Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/467 E. 2022/606 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2021/467 Esas
KARAR NO : 2022/606

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2016
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİHİ : 07/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı Vekili ; Taraflar arasında 23.06.2015 tarihli Sözleşme ile bir adet asansörün davacı tarafından yapımı konusunda anlaşma yapıldığını, 25.12.2015 tarihinde asansörün tutanak ile teslim edildiğini, davalının 21 gün gecikme sebebiyle 1.600 Euro gecikme cezası uygulayacağını bildirdiğini ve kesinti yaptığını, davacının geç teslimden dolayı kusurlu bulunmadığını, bu sebeple, 2.495,05 Euro’nun tahsil tarihindeki Türk Lirası karşılığı ile 347,98 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT :
Davalı Vekili ; Taraflar arasında 23.06.2015 tarihli Sözleşme ile bir adet asansörün yapımı ve montajı işinin davacı tarafından üstlenildiğini, sözleşmenin 3.maddesine göre, sözleşmenin imzalanması, teknik detayların belirlenmesi, projelerin onayı, avans ödemesinin yapılmasını takip eden beş ay içerisinde asansörün işler vaziyette teslimi gerektiğini, davacının 25.12.2015 tarihinde 21 gün gecikme ile teslim ettiğini ve 1.600 Euro gecikme cezası kesildiğini, davacının alacağının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, taraflar arasında imzalanan eser sözleşmesi kapsamında yer alan işin sözleşmede ön görülen süre içerisinde davacı tarafından teslim edilmediği iddiası ile kesilen cezanın haksız olduğu belirtilip, davalıdan geri alınması istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında 23.06.2015 tarihinde ” İşverenin T.B.M.M. KAMPÜS inşaatında tesis edilecek 1 adet asansörün ekte belirtilen teknik özelliklere göre imal ve temin edilerek montajının yapılması ve çalışır durumda teslimini konu alan sözleşme ” düzenlendiği taraflar arasında çekişmeye konu değildir. Davalı taraf davacının sözleşme hükümleri uyarınca üstlendiği eserin sözleşmede belirtilen süre içerisinde teslim etmediği iddiası ile 25/12/2015 tarihinde davacının alacaklarından 1.600,00 Euro’nun gecikme cezası olarak kesilmesi işlemini gerçekleştirmiştir. Davacı ise süre yönünden sözleşmeye aykırı davranmadığını, bu nedenle hakkında düzenlenen ve hak edişinden kesilen ceza miktarının yerinde olmadığını belirtip, yapılan kesintinin ve sözleşmede kararlaştırılan ödemenin geç yapılmasından kaynaklı %1 vade farkının iadesine karar verilmesini istemektedir.
Sözleşmeye konu iş ile ilgili tüm kayıtlar temin edildikten sonra üç kişiden oluşan bilirkişi kurulundan 14/03/2019 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi sözleşmenin 3. Maddesi ile işin süresi işe başlama tarihinden itibaren 5 ay olarak belirlenmiş, Asansör kuyuları iş programına göre inşa işleri tamamlanmış olarak Yükleniciye(Davacı) sözleşme tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde ayrı bir teslim tutanağı ile teslim edilecektir. Bundan kaynaklı olası gecikmeler İşveren tarafından gözönünde tutulup bu süre teslim tarihine ekleneceğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 25/12/2015 tarihli işin eksiksiz teslim edildiği ve davalı tarafından 33.928,00 Euro ödeme yapıldığı konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı iş veren tarafından davacı hakkında uygulanan gecikme cezası yukarıda belirtilen asansörün çalışır vaziyette tesliminin belirtilen sürede gerçekleştirilmemesine ilişkindir. Sözleşme ile işin tamamlanması için gereken süre 01/12/2015 tarihi olarak belirlenmiştir. Sözleşmede Davacı yüklenicinin asansör alanında çalışabilmesi için asansör kuyularının inşa işleri tamamlanmış olarak sözleşme tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde ayrı bir teslim tutanağı ile teslim edileceği kararlaştırılmış ancak dosya kapsamında sunulan belgelerden kuyuların davacıya tesliminde gecikme yaşandığı buna ilişkinde davalı işverene uyarıda bulunulduğu tespit edilmiştir. Ayrıca davalının 17.12.2015 tarihinde asıl işverenin T.B.M.M.’ne işin yapımının tamamlandığını ve geçici kabule hazır olduğunu bildirdiği ve taraflar arasında 24.12.2015 tarihinde Geçici Kabul Tutanağının düzenlendiği anlaşılmıştır.
Toplanan delillere göre ; Davacı ile davalı idare arasında 23.06.2015 tarihli sözleşme imzalandığı, davacının bu sözleşmeden kaynaklanan işi iki aşamada gerçekleştirmesi gerektiği, asansör kuyularının çalışmaya uygun şekilde davacıya tesliminin ve gecikmesinden kaynaklanan hususların davalı sorumluluğunda olduğu, sözleşme tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde ayrı bir teslim tutanağı ile teslim edileceği kararlaştırılmış ise de dosya kapsamındaki davacı ve davalı taraf arasındaki yazışmalardan tesliminin yapılmadığı anlaşılmış ve davalı tarafça da bu durumun aksi ıspatlanamamıştır. Davacı alt yüklenicinin kusurundan kaynaklanan bir gecikme olduğunu davalı ıspatlayamamıştır. Bu haliyle dava konusu işin süresinde teslim edilmemesinden davalının sorumlu olduğu davacıya yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığı tespit edilmiştir. Sözleşmede davalı tarafından sözleşme bedelinin %20’sinin avans olarak siparişle birlikte, %60’ının malzemenin şantiyeye tesliminde, %10’nun montaj başlangıcında ve %10’nun geçici kabul ile birlikte ödeneceği taahhüt edilmiş ancak 2. Ödemenin 656,00 Euro eksik yapıldığı, 3. Ödemenin de geç yapılara temerrüde düşüldüğü anlaşılmıştır. Davalının davacı alacağından yaptığı cezai şart kesintisine gerekçe gösterdiği bir diğer husus olan işçilik alacakları savının haklılığı da ıspatlanamamış, davalı defter ve kayıtlarında yapılan incelemede hangi işçi için ödemede bulunduğunu belgelendiremediği tespit edilmiştir. Davalı tarafın sözleşme kapsamında işin geç teslimine ilişkin olarak yapmış olduğu kesintinin haklı olmadığı anlaşılmıştır. Davacı taraf herne kadar vade farkı talebinde bulunmuş ise de taraflar arasında imzalanan sözleşmede vade farkının ne şekilde talep edileceğine ilişkin bir düzenleme oladığı ve davacının davalı taraf adına düzenlediği bir vade farkı faturasının da bulunmadığı anlaşıldığından davacının vade farkı talebinde bulunamayacağı anlaşılmış ve davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir. Mahkememizden verilen 10/04/2019 tarihli kararın, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi’nin 2020/718 Esas, 2021/690 Karar sayılı ilamıyla “…Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihat ve uygulamaları ve Hukuk Genel Kurulu kararlarına göre mahsup talebi itiraz niteliğinde olduğundan, karşı dava şeklinde ileri sürülmesine gerek olmadığı gibi yargılamanın her aşamasında ileri sürülüp mahkemece dikkate alınması zorunludur. Somut olayda, davalı vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde davacının kaçak işçi çalıştırdığı iddiasıyla SGK’ya ödemek zorunda kaldığını beyan ettiği bedel yönünden mahsup talebinde bulunduğu; ancak Mahkemece bu talebin gerekçeli kararda yöntemince tartışılmadan yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. O halde Mahkemece yapılacak işlem; davalı tarafın mahsup talebinin re’sen dikkate alınarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında araştırma yapılması, gerekirse davalıya açıklama yapmak üzere imkan tanınması, bu yönde taraf delillerinin toplanması, SGK ‘dan araştırma yapılması; delillerin toplanmasından sonra denetime elverişli ek rapor alınması; sözleşme hükümleri de dikkate alınarak ispat edilmiş ödeme varsa mahsubundan sonra sonuca gidilerek karar verilmesinden ibaret olacaktır..” denilmek suretiyle kaldırılarak dosyanın mahkememize gönderildiği görülmüş, ilam doğrultusunda ilgili yerlerden belgeler getirtilerek bilirkişi heyetinden davalı yanın işçilik alacaklarına dair yapmış ödemeler olup olmadığına ilişkin rapor alınmış, 06/07/2022 tarihli raporda 2.459,05 Euro’dan asgari işçilik uygulamasına göre hesaplanan 630,00 Euro’nun düşülmesi neticesinde davacı … Asansör San. ve Tic. A.Ş.’nin (2.459,05-630)-1.829,05 Euro alacaklı olabileceğini, dava tarihi olan 22.09.2016 tarihindeki EURO efektif satış kuru (3,3209) esas alındığında, davalı şirket tarafından davacı şirketin alacağından kesildiği ticari kayıtlarda belirtilen 9.498,68.TL’nin EURO karşılığı (9.498,68-TL/3,3209-2.860,27-EURO) 2.860,27 EURO olarak hesaplandığından, mahsup talebi dikkate alındığında, davacı şirketin bakiye alacağının bulunmadığının bildirildiği, anlaşılmış düzenlenen bilirkişi raporunun denetime elverişli ve dosya kapsamı gelen yazı cevapları ile uyumlu olduğu anlaşılmakla hükme esas alınarak, davacının hesaplanan alacağından davalı yanca yapılan işçilik ödemelerinin düşülmesi sonucunda davacının bakiye alacağının kalmadığı anlaşılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Bu karar nedeniyle alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 147,43 TL harçtan çıkartılarak geriye kalan 66,73 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 8.633,79 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 36,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, davacı vekili Av. …’ün yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğnuda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.112/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸

Not : Bu evrak 5070 sayılı Elektronik imza yasası kapsamında imzalanmıştır.