Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/583 E. 2023/148 K. 06.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/583 Esas – 2023/148
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2021/583 Esas
KARAR NO : 2023/148

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 28/09/2021

KARAR TARİHİ : 06/03/2023
YAZIM TARİHİ : 15/03/2023
Mahkememizde açılan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili ; Elektrik üreticisi ile dağıtım şirketi arasındaki uyuşmazlıklar için adlı yargı mahkemelerinin görevli olduğunu, lisanssız elektrik üreticisi olan davacı ile dağıtım şirketi olan davalı arasında ” Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması ” imzalandığını, bu sözleşmenin 4. maddesine göre davacının davalıya dağıtım sistemi kullanım bedeli ödemesi gerektiğinin kararlaştırıldığını, 2016 yılı sonuna kadar lisanslı/lisanssız üretici ayrımı yapılmaksızın aynı tarifenin uygulandığı halde 01/01/2017 tarihinden sonra tarife farklılığına gidildiğini, Anayasa Mahkemesinin 28/12/2017 tarih ve 2016/150 Esas 2017/179 Karar Sayılı kararı sonrası EPDK nın düzenleyici işlemleri yönünden adli yargı mahkemelerinin hukuka uygunluk denetimi yaparak haksız tahsilatlar yönünden değerlendirme yapmalarının mümkün hale geldiğini, 6446 Sayılı yasanın 14. ile 17/6 maddelerinde lisanslı/lisanssız üreticiler arasında hiç bir ayrım öngörülmeksizin fiyat tarifesi uygulanmasını ön gördüğünü, dağıtım bedellerinin belirlenme şeklinin aynı yasanın 17/6-ç maddesinde hükme bağlandığını, bu düzenlemeler gereği lisanslı/lisansız üreticiler arasında ayrım yapılmasının mümkün olmadığını, 31/12/2015 tarihli Resim Gazetede yayımlanan ” Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar ” başlıklı düzenleme ile Elektirik Piyasası Yasasının 14/1-b bendi kapsamında” lisansız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedeller üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyet dikkate alınarak farklılaştırılabilir” hükmünün yer aldığını, sistem kullanım dağıtım bedelinin, dağıtım sisteminin kullanımı karşılığı alınan bir bedel olduğunu, lisansı olan üreticiler ile kendilerinin davalıdan aynı hizmeti aldıkları halde davacı ile aynı konumda olan üreticilerden çok daha fazla dağıtım hizmet bedeli alınmasının ön koşulu olan ek maliyet getirmenin dayanaklarının açıklanmadığını, sistemin kullanılması nedeni ile ortaya çıkan tüm maliyet ve yatırımların yapılmasının davalının yükümlülüğünde olduğunu, davacının sistemi kullanmasının ek maliyet oluşturması halinde dahi davacının kendilerinden fazladan sistem kullanım/dağıtım bedeli talep etmesinin mümkün olmadığını, davalı piyasada tekel niteliğinde olduğu için sözleşme hükümlerinin tek tek pazarlık yapılarak belirlenmesinin mümkün olmadığını, davalı tarafından önceden düzenlenen ve tüm koşulları belirlenen sözleşmenin imzalanmak zorunda kalındığını, bunun genel işlem şartlarına aykırılık oluşturduğunu, uyuşmazlığa konu bedelin tahsilinin açıkça dürüstlük kuralına aykırılık oluşturduğunu, davacının iletim sistemini kullanmasının ek maliyet oluşturup oluşturmadığı belirlense dahi eşit işlem yapma zorunluluğu nedeni ile kendilerinde ancak lisanslı üretim yapan şirketlerden alınan kadar sistem kullanım/dağıtım bedeli tahsil edilmesinin mümkün olduğunu, ihtiyaç fazlası elektrik enerjisinin mülkiyetinin davalıya ait olması nedeni ile iletim bedeli talep edilemeyeceğini belirtip, talepleri belirsiz alacak davası olarak kabul edilip, fazladan tahsil edilen sistem kullanım/dağıtım bedelinden şimdilik 1.000,00 TL nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; Davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, uyuşmazlık yönünden adli yargı mahkemeleri görevli olmayıp, görevin idari yargı mahkemelerine ait olduğunu, alacağın zaman aşımına uğradığını, davalının uygulamak zorunda olduğu tarifelerin EPDK tarafından belirlendiğini, bu tarifelerin dışında hareket etmelerinin mümkün olmadığını, “Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar ” başlıklı düzenlemenin 3/6 fıkrası uyarınca lisansı olmayan üreticiler ise elektrik ihtiyaçları yönünden farklı abone grubuna alınıp, fiyatlandırmanın buna göre yapıldığını, lisansı olmayan elektrik üreticilerinin farlı bir abone grubuna alınmasının nedeninin YEKDEM kapsamında almış oldukları bedel ve şebeke yükünü artırmış olmalarından kaynaklandığını, lisansız üreticilerin sistemi fazlaca kullanmadan ihtiyaçları olan elektriği üretip işletmelerinin yakınındaki sisteme verip, kısa süre içerisinde sistemden işletmelerinin ihtiyacı olan elektriği çekmek iken bu amacın dışına çıkıp ticari amaçlı üretim yapmaya başladıklarını, bunun ise kuruluş amacına aykırılık oluşturduğu gibi sisteme ayrıca yük oluşturduğunu, fiyatları belirleyen EPDK nın düzenleyici işlemleri yürürlükte olduğu sürece bunların uygulanması zorunlu olduğundan iade talebinin yerende olmadığını, lisansı olan üreticiler ile davacı gibi lisansı olmayan üreticilerin aynı konumda olmamaları nedeni ile eşit işlem yapma kuralına aykırı davranıldığından da söz edilemeyeceğini belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER ;
– Taraflar arasında imzalanan “Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması”,
-Davacı tarafından yapılan ödemeler ile ilgili kayıtlar,
-Arabulucu anlaşmazlık son tutanağı,
-Dava dışı …Enerji şirketi tarafından lisansı olmayan şirketlerin için uygulanan tarifenin iptali için Danıştay 13. Dairesinde açılan 2018/880 Esas 2020/2228 Karar sayılı dava ile ilgili karar örneği,
-EPDK nın davamızın dayanağı uyuşmazlıkla ilgili 2912/2016 Toplantı 6838 Karar sayılı tarife belirleme kararı örneği,
-Bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Davadaki talep, davacıdan yasal dayanağı olmadığı halde, fazladan tahsil edildiği ileri sürülen sistem kullanım/dağıtım bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacının lisanssız elektrik üreticisi olduğu, davalının iletim hatlarının sahibi olup, davacı tarafından üretilen elektriğin davalıya ait iletim sistemi üzerinden sisteme verildiği ve davacının ihtiyacı olan elektriği de yine davalıya ait iletim sistemi üzerinden temin edip kullandığı, 2016 yılı sonuna kadar lisanslı ve lisanssız elektrik enerjisi üreten davacı gibi şirketlerden ayrım yapılmaksızın sistem kullanım/dağıtım bedeli tahsil edildiği taraflar arasında çekişmeye konu değildir.
Somut uyuşmazlık için idari yargı yerlerinin görevli oldukları ile sürülmüş ise de, davanın tarifenin dayanağı olan EPDK kararının iptaline ilişkin olmadığı, her iki taraf tacir olup, her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren konudan kaynaklanan ve sözleşmeden doğan uyuşmazlık için, adli yargı mahkemelerinin, özelde de ticaret mahkemelerinin görevli oldukları kabul edilmiştir.
Alacağın zaman aşımına uğradığı ileri sürülmüş ise de, uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığı, Borçlar Yasasının 146. maddesi uyarınca talebin 10 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu, uyuşmazlığın 2016 ve devam eden yıllara ilişkin sistem kullanım/dağıtım bedelinden kaynaklandığı, 10 yıllık sürenin dava tarihi itibarı ile tamamlanmadığı kabul edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan ” Dağıtım Sistem Kullanım Anlaşması” başlıklı sözleşmenin 4.maddesi ile davacının sistem kullanım/dağıtım bedeli ödemesi kararlaştırılmıştır. Ticari ilişki bu şekilde devam etmekte iken 31/12/2015 tarihli Resim Gazetede yayımlanan ” Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar ” başlıklı düzenleme ile Elektirik Piyasası Yasasının 14/1-b bendi kapsamında” lisansız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedeller üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyet dikkate alınarak farklılaştırılabilir” hükmü getirilmiştir.
Yukarıdaki düzenlemeye dayanılarak EPDK tarafından alınan 6838 sayılı karar ile lisanssız elektrik üreticileri için uygulanacak sistem kullanım/dağıtım bedelleri ile ilgili yeni bir karar verilmiştir. EPDK nın bu genel düzenleyici işlemine karşı Danıştay 13.Dairesinde dava dışı …… Enerji … A.Ş tarafından 2018/880 Esas sayılı dava açılmıştır. Yapılan yargılama sonucu Danıştay 13. Dairesinin 2020/2228 Karar sayılı kararında ; Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar’ın 16. maddesinde 6808 Sayılı Kurul kararıyla yapılan değişiklikle, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 14. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki lisanssız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyetler dikkate alınarak farklılaştırılabileceğinin düzenlendiği, 01/01/2017 tarihinden itibaren dağıtım sistemi kullanıcılarına uygulanacak tarifenin belirlendiği 6838 sayılı Kurul kararıyla, farklılaştırmaya istinaden lisanslı üreticiler için 0,8969 kr/kWh; mevcut lisanssız üreticiler ile 31/12/2017 tarihinden önce geçici kabul alan lisanssız üreticiler için 2,5628 kr/kWh; 31/12/2017 tarihinden sonra geçici kabul alan lisanssız üreticiler için 10,2510 kr/kWh dağıtım bedeli öngörüldüğü ve bu işlemlerin lisanssız üreticiler ile ilgili kısımlarının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, üretim faaliyetinin, lisans almak koşuluyla yürütülebilecek elektrik piyasası faaliyetlerinden biri olduğu; 14. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, kurulu gücü azami bir megavatlık yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisinin lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf faaliyet kapsamında olduğu; üçüncü fıkrasında, lisans alma yükümlülüğünden muaf olan yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üreten kişilerin ihtiyacının üzerinde ürettiği elektrik enerjisinin sisteme verilmesi hâlinde elektrik enerjisi son kaynak tedarik şirketince, 10/05/2005 tarihli ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’da kaynak türü bazında belirlenen fiyatlardan alınacağı; dördüncü fıkrasında, bu kişilerin sisteme bağlanmasına ilişkin teknik usul ve esaslar ile satışa, başvuru yapılmasına ve denetim yapılmasına ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği kurala bağlanmıştır. Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 9. maddesinin birinci fıkrasında, “Dağıtım tarifesi; dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedeller ile tarifenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslardan oluşur.”; ikinci fıkrasında, “Dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedeller, dağıtım şirketlerinin dağıtım faaliyetlerini yürütebilmesi için gerekli olan maliyetlerden hareketle belirlenir. Dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerinin belirlenmesinde, teknik ve teknik olmayan kayıplara ilişkin hedef oranlarının tespiti ve değiştirilmesi ile oluşacak maliyetin tarifelerde yer alması ve tüketicilere yansıtılmasında 19/12/2015 tarihli ve 29567 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Dağıtım Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ ve ilgili diğer mevzuat hükümleri esas alınır. Dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedeller; bağlantı durumu, tüketim miktarı ve kullanım amacı gibi ölçütler esas alınarak farklılaştırılabilir.” kuralına yer verilmiştir. İşlemlerin tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretimine İlişkin Yönetmeliğin 1. maddesinde, bu Yönetmeliğin amacının, elektrik piyasasında; 14/03/2013 tarih ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 14. maddesi kapsamında, tüketicilerin elektrik ihtiyaçlarının tüketim noktasına en yakın üretim tesislerinden karşılanması, arz güvenliğinin sağlanmasında küçük ölçekli üretim tesislerinin ülke ekonomisine kazandırılması ve etkin kullanımının sağlanması, elektrik şebekesinde meydana gelen kayıp miktarlarının düşürülmesi amacıyla lisans alma ile şirket kurma yükümlülüğü olmaksızın, elektrik enerjisi üretebilecek gerçek veya tüzel kişilere uygulanacak usul ve esasların belirlenmesi olduğu; 17. maddesinin birinci fıkrasında, lisanssız üretim yapan gerçek ve tüzel kişilerin kendi ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yapmalarının esas olduğu; 28. maddesinin üçüncü fıkrasında, bu Yönetmelik kapsamındaki üretim tesislerinde üretilen elektrik enerjisinin, bu Yönetmelikte belirtilen istisnalar dışında, ticarete konu edilemeyeceği ve üretim tesisinin bulunduğu dağıtım bölgesinin dışında tüketime sunulamayacağı belirtilmiştir. 6446 sayılı Kanun, dağıtım şirketlerini, dağıtım tesislerini yenilemek, kapasite ikame ve artırım yatırımlarını yapmakla yükümlü kılmakta; özelleştirme sonrası elektrik dağıtım tesislerinin iyileştirilmesi, güçlendirilmesi ve genişletilmesi için yapılan yatırımların mülkiyetinin kamuya ait olduğunu belirtmekte; özelleştirilen elektrik dağıtım tesis ve varlıklarına ilişkin her türlü işletme ile yatırım planlaması ve uygulamasında onay ve değişiklik yetkisini kurula vermektedir. Görüldüğü üzere, dağıtım tesisinin varlığı, dağıtım faaliyetinin yürütülebilmesi için zorunludur. Kamu hizmeti niteliğindeki bu faaliyetin yerine getirilebilmesi için oluşan maliyet, dağıtım bedeli olarak kullanıcılara yansıtılmaktadır. Kanun, dağıtım faaliyeti için onaylanan gelir tavanları ile öngörülen dağıtıma esas enerji ve abone grubu oransallıkları ile elde edilen dağıtım bedelinin yansıtılmasında herhangi bir istisnaî kurala yer vermemiş olup, dağıtım sistemi kullanıcılarının tamamını yükümlü kılmıştır. Bu kapsamda, lisanssız üreticilerin de dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedelleri ödeyeceği açıktır. Zira, dağıtım tesisi, iletim tesislerinin ve dağıtım gerilim seviyesinden bağlı üretim ve tüketim tesislerine ait şalt sahalarının bittiği noktadan sonraki nihayet direğinden, alçak gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin yapı bina giriş noktalarına kadar, bina giriş ve sayaç arası hariç, elektrik dağıtımı için teçhiz edilmiş tesis ve teçhizat ile dağıtım şirketince teçhiz edilen ya da devralınan sayaçları ifade etmektedir. Bu amaçla davalı idareden, lisanslı üreticiler ile lisanssız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin farklılaştırılmasında hangi unsurların dikkate alındığının ayrıntılı olarak açıklanması ile 01/01/2017-31/03/2017 tarihleri arasında uygulanacak çeyrek dönem tarife tablolarının belirlendiği 6838 sayılı Kurul kararında, tek terimli tarife sınıfına tâbi üreticiler için veriş yönünde dağıtım bedelinin 0,8969 kr/kWh; 31/12/2017 tarihinden önce geçici kabul alan lisanssız üretim tesisleri için dağıtım bedelinin 2,5628 kr/kWh; 31/12/2017 tarihinden sonra geçici kabul alan lisanssız üretim tesisleri için dağıtım bedelinin 10,2510 kr/kWh olduğu anlaşıldığından, dağıtım bedellerinin farklılaştırılması nedeniyle lisanssız üreticilere ne kadar ilave maliyet getirildiğinin, söz konusu ilave maliyetin nasıl hesaplandığının açıklanarak, buna yönelik hesaplama tablosunun gönderilmesi istenilmiş, kurumun verdiği cevapta lisanssız üretim tesislerinin tüketimlerinden çok daha fazlasını ürettikleri ve bu üretimlerini YEK Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında değerlendirdikleri; lisanssız üretim kapsamında üretim yapan santrallerin çoğunun tüketimlerini karşılama amacından oldukça uzaklaştığı, bu üreticilere ait tesislerin dağıtım sistemi üzerinde yaratacakları ilave maliyetlerin ve yüklerin (sistem dengesizlikleri ve sair) lisanssız elektrik üreticilerine yansıtılabilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı; bu kapsamda 6808 sayılı Kurul kararıyla dağıtım bedellerinin farklılaştırılması yolunun tercih edildiği; dolayısıyla lisanslı üreticiler ile lisanssız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin farklılaştırılmasında, lisanssız üreticilerin tâbi olduğu mevzuatın amacı, üreticilerin yükümlülükleri, lisanssız üreticilerin dağıtım sistemini yoğun bir şekilde kullanmaları nedeniyle sisteme akan yük, söz konusu kullanım nedeniyle dağıtım sisteminde meydana gelen sorunlar ve lisanssız üreticilerden kaynaklı maliyetlerin dikkate alındığı; 6838 sayılı Kurul kararı ile de lisanssız üreticiler için dağıtım tarifesinin “Orta Gerilim Ticarethane” tarifesine eşitlendiği, zira lisanssız üreticilerin tâbi oldukları mevzuatın amacını aşar şekilde kendi ihtiyaçlarının oldukça üzerinde ve bir ticarî faaliyet yürütür gibi elektrik üreterek bu elektriği dağıtım sistemine vermelerinden dolayı sisteme getirilen yükün orta gerilim seviyesinden dağıtım sistemine bağlı, ticarethane abone grubunda yer alan bir tüketici ile benzer olduğu; bu çerçevede 31/12/2017 tarihine kadar geçici kabul alan lisanssız üreticilerin lisanslı üreticilere kıyasla 1,6659 krş; 31/12/2017 sonrasında geçici kabul alan lisanssız üreticilerin ise lisanslı üreticilere kıyasla 9,3541 krş daha fazla dağıtım bedeli ödemekle yükümlü kılındığı belirtilmiştir. Lisanssız üreticilerin gerçekleştirdikleri üretimi dağıtım sistemine vermek suretiyle sistemi yoğun bir şekilde kullanımı, sistemin teknik ve ekonomik işleyişini sekteye uğrattığı gibi, üretimlerini ticarî faaliyete konu ederek kendilerine tanınan muafiyet sınırı aşılmaktadır. Kanun koyucunun yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimine yönelik lisanssız üreticileri birtakım yükümlülüklerden muaf tutması, söz konusu üreticilerin lisanslı üreticiler gibi doğrudan piyasa faaliyetine konu edilebilecek elektrik üretimi gerçekleştirecekleri anlamı taşımamaktadır. Aksinin kabulü hâlinde, farklı koşullar ile yükümlülüklere tâbi kılınan lisanslı ve lisanssız üreticilerin aynı amaca matuf piyasa faaliyetinde bulunabileceklerinin öngörülmesi beklenirdi. Oysaki, lisanssız üreticilerin öncelikle tüketimlerini karşılamakla yükümlü kılındığı açıktır. Bu durumda, yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretimine getirilen teşvik mekanizmasının amacını da aşar bir şekilde, lisanssız üreticilerin gerçekleştirdiği üretimin ticarî faaliyete konu edilmesinin sonucu olarak ödeyecekleri dağıtım bedelinin farklılaştırılmasında ve bu farklılaştırma neticesinde dağıtım bedeline ilişkin tarifenin düzenlenmesinde eşit taraflar arasında ayrım gözetilmemesi ilkesine aykırılık olmadığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu itibarla, 6446 sayılı Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki lisanssız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedellerin üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyetler dikkate alınarak farklılaştırılmasında ve söz konusu farklılaştırmaya istinaden dağıtım bedelinin belirlendiği üreticiler için veriş yönünde tek terimli dağıtım tarifesine yönelik dava konusu Kurul kararlarında hukuka aykırılık bulunmamaktadır ” denilerek dava dışı … … Enerji …A.Ş şirketinin açtığı davanın davanın reddine karar verilmiştir.
Danıştay 13.Dairesinin yukarıda içeriği ayrıntılı olarak belirtilen kararından da anlaşıldığı gibi, EPDK nın kuruluş yasasından kaynaklanan yetkisi kullanarak davalı gibi dağıtım şirketlerinden sistem kullanım/dağıtım bedellerinin belirlenmesine esas olan maliyet unsurlarını gösteren listeleri talep edilmiş, yapılan değerlendirme sonucu lisanslı ve lisanssız elektrik üretimi yapan şirketlerin dağıtım sistemi sahiplerine ödemeleri gereken sistem kullanım/dağıtım bedelleri belirlenmiştir.
Davacı taraf, lisanslı ve lisanssız elektrik üreticisi olan şirketlerin eşit konumda olduklarını, bu nedenle kendilerinden de lisanslı üretici şirketlerden alınan kadar sistem kullanım/dağıtım bedeli tahsil edilmesi gerektiği halde, lisanslı üreticilerin 4 katına yakın ücret talep ve tahsil edildiğini, kendileri yönünden ancak sisteme ek maliyet getirdiklerinin belirlenmesi halinde ücretin farklılaştırılabileceğine ilişkin düzenleme olduğunu ve sisteme ek yük getirmedikleri halde fazladan sistem kullanım/dağıtım bedeli talep ve tahsil edildiğini, bunun dayanağının EPDK kararı olarak gösterildiğini, EPDK nın kararı için kendileri tarafından idari yargıda iptal davası açılmamış olmakla birlikte, adli yargı ilk derece mahkemelerinde somut olayda olduğu gibi çekişme çıkarılması halinde, ilk derece adli yargı mahkemelerinin ” lisansız üreticilerin ürettikleri elektrik enerjisini sisteme vermeleri sırasında sistem için ek maliyet oluşup oluşmadığı, ek maliyet oluşuyor ise bu maliyetin ne kadar olduğunu değerlendirip, lisansız üreticilerden alınması gereken sistem kullanım/dağıtım bedeli miktarını belirlemesi gerektiğini ileri sürmektedir.
Davaya konu uyuşmazlığın temelini ” Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar ” başlıklı düzenleme ile Elektirik Piyasası Yasasının 14/1-b bendi kapsamında” lisansız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedeller üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyet dikkate alınarak farklılaştırılabilir” hükmü ve kuruluş yasası gereği fiyatlara esas tarifeyi belirleme görev ve yetkisi bulunan EPDK’ nın 2912/2016 tarihli toplantıda alınan 6838 sayılı kurul kararı oluşturmaktadır. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 4628 sayılı Yasanın 4.maddesi” Kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulmuştur.
Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları faaliyetleri ve bu faaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden, uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur. Kurum, Kurul kararıyla bu Kanun hükümleri uyarınca çıkaracağı yönetmelikleri, piyasada faaliyet gösteren tüzel kişilerin ve ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini alarak hazırlar. Kurumun merkezi Ankara’dadır. Kurumun ilişkili olduğu Bakanlık, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığıdır. Kurum, dağıtım bölgelerinde müşteri ilişkilerini sağlamak üzere irtibat büroları kurabilir. Kurumun teşkilatı; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, başkanlık ve hizmet birimlerinden oluşur. Kurum, bu Kanundan kaynaklanan görevlerini yerine getirirken yetkilerini Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu vasıtasıyla kullanır. Kurumun temsil ve karar organı Kuruldur.” düzenlemesini içermektedir.
Davaya konu uyuşmazlığın dayanağı olan 6838 sayılı kurul kararının EPDK’nın kuruluş, görev ve yetkilerini belirleyen yukarıdaki yasal düzenlemenin kendisine verdiği görev ve yetkilendirme kapsamında alındığı tartışmasızdır. Yine EPDK’nın aldığı genel düzenleyici idari işlemler ile diğer idari işlemlerin elektrik enerjisi piyasası alanında faaliyet gösteren tüm gerçek ve tüzel kişiler yönünden bağlayıcı olduğu, somut olayda olduğu gibi davalının EPDK kurul kararına uygun olmayan biçimde işlem yapmasının mümkün olmadığı tartışmasızdır.
EPDK kararları yukarıda belirtildiği gibi iptal edilmediği ve geri alınmadığı sürece, herkes için bağlayıcı olmaya devam edecektir. Bu durum EPDK kararlarının denetim dışı olduğu anlamına gelmez. Sorun bu denetimin kimler tarafından yerine getirileceği noktasında toplanmaktadır.
4628 sayılı yasanın 4.maddesine göre, EPDK’ nun kamu tüzel kişiliğine haiz idari ve mali özerkliğe sahip olup bu yasa ile verilen görevleri yerine getirmek üzere kurulduğu tartışmasızdır.
Davalının, davacı hakkında işlem yapmasının dayanağını oluşturan EPDK’nın 6838 sayılı kararının genel düzenleyici işlem niteliğinde olduğu, aynı durumda olan tüm taraflar için uygulanması zorunlu olduğu, dayanak EPDK kararının genel düzenleyici işlem olma niteliği dikkate alındığında bu işlemlere karşı 2575 sayılı Danıştay Yasası’nın 24/1-c maddesi uyarınca “Bakanlıklar, kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlere karşı açılacak davaların ilk derece mahkemesi sıfatıyla” Danıştay’ın ilgili dairesinde dava konusu edilebileceği açık olup, yukarıda belirtildiği gibi davaya konu uyuşmazlığın dayanağı olan EPDK kurul kararının genel düzenleyici işlem niteliğinde olması, kararı alan kurulun kamu kurumu niteliğinde olması karşısında EPDK’nın 6838 sayılı kurul kararı ile ilgili olarak Danıştay’da ilk derece mahkemesi sıfatıyla dava açılarak kararın iptali sağlanmadığı sürece elektrik enerjisi piyasasının bileşenleri gibi, yargısal faaliyet yürüten adli yargı mahkemeleri yönünden de kurul kararının bağlayıcı olduğunu kabul etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz bir zorunluluğudur.
Uyuşmazlığın dayanağını oluşturan 6838 sayılı kurul kararının genel düzenleyici karar olmayıp, bunun dışındaki diğer idari kararlardan olduğu kabul edilse dahi, bu kez de EPDK’nın kamu gücünü kullanarak aldığı genel düzenleyici işlemler dışındaki diğer kararlarına karşı da idari yargılama usul yasası gereği ilk derece idari yargı mahkemeleri önünde iptal davası açılıp, iptalleri sağlanmadığı sürece bu kararın elektrik enerjisi piyasası bileşenleri ve yargısal faaliyet yürüten mahkemeler yönünden de bağlayıcı kabul edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
Her ne kadar davacı taraf, EPDK’nun dayanak 6838 sayılı kurul kararının iptali için idari yargı yerlerinde dava açılmamış olsa da, bu kurul kararına dayanılarak işlem yapılması ve bunun da sözleşmelere aykırı olduğunun ileri sürülmesi halinde sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar yönünden görevli olan adli yargı mahkemelerinin somut olayda olduğu gibi, görevli ticaret mahkemesinin kurul kararının normlar hiyerarşisine uygun olup olmadığını denetleme, düzenlemenin normlar hiyerarşisine aykırı olduğunun tespit edilmesi halinde kurul kararına dayanılarak yapılan işlem nedeniyle kendilerinden tahsil edilen bedelin iadesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; yukarıda da belirtildiği gibi EPDK nın kuruluş yasası gereği kamu adına güç ve yetki kullanan yapıya sahip olduğu, yaptığı işlemlerin ve aldığı kararların idari işlem niteliğinde olduğu tartışmasızdır. EPDK’nın aldığı kararlardan genel düzenleyici işlem niteliğinde olanları için Danıştay Yasasının 24/1-c maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay’da dava açılarak, genel düzenleyici işlem niteliğinde olmayan diğer karar ve işlemler için ise idari yargılama usul yasası gereği ilk derece idare mahkemelerinde dava açılarak karar ya da işlemin iptali sağlanmadığı sürece, bu karar ve işlemlerin enerji piyasası bileşenleri yanında somut olayda olduğu gibi mahkememiz yönünden de bağlayıcı olacağı tartışmasızdır. Tamamen idari yargı yerlerinin denetimine tabi olan kurul kararının normlar hiyerarşisine uygun olup olmadığının adli yargı mahkemeleri eli ile denetlenmeye çalışılması en basit deyimi ile adli yargı mahkemelerinin görev alanlarının dışına çıkarak başka bir yargı mercinin görev alanında bulunan konularda karar vermeleri sonucunu ortaya çıkarır ki, bu durumun hukuk devleti düzenlemesi içerisinde kabul edilmesi mümkün değildir.
Mahkememiz yukarıda belirtilen görüşe sahip olup, EPDK’nın kurul kararlarının genel düzenleyici işlem niteliğinde olması halinde Danıştay’da açılacak iptal davası ile, genel düzenleyici işlemler dışındaki işlem ve kararlar aleyhine ise idari yargı yerlerinde açılacak iptal davası ile ortadan kaldırılmaları sağlanmadığı sürece bu kararların herkes için bağlayıcı olduğu, iptal için idari yargı yerlerinde dava açılmamış ise bu kurul kararının uygulanması nedeni ile, somut olayda olduğu gibi taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin uygulanmasından kaynaklanan sorunlar ortaya çıktığında adli yargı mahkemelerinin, kurul kararının normlar hiyerarşisine uygun olup olmadığını görev alanı dışına çıkarak, idari yargı mahkemelerinin görev alanına girip değerlendirme yapmalarının mümkün olmadığı, bu haliyle EPDK’nın iptal edilmediği için herkes açısından bağlayıcılık taşıyan 6838 sayılı kurul kararına uygun biçimde işlem yapma zorunluluğu bulunan davalının bu karar uyarınca ileriye yönelik olarak davalı gibi lisansız üreticilerden EPDK tarafından belirlenen tarife uyarınca ve tarifeye uygun şekilde belirlendiği bilirkişi raporu ile tespit edilen sistem kullanım/dağıtım bedeli tahsil etmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.
Bilirkişiler her ne kadar, davacının sisteme elektrik enerjisi vermesi nedeni ile ek maliyet oluşturmadığını söylemiş iseler de, davalının EPDK nın belirlediği tarifeye uygun şekilde fatura düzenlediği, üstelik dayanak EPDK kararı iptal edilmediği için davalı gibi herkesi de bağladığı, davalının yaptığı uygulamada EPDK kararlarına aykırılığın da söz konusu olmadığı, davacıdan EPDK kararına uygun şekilde sistem kullanım/dağıtım bedeli talep edildiği, adli yargı mahkemelerinin EPDK nın düzenleyici işlem niteliğindeki 6838 sayılı kararını idare mahkemeleri yerine geçerek denetlemelerinin mümkün olmadığı kabul edildiği için bilirkişilerden ek maliyet ile ilgili başkaca hesaplama yapılması istenilmemiştir.
Davacı tarafın talebinin bir diğer dayanağı, sözleşmenin genel işlem şartlarına aykırılık oluşturduğu gerekçesi ile, talep ve tahsil edilen sistem kullanım/dağıtım bedelinin yerinde olmadığına yöneliktir.
Davacı taraf kendilerinin sisteme ek maliyet getirmedikleri gerekçesi ile EPDK kararı ile belirlenen sistem kullanım/dağıtım bedelinin kendilerinden tahsil edilemeyeceğini ileri sürmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmede sistem kullanım/dağıtım bedeli ödemesi yapılacağı kararlaştırılmakla birlikte, sözleşmede sabit yada bir formüle bağlı sistem kullanım/dağıtım ücreti ödemesi kararlaştırılmamıştır. ” Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Tedarik Şirketlerinin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar ” başlıklı düzenleme ile Elektirik Piyasası Yasasının 14/1-b bendi kapsamında” lisansız üreticilere uygulanan dağıtım sisteminin kullanımına ilişkin bedeller üretim tesislerinin sistem üzerinde oluşturdukları ek maliyet dikkate alınarak farklılaştırılabilir” hükmü ve EPDK nın kuruluş yasasından aldığı yetki ve görev ile belirlediği sistem kullanım/dağıtım bedeli belirlemesi üzerine davalı taraf bu karara uygun hareket etme zorunluluğunda olduğu için, uyuşmazlığın dayanağı olan sistem kullanım/dağıtım bedelinin taraflar arasındaki sözleşme ile belirlenmemiş olması nedeni ile genel işlem şartına aykırılıktan da söz edilemeyeceği kabul edilip, davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA.
Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE.
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
Arabuluculuk için ödenen 1.320,00 TL nin 6325 sayılı yasanın 18/A (11) (13) maddesi uyarınca davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı Vekili Av. … ile Av. …, Davalı Vekili Av. …’nun(e-duruşma) yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/03/2023