Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/501 E. 2022/785 K. 05.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/501 Esas – 2022/785
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2022/501 Esas
KARAR NO : 2022/785

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 16/06/2015

KARAR TARİHİ : 05/12/2022
YAZIM TARİHİ : 05/01/2023
Mahkememizde açılan Menfi Tespit davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı Vekili ; Davalı bankanın Siteler Şubesi ile dava dışı … Şirketi arasında 30/09/2009 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi imzalandığını, davacının ise bu sözleşmeye kefil olarak imza attığını, ancak kefil olunan miktar ile diğer kısımların boş bırakıldığını, ayrıca davalı banka lehine ipotek verildiğini, asıl borçlunun borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilip Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip ve Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı Genel Haciz Yolu ile icra takibi başlatıldığını, kefalet sözleşmesindeki imza davacıya ait olmakla birlikte, kefil olunan miktar açıkça belirtilmediği için kefaletin geçerli olmadığını, her iki icra takibine konu alacağın ayrı sözleşmelerden kaynaklandığını, davacının ancak kendi imzasını taşıyan sözleşmeden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğunu, BK 19, 20 ve MK 23. Maddeleri uyarınca kefaletin geçersiz olduğunu, davalı alacağının ticari kredi niteliğinde olduğunu, icra takibinden sonra menfi tespit davası açıldığı, icra takibinin Ankara’da başlatılmış olması nedeni ile Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu belirtip, Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasına konu davalı alacağı nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, bankanın alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, icra dosyası için yapılan ödemelerin takip alacaklısı davalıdan geri alınmasına karar verilmesini istemiştir. YANIT :
Davalı Vekili ; Davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
-Ankara …İcra Müdürlüğünün … ve … Esas sayı icra takip dosyaları,
-Taraflar arasında imzalanan 30/09/2009 tarihli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi,
-Dava dışı asıl borçlu için … tarafından verilen ipotekler ile ilgili sözleşmeler,
-Hesap kat ihtarı ve tebliğine ilişkin davalı banka tarafından uygulanan faizler ile ilgili çizelge,
-Davalı banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen asıl ve itirazlar üzerine alınan ek raporlar,
-Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davalı tarafından alacağının tahsili için başlatılan icra takibi nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının belirlenmesi ve yapılan ödemelerin davacıya iadesinin sağlanması amacı ile açılmış menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Mahkememiz tarafından yapılan yargılama sonucu icra takibine dayanak yapılan sözleşme sunulmadığı, davacının imzasını taşıyan başka sözleşme var ise de bankanın bu sözleşmeye dayanarak yeni bir takip yapabileceği kabul edilip davanın kabulüne karar verilmiştir. İstinaf incelemesinin yapan Ankara BAM si 21.Hukuk Dairesi davalının isteğinin reddine karar vermiş, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı ” İcra takibinde davacının imzasını taşıyan yerine başka bir sözleşmeye dayandırılmasının maddi hataya dayandığı, doğru sözleşme hükümleri dikkate alınıp inceleme yapılması gerektiğini belirtip” kararımızı bozarak dava dosyasının mahkememize iade etmiştir. Tarafların bozma kararına yönelik beyanları alınmış, usul ekonomisi dikkate alınıp, bozma kararına uyulması şeklinde karar verilmiştir.
Dava dışı … Ltd. Şti. ile davalı bankanın Siteler Şubesi arasında 30/09/2019 tarihli ve 150.000,00 TL limitli Genel Ticari Kredi Sözleşmesi imzalanmıştır. Aynı tarihte davacı 150.000,00 TL limitli olarak sözleşmeye müteselsil kefil olarak imza atmış, limit daha sonra 172.500,00 TL ye yükseltilmiştir. Aynı sözleşmeye … de kefil olarak katılmış, ayrıca bu kişi tarafından dava dışı asıl kredi borçlusu lehine 350.000,00 TL bedelli ipotek verilmiştir. Asıl borçlunun ödemede geciktiği düşüncesinde olan davacı banka … Yevmiye Numaralı ihtarnamesi ile hesabı kat edip ödeme yapılmasını istemiştir. Bu ihtarname asıl borçlu şirketin sözleşmede yer alan adresine 07/06/2012 tarihinde ulaşmakla birlikte adı geçenin taşındığı belirtilerek iade edilmiş, davacı kefile ise ihtar tebliğ edilememiştir.
Kredi geri ödemesinde sorunla karşılaşan davacı banka tarafından 20/07/2012 tarihinde dava dışı asıl borçlu … Şirketi, … ve davacı … aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibini başlatmıştır. Bu icra takibi ile borçlulardan 188.516,28 TL asıl alacak, 1.327,10 TL işlemiş faiz ve 66,36 TL BSMV olmak üzere toplam 189.909,74 TL’nin tahsili talep edilmiş, asıl alacağa yıllık % 28.55 oranında temerrüt faizi uygulanmasını istemiştir.
Davalı banka tarafından aynı alacak nedeni ile … tarafından verilen ipotek nedeni ile Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi başlatılmış, aralarında davacımızın da bulunduğu borçlulardan Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi ile talep edilen aynı miktarların tahsili istenilmiştir.
Davacı vekili dava dışı asıl borçlu şirket ile davalı banka arasında davacının da kefil olarak katıldığı 30/09/2009 tarihli tek bir Genel Ticari Kredi Sözleşmesi imzalandığını, kefil olarak davacının imzasını taşıyan sözleşmenin diğer bölümlerinin sonradan doldurulduğunu, bu nedenle kefaletin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür. Kefaletin geçerli olabilmesi için kefil olunan miktarın açıkça gösterilmiş olması gerekli olup, davacının sözleşmeyi boş olarak imzaladığı, gerek sözleşmenin limiti gerekse kendisinin kefil olduğu miktarın sonradan sözleşmeye eklendiğini ileri sürmüş ise de, bu iddianın yazılı delil ile kanıtlanması gerektiği halde davacının sözleşmenin limit ve kefalete ilişkin bölümlerinde belirli bir miktar olmaksızın sözleşmeyi boş olarak imzaladığını yazılı delil ile kanıtlayamadığı için bu iddiası dikkate alınmamıştır.
Davalı vekili davacının imzasını taşıyan Genel Ticari Kredi Sözleşmesinin 30/09/2009 tarihli olduğunu söylemiş,Yargıtay bozma ilamı kapsamında dayanak sözleşmenin 30/09/2009 tarihli olduğu, takip talebinde hata sonucu 11/07/2012 tarihli genel kredi sözleşmesinin gösterildiği, borçsuzluk iddiasının 30/09/2009 tarihli sözleşme hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Davacının imzasının yer aldığı ve alacağın dayanağı olan 30/09/2009 tarihli sözleşme dikkate alındığında, davacının sorumlu olduğu asıl alacak miktarının kefalet limiti olan 172.500,00 TL ile sınırlı olması gerektiği, her ne kadar icra takibi ile yıllık %28,55 oranında temerrüt faizi uygulanması istenilmiş ise de, tüm bilirkişi raporlarında belirtildiği gibi sözleşme ve gönderilen faiz listesi dikkate alındığında talep edilebilir temerrüt faiz oranının yıllık % 22,10 olması gerektiği kabul edilmiştir.
Bu ilkeden hareketle bilirkişi … tarafından hazırlanan 06/07/2018 tarihli raporun 2.sayfasında da belirtildiği gibi; davacının sözleşmesinin limiti olan 172.500,00 TL ye karşılık gelen asıl borçtan sorumluluğu yanında, icra takibinde işlemiş faiz ve BSMV de talep edildiği için takip tarihi itibariyle asıl alacağın hesaplanacak işlemiş faiz ve BSMV’sinden de sorumlu olması gerektiği, davacı yönünden temerrüt icra takibi ile oluştuğu için davacıdan talep edilebilecek işlemiş faizin de akdi faiz olması gerektiği, bu yöntemle yapılan hesaplamaya göre icra takibinin başlatıldığı 20/07/2012 tarihi itibariyle icra takibi ile 188.516,28 TL talep edilen asıl alacağın 172.500,00 TL’sinden davacının sorumlu olması gerektiği, bu durumda davacının borçlu olmadığı asıl alacak miktarının (188.516,28 TL – 172.500,00 TL = 16.016,28 TL) 16.016,28 TL olması gerektiği mahkememizce hesaplanmıştır.
Aynı raporda da belirtildiği gibi, İcra takibinin başlatıldığı tarih itibariyle davacıdan talep edilebilecek akdi faiz miktarı 3.388,66 TL ve akdi faizin BSMV’si 169,43 TL olup, icra takibinde 1.327,10 TL işlemiş faiz ve 66,36 TL BSMV talep edildiği için icra takibi ile talep edilen tüm işlemiş faiz ve BSMV’den davacının sorumlu olması gerektiği, işlemiş faiz ve BSMV yönünden borçlu olunmayan miktar bulunmadığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar icra takibinden sonra ödemeler devam etmiş ise de; 06/07/2018 tarihli olup, bilirkişi … tarafından hazırlanan raporda da belirtildiği gibi, menfi tespit davasının açıldığı 16/05/2015 tarihinde halen davalının davacıdan 62.708,55 TL asıl alacak, 58.695,46 TL işlemiş faiz ve 2.934,85 TL BSMV borcunun bulunduğu, mahkememiz tarafından icra takibinin başlatıldığı tarihteki davacının borçlu olduğu miktarlar 172.500,00 TL asıl alacak, icra takibinde talep edilen miktarlarla bağlı kalınarak 1.327,10 TL işlemiş faiz ve 66,36 TL BSMV olduğu belirlendikten sonra icra müdürlüğü tarafından bu miktarlar esas alınarak icra takibindeki hesaplamaların ödemeler dikkate alınarak yeniden yapılması mümkün olduğu için mahkememiz tarafından icra takibinin başlatıldığı tarih itibariyle davacının borçlu olduğu asıl alacak, işlemiş faiz ve BSMV belirlenmiş, bu tarih itibariyle davacının 16.016,28 TL asıl alacak nedeniyle borçlu olmadığı, icra takibiyle talep edilen işlemiş faiz ve BSMV miktarları yönünden davacının borçlu olduğu, icra takibinden sonra asıl alacak için uygulanması gereken yıllık temerrüt faiz oranının %22,10 oranında olması gerektiği, davalı asıl alacak yönünden fazladan icra takibiyle talepte bulunmuş ise de, davacının borçlu olmadığı kabul edilen miktar yönünden başlatılan icra takibi haksız olmakla birlikte, kötüniyetli olarak icra takibi yapıldığının kanıtlanamadığı, bu nedenle kötüniyet tazminatı isteme koşullarının oluşmadığı, halen devam eden ödemelerin davacı borcunu sona erdirmediği için davacıya iadesi gereken fazla ödemesi de bulunmadığı kabul edilip, icra takibinin mahkememiz tarafından belirlenen borç miktarları ve davacı ödemesi dikkate alınarak hesaplanması gerekiği, bu işlemin icra müdürlüğü tarafından yapılacağı dikkate alınıp, davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davacının davalı bankaya Ankara …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibi nedeni ile 20/07/2012 takip tarihi itibariyle 16.016,28 TL asıl alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık % 22,10 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiğinin tespitine,
Davalı fazla miktar yönünde icra takibi yapmakta haksız olsa bile bu miktar yönünden takibin kötü niyetli olarak yapıldığı kanıtlanamadığı için davacının kötü niyet tazminatı isteğinin reddine,
Davacının istirdat talebinin reddine,
Alınması gereken 1.094,07 TL karar ve ilam harcından harç tahsil müzekkeresi ile tahsil olunan 9.658,16 TL’den mahsubu ile artan 8.564,09 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalıya İADESİNE.
Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 3.219,39 TL peşin harç olmak üzere toplam 3.247,09 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya İADESİNE.
Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 26.875,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE.

Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 186,70 TL ve bilirkişi ücreti 600,00 TL olmak üzere toplam 786,70 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 66,84 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 24,38 TL yargılama giderinden davanın ret ve kabul oranına göre takdiren 22,31 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı Vekili Av. …nün yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/12/2022