Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/240 E. 2022/228 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2022/240 Esas
KARAR NO : 2022/228

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/03/2021
KARAR TARİHİ : 11/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili 25/03/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında müvekkiline ait biyolojik atık su arıtma tesisinin inşa ve işletme giderlerine davalının yapacağı katkı ve işletme giderlerine iştirakin tespiti ve yürütülmesi konusunda 23/07/2009 tarihinde Arıtma Tesisi Katılım Sözleşmesi imzalandığını, müvekkili tarafından 20/11/2019 tarihinde 2019 yılı için ödenmesi gereken bedelin 7.500,00 TL olduğunun davalıya bildirildiğini, davalı tarafından 5.000,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ayrıntılı hesaplama sonucu 24/07/2019-23/07/2020 tarihleri arası için karşı taraf ile yapılan sözleşmeden doğan bakım, onarım, işçilik, su ve elektrik tüketim bedeli gibi giderler için müvekkilinin alacağının 14.021,48 TL olarak belirlendiğini, müvekkili tarafından davalıya…. yevmiye nolu ihtarnamesinin gönderildiğini, Ankara …İcra Müdürlüğünün … Esas nolu dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu beyanla; fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile 14.021,48 TL alacağın işleyecek faizi/aylık % 10 olarak belirlenen cezai şartı ile birlikte tahsiline, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı 29/04/2021 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; yetkili mahkemenin Dikili ve İzmir Mahkemeleri olduğunu, icra takibinin kooperatif adına yapıldığını, site yönetimini ilgilendirmediğinden itirazda bulunduklarını, davaya konu dayanak ve belgelerin site yöneticiliği ile bir ilgisinin bulunmadığını, taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını beyanla; davanın reddi ile yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Dava; itirazın iptali isteminden ibarettir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticarî davalardır.
TTK 5/1.maddesi gereği ticarî davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Yargıtay 19. HD.’nin 2016/19351E- 2017/5869K. sayılı kararında özetle;”Mahkemece, görülen davanın hukuki niteliği itibariyle davalının davacı şirketle olan iş akdine aykırı davranması nedeniyle açılan menfi tespit davası olduğu, her ne kadar bono, kambiyo senedi olarak TTK’nda düzenlenmiş ise de kambiyo senedinin doğumuna neden olan temel ilişki işçinin iş akdine aykırı davrandığı iddiasına dayandığı, davalının tacir olmadığı, davanın TTK’ nda sayılan mutlak ve nispi ticari dava niteliği bulunmadığı, davada iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş..” verilen görevsizlik kararı onanmıştır. Aynı şekilde Yargıtay 15. HD.’nin 2018/1943E.-2018/4180K. ve 2018/1593E.-2018/3866K. sayılı kararlarında yine; “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlık için özel bir düzenleme bulunmadığından davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için tarafların tacir ve dava konusunun tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olması gerekir. İşin ticari iş olması davanın doğrudan ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Davacı ve davalının tacir olmadığı anlaşıldığından her iki tarafın tacir olma koşulu gerçekleşmediği için davaya bakmaya ticaret mahkemesi görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilmelidir. Bu nedenle mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan reddi gerekirken esasın incelenip davanın reddine karar verilmesi ve Antalya Bölge Adliyesi 7. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması uygun bulunmuştur.” temeldeki ilişkinin de ticari davaya vücut vermesi gerekmektedir.
Somut olayda; davalının site yöneticisi olup, tacir olmadığı anlaşılmaktadır. Görevsizlik kararı veren ASHM’nin kararına dayanak alınan 12/11/2021 tarihli, 2020/2 esas sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının işbu dosya yönünden uygulanma imkanı yoktur.
Dava TTK 4.maddede sayılan mutlak ticari davalardan olmamakla birlikte davalının tacir olmadığı, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemelerin görevi, dava şartıdır. (HMK m. 114/(1)-c)
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. (HMK m.115/(2))
Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.

Eldeki davada TTK m. 4/1 uyarınca; “her iki tarafın tacir olması” koşulu gerçekleşmediğinden ve uyuşmazlık mutlak ticarî davalardan olmadığından; TTK m.5 gereğince, Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/1-c ve 115 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kanun yolundan geçerek kesinleşmesi ve 2 hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli Ankara 40. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
3-Kararın istinaf yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde, 6100 sayılı HMK’nın 21. Maddesi hükümlerine göre yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın re’sen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkeme tarafından karara BAĞLANMASINA,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/04/2022

Katip …

Hakim …