Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/809 E. 2022/130 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/809 Esas – 2022/130
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2021/809 Esas
KARAR NO : 2022/130

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2021
KARAR TARİHİ : 02/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİHİ : 29/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan Sistem Kullanım Anlaşmasının 9.maddesi uyarınca “Maksimum enerji alış ve maksimum enerji veriş kapasitelerinin” aşılması nedeniyle 1 adet fatura düzenlendiğini, davalı tarafından ödenmeyen 50.254,51 TL son ödeme tarihinde itibaren işleyecek gecikme zammı ve faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili, yanıt dilekçesinde kısaca; davanın, davalı şirket tarafından Sistem Kullanım Anlaşmasında belirtilen maksimum enerji alış/veriş kapasitelerinin aşılması nedeniyle düzenlenerek gönderilen sistem kullanım ceza faturalarına ilişkin olduğunu, dava konusu uyuşmazlık yönünden İdari Yargının görevli olduğunu, davanın reddini istemiştir.
DELİLLER :
1-Sistem Kullanım Anlaşması, Bağlantı Anlaşması ve ekleri,
2-Faturalar ve ödeme dekontları,
3-Bilirkişi görüşü,
4-Tüm dosya münderecatı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Dava, sözleşmeden kaynaklanan cezaî bedelin tahsili istemine ilişkindir.
İhtilaf, davalının maksimum enerji alış kapasitesini aşıp aşmadığı, aştığından bahisle davacı tarafından talep edilen ceza bedellerinin haklı olup olmadığı ve tahsilinin gerekip gerekmediği, noktasındadır.
Yargıtay 15.HD’sinin 24/05/2021 tarih, 2021/2530 E., 2021/2151 K. sayılı ilâmı ile;

“(…)
1-Dava, taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca davalı tarafından düzenlenen ve davacı tarafça ödenen ceza faturalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
02/12/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 nci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” TEİAŞ’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek Madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Bu bağlamda, ilk derece mahkemesinin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıklarıda kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür (…)” ilamı ve yasal düzenleme dikkate alındığında Somut olayda; 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından; 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle, HMK’nın 114/(1)-b ve 115/(2). maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Bu karar nedeniyle alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 858,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 777,53‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 11,50 TL vekalet tasdik harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekili Av. …ın yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/03/2022