Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/796 E. 2023/49 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/796 Esas – 2023/49
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/796 Esas
KARAR NO : 2023/49

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/12/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davaya konu fatura alacağının kaynağı, davalı firmanın ….. Koç Kuleleri Çankaya ANKARA adresinde yapılmakta olan yeni ofis için uygulanacak aydınlatma tasarım çalışmasından kaynaklı projelendirme bedelinin davalı tarafından müvekkili firmaya ödenmemesinden doğduğunu, davalı taraf, müvekkili tarafından davalının talep ve yönlendirmeleri neticesinde meydana getirdiği ve haftalar süren emek, mesai ve uzmanlığı yardımıyla meydana getirdiği projelendirmenin bedelini davalı şirketten tahsil edememiş ve büyük bir haksızlığa uğratıldığını, şöyle ki projelendirme 22.09.2021 tarihinde, davalının aydınlatma tasarımı için yapılan projelendirme tamamlanarak müvekkil tarafından 29.09.2021 tarihinde davalıya toplam 29.500,00 TL tutarındaki kesilen fatura gönderildiğini, dilekçemiz ekinde sunduğumuz cari hesap ekstresi, davalı borçlu firma yetkilileri ile gerçekleştirdiğimiz WhatsApp görüşmeleri ve davalı firma için yapılan projelendirme aşamaları, modelleme, simülasyon ve hesaplama ile İlgili diğer evraklardan da açıkça anlaşılacağı üzere davalının, müvekkilinin teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren emek mesai ve çalışmasından kaynaklı olarak meydana getirdiği işin karşılığı olarak işbu davaya konu miktarı müvekkiline ödemesi gerektiğini, iş bu davaya konu alacak miktarı piyasada ilgili projelendirme bedellerinin taban fiyatına göre belirlendiğini müvekkil firma tarafından işbu davaya konu fatura miktarına konu alacağımız tamamen davalı firma yetkililerinin talepleri ve kendileriyle gerek zoom ortamında gerek sahada gerekse Hacettepe Teknokent adreslerindeki kendi işyerlerinde defalarca yapılan toplantı ve görüşmeler neticesinde doğduğunu, Bu bağlamda davalı firma yetkililerinin 01.10.2021 tarihli ihtarnamede taraflar arasında bir sözleşme olmadığından bahisle müvekkil şirkete hiç bir borcu olmadığı yönündeki beyanları mesnetsiz ve ciddiyetten uzak olduğunu, mimari aydınlatma tasarımı niteliği itibariyle mimarinin içerisinde gelişen ve konumlanan bir yan dal olduğunu, örneklemek gerekirse grafik tasarım çalışmalarında tasarımcı kendi yetisine bağlı olan çalışma ve çizimi yapıp çalışmalarım muhataba gönderdiğinde bu ilgili tasarımcının çalışmasının başlatılması ve ücretinin ödendiğinin ve aralarındaki hukuki anlaşmanın kurulduğu yönünde yorumlanır ön çalışmalar ücrete tabi olduğunu, mimari tasarımda hazırlık çalışmaları da bir ücrete tabidir ve hazırlık çalışmaları fikir projesi, ön proje ve uygulama projeleri gibi çeşitli basamaklardan oluşur. Emeğe, fikre ve uzmanlığa bağlı tüm çizim ve program kullanımına dayalı bu aşamaların ücrete tabi olmadığı düşünülemeyeceğini, davalı firma yetkilileri projelendirme aşamasından başlayarak müvekkile mail ortamında ve WhatsApp ortamında gönderdiği talepler ve yönlendirmeler ile projelendirme sürecinin sonuna kadar müvekkil firmanın işbu davaya konu faturanın kaynağı olan çalışmaları yapmasını istediğini Belirtilen çalışma tamamlandıktan sonra da davalı firmanın, müvekkil ile tüm ilişik ve iletişimi keserek sanki hiçbir çalışma yaptırılmamış gibi bir tutum içerisine girdiğini, müvekkil firma tüm detay ve aşamalarını dilekçemiz ekinde sunduğumuz projelendirme safhalarını davalı firma yetkilileri ile yaptığı görüşme ve müzakereler neticesinde oluştuğunu, müvekkilinin konuya ilişkin bilgi ve birikimini yansıtarak emek ve yaptığı mesai doğrultusunda bunun bir karşılığının olduğu herkesin malumu olduğunu, belirtilen nedenlerle belirsiz alacağımız bilirkişi marifetiyle belirlendikten sonra artırılmak üzere fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla 29.500,00 TL. tutarındaki alacaklarının tahsili için açılan haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı İle Müvekkil Şirket Arasında Herhangi Bir Sözleşme Ve Ticari İlişki Bulunmadığını, Davaya konu olayda ise müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını İddiaların aksine davacı yan, müvekkil şirket ile sözleşmesi olan dava dışI başka bir alt taşeron sayesinde müvekkili şirkete ulaştığını ve kendi istek ve talebi ile müvekkil şirket ile çalışabilmek adına teklif hazırlamış ve teklifi kapsamında çalışmalar yaptığını Müvekkili şirket hiçbir surette davacı firmaya ulaşmadığını ve herhangi bir proje hazırlaması yönünde” talebi olmadığını, Daha sonra müvekkili şirketin teklifi uygun bulmaması sebebi ile de davacı yan ile çalışılmadığını, belirtmek gerekir ki taraflar arasında “zımni bir sözleşme olduğu” şeklinde yorumlamak son derece hatalı olup; bilindiği üzere sözleşmenin varlığını ispat yükü davacıda olduğunu 6100 sayılı HMK md. 200’e göre de “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerektiğini, “Dolayısı ile davacı yanın “zımni bir sözleşme” iddialarını öncelikle senetle ispatlaması gerektiğini, senetle ispat etmesi gerekmesine karşın davacı yanın dosyaya sunmuş olduğu delillerde yer alan WhatsApp konuşmaları ise hiçbir surette müvekkil şirketin söz konusu işi davacı şirketten talep ettiği ve arada bir sözleşme olduğu anlamına gelmediğini Ayrıca konuşmaların gerçekleştirildiği iddia edilen ……. ise davacının iddiasının aksine müvekkil şirket yetkilisi olmamalarının yanı sıra müvekkili şirket çalışanı dahi olmadığını, tüm bunlarla beraber müvekkil şirket gerçekleştirdiği tadilatlarda hiçbir surette davacı yanın sunduğu teklifi ve projeyi de kullanmadığını, davacı yan da müvekkil şirket ile hiçbir surette çalışmamış yalnızca teklif sunmuş olmasına rağmen https://studioclc.com .tr/ adresinde bulunan internet sitesinin “projeler” başlıklı kısmında müvekkil şirketten herhangi bir surette İzin almaksızın markasını kullanmak suretiyle müvekkil şirketi referans olarak gösterdiğini Söz konusu internet sayfası da noter onaylı olarak tespit ettirilmiş olup, markanın izinsiz kullanılması ile ilgili haklarımız saklı tutulduğunu müvekkili firma ile çalışmayı isteyen davacı yanın “ön çalışmanın ücretli olduğu” gibi iddialarla, müvekkili şirketin kendileri ile çalışmamaları üzerine müvekkilden menfaat elde etmeye çalışması kabul edilebilir değildi. ve tamamen haksız kazanç elde etmeye çalışmaktan ibaret olduğunu belirterek belirsiz alacak davası olarak açılan işbu davanın öncelikle usulde reddi ve esasa yönelik inceleme yapılması halinde ise haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddi ile, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
-Proje çizimleri, online görüşmeye ilişkin ekran görüntüleri,
-Whatsapp anlık mesajlaşma programı üzerinden yapılan görüşmelere ilişkin ekran görüntüleri,
-Fatura, cari hesap dökümü, taraf ticari defterleri,
-Bilirkişi raporu: 06/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı yanın aydınlatma projelerini yaptığının kabulü halinde sadece mimari proje çizim bedeli olarak hesaplanan 108.112.00 TL bulunmuş olduğunu, her ne kadar aydınlatma projesi yapan bürolardan fiyat alınmak istenmiş ancak bu bürolar fiyat bildirmekten kaçındıklarını, CD ve rapor ekindeki görseller incelendiğinde davacı yan tarafında davalı şirkete ait büroların aydınlatma projesi konusunda ciddi emek ve mesai harcandığının anlaşıldığını, tarafların arasında yazılı anlaşma olmadığı bilinmekle birlikte zımni anlaşma halinde yapılan işlerin bedelinin projeci’ye ödenmesi konusunda görüş olduğu bilindiğini, belirtilen nedenlerle davacı yan tarafından yapılan işe karşı talep ettiği 29.09.2021 tarih ve ……. fatura nolu KDV dahil 29.500,00 TL bedeli talep etmekte haklı olduğunun bildirildiği görülmüştür.
-26/12/2022 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; SGK tarafından dava dosyasına 07.10.2022 tarihinde kazandırılan davacı ve davalı şirketlerin 2020 ve 2021 yıllarına ait SGK’lı çalışanları listesinde; …, …, …, …….. isimlerine rastlanılmadığını, davacı şirketin çalışanları listesinde yer alan …’nun Davacı şirketin Yönetim ve Ortakları listesinde yer aldığını, dava dosyasına kazandırılan Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 11.04.2022 tarih ve 10556 sayılı nüshasının 888’nci sayfasında … ‘nun davacı şirketin ortağı olarak belirtildiğini, 06.07.2022 tarihli kök raporlarındaki görüşlerin tekrarlandığı görülmüştür.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE

Dava varlığı iddia edilen eser sözleşmesine dayalı oödenmeyen alacağın tahsili talebine ilişkindir.
Davacı, davalıya ofisin aydınlatma projesinin hazırlanması hususunda davalı ile anlaştıklarını ancak davalının proje bedelini ödemediğini iddia etmektedir.
Davalı, davacı ile aralarında bir sözleşme bulunmadığını, davacının sözlemenin kurulmasına ilişkin görüştüğü kişilerin şirket yetkilisi ve ya çalışanı olmadığını, tebliğ edilen faturanın da süresinde iade edildiğini iddia etmiştir.
Hukukumuzda Sözleşmeler tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur (Yürürlük tarihi itibariyle somut olayda uygulanması gereken BK m.1 ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.1).
Birbirine uygun taraf iradesinin ortaya konulmasıyla sözleşme kurulurken taraflar sözleşmenin içeriğini de tespit ettiklerinden irade beyanları arasındaki uygunluğun kapsamına sözleşmenin içeriğini oluşturan hangi konuların girmesi gerektiği önem arz eder.
Bu kapsamda Borçlar Kanunu’nun 2. maddesi “İki taraf akdin esaslı noktalarında uyuşurlar ise ikinci derecedeki noktalar sükütla geçilmiş olsa bile akde münakit olmuş nazariyle bakılır.
İkinci derecedeki noktalar hakkında uyuşulamadığı takdirde hakim, işin mahiyetine bakarak onları tayin eyler.
Akitlerin şekillerine müteallik hükümler mahfuzdur” hükmünü içermektedir.
Nitekim TBK’nın 2. maddesine göre de taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır ve ikinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar.
İrade beyanının karşılıklı olması her iki tarafın beyanlarının aynı neticeyi doğrumak maksadıyla birbirine yöneltilmesi demektir ve bir sözleşmenin kurulması için gerekli karşılıklı irade beyanlarından zaman itibariyle önce yapılana “icap” (BK, m.3) ya da Türk Borçlar Kanunu kullanımıyla “öneri” denir. Ancak her sözleşme yapma çağrısı icap sayılmaz; bir irade beyanının icap sayılabilmesi için bu yöne ilişkin irade beyanının karşı tarafa yöneltilmiş olması, sözleşmenin bütün esaslı unsurlarını kapsaması gerektiği gibi beyanda bulunanın da icabıyla bağlı kalmak niyetinde olması şarttır (Uygur, Turgut: Açıklamalı ve İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, I. Cilt, Ankara 1990, s.2). Sözleşmenin kurulması için gerekli unsurları içermeyen veya bu unsurları içermekle birlikte teklifte bulunanın kendisini önerisi ile bağlamadığı durumlarda karşımıza çıkan teklif ise “icaba davet”tir.
İcap (ve icaba davet) muhataba varması gerekli bir irade beyanı olarak tanımlansa da bu tanımı çok dar yorumlamak doğru olmayacaktır. Örneğin, özel bir muhatap belirlenmeden icabın umuma yapılması mümkündür ve bu durumda icabı kabule herkes yetkili olacaktır, ki bunlara “aleni icap” ismi verilmektedir. TBK’nın 8/2. maddesinde de (BK m. 7/3) bu hüküm kendine yer bulmakta ve kanun aleni icabın geçerliliğini belirtmektedir. Buna göre “Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır”.
İki taraf karşılıklı ve birbirine uygun surette iradelerini beyan ettiği ve sözleşmenin esaslı unsurları üzerinde anlaştıkları takdirde sözleşme tamamlanır ve taraflar kararlaştırdıkları şekilde edimlerini gereği gibi ifa borcu altına girerler.
Genel nitelikteki bu açıklamalardan sonra somut olayda tartışma konusu olan eser sözleşmesi özelinde de konunun irdelenmesi gerekir.
Eser sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen ve şekil şartına bağlı olmayan bir sözleşmedir.
Davacı her ne kadar davalı ile arasında sözleşme ilişkisi kurulduğunu iddia etmektedir. Davacının hazırlamış olduğu projenin davalının ofisi için tasarlanmış ise de tek başına üçüncü kişi lehine yapılan işlem, üçüncü kişiyi sözleşme yapmaya zorlayamaz. Dosya kapsamında davalının sözleşmenin kurulmasına ilişkin bir beyanı ispatlanamamıştır.
Dosyaya ekli e posta yazışmaları, Whatsapp mesajları ve online görüşmeye ilişkin ekran görüntülerinde yer alan içerikler de adı geçen kişilele davalı şirket arasında resmi bir bağlantı da tespit edilemediğinden ispat olunamayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Bu karar nedeniyle alınması gerekli 179,90 TL harcın peşin alınan 503,79 TL harçtan çıkartılarak artan 323,89 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yargılama gideri bulunmadığına,
7-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, Davacı Vekili Av. …… , Davalı Vekili Av. …….’ün yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2023

¸