Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/120 E. 2022/577 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2022/120 Esas
KARAR NO : 2022/577

DAVA : MENFİ TESPİT
DAVA TARİHİ : 16/02/2022

KARAR TARİHİ : 03/10/2022
YAZIM TARİHİ : 14/10/2022
Mahkememizde açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili ; Cari hesap alacağına dayanılarak ortağı olduğu şirket ile birlikte kendisi hakkında da icra takibi başlatıldığını, asıl borçlunun şirket olduğunu, davalı ile aralarında cari hesaba dayanan ticari ilişki bulunmadığını belirtip, icra takibi nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; Ürünlerin teslim edildiği tarihte davacının dava dışı şirketin ortağı olmadığı halde sonradan şirketi tek başına devir aldığını, davacı ile davacının kardeşi ve önceki ortağı olan …’ın borcu ödeyecek hiç bir lam varlıkları olmadığını, davacının şirketi devir almadan öncede şirket adına ürün teslim aldığını, müdürün kötü yönetimi nedeni ile alacaklarının şirketten tahsilinin mümkün olmadığını, alacaklarının tahsiline kötü yönetimi ile neden olan davacı hakkında müdürün sorumluluğu hükümlerine dayanarak alacak talebinde bulunduklarını belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı tarafından dava dışı … Gros şirketine 06/18/30 Eylül 2021 tarihlerinde ürün teslimi yapılmış olup, bu tarihte henüz davacı şirketin ortak ve yetkilisi davacının kardeşi … olup, davacı ortak ve yetkili değil iken şirket adına ürünleri teslim almıştır. Daha sonra 23/11/2021 tarihinde davacımız şirketi tek ortak olarak devir almış ve şirkete yönetici olmuştur. Dava dışı şirketten alacaklı olduğu düşüncesinde olan davalı tarafından CARİ HESAP alacağı dayanak gösterilerek 07/01/2022 tarihinde icra takibi başlatılmıştır.
İcra takibinde davacımız şirket müdürü olup, kötü yönetim gösterdiği gerekçe gösterilerek talepte bulunulmuş olmayıp, cari hesap dayanak gösterilerekyönetici olmuştur. Dava dışı şirketten alacaklı olduğu düşüncesinde olan davalı tarafından CARİ HESAP alacağı dayanak gösterilerek 07/01/2022 tarihinde icra takibi başlatılmıştır.
İcra takibinde alacağın dayanağı ” davacı şirket müdürü olup, kötü yönetim gösterdiği gerekçe gösterilerek talepte bulunulmuş olmayıp, cari hesap dayanak gösterilerek” kendisinden alacak talebinde bulunulmuştur.
Menfi tespit davası ise icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığı gerekçesi ile açıldığı için icra takibinde dayanak alınan alacak borç nedeni ile sınırlı olarak değerlendirme yapılarak davacının sorumlu olup olmayacağının değerlendirilmesi, bu durumda da alacak cari hesap ilişkisine dayandırıldığı için tarafların tacir ve uyuşmazlığın da ticari işleri ile ilgili olup olmadığının dolayısı ile mahkememizin görevli olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir.
6102 sayılı TTK.’nun 5. maddesinde 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı yasanın 2. maddesi ile yapılan değişiklik sonrası Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki daha önce iş bölümü şeklinde mevcut olan ilişki görev ilişkisine dönüştürülmüştür.
Özel hukuk alanında yapılacak yargılamalar sırasında uyulması gereken genel görev kuralları 6100 sayılı HMK ‘da yer almaktadır. Bu yasanın 1. maddesi ile “Mahkemelerin görevlerinin ancak yasa ile düzenlenebileceği ve bu düzenlemenin de kamu düzenine ilişkin sayılması gerektiği” öngörülmüştür. Bu genel düzenlemenin yanında bir de ticari hayatla ilgili düzenlemeler içen 6102 sayılı TTK mevcuttur. Ticaret yasamızın 3. maddesinde ticari işin tanımı yapılmış, 4. maddesinde ticari davaların neler olduğu sınırlı olarak sayıldıktan sonra, 5. maddesinde ise aksi kararlaştırılmadığı sürece tüm ticari davalar ile ilgili olarak Ticaret Mahkemelerinin görevli oldukları belirtilmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin görev alanını ticari davalar oluşturuyor ise, ticari davaların hangileri olduğunu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine bakarak belirlemek zorunluluğu vardır. Bu madde de ise ticari davaya konu uyuşmazlıklar sayma sureti ile tek tek sıralanmıştır.
Ticaret yasanın 5. maddesi ile “aksine hüküm olmayan hallerde, dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenleme gereği TTK’nın 4. maddesinde düzenlenen ve ticari dava kapsamında sayılan uyuşmazlıkların ticaret mahkemelerinin görev alanını oluşturduğunu kabul etmek gerekir. Bu genel kuralın yanında uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemenin yer aldığı metinde bu konu ile ilgili uyuşmazlığın açıkça ticaret mahkemelerinde çözüleceği öngörülmüş ise (örneğin İİK’nun 171/4) ya da yasa ile bu yasa kapsamındaki işlerin ticari dava sayılacağı öngörülmüş ise (1163 sayılı yasanın 99. maddesi vb. gibi) bu yasadan kaynaklanan davaların da ticaret mahkemelerinin görev alanında olduklarını kabul etmek gerekecektir.
Somut olaya gelince ; Davalının alacak iddiasının dayanağını cari hesap ilişkisinden kaynaklanan alacak olup, davamız ise icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığı iddiası üzerine açılmıştır.
Uyuşmazlık TTK nun 4/2 maddesinde yer alan ve sayma sureti ile belirtilen konulardan kaynaklanmamaktadır.
Bu davanın Ticaret Mahkemelerinin görev alanında kabul edilebilmesi için TTK nun 4/1 maddesi uyarınca, davanın her iki tarafının da tacir olması ve işin tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olması gerekir. Somut olayda davalının tacir olduğu tartışmasız olmakla birlikte, eldeki davanın ticari dava olması için davacınında da tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmeleri ile ilgili olması gerekir. Yapılan araştırma sonucu davacı gerçek kişinin tacir olmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın ticari dava olmadığı kabul edilmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi gereğince görev hususunun dava şartı olduğu, 6100 sayılı HMK.nun 115/1 maddesi gereğince dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağının belirtildiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle aynı yasanın HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine ve mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
HMK m.114/1-c, 115/2 uyarınca göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine,
Ankara Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduklarının tespitine,
Karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olduğnda dava dosyasının görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Süresi içerisinde görevli mahkemeye dava dosyasının gönderilmesi için başvuru yapılmaz ise dosyanın re’sen ele alınıp Mahkememiz tarafından açılmamış sayılması kararı verilmesine,
Yargılama harç ve giderleri hakkında görevli mahkemece değerlendirme yapılmasına,
Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dosyanın görevli mahkemede davaya devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK 331/2 maddesi gereğince bir karar verilmesine,
Dair, Davacı Vekili Av. …. Davalı Vekili Av. …’in yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.03/10/2022

Katip …

Hakim …