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına; HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti” tarafından yapılan 560,00 TL yargılama giderinden davanın ret ve kabul oranına göre takdiren 241,00 TL’sinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın anılan davalı üzerinde bırakılmasına,
Davalı … … … tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
B)Birleşen dava dosyasında, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına;
HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Davalı … tarafından yapılan 3,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
6.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca:
Asıl davada davacı yararına hesaplanan 100.500,00 TL nispî vekâlet ücretinin davalı “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti”nden alınarak davacıya verilmesine,
Asıl davada davalı “… Elektrik İnşaat Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti” yararına hesaplanan 80.329,32 TL nispî vekâlet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
Asıl davada davalılar …, … … … ve … … …’ye ilişkin 31/17/2017 günlü karar kesinleştiğinden vekalet ücreti hususunda karar verilmesine yer olmadığına,
Birleşen davada, davalı … yararına hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, adı geçen davalıya verilmesine,
Birleşen davada, davalı … yararına hesaplanan 100.500,00 TL nispî vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, adı geçen davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili Asıl davada davacı birleşen davada davalı … Vekili Av. …, asıl davada davalılar …, … …n yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/11/2022

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸