Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/445 E. 2023/44 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2022/445 Esas
KARAR NO : 2023/44

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI :
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tanıma Ve Tenfiz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki alacak ilişkisi nedeniyle müvekkili şirket tarafından Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Bölgelerarası Ekonomik İhsitas Mahkemesi’nde alacak davası açıldığını ve davanın kabul edildiğini, davalı şirketin davacı şirkete 39.711.615 Tenge ödemesine hükmedildiğini, kararın kesinleştiğini, davalı şirketin borcunu ödemediğini, Kazakistan’da davalının hiçbir malvarlığına ulaşılamadığından alacağın tahsil edilemediğini belirterek Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Bölgelerarası Ekonomik İhsitas Mahkemesi’nin 24.06.2011 gün 02-3390-11 dava numaralı kesinleşmiş kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; isim benzerliği nedeniyle müvekkiline bu davanın açıldığını, müvekkili şirketin Kazakistan’da şubesi bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle beraber davaya konu kararın Türkiye’de tenfiz edilemeyeceğini, dava dilekçesi ve kararın usulünce kendilerine tebliğ edilmediğini, gıyapta karar verildiğini belirterek davanın reddini talep ve beyan etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki alacağın tahsili için Kazakistan Cumhuriyeti Astana Bölgeler Arası Ekonomik İhtisas Mahkemesi’nin 24/06/2011 tarihli ve 02-3390-11 nolu 19/07/2011 tarihinde kesinleşen kararının Türkiye’de icrası için tenfızine karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı taraf, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki alacak ilişkisine istinaden müvekkili şirket tarafından Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Bölgeler Arası Ekonomik İhtisas Mahkemesi’nde alacak davası açıldığını, mahkemenin yargılama sonucunda 02-3390-11 dava no ve 24/06/2011 tarihli kararı ile davayı kabul ederek davalı şirketin davacı şirkete 25.025.032 Tenge tutarında alacak, 11.102.750 Tenge tutarında cayma tazminatı, 1.083.833 Tenge tutarında devlet vergisi, 2.500.000 Tenge tutarında temsilcilik masrafları olmak üzere toplam 39.711.615 Tenge ödemesine hükmettiğini, verilen bu kararın 19/07/2011 tarihinde kesinleştiğini, kesinleşen hükme rağmen davalı şirketin borcunu ödemediğini, Kazakistan’da hiçbir mal varlığına ulaşılamadığını, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/243 esas sayılı dosyasında da yine bir başka Kazakistan firması olan ….Limited Şirketi tarafından davalı… İnşaat aleyhine tenfiz davası açılmış olduğunu, davalı şirketin Kazakistan’da işler yaptığını, ancak Kazakistan firmalarına borçlarını ödemediğini ileri sürmektedir.
Davalı şirket ise beyanlarında, davalı şirket ile aralarında isim benzerliği bulunduğunu, farklı hükmi şahsiyete sahip olduklarını, bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte usulüne uygun biçimde duruşmaya çağrılmadan karar verildiği için bu kararın Türkiye’de tenfiz edilemeyeceğini, şube adresine yapılan tebligatların geçerli olmadığını, şubenin gerçek veya tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyeti de bulunmadığını savunmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; tenfizi istenen ilamın MÖHUK 54.madde de sayılan tenfiz şartlarını taşıyıp taşımadığı, davalı şirket ile tenfizi istenen şirketin arasında organik bir bağ bulunup bulunmadığı, tebligatların usulüne uygun yapılıp yapılmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce dosya kapsamı üzerinde yapılan incelemede; işbu dava ile birlikte Ankara 20. Hukuk Mahkemesi’nin 2017/243 (Eski: 2011/243) esas sırasında açılan davanın farklı Kazakistan Şirketleri tarafından farklı Kazakistan Cumhuriyeti Astana Bölgeler Arası Ekonomik İhtisas Mahkemesi’nin kararlarının tenfizine yönelik aynı davalı şirket aleyhine Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerinde açıldığı, Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/485 esas sırasında görülen davada taraf teşkili sağlanarak delillerin toplandığı, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde benzer şekilde görülen 2011/243 esas sayılı dosyada toplanan delillere de dayanıldığı, yargılamanın devamı sırasında 10/11/2015 tarih, 2014/485 esas, 2015/336 karar sayılı ilam ile mahkemenin görevsizliğine, Ankara Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğuna ilişkin görevsizlik kararı verildiği, vaki temyiz üzerine Yargıtay 11. HD Başkanlığı’nın 19/09/2016 tarih, 2016/8487-7343 E.K sayılı ilamı ile söz konusu ilamın onanmasına yönelik karar verildiği, bu karara istinaden işbu dosyanın mahkememize gönderilerek mahkememizde 2017/177 esas sırasına kaydedilerek yargılamasının sürdürüldüğü, Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin de 2011/243 E sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda 28/01/2016 tarih ve 2016/32 sayılı kararla; işbu davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesinde olduğundan bahisle görevsizlik nedeniyle davacı tarafın tenfız talepli dilekçesinin reddine karar verildiği, davalının temyizi üzerine bu kez Yargıtay 11. HD Başkanlığı’nın 2016/6661 Esas, 10/04/2017 tarih ve 2017/1962 sayılı kararı ile; “…Dava, yabancı mahkeme ilamının tenfızi istemine ilişkin olup, mahkemece, görevsizlik kararı verilmiştir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, tenfızi istenen yabancı mahkeme kararına konu uyuşmazlık ticari nitelikte ise de, dava tarihi itibariyle 6762 sayılı TTK’nın 5. maddesinde, asliye hukuk mahkemesi ve asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişkinin görev ilişkisi değil, iş bölümü ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, tenfızi istenen yabancı mahkeme kararına konu talebin sözleşmeden kaynaklanan maddi tazminat istemine dayandığı ve iki tarafın arzularına tabi olmayan işlerden olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, iş bölümü itirazının ilk itiraz olarak ileri sürülmesi gerektiği ve davalının iş bölümü ilk itirazında bulunmadığı gözetilip işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA…” karar verildiği, dosyanın Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi edilmesi üzerine Mahkemesince 2017/243 Esasına kaydedildiği, 26/09/2017 tarihli duruşmada usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyularak yargılamanın sürdürüldüğü, toplanan deliller değerlendirilmek sureti ile 09/04/2019 tarihli 2019/210 karar sırası üzerinden davanın kabulüne ilişkin karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin delil olarak dayanılan 2017/243 esas sayılı dosyasına gönderilen belgelerden suretler celbedilerek işbu dosyamız içerisine konularak değerlendirilmiştir.
Kazakistan ülkesinden gönderilen Kazakça dilindeki belgelerin Türkçe tercümesinin bilirkişi tarafından yaptırıldığı, tercüme belgelerin dosya içerisine alındığı anlaşılmıştır.
Böylece; Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Bölgeler Arası Ekonomik İhtisas Mahkemesinin 24/06/2011 tarih ve 02-3390-11 dava nolu kesinleşmiş kararının tenfızine karar verilmesi talepli olarak işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Dosyamızda tenfızi istenen Türkçe diline tercümesi yapılan kesinleşmiş yabancı Mahkeme kararının incelenmesinde; davacı şirket ile… İnş. San ve Tic. A.Ş. Arasında 21/06/2007 tarihinde “…. Ltd Şti” ve … San. Ve Tic. AŞ” şubesi arasında 16 nolu hazır beton teslimat sözleşmesinin akdedildiği, bu sözleşmenin 1 nolu eki uyarınca teslimat tutarı 80.000.000 Tenge (Mal nakliyesi dahil olmak üzere), 2 nolu eki uyarınca teslimat tutarı 195.344.671 Tenge (mal nakliyesi dahil olmak üzere) belirtildiği, taraflar arasında 05/07/2007 tarihinde 11 nolu beton karışımı teslimat sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmenin 1 nolu eki uyarınca malın toplam bedelinin 20.000.000 Tenge olduğu, 01/04/2008 tarihinde taraflar arasında 01/02 nolu sözleşmenin yapıldığı, yapılan sözleşme şartlarına göre …Ltd Şti’nin eklerde belirtilen çeşitlere ve fiyatlara uygun olarak tüm marka beton karışımını sözleşmelerde belirtilen süreler içinde ve şartlarda üretip teslim etmesinin, kesilecek faturalara göre alıcı şirketin de 3 banka günü içerisinde mal için ödeme yapmasının belirtildiği, teslim edilecek tüm marka beton karışımının toplam miktarı belirlenerek sözleşmelerin eklerine göre 374.932.739 Tenge tutarında anlaşıldığı, alıcının yetkilisi tarafından teslim alınan ve imzalanan taşıma belgeleriyle doğrulanan davalıya teslim edilen malın toplam tutarının 274.674.266 Tenge olduğu, teslim edilen mallar yönünden 249.622.233 Tenge tutarında ödeme yapıldığı, bunun 90.000.000 Tenge tutarındaki ödemesinin banka hesap ekstreleri, 159.622.233 Tenge tutarındaki ödemesinin ise davalıdan davacının şahsi hesabına gelen paralar için düzenlenen manuel işlemler ile doğrulandığı, 03/01/2010 tarihi itibariyle hesap ekstresine göre davacının 31/07/2008-16/02/2009 tarihleri arasında toplam 75.573.980 Tenge tutarında malı teslim ettiği, alıcı tarafında 249.622.233 Tenge tutarlı ödeme dikkate alındığında teslim edilen mal için bakiye 25.025.032 Tenge bakiye ödeme yapılması gerektiği, bu tutarda belirtilen malın teslim edilmesi ve teslim alınmasının faturalarla doğrulandığı, faturaların davalı tarafından teslim alınmasına dair notun her kesilen faturada mevcut olduğu hususlarının ayrıntılı bir şekilde tespit edilerek yapılan yargılama sonucunda… İnşaat San ve Tic AŞ aleyhine açılmış olan 25.025.032 Tenge tutarındaki alacağının, 11.102.750 Tenge tutarındaki cayma tazminatının, devlet vergisinin ve 2.500.000 Tenge tutarındaki temsilcilik masraflarının tahsiline dair …Ltd Şti’nin davasının kabulüne karar verildiği, gerekçeli kararın 1.sayfasında davalıya duruşma yeri ve zamanının gerektiği gibi bildirildiği, buna rağmen duruşmaya gelmediği, bu nedenle davanın davalının gıyabında görüldüğü hususunun belirtildiği, verilen bu kararın 19/07/2011 tarihinde kesinleştiği, davacı vekili tarafından usulüne uygun apostil şerhi taşıyan örneklerinin de gerek aslının gerekse Türkçe tercümelerinin dosyamıza sunulduğu, Türkiye ile Kazakistan Arasında Hukuki Ve Ticari Konularda Adli Yardım Sözleşmesi’nin 21 ve 22. Maddelerinin kararı veren Mahkemenin bağlı olduğu Kazakistan ülkesi ile kararın tenfızi istenilen Türkiye ülkesi arasında bu ülke Mahkemelerince verilen kararların tanınma ve tenfiz edilebileceğini öngördüğü ve şartlarını da düzenlediği, bu nedenle dava konusu yapılan kesinleşmiş yabancı Mahkeme kararının Türkiye ülkesinde şartları taşıması halinde tenfızine engel bir hususun bulunmadığı da anlaşılmıştır.
5718 sayılı MÖHUK 50,51 ve 63. Maddelerinde ön görülen Kazakistan ülkesinde verilen kararın o Devlet kanunlarına göre şekli anlamda kesinleştiği, yine yabancı Mahkeme ilamının Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen her iki şirket arasındaki inşaat, imalat (beton) işinden kaynaklı alacak uyuşmazlığına ilişkin olarak verilmiş olması, yine bu yabancı Mahkeme kararının Türk Kamu Düzenine aykırı bulunmamış olması, karar içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalı tarafa gerek şubesi gerekse Türkiye’de bulunan merkeze çağrıda bulunulmak sureti ile savunma hakkına uyularak yapılan yargılama sonucu verilmiş olduğu, yine Yabancı Mahkeme kararının Türklerin kişilik hallerine ilişkin de olmadığı, tenfıze ilişkin olarak az yukarıda belirtilen her iki ülke arasında sözleşmenin yer aldığı ve bu sözleşmenin 21 ve 22.maddelerindeki yasal ve usulü şartlara uygun olarak tenfiz talebinde bulunulduğu ve bu şartların da MÖHUK’daki tanıma ve tenfiz için aranan şartlara aykırı düşmediği anlaşılmaktadır.
Davalı taraf vekilince tenfızi istenen ve kararı veren Mahkemede yapılan yargılama sırasında yasal tebligatların yapılmadığı, yine o davada davalı şirketin tenfiz davasının davalısı gösterilen şirketle bir ilgisi olmadığı, şubesi konumunda bulunmadığı, bu nedenle tenfiz şartlarının oluşmadığı iddia edilmiş ise de; dosyamız kapsamında delil olarak değerlendirilen Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/243 esas sayılı dosyası kapsamında toplanan deliller kapsamına göre, Kazakistan Maliye Bakanlığı Devlet Gelirleri Komitesi Astana Şehrine bağlı Devlet Gelirleri Bölümünün Sarı-Arka ilçesine bağlı Devlet Gelirleri Yönetimi devlet kurumunun vermiş olduğu 09.09/7807 ve 08/06/2018 tarihli 010000.Astana Şehri ….. sayılı cevabi yazılarında, … İnşaat San. Ve Tic. A.Ş.’nin Astana Şehrinde bulunan şubesi işletme kimlik numarasının …. olduğu, 12/03/2007 tarihinde Samalküçük ilçe ….. Sarı-Arka ilçesi Astana şehri adresinde kayıtlı olan, 27/08/2012 tarihinden itibaren etkin olmayan bir vergi mükellefi olarak bilindiği, başkanının Türkiye Cumhuriyet vatandaşı ……, TC kimlik numarasının ……., kuruluşunun … Anonim Şirketi-… İnşaat San. Ve Tic. A.Ş. olduğunun bildirildiği, yine ekindeki 05/06/2018 tarih 20-12/1197 sayılı belgede de; … İnş. San. Ve Tic. A.Ş. İle ilgili Astana şehrinde bulunan şubesi ile ilgili bilgilerin gönderildiği, … İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’nin Astana şehrindeki şubesinin kayıt tarihinin 02/03/2007 tarihi olduğu, adresinin …..ı-Arka ilçesi Astana şehri olduğu, ana kurucuların… İnş. San. Ve Tic. A.Ş. Türkiye olup adresinin de M…Melikgazi/Kayseri olduğunun bildirildiği, işbu davanın davalısı… İnş. San. Ve Tic. A.Ş. ile ilgili Kayseri Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen kayıt ve belgelerden bu şirketin yurtdışında şubelerinin olup olmadığının sorulduğu, ancak müdürlüklerinde istenilen bilginin mevcut olmadığı bildirilmiş ise de, Kayseri 7. Noterliğince 25/05/2009 tarih 14146 yevmiye nosu ile onaylanan karar defterinde bu şirketin M…. Sokakta işyeri adresinin bulunduğunun görüldüğü, yine Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 02/10/2007 tarih 6928 sayılı gazete ilanının 133 sayfasında… İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’nin adresinin de Melik gazi M….. Melikgazi/Kayseri olarak kayıtlı olduğu, Kazakistan yetkili makamınca bildirilen adresle aynı adres olduğu, … İnş. San. Ve Tic. A.Ş.’nin başkanı …’ın bu şirketin sahibi …’ın oğlu olduğu, davacı vekili tarafından mahkememizce verilen süreler içerisinde dosyaya ibraz edilen yabancı belgeler ile tercümeleri kapsamına göre gerek şubeye gerekse Kayseri’de bulunan adrese duruşma günü bildirir çağrı kağıdının gönderilmiş olduğunun açık olduğu, yine kararın kesinleştirme işleminin de usulüne uygun olarak yapıldığı, yine Kazakistan’daki şirketin temsilcisi …’nün de işbu dava davalısı şirket ortakları ile akrabalığının olduğu, yine işbu davalı şirket yetkili organlarınca Kazakistan’da şube açılması konusunda karar alındığı, yetkilendirmelerin yapıldığı, bütün bu delillerin davalı şirket ile tenfıze konu kararın verildiği davanın davalısı Kazakistan’daki şirket ile aralarında fiili ve organik bağ olduğunu gösterdiği ve Kazakistan’daki şirketin Kayseri’de kurulu olan işbu dava davalısı şirketin yurt dışındaki şubesi konumunda olduğu, Kayseri Ticaret Sicil Memurluğundan bu yönde bir kaydın olmamasının bu durumu değiştirmediği açıkça belirlendiğinden, bu gerekçelere göre 5718 sayılı MÖHUK 50-56. Maddelerindeki tenfız ile ilgili yasal şartlar davacı lehine oluştuğundan, davacının davasını usulünce ispat ettiği anlaşıldığından, davanın kabulüne, Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Bölgeler Arası Ekonomik İhtisas Mahkemesinin 24/06/2011 tarih 02-3390-11 dava nolu kararının Türkiye’de tenfızine dair davanın kabulüne dair mahkememizce verilen karar,
Davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2020/2372 esas – 2021/5339 karar sayılı ilamı ile başlangıçta onanmış, ancak davalı vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Mahkememiz kararı bu kez,
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2021/6031 esas – 2022/3650 karar sayılı, 09/05/2022 tarihli ilamı ile,
“Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, yabancı ilamın kesinleştiği benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
5718 sayılı MÖHUK’un 50. maddesi uyarınca, yabancı mahkemelerce verilen ve o yer kanunları gereğince kesinleşen kararların tenfizi istenebilir. Mahkemece, dava konusu yabancı ilamın kesinleştiği benimsenmiş ise de, dava dilekçesine ekli yabancı mahkeme ilamında kararın kesinleştiğine ilişkin bir şerh mevcut olmadığı gibi mahkemece temin edilen belgelerden de dava konusu kararın usulen kesinleştiğine ilişkin bir değerlendirme yapılması mümkün görünmemektedir.
Dava, yabancı mahkeme kararının tenfizi istemine ilişkin olup, mahkemece, yabancı ilamın kesinleştiği benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
5718 sayılı MÖHUK’un 50. maddesi uyarınca, yabancı mahkemelerce verilen ve o yer kanunları gereğince kesinleşen kararların tenfizi istenebilir. Mahkemece, dava konusu yabancı ilamın kesinleştiği benimsenmiş ise de, dava dilekçesine ekli yabancı mahkeme ilamında kararın kesinleştiğine ilişkin bir şerh mevcut olmadığı gibi mahkemece temin edilen belgelerden de dava konusu kararın usulen kesinleştiğine ilişkin bir değerlendirme yapılması mümkün görünmemektedir.
Bu hale göre, mahkemece öncelikle yapılması gereken iş, yabancı ilamın verildiği ülke kanunları uyarınca kesinleşip kesinleşmediğinin tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanması olmalıdır. Bu saptamanın yapılabilmesi için mahkemece, Kazakistan ile ülkemiz arasındaki iki taraflı sözleşme hükümleri göz önüne alınmalı, bunun yanında Kazakistan’ın 1965 tarihli Hukuki ve Ticari Konularda Adlî ve Gayrî Adlî Belgelerin Yabancı Memleketlerde Tebliğine Dair Lahey Sözleşmesine (Lahey Sözleşmesi) taraf olup olmadığı belirlenmeli, taraf olduğunun tespiti halinde ülkemizin anılan sözleşmenin 10’uncu maddesinde yer alan posta yolu ile tebligata ilişkin hükme çekince koyduğu gözden kaçırılmadan kararın çekinceye uygun olarak diplomatik yolla tebliğ edilip edilmediği de belirlenmeli ve yapılacak incelemenin sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Bu itibarla, mahkemece, kararın usulüne uygun olarak kesinleşip kesinleşmediği yukarıda gösterildiği şekilde tespit edilmeksizin eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru olmadığından Dairemizce hükmün anılan nedenle bozulması gerekirken yazılı şekilde onandığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 23.06.2021 gün, 2020/2372 Esas-2021/5339 Karar sayılı onama ilamının kaldırılmasına ve mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Gerekçesi ile Mahkememiz kararı bozulmuş olmakla, bozmaya uyularak yeniden taraf teşkili oluşturulmuş,
Uyulan bozma ilamı doğrultusunda yapılan araştırmada, 12 Kasım 1997 tarihli ve 23168 sayılı Resmi Gazete’ de ”Türkiye Cumhuriyeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması”nın yayınlanmış olduğu, Mahkememizce bozma ilamı içeriği dikkate alınarak davacı vekilinden tenfizi istenilen Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Bölgeler Arası Ekonomik İhtisas Mahkemesinin 24/06/2011 tarih 02-3390-11 dava nolu kararının usulüne uygun kesinleştirildiğine dair belgeleri sunması istenilmiş, davacı vekili tarafından beyan dilekçesi ile sunulan evraklar üzerinde yapılan incelemede, sunulan belgelerin daha önce mahkememize sunulan evraklardan ibaret olduğu, karar düzeltme ilamında da açıklandığı üzere tenfizi istenen yabancı mahkeme ilamının kesinleşme şerhi taşımadığı anlaşıldığı gibi sunulan belgelerden (karar öncesi ile aynı olan) yabancı ilamın verildiği ülke kanunları uyarınca kesinleştirildiği anlaşılamamış olmakla, davanın reddi cihetine gidilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Davanın reddine,
Bu karar nedeni ile alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiyesi 154,70 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan 820,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya geri verilmesine,
4-…Ü.T. gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Davacı Vekili Av. … , Davalı Vekili Av. …’un yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.24/01/2023

Başkan …
¸
Üye …
¸
Üye …
¸
Katip …
¸