Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/519 E. 2022/374 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/519 Esas – 2022/374
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2021/519 Esas
KARAR NO : 2022/374

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/09/2021
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİHİ : 16/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından gerçekleştirilen “Devlet Hava Meydanları İşletilmesi Genel Müdürlüğü ve Bünyesindeki Havalimanları ile Havalimanlarına bağlı Seyrüsefer İstasyonlarına 01/04/2019-30/06/2019 Tarihleri Arasında Toplam 3505 Personel Özel Güvenlik Hizmeti Alımı” işi için yapılan 2019/119001 ihale kayıt nolu İhalenin davalı uhdesinde kaldığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin “Sözleşme bedeline dahil olan giderler” başlıklı 7. Maddesinde, “Taahhüdün (ilave işler nedeniyle meydana gelebilecek artışlar dahil) yerine getirilmesine ilişkin; ulaşım, sigorta, vergi, resim ve harç giderleri ilk personel ücretleri, vergi ve sigorta primleri, personele ilişkin diğer yasal yükümlülükler, personelin yemek, yol, kıyafet ve teçhizat bedelleri, mali sorumluluk sigortası bedeli ile hizmetin yürütülmesine ilişkin ihale dokümanında belirtilen diğer giderler sözleşme bedeline dahildir” denmekte olduğunu, yine ihaleye ilişkin İdari Şartnamenin “Teklif fiyata dahil olan giderler” başlıklı 25. Maddesinin 25.3 maddesinde teklif fiyata dahil olan giderler belirtimekte olup maddenin 25.3.4 fıkrasında, “Hizmetin yürütülmesine ilişkin ihale dokümanında belirtilen diğer giderlerin teklif fiyatına dahil olacağının ifade edildiğini, Kamu İhale Genel Tebliğinin 78.30. Maddesinde, “Personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ihalelerinde isteklilerin teklif bedelleri varsa yüklenici karı ile aşağıdaki bileşenlerden oluşur: a) Asgari İşçilik Maliyeti: İhale tarihinde yürürlükte bulunan brüt asgari ücret veya idari şartnamede brüt asgari ücretin yüzde (%) fazlası olarak belirlenen ücret (ulusal bayram ve genel tatil günleri ile fazla çalışma saatlerine ilişkin ücretler dahil), nakdi bedeli gibi prime esas kazancın hesabında esas alınan işçiliğe bağlı diğer ödemeler) ve işveren sigorta primler inin toplam tutarı asgari işçilik maliyetini oluşturur. b) İşçilikle Bağlantılı Ayni Giderler: İdari şartnamede işçi sayısıyla bağlantı olarak teklife dahil edilmesi öngörülen ayni giderler teklif bileşeni kabul edilir. c) Hizmetin Yürütülmesine Yardımcı Unsurlar: İhale konusu hizmet işinin yürütülmesinde yardımcı nitelikte olan ve idari şartnamede belirtilen unsurlar teklif bileşeni kabul edilir, ç) Sözleşme Giderleri ve Genel Giderler: ihale ve sözleşmeye ilişkin damga vergileri, Kamu ihale Kurumu payı ve noter masrafları gibi sözleşme giderleri ile amortisman, ihale konusu işte kullanılacak giyim gideri, oryantasyon (ihale konusu işe uyum) eğitimi gideri, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanı ücreti ile çalışanlara verilecek eğitim gideri, silahlı alış eğitim gideri, özel güvenlik mali sorumluluk sigortası gideri, yaka kartı, önemli bir bileşen olarak değerlendirilmeyen ilaçlama gideri, toplu ulaşım kartı bedeli ve bu nitelikteki genel giderleri karşılamak üzere, birim fiyat teklif cetvelinde yer alan her bir işçilik birim fiyatı üzerinden; işçi sayısı üzerinden teklif alınması idarece uygun görülmeyen iş kalemi/kalemleri için ise çalıştırılacak her bir personelin işçilik maliyeti üzerinden, %4 oranında hesaplanan sözleşme giderleri ve genel giderler teklif bileşeni olarak kabul edilir.” denmekte olduğunu, müvekkili Kuruluş tarafından çıkılan hizmet alımı ihalesine ilişkin dokümanlarda açıkça Kamu İhale Genel Tebliğindeki düzenleme uyarınca, sözleşme giderleri ve genel giderler adı altında ihale karar pulu ve sözleşme damga vergilerinin de yükleniciden tahsil edileceğinin belirtildiğini, davalı şirketin bu hizmet alımı ihalesine katılmakla ihale ve sözleşmeden kaynaklanacak damga vergilerini de üstlenmiş olduğunu, yapılan ihale neticesinde, ihalenin davalı yüklenici şirket uhdesinde kalmasına karar verilerek davalı şirketle sözleşme imzalandığını, bu kapsamda davalının imzaladıkları ihale dokümanlarında da taahhüt ettiği üzere ilgili vergi dairesine 352.014,91TL ihale karar pulu bedelini hiçbir ihtirazı kayıt koymaksızın yatırdığını, işe ilişkin sözleşmenin imzalanması ve işin başlamasından hemen sonra davalı yüklenici şirket tarafından, vergi dairesine ödenen ihale karar pulu bedellerinin kendilerinden tahsil edilmesinin hukuka aykırı olduğu iddiasıyla Ankara Vergi Dairesi Başkanlığına karşı Ankara …Vergi Mahkemesinin E.2019/418 sayılı dosyasıyla dava açıldığı ve bu davada Mahkemece verilen 09.07.2019 günlü kararla davanın kabul edilerek ihale karar pulu bedelinin yüklenici şirkete iadesine karar verildiğini, müvekkili tarafından bu davaya istinaf aşamasında müdahil olunmuş ise de Ankara Bölge İdare Mahkemesi 4. Vergi Dava Dairesinin 11.02.2020 gün ve E.2019/1816, K.2020/113 sayılı kararıyla Vergi Dairesi Başkanlığının istinaf talebinin reddine karar verildiğini, davalı tarafından ödenen paranın iade alınması sebebiyle Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından cezalı şekilde müvekkilinden 377.245,93.TL olarak 09.08.2019 tarihinde tahsil edildiğini, davalı yüklenici şirket ile müvekkili Kuruluş arasında imzalanan özel hukuka tabi sözleşme gereğince huzurdaki uyuşmazlığın esasını oluşturan ihale karar pulundan doğan sorumluluğun doğrudan doğruya yüklenici davalı şirkete ait olduğunu, davalı şirketin, işin başlamasından hemen sonra Vergi Dairesi Başkanlığı husumetiyle açtıkları dava neticesinde, Vergi Mahkemelerinin uyuşmazlıkta özel hukuktan kaynaklanan meseleleri inceleyememesinden istifade ederek, ihale karar pulunun müvekkili Kuruluş tarafından ödenmesine neden olmasının açıkça sözleşmeye ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin bu zararının davalı tarafından tazmin edilmesi gerektiğini belirterek ihale karar pulu bedeli 377.245,93TL nın davalıdan avans faiziyle tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı kurum tarafından ihaleye çıkarılan “Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü ve bünyesinde bulunan Havalimanları Havalimanlarına Bağlı seyrüsefer yardımcı istasyonlarına 01/04/2019-30/06/2019 tarihleri arasında toplam 3505 personelle Özel Güvenlik Hizmet Alım işi”nin müvekkili uhdesinde kalması neticesinde müvekkili ile ihale makamı davacı kurum arasında 2019/119001 ihale kayıt numaralı sözleşme imzalandığını, İmzalanan sözleşmeye istinaden 27.03.2019 tarihinde ilgili Vergi Dairesine ödenmek üzere Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin TR12 0001 5001 5800 9545 7905 63 İBAN numaralı hesabına 352.014,91 TL Karar Damga Vergisi ödemesi yapıldığını, İhale makamı DHMİ’nın ise Müvekkili adına bu ödemeyi Maltepe Vergi Dairesi’ne yaptığını, yapılan Karar Damga Vergisi ödemesinin, ihale makamı idare tarafından müvekkili adına yapıldığı için ödeme sırasında ihtirazı kayıt konulamadığını, 16.04.2019 tarihinde 411280 evrak kayıt numaralı başvuru ile ihtirazı kayıt eklendiği ve hak kaybı olmaması için hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirilen damga vergisinin iadesi talebi ile Ankara …Vergi Mahkemesi’nde damga vergisinin iadesi davası açıldığı ve mezkur mahkemenin 2019/418 esas ve 2019/726 karar sayılı kararı ile davanın kabulüne hükmedildiğini, Hükmün maddi ve şekli anlamda kesinleşmemiş olup halihazırda Danıştay incelemesi aşamasında olduğunu, Ankara …Vergi Mahkemesinin 2019/418 Esas ve 2019/726 Karar Sayılı kabul hükmünün İstinaf talebinin reddedilmesi üzerine davaya müdahil olan Dhmi Genel Müdürlüğü tarafından kararın temyiz edildiği ve derdestlik itirazlarının mevcut olduğunu, dava dilekçesine dayanak teşkil eden ihale sözleşmesinin “Sözleşme bedeline dahil olan giderler” başlıklı 7. maddesinde “Taahhüdün yerine getirilmesine ilişkin…..vergi, resim, harç giderleri ile personel ücretleri diğer giderlerin..” sözleşme bedeline dahil olduğunun düzenlediğini, “Taahhüdün yerine getirilmesi” ifadesinden anlaşılan sözleşmenin yapılmasının ardından sözleşme kapsamında ortaya çıkacak diğer giderlerin sözleşme bedeline dahil olduğunu düzenlemekte yani zamansal olarak sözleşmenin imza edilmesinden sonraki işin görülmesi aşamasında ortaya çıkacak giderleri kastetmekte olduğunu, karar pulu bedelinin ise idarenin ihale kararı almasının mali bir neticesi olduğunu, bu damga vergisi özelinde vergiyi doğuran olayın, ihale makamının ihale kararı alması ve bunu imza etmesi, dolayısıyla ihale karar pulu bedelinin sözleşme kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, Sözleşme hükümleri gereğince ihale karar pulundan müvekkilinin sorumlu olduğu iddiasının yerinde olmadığından davanın esastan reddi gerektiğini belirtmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından ödenen ihale karar pulu ve sözleşme damga vergisi bedelinin davalıdan istirdadının gerekip gerekmediğinin belirlenmesi noktasındadır.
Taraflarca delil olarak dayanılan yazışma ve sözleşme örnekleri, ödemeye dair belge, idari şartname, Ankara …Vergi Mahkemesinin 2019/418 Esas sayılı dosya örneği ve diğer belgeler dosyaya sunulmuş ve yazılan müzekkereler ile temin olunmuştur.
Mahkememizce ekonomist ve nitelikli hesap uzmanı bilirkişiden oluşturulan bilirkişi kurulundan 30/03/2022 tarihli rapor aldırılmıştır.
Bilirkişi kurulunca, damga vergisi mevzuatı kapsamında buna ilişkin yargı kararları da taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi kapsamında irdelenerek, sonuç olarak davacı DHMİ Genel Müdürlüğü’nün uyuşmazlığa konu dava dışı kuruma ödediği 377.245,93 TL tutarındaki vergi ve cezalarını, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre davalı taraftan talep edebileceği sonucuna varılmıştır.
Rapor gerekçeli ve denetime elverişlidir. Rapora itiraz hukuki ağırlık taşımakla ayrıca ek rapor alınması cihetine gidilmemiştir.
Davanın çözümü için herşeyden önce ihale kararının nispi damga vergisinin kim tarafından ödenmesi gerektiğinin açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
488 sayılı damga vergisi kanununun 3.maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu, resmi daireler ile kişiler arasındaki işlemlere ait kağıtların damga vergisini kişilerin ödeyeceği belirtilmiştir. Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “II.karararlar ve mazbatalar” başlıklı bölümünün 2.fıkrasında, ihale kanunlarına tabi olan veya resmi daire ve kamu tüzel kişiliğe haiz kurumların hertürlü ihale kararlarının nispi damga vergisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır. Bunun yanında davacı kurum 233 sayılı KHK’de yer verilen resmi daireler arasında sayılmadığı gibi kendi ana statüsü 3.maddesinde de kurumun bir resmi daire olmadığı, bir iktisadi devlet teşekkülü olduğu belirtilmiştir. Özetlenen söz konusu mevzuat hükümleri gözetildiğinde sözleşme öncesi alınan ihale kararına ilişkin olarak ödenen damga vergisinden dolayı mükellefin davacı kurum olduğu açıktır.
Ancak kanuni yükümlülüğe rağmen sözleşmenin imzalanması sırasında davacıya ait kanuni yükümlülüğün davalı tarafından yerine getirileceğine dair bir anlaşma yapılması mümkün olup bu yönde bir anlaşmanın varlığı halinde sözleşme ilişkisine dayalı olarak davacının ödediği damga vergisini davalıdan talep etme hakkı bulunabilecektir.
Davacı taraf, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7/1, idari şartnamenin 25., 25.3, 25.3.4, maddelerine dayalı olarak sözleşme öncesi ihale kararı damga vergisinin de davalı tarafça ödenmesinin kararlaştırıldığını iddia etmektedir. Söz konusu maddeler incelendiğinde tamamının hizmet alım sözleşmesi imzalanması ile doğacak damga vergisini kapsadığı, sözleşmenin imzasından önceki döneme ait ihale damga vergisini kapsamadığı anlaşıldığı gibi sözleşmede ihale damga vergisinin davacı üzerinde kalacağına dair yazılı bir hüküm de yer almadığı belirlenmiş olmakla birlikte, eldeki davanın ve taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin ayrıca Türk Borçlar Kanunu 19.madde ve 13.madde kapsamında da irdelenmesi gerekmektedir.
TBK.19. maddeye göre “bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.” TBK.13.maddede “kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleşme metni ile çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.” düzenlemeleri mevcuttur. Söz konusu hükümler gözetildiğinde öncelikle tarafların gerçek iradelerinin tespiti ve yazılı yapılan sözleşmeye rağmen tarafların yan hükümler yönünden (sözleşme öncesi ihale damga vergisinin kim tarafından ödeneceği) yönünden sözlü anlaşmaya varıp varmadıklarının belirlenmesi gerekmektedir.
Kamu ihale genel tebliğinin 78.30.maddesinde ihale ve sözleşmeye ilişkin damga vergilerinin teklif veren firmaya ait olduğu düzenlenmiştir. Davacı kurum adına sözleşme imzalayan kişilerin bu tebliğ ile bağlı oldukları ortadadır. Tebliğe aykırı davranış çalışanların idari ve hukuksal sorumluluğunu doğuracaktır. Davacı kurum adına sözleşme imzalanırken kurum adına hareket edenlerin ihale damga vergisininde davalı tarafından ödenmesi gerektiğini bildirdikleri ve davalı adına hareket edenlerin de bunu kabul ettikleri ortadadır. Dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde bu durum iddia ve ikrar edilmektedir. Zaten davalı tarafa, damga vergisi ödenmesi sonrasında sözleşmenin imza edileceği bildirildiği için öncelikle vergi dairesine giderek ihale damga vergisini ödemiş sonrasında sözleşme imzalanmış ve sözleşme imzalandıktan sonra mükellefin davacı idare olduğu iddiası ile idari yargıda dava açmıştır. Taraflar arasındaki hukuki ilişkinin oluş şekli bu şekilde belirlendikten sonra mahkememizce davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme ve eki şartnamelerde açık bir hüküm olmasa dahi sözleşme imzalanmadan önce, ihale damga vergisinin davalı tarafça ödeneceği konusunda tarafların sözlü olarak anlaştıkları ve bu anlaşmanın TBK.13/1 maddesi uyarınca mümkün olduğu sonucuna varılmış, davalı tarafın, kamu gücü nedeniyle zorunlu olarak damga vergisini ödediği yönündeki savunmasına ise; bu durumda davalının damga vergisini ödemeyip sözleşmenin imzalanmamasına dayalı olarak doğan zararın tazminini talep imkanı bulunduğu bir başka deyişle en fazla, sözleşmenin imza edilmemesi sonucu ile karşılaşabileceği ve buna rağmen doğan zararların tazminini talep etme imkanı varken sırf sözleşmenin imzası için damga vergisi ödemesinin ve sonrasında bunun iadesini sağlamasının medeni kanunun 2.maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırı olduğu değerlendirilmek suretiyle davacının esas itibariyle kendi üzerinde olan ihale öncesi damga vergisi ödeme yükümlülüğünü sözlü varılan anlaşma gereği davalıya yansıttığı ve bu haliyle ödenen damga vergisini davalıdan talep edebileceği ve yine davacının ödemek zorunda kaldığı vergi ziyaı cezası ile gecikme faizinin de davalının haksız tutumundan kaynaklandığı kabul edilerek ve davacının damga vergisi, gecikme faizi, vergi ziyaı cezası olmak üzere toplam 377.245,93 TL’yi davacının vergi dairesine ödediği 09/08/2019 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini istemekle haklı olduğu değerlendirilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
377.245,93 TL’nin 09/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Bu karar nedeniyle alınması gerekli 25.769,67 TL harçtan peşin alınan 6.442,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 19.327,25‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 34.857,22 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 8.577,22‬ TL yargılama giderinin (harçlar dahil) davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekili Av. …’nin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.08/06/2022