Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/568 E. 2021/561 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/568
KARAR NO : 2021/561
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2021/568
KARAR NO : 2021/561
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 23/11/2020
KARAR TARİHİ : 22/09/2021
KAR. YAZ. TAR. : 08/10/2021

Mahkememizin 2020/447 esas sayılı dava dosyasında karşı dava olarak … vekili tarafından açılan dava ile ilgili olarak 21/09/2021 günlü oturumda verilen ‘tefrik’ ara kararına bağlı olarak dosyanın asıl dosyadan tefrik edilerek yukarıdaki numarayı kayıt edilmesi sonucunda yapılan incelemesinde:

DAVA:
Karşı davacı vekili, asıl dava dilekçesine verdiği yanıt ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dışı … İnşaat A.Ş.’ye satılmak üzere müvekkili ile davacı şirket arasında 1.400.000 Euro bedelli bir adet MTS2000 model mikro tünel makinesi satış sözleşmesi imzalandığını, makine bedelinin banka yoluyla tamamen ödendiğini; bu makinenin toplamda 11 tır ile sevkedilen ve çokça aksamdan oluşan makine olduğunu, bu sevkiyatların bir tır hariç tamamının Almanya’dan orijinal ve sözleşmeye uygun sevk edildiğini, yalnız icra takibine haklı itirazının sebebi olan yaklaşık 152.000 Euro değerindeki seperasyon tankı ve ünitesinin Dubai’den sevk edildiğini; davacı ile müvekkili arasındaki sözleşmeye göre seperasyon tankı ve ünitesinin … muadili (…) olması yani bu marka ürünlerin nitelik ve kapasitesini taşımasının gerektiğini, ancak söz konusu ürünün … İnşaat A.Ş. tarafından şantiyede kullanılmaya başlayınca teslim edilen üründe sözleşmede tanımlanan marka ve modelle ilgisi olmayan sözleşmeye aykırı, kalitesiz toplama ve çok küçük kapasitede ürün olduğunun görüldüğünü; ürünün ayıplı olduğunun derhal e-posta yoluyla bildirildiğini; davacının ilk önce ünitenin… marka olduğunu iddia ettiğini ve oyaladığını, söz konusu seperasyon tankı ve ünitesinin imalatçısı… firması ile yapılan görüşmede böyle bir makine imalatlarının olmadığının bildirildiğini; bu hususun davacıya bildirildiğini, davacının acil olduğu için geçici gönderildiğini ve sonradan asıl ünite ile değiştirileceğini belirtmesine rağmen bu güne kadar ünitenin değiştirilmediğini; müvekkilinin müşterisi … A.Ş.’nin mağduriyetinin giderilmesi için pek çok sefer tadilat ve tamirat yapıldığını ve masrafların müvekkili tarafından karşılandığını; … inşaat A.Ş.’nin zararını talep ettiğini ve 300.000 Euro garanti senedini … Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından icra takibine koyduğunu; dolayısıyla müvekkilinin, davacının gizli ayıplı ürün satışı nedeniyle zarara uğradığını ve bu sebeple icra takibine haklı olarak itiraz edildiğini; müvekkilinin takas hakkının bulunduğunu, davacının kendi borcunu sözleşmeye uygun olarak ifa etmediğinden ödemezlik def’i hakkı bulunduğunu; bu sebeple, asıl davanın esastan reddine ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karşı davanın kabulü ile davacı/karşı davalının taraflar arasındaki tünel makinesi satış sözleşmesine aykırı ayıplı ürün satışı nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalarak şimdilik 5.000 Euro alacağının dava tarihinden itiaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.
YANIT:
Asıl davada davacı, karşı davada davalı vekili, dilekçesinde kısaca; dava dışı … İnşaat A.Ş.’ye satılmak üzere müvekkili ile davacı şirket arasında 1.400.000 Euro bedelli bir adet MTS2000 model mikro tünel makinesi satış sözleşmesi imzalandığını, makine bedelinin banka yoluyla tamamen ödendiğini; bu makinenin toplamda 11 tır ile sevkedilen ve çokça aksamdan oluşan makine olduğunu, bu sevkiyatların bir tır hariç tamamının Almanya’dan orijinal ve sözleşmeye uygun sevk edildiğini, yalnız icra takibine haklı itirazının sebebi olan yaklaşık 152.000 Euro değerindeki seperasyon tankı ve ünitesinin Dubai’den sevk edildiğini; davacı ile müvekkili arasındaki sözleşmeye göre seperasyon tankı ve ünitesinin MAB veya … muadili (… olması yani bu marka ürünlerin nitelik ve kapasitesini taşımasının gerektiğini, ancak söz konusu ürünün … İnşaat A.Ş. tarafından şantiyede kullanılmaya başlayınca teslim edilen üründe sözleşmede tanımlanan marka ve modelle ilgisi olmayan sözleşmeye aykırı, kalitesiz toplama ve çok küçük kapasitede ürün olduğunun görüldüğünü; ürünün ayıplı olduğunun derhal e-posta yoluyla bildirildiğini; davacının ilk önce ünitenin… marka olduğunu iddia ettiğini ve oyaladığını, söz konusu seperasyon tankı ve ünitesinin imalatçısı Schauenburg firması ile yapılan görüşmede böyle bir makine imalatlarının olmadığının bildirildiğini; bu hususun davacıya bildirildiğini, davacının acil olduğu için geçici gönderildiğini ve sonradan asıl ünite ile değiştirileceğini belirtmesine rağmen bu güne kadar ünitenin değiştirilmediğini; müvekkilinin müşterisi … A.Ş.’nin mağduriyetinin giderilmesi için pek çok sefer tadilat ve tamirat yapıldığını ve masrafların müvekkili tarafından karşılandığını; … inşaat A.Ş.’nin zararını talep ettiğini ve 300.000 Euro garanti senedini … Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından icra takibine koyduğunu; dolayısıyla müvekkilinin, davacının gizli ayıplı ürün satışı nedeniyle zarara uğradığını ve bu sebeple icra takibine haklı olarak itiraz edildiğini; müvekkilinin takas hakkının bulunduğunu, davacının kendi borcunu sözleşmeye uygun olarak ifa etmediğinden ödemezlik def’i hakkı bulunduğunu; bu sebeple, asıl davanın esastan reddine ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, karşı davanın kabulü ile davacı/karşı davalının taraflar arasındaki tünel makinesi satış sözleşmesine aykırı ayıplı ürün satışı nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalarak şimdilik 5.000 Euro alacağının dava tarihinden itiaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve karşı dava etmiştir.

DELİLLER :
1-Tercüme edilmiş sözleşme ve ekleri,
2-Tüm dosya münderecatı,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Bu dosyanın tefrik edildiği asıl dava, faturadan doğduğu iddia edile alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Karşı dava ise, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında teslim edildiği ileri sürülen seperatörün ayıplı olduğu savına dayalı olarak açılan kısmi davadır.
Karşı davaya verile yanıt dilekçesinde süresinde yetki itirazı ileri sürülmüştür. Taraflar arasındaki sözleşme ve ekleri tercüme edilmiş olup evrak dosyadadır.

Taraflar arasında 17/05/2018 tarihli sözleşme imzalandığı hususunda çekişme yoktur. Bu sözleşmenin hükümleri taraflar için bağlayıcıdır.
17/05/2018 tarihli sözleşmenin X. “Muhtelif Hususlar” başlıklı maddesinin 1.bendinde: “Teslimat işlemiyle bağlantılı olan tüm ihtilaflar konusunda yetkili yargı merci, tercihi bize ait olmak üzere Hamburg veya müşterinin tescilli merkezinin bulunduğu yer olacaktır ve Müşterinin yaptığı hak talepleri konusundaysa yetkili yargı merci münhasıran Hamburg olacaktır.(…)” Sözleşmede … Şirketi ‘alıcı’, dava dışı Zorbey ‘müşteri’olarak geçmektedir. Teslimat işlemiyle ilgili bütün ihtilâfların Hamburg veya müşterinin (Zorbey) tescilli merkezinin bulunduğu yer olacağı kararlaştırılmıştır. Karşı davacı bu seçim hakkını (Hamburg veya Esenler) kullanmamıştır. Bir dava için birden fazla (genel ve özel) yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkı davalıya geçer. Davalı, Hamburg Mahkemelerinin kesin yetkili olduğunu öne sürmüştür. Maddede düzenlenen yetki kesin olup yetkili yargı merci Hamburg Mahkemeleri olarak belirlenmiştir.
Türkiye Cumhuriyetinin taraf olduğu milletlerarası sözleşme hükümleri saklı olmak kaydıyla yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun hükümlerine göre tespit edilmelidir. Bu kapsamda bir uyuşmazlıkta MÖHUK’un 47. Maddesine göre, yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda taraflarca yapılacak yazılı bir sözleşme ile inhisari olarak kararlaştırılması halinde Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi sona erecektir.
Taraflar arasında sözleşme ile bu yönde çıkacak ihtilafta yetkili mahkeme ve dolayısı ile uygulanacak hukuk belirlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin X.1’inci maddesinde “müşterinin yaptığı hak talepleri konusundaysa yetkili yargı merci münhasıran Hamburg olacaktır.” hükmü konulmuştur. Taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan borç ilişkisi mevcut olup, bu ilişkiden doğan uyuşmazlıkların yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda tarafların anlaşma yapmasının mümkün olduğu, MÖHK. nun 47.maddesi gereğince “yer itibariyle yetkinin kamu düzeni veya münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde, taraflar aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan uyuşmazlığın, yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşabilirler” denildiği, dava da münhasır yetki ve kamu düzeni söz konusu olmadığı, sözleşme incelendiğinde, taraflar arasında geçerli bir tahkim(milletler arası yetki) sözleşmesinin bulunduğunun kabulü zorunlu olduğu, bu husus ilk itirazlardan olup karşı davalı vekili tarafından yanıtın süresi içinde ileri sürüldüğü, dolayısıyla, taraflar arasında geçerli bir tahkim(milletler arası yetki) sözleşmesi bulunduğundan, eş deyişle Mahkememizin yargılama yetkisi bulunmadığından MÖHUK 47, HMK 114/1-a maddeleri uyarınca Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunmaması, taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen yetki şartının geçerli olduğu ve uyuşmazlığın bu şartta (sözleşmenin X.1’inci maddesi) tahkime bağlandığı ve MÖHUK 40-47 maddeleri gereğince Mahkememizin yargı hakkının bulunmadığı, tahkim şartının bulunması nedeniyle yetki itirazının kabulü ile HMK.413.madde gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve Kurul’un takdirine göre;
1.-Karşı davacı tarafından açılan davanın 6100 sayılı HMK’nın 413.maddesi gereğince tahkim şartı noksanlığından USULDEN REDDİNE,
2.- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 59,30 TL karar ve ilâm harcının, peşin alınan 769,34 TL harçtan indirilerek artan 710,04 TL harcın, karar kesinleştiğinde istemi ve başvurusu halinde davacıya iadesine,
3.-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,

5.-Davalı tarafından bu dava yönünden yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
6.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davalı yararına hesaplanan 4.080,00 TL maktû vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda; kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere 22/09/2021 tarihinde oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.

Başkan … Üye … Üye … Kâtip
¸ ¸ ¸ ¸