Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/464 E. 2021/793 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/464 Esas
KARAR NO : 2021/793

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2020
KARAR TARİHİ : 02/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip konusu 02/06/2017 düzenleme tarihli, 02/09/2017 vade tarihli 100.000,00 TL miktarlı bono olan Ankara … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının borcu, müvekkilinin aval veren sıfatıyla icra tehdidi altında bulunması sebebiyle 13/07/2020 tarihinde asıl alacak, faiz, vekalet ücreti, masraf ve harç dahil olmak üzere dosya kapak hesabının tamamı 168.506,84 TL olarak ödendiğini, aval verenin kanuni başvuru hakkı uyarınca işbu davaya konu icra dosyası ile ödenen miktarın genel haciz yoluyla tahsili ile tabi ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığında, davalının itiraz ettiğini bildirerek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı davaya cevap vermemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Dava, kambiyo senetlerine dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali isteminden ibarettir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda mahkememizin görevsizliğine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine , Ankara BAM 22.Hukuk Dairesinin 2021/255 esas, 2021/1048 karar Sayılı kararı ile “….İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı yan avalisti olduğu bono nedeni ile bono bedelini ödemek zorunda kaldığını, ödemiş olduğu tutarın tahsili için bononun keşidecisinden tahsili için giriştikleri takibe haksız olarak itiraz edildiğini beyanla eldeki itirazın iptali davası açmış, mahkemece taraflar arasındaki ilişkinin mutlak ticari dava olmadığı gerekçesi ile dilekçeler aşaması yerine getirilmeksizin tensip ile asliye hukuk mahkemesine görevsizlik karar vermiştir.
Öncelikle dava, 6100 sayılı HMK’nın yürürlükte olduğu 12.03.2019 tarihinde açılmıştır. 6100 sayılı HMK’da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenleme yapılmıştır. Bunlar; 1-Davanın açılması ve dilekçeler aşaması, (Madde 118,126-136) 2-Ön inceleme, (Madde 137-142) 3-Tahkikat (Madde 143-293) 4-Sözlü yargılama (Madde 184-186) ve 5-Hükümdür (madde 294). Dava şartları ve ilk itirazlar ön incelemede sonuca bağlanır. Ön inceleme ise dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesinden sonra yapılır (HMK. m.137/1, 139/1 ilk cümle). Buna göre, usule ilişkin kararın verilebilmesi için; dava dilekçesinin davalıya tebliği, cevap süresinin (HMK. m. 127/1) beklenmesi, süresi içinde cevap verilmesi halinde davacıya tebliği, onun cevaba cevap verme süresinin (HMK. m.136/1) beklenmesi, davacı dilekçe verdiğinde bunun davalı tarafa tebliği ve davalının ikinci cevap süresinin beklenmesi zorunludur. Mahkemenin, dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verebileceğini öngören aynı Kanun’un 138. maddesi hükmü, dilekçelerin karşılıklı verilmesi zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Bu hüküm, hakime belirtilen hususlar hakkında gerekmiyorsa ön inceleme duruşması yapmaksızın karar verebilme yetkisi tanır. Ön inceleme duruşması yapmaksızın dosya üzerinden karar verilebilmesi için de davanın ön inceleme aşamasına getirilmiş olması gereklidir. Yasa’nın 137/1. fıkrasında, ön incelemenin dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra yapılacağının açıkça öngörülmüş olması karşısında, dava şartlarının mevcut olup olmadığının davanın her aşamasında hakim tarafından kendiliğinden gözetileceğine ilişkin 115/1.madde hükmü de bu hususlarda, davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden karar verilebileceğine izin verir tarzda bir yoruma elverişli değildir.
Diğer yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Kanun’dan farklı olarak iddia ve savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasağını dava ve cevap dilekçesinin verilmesiyle başlatmamış; bu yasağı, dilekçelerin karşılıklı verilmesinin tamamlanmasına kadar ileriye ötelemiştir. Tarafların bu haklarını kullanabilmeleri, dilekçelerin karşılıklı olarak verilmesini veya bunun için kanunda belirlenen sürelerin geçmesini gerekli kılar. 6100 sayılı HMK’nın 138. maddesi uyarınca dava şartları hakkında dosya üzerinden karar verilebilir ise de; bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekir.
Bu genel anlatımlar ışığında somut olaya gelince; mahkemece davalıya dava dilekçesi tebliğinin yapılmayıp, dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik nedeniyle usulden ret kararı verilmesi Anayasa’nın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkına aykırıdır.
Bu nedenlerle Mahkemece 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeyip dilekçeler aşaması tamamlanmadan görevsizlik nedeniyle usulden ret kararı verilmek suretiyle davalının hukuki dinlenilme hakkına aykırı davranılması usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemenin kabulüne göre de; davacı yan aval veren olarak TTK m. 702/3 hükmüne dayalı olarak kambiyo senedinden ötürü lehine taahhüt altına girmiş olduğu kişiye kambiyo senedinin bedelini ödediği iddiası ile istemde bulunduğu dikkate alındığında TTK m. 4 hükmü uyarınca mutlak ticari nitelikte bir dava olup görevsizlik kararı verilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararının HMK m. 353 hükmü uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememizin 18/12/2020 tarihli 2020/655 esas 2020/741 karar sayılı ilamı kaldırılarak dosya mahkememize iade edilmiş 2021/464 esas sırasından yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce davaya dayanak gösterilen Ankara … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyaları örnekleri celbedilerek incelenmiş, 02/12/2021 tarihli celsede yapılan ön incelemede davacı vekili tarafından senet aslı, incelenmek üzere mahkememize tevdi edilerek mahkememizce incelenmiş, yapılan incelemede Senedin Ankara … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak senet olduğu, incelenen senet aslının davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulan senet örneği ile tamamen aynı olduğu, üzerinde herhangi bir oynama bulunmadığı, senet arkasında Mustafa ÖZÇELİK cirosunun bulunduğu, 02/06/2017 keşide tarihli, 02/09/2017 ödeme tarihli 100.000,00 TL bedelli senet olduğu, keşidecinin …, avalin … olarak yer aldığı görülmüştür.
İncelenen senet aslı davacı vekiline iade edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının aval olarak Ankara … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında aleyhine yapılan takip nedeniyle dosya borcunu kapatması nedeniyle, 13/07/2020 tarihinde yaptığı ödemeyi takip konusu senedin keşidecisinden talep edip edemeyeceği noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; incelenen senet aslı kapsamı ile Ankara … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası kapsamına göre aval olduğu anlaşılan davacının Ankara … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında yapılan takip sonucu dosya borcunu 168.506,84 TL olarak icra takip dosyasına 13/07/2020 tarihinde ödeyerek borcu kapattığı, akabinde Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında işlemiş faiz tutarı ile birlikte icra tehdidi altında ödediği tutarı davalı borçludan talep ettiği, davalının haksız itirazı ile takibin durduğu, TTK’nın 702/3 maddesi hükmü çerçevesinde davacının talebinin yerinde olduğu açıkça anlaşıldığından davanın kabulüne yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
Davalının Ankara … İCra Müd.’nün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin; 168.506,84 TL asıl alacak, 2.908,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 171.414,84 TL alacak üzerinden aynen devamına,
Asıl alacağa (168.506,84 TL) takip tarihinden geçerli olmak üzere yıllık %9 yasal faiz yürütülmesine,
Hükmolunan alacağın (171.414,84 TL) %20’si oranında takdir edilen icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Bu karar nedeniyle alınması gerekli 11.709,35 TL harçtan peşin alınan 2.070,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 9.639,08 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 20.234,41 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 2.296,27 TL (dava açılışında ödenen harçlar toplamı ile yapılan masraflar dahil) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, Davacı Vekili Av. …’ın yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..02/12/2021

Katip …

Hakim …