Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/416 E. 2021/511 K. 16.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/416 Esas
KARAR NO : 2021/511

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ : 16/07/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalıların ve dava dışı bir takım kişi ve kamu görevlilerinin çeşitli haklarını ihlal etiklerini, kendisine yönelik tehdit, hakaret, hürriyeti tahdit, kişi güvenliğini tehlikeye atma şeklinde bir takım suçlar işlendiğini, bu nedenlerle mahkemece resen takdir edilecek maddi ve manevi tazminatların davalılar ile devlet tarafından kendisine ödenmesi gerektiğini, davalıların şirketlerine ödemesi gereken maddi ve manevi tazminat miktarlarının tespit edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Dava dilekçesi davalılara tebliğe çıkarılmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Dava; maddi ve manevi tazminat isteminden ibarettir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticarî davalardır.
TTK 5/1.maddesi gereği ticarî davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Yargıtay 19. HD.’nin …K. sayılı kararında özetle;”Mahkemece, görülen davanın hukuki niteliği itibariyle davalının davacı şirketle olan iş akdine aykırı davranması nedeniyle açılan menfi tespit davası olduğu, her ne kadar bono, kambiyo senedi olarak TTK’nda düzenlenmiş ise de kambiyo senedinin doğumuna neden olan temel ilişki işçinin iş akdine aykırı davrandığı iddiasına dayandığı, davalının tacir olmadığı, davanın TTK’ nda sayılan mutlak ve nispi ticari dava niteliği bulunmadığı, davada iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş..” verilen görevsizlik kararı onanmıştır. Aynı şekilde Yargıtay 15. HD.’nin …K. sayılı kararlarında yine; “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlık için özel bir düzenleme bulunmadığından davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için tarafların tacir ve dava konusunun tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olması gerekir. İşin ticari iş olması davanın doğrudan ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Davacı ve davalının tacir olmadığı anlaşıldığından her iki tarafın tacir olma koşulu gerçekleşmediği için davaya bakmaya ticaret mahkemesi görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilmelidir. Bu nedenle mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan reddi gerekirken esasın incelenip davanın reddine karar verilmesi ve Antalya Bölge Adliyesi 7. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması uygun bulunmuştur.” temeldeki ilişkinin de ticari davaya vücut vermesi gerekmektedir.
Somut olayda, UYAP sistemi üzerinden yapılan kontrolde davacı olarak yer alan …’nin tek ortaklı bir şirket olup, ortağının … olduğu, davalı olarak gösterilen … isimli kişinin ise ticaret sicilinde dava dilekçesindeki adresi dikkate alınarak yapılan kontrolde aktif bir şirket kaydının bulunmadığı, en son … … İnşaat adıyla … olarak bir kayıt yer aldığı, ancak terk nedeniyle 31/12/2013 tarihi itibariyle faaliyetinin sona erdiği, bu durumda …’ın gerçek kişi olarak davada yer aldığı, diğer davalı olarak gösterilen …’nin ise şirket müdürü tarafından temsil edildiği, şirket müdürünün … isimli kişi olduğu, UYAP sisteminden çıkartılan ticaret sicil gazetesi kapsamından anlaşılmaktadır.
Davacı şirket yetkilisi tarafından 176 sayfa olarak düzenlenen dava dilekçesi kapsamından davalı gösterilen … ile diğer davalı şirket yetkilisi … isimli kişiler ile arasında kiralayan – kiracı ilişkisi bulunduğu, bu ilişki çerçevesinde taraflar arasında usulsüz elektrik kullanımı, tamir masraflarının ödenmesi vs konularında husumet oluştuğu, bu nedenle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ve Ankara İcra Mahkemelerinde davalar görüldüğü, dava dilekçesindeki anlatımlara göre bu süreçte davacı şirket yetkilisinin diğer davalı gerçek kişi ve şirket yetkilisi ile bu kişilerin yanında çalışan ve yakınları olarak isimlerine yer verilen ….,… Kişilerin tehdit, hakaret, hürriyetten yoksun bırakılma vs gibi eylemlerine maruz kaldığını ileri sürerek mahkememiz tarafından belirlenecek maddi ve manevi tazminatların tahsiline karar verilmesini istediği, yine bir kısım kamu görevlilerinin (PTT Çalışanları, adliyelerde görev yapan güvenlik görevlileri, zabıt katipleri, hakimler, savcılar… vs) haksız uygulama ve eylemleri nedeniyle TC Devletinin kendisine mahkememiz tarafından belirlenecek maddi ve manevi tazminat ödemesi gerektiğini belirterek çeşitli suç duyurusu taleplerinde bulunduğu, bir kısım tespitlerine ve çeşitli konulardaki açıklamalarına yer verdiği, arabuluculuk sürecini tamamlayamadığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde davacı olarak şirket gösterilmiş ise de dava dilekçesindeki anlatımlar kapsamında davacı şirket yetkilisi ile yukarıda bahsi geçen kişi ve kişiler arasında sorunlar yaşandığı, bu kişi ve kişilerin eylemleri nedeniyle maruz kaldığını bildirdiği davranışlara istinaden tazminat isteminde bulunulduğu, görev dışındaki dava şartları yönünden değerlendirmelerin görevli mahkemece yapılması gerektiği, uyuşmazlığın mutlak ticari davalardan olmadığı tespit edilmekle, mahkememizin görevli olmadığı değerlendirilmiştir.
Mahkemelerin görevi, dava şartıdır. (HMK m. 114/(1)-c)
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. (HMK m.115/(2))
Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.

Eldeki davada TTK m. 4/1 uyarınca; “her iki tarafın tacir olması” koşulu gerçekleşmediğinden ve dava dilekçesindeki anlatımlara göre uyuşmazlık mutlak ticarî davalardan olmadığından; TTK m.5 gereğince, Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HMK m.114/1-c, 115/2 uyarınca göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
Ankara Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduklarının tespitine,
Karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olduğnda dava dosyasının görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Süresi içerisinde görevli mahkemeye dava dosyasının gönderilmesi için başvuru yapılmaz ise dosyanın re’sen ele alınıp Mahkememiz tarafından açılmamış sayılması kararı verilmesine,

Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/07/2021

Katip …

Hakim …