Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/367 E. 2022/591 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2021/367 Esas
KARAR NO : 2022/591

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 04/11/2012
KARAR TARİHİ : 05/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİHİ : 21/10/2022

Mahkememizin yukarıdaki sırasına kaydı yapılan dava dosyasının yapılan incelemesi sonucunda;
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin …’daki … GmbH’a ihraç ettiği 327,450 kg elma suyu konsantresinin 20.01.1999 tarih ve HAM 01 numaralı konşimento muhteviyatı olarak davacı … … … Ltd. Acentasına ait … gemisi ile konteynıra yüklenerek Mersin’den …’a taşındığını, konşimentoya göre variller içindeki emtianın konteynıra yüklenmesi, istifi ve sayımı ve mühür işlemlerinin davalı tarafından yapıldığını, ancak elma suyu konsantresi dolu varillerin yükü taşımaya uygun olmadığını, ayrıca yüklemenin hatalı olduğunu, bu nedenle davacı … … …Ltd. Acentasına ait 9 adet konteynırın hasarlandığını, gemi ambarlarının dökülen elma konsantresinden ağır biçimde kirlendiğini, istif hatasından başka plastik varillerin üretim hatası yüzünden kapaklarının tam kapanmaması sonucu sızdırmazlık özelliğini yitirdiğini, istif ve ambalaj hatasının 15.9.1999 tarihli … Teknik Enstitüsünün raporu ile sabit olduğunu, yapılan inceleme soncunda tamire değmez şekilde hasarlandığı tespit edilen 8 adet konteynır için davacı … …Varna tarafından davacı … ….Ltd.ne 13.000-ABD doları tazminat ödeyerek kanunen halef olduğunu, konteynır hasarı nedeniyle uğranılan zararın 600 ABD doları tutarındaki kısmının sigorta sözleşmesi hükümleri gereğince sigortadan tahsil edilemediğini, liman işçilerinin elma suyu konsentresi ile kirlenen ve kaygan hale gelen gemi ambarlarında çalışmak istememeleri yüzünden temizlik ve tahliye işlemini başka bir firmaya 62.895,59-Alman Markı karşılığında yaptırmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek davacı ……Varnanın 13.000-ABD doları alacağının 23.08.1999 ödeme tarihinden itibaren, davacı … ….Ltd.nin 62.895,59-DM alacağının 15.04.1999 tarihinden itibaren, 600-ABD doları alacağının 23.08.1999 tarihinden itibaren yabancı paralara ödenen en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yada BK 83 maddesi uyarınca asıl alacak ve faizinin fiili ödeme tarihindeki TL karşılıklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; zarar tarihinden itibaren 1 yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, TTK 1061 maddesi uyarınca taşıyanın malların istiflenmesi, taşınması, elden geçirilmesi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyanın dikkat ve özenini göstermekle yükümlü bulunduğunu, yükün davalı tarafından konteynıra yüklenmiş olmasının davacının yükünün yüklenmesi ve istiflenmesindeki sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, bu işlemlere nezaret etmemesinin davacının kusuru olup sonuçlarına katlanması gerektiğini, davacının yükü teslim alırken istifin hatalı yapıldığına dair itiraz ileri sürmediğini, yükleme ve istifin gerçekte hatalı yapılmadığını, yükün bulunduğu varillerin hatalı üretildiği ve konteynırlara fazla yükleme yapıldığı iddasının kabul edilemeyeceğini, bazı konteynırların kapasitesinin 32 ton olduğunun belirtildiğini, davacının beyanından başka hasarlı konteynır miktarını gösterir bir belge olmadığını, yapılmayan veya çok düşük tutarlı yaptırılacak temizlik giderinin müvekkilinden istenemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
2-Bilirkişi raporları,
3-Tüm dosya münderecatı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Dava, deniz taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alıcağın tahsili istemine ilişkindir.
Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılama sırasında verilen 15.05.2003 tarih ve … E., … K sayılı davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı ve ihbar olunan tarafından temyizi üzerine, hükmün Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … K sayılı ilâmı ile ONANMASINA karar verildiği; davalı. vekilinin karar düzeltme talebine üzerine aynı Daire’nin 08.04.2005 tarih ve 2005/1970 E., 2005/3429 K. sayılı ilâmı ile karar düzeltme talebinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA karar verildiği; bozma üzerine Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.03.2007 tarih ve 2005/248 esas, 2007/85 karar sayılı ilamı ile, taraflar arasındaki uyuşmazlığın Deniz Ticareti taşımasından kaynaklanması nedeniyle mahkemenin görevsizliğine karar verildiği, ilamın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmün Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Başkanlığının 23.10.2008 tarih ve 2007/8399 esas, 2008/11763 karar sayılı ilamı ile “mahkemenin dava tarihinde görevli olduğunun kabulü ile, esasa girilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır” gerekçesiyle BOZULMASINA karar verildiği; bozma sonrası Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01.03.2007 tarih ve 2005/248 E., 2007/85 K. sayılı ilamı ile “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın deniz ticareti ve taşınmasından kaynaklandığı ve bu nedenle de ….mahkememizin görevsizliği ile dosyanın 1 Nolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine…” kararı verildiği, kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmün, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın …. K. sayılı ilamı ile genel mahkemenin dava tarihinde görevli olduğunun kabulü ile esasa girilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi, gerekçesiyle BOZULMASINA, kararı verildiği; bozma üzerine, Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … K. sayılı kararı ile “davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verildiği; kararın davalı ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine hükmün, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … K. sayılı ilamı ile ONANMASINA karar verildiği; davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine aynı Daire’nin …K. sayılı ilâmı ile karar düzeltme talebinin kabulü ile, hükmün BOZULMASINA karar verildiği görülmüş; vaki bozma ilâmına uyulmasına karar verilip tefhimle açık yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, deniz taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alıcağın tahsili istemine ilişkindir.
10.01.1999 düzeleme tarihli HAM 01 numaralı konşimento ile eki listedeki kayıtlara göre 15 adet 20’lik konteynır muhteviyatı 1110 adet plastik bidon içinde net ağırlığı 327.450 kg, brüt ağırlığı 336.330 kg olan elma suyu konsantresi … gemisi ile Mersin’den … limanına taşınmıştır.
Konşimentoda yükletenin (taşıtanın) davalı …., gönderilenin ise … GmbH, taşıyanın ise (2 nolu) davacı firma olduğu yazılıdır.
24.01.1999 tarihinde 15 adet konteynır muhteviyatı elma konsantrasi yükünü alan gemi Mersin Limanından yola çıkmış ve 28.1.1999 – 31.01.1999 tarihleri arasında sert hava koşulları altında seyir etmiş, 30.1.1999 tarihinde (1 nolu) numaralı ambardaki 8 adet konteynırın yıkıldığı fark edilerek tekrar bağlanmış ve 7.2.1999 tarihinde varma limanı …’a gemi ulaşmıştır. …’da yapılan incelemeler sonucunda 8 adet konteynırın hasarlandığı ve konteynır içindeki bazı bidonlardan elma konsantresi yükünün akarak zayi olduğu tespit edilmiştir. Dava da bu nedenle açılmış bir alacak davasıdır.
Mahkememizin 15.05.2003 tarih ve … E., sayılı kararının davalı vekilince temyizi üzerine … K. sayılı “…dosyada mevcut sörvey raporları zararın nedeni konusunda birbirine çelişik değerlendirmeler içerdiği gibi, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile aynı olayla ilgili taşımaya konu emtianın nakliye sigortacısının görülmekte olan davanın davacısı donatan aleyhine açtığı rücuen tazminat istemine ilişkin Kadıköy Asliye 1.Ticaret Mahkemesi’nde görülen … E. sayılı davada alınan 12.02.2001 tarihli bilirkişi raporu aynı konuda çelişki taşımaktadır. Davalı yanın yargılama sırasında alınan ek rapora itirazı sırasında sözü edilen diğer davada alınan rapora dayanmış bulunması, sörvey raporlarında ve iki ayrı davada aynı olayda meydana gelen zararın nedeni konusunda çelişkili açıklamalar yapılmış olması karşısında, zararın konteynerlerin gemiye bağlanarak sabitlenmesi konusundaki yetersizlikten mi, yoksa konteynerlerin içine yerleştirilen meyve suyu bidonlarının niteliği ve istiflenmelerindeki hatadan mı, kaynaklandığı konusunda, aralarında konunun uzmanı uzakyol kaptanı da bulunan bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak, zararın meydana gelmesindeki tarafların kusur oranı saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken,…” gerekçesiyle bozulduğu, gözlenmiştir.
Mahkememizce verilen gönderme kararının bozulması nedeniyle esasına girilen dosyadaki yargılama sırasında Beyoğlu .. İcra Müdürlüğü’nün.. E. sayılı. takip dosyasından 8140777 nolu bloke çek ve ibraname karşılığında 108.436.400.000 TL ödendiği, belirlenmiştir.
Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …K. sayılı kararı ile “davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen kararın onandığı ve takiben davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine aynı Daire’nin … K. sayılı ilâmı ile “…Dava, deniz taşıma sözleşmesinden doğan zararın tahsili istemine ilişkindir. 15/05/2003 tarihinde verilen davanın kısmen kabulüne dair mahkeme kararı 22.07.2003 tarihinde Beyoğlu .. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında ilâmların icrası yoluyla takibe konulmuş, davalı vekili hükmü temyiz ederken icra dosyasına teminat mektubu sunarak mehil vesikası almış ve 10.10.2003 tarihli Dairemiz yürütmeyi durdurma kararını da takip dosyasına sunarak icra takibini durdurmuştur. Davalı vekilinin temyizi üzerine, mahkemenin davanın kısmen kabulü kararı Dairemizce 15.06.2004 tarihli ilamla onanmış, onama ilamı davacılar vekiline 14.07.2004 tarihinde davalı vekiline 03.11.2004 tarihinde tebliğ edilmiş, 17.08.2004 tarihinde davacı-alacaklı vekili icra dosyasına yazılı beyanda bulunarak icraya konan mahkeme ilamının onandığını belirtip dosya borcunun sulhen ödendiğini beyanla, icra dosyasındaki alacaktan feragat ettiklerini ve teminat mektubu aslının da borçlu davalı vekiline iadesine muvafakat ettiklerini beyan etmiş, İcra Müdürlüğü de bu beyanın altına harç miktarını hesaplayarak harcı tahsil etmiş ve davalı – borçlu vekili de aynı gün teminat mektubunun aslını teslim almıştır. Ayrıca, davacılar vekilinin aynı gün davalıya dosyada mübrez, ibraname başlıklı belgeyi imzalayıp verdiği de anlaşılmıştır. Davalı vekili 11.11.2004 tarihinde, onama ilamına karşı karar düzeltme isteminde bulunmuş, Dairemizin 08.04.2005 tarihli ilamı ile, karar düzeltme istemi kabul edilerek, onama kararı kaldırılarak, mahkeme kararı, raporlar arasındaki çelişkinin giderilerek kusur oranının net olarak saptanması yönünden davalı lehine bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyulup talimatla bilirkişi heyeti raporu alındıktan sonra 25.06.2009 tarihinde, ibraname, icra dosyasındaki beyan, borcun nakden haricen ihtirazi kayıtsız ödenmesi, feragate yönelik beyana karşı bir beyan ve kayıt konulmaması hususları değerlendirilerek, haricen borç ödendiğinden davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Dairemizce 17.11.2011 tarihli ilamla onanmıştır. Davacılar vekilinin davanın kısmen kabulü kararını ilamlı icra takibine koyması üzerine davalı vekili temyiz etmiş ve teminat mektubu karşılığında yürütmenin durdurulması kararı alıp icra dosyasına sunmuştur. Kararın 15.06.2004 tarihinde onanması üzerine, davacılar vekilinin, davalı şirketi arayarak, alacağı icra dosyasından tahsil etmek için işlem yapacaklarını bildirdiği, ancak; teminat mektuplarının nakde çevrilmesi ticari şirketlerin itibarlarını zedelediği için, diledikleri taktirde icra dosyasındaki teminat mektubunu geri alarak borcu nakden yatırabileceklerini beyan ettiği, davacılar vekilinin 10.11.2005 havale tarihli dilekçesinde belirtilmiştir. Bunun üzerine davalı vekilinin 03.08.2004 tarihli ve muteakip faxları gönderdiği de bu dilekçeden anlaşılmıştır. Davalı vekilinin davacı vekiline hitaben yazdığı fax mesajları, ilamın icrasında DM’den Euro’ya hesap yapılırken alınan parite oranındaki hata, vekalet ücretindeki hata, faiz hesabındaki hatalarla ilgili olduğu gibi, özellikle de borcun haricen ödenip de icra takibinden davacılar vekili feragat ederse yatıracakları harcın daha az olabileceği teklifini içeren ve ödeyecekleri miktarı ve harcı en aza indirme gayretini gösteren beyanlardır. Bu fax mesajları ilama karşı karar düzeltme yoluna gidilmeyeceğini, borcu kabul ettiklerini, sulh olduklarını içeren mesajlar olmadığı gibi, bu mesajlar bütünüyle değerlendirildiğinde davacılar vekilinin hükmün onanması nedeniyle icraya devam edeceklerine dair beyanı üzerine, icra tehdidi altında, ticari itibarlarının zedelenmemesi için, teminat mektubunun nakde çevrilmesini önlemek amacıyla, nakden-haricen en az miktar ödeyebilmek ve harcı da en az üstlenebilmek gayretiyle çekilen fax mesajları olduğu anlaşılmaktadır. Bu mesajlardan sonra davalı vekilinin haricen ödeme yaptığı ve davacılar vekilinden 17.08.2004 tarihli ibranameyi aldığı, davacılar vekilinin de 17.08.2004 tarihinde İcra müdürlüğünde borcun sulhen ödendiğini beyan ederek, icra takibinden feragat edip, teminat mektubunun davalı vekiline iadesine muvafakat ettiği, davalı vekilinin de icra dosyasına hesaplanan harcı ödeyerek teminat mektubunu geri aldığı sabittir. Davacılar vekilinin 17.08.2004 tarihli ibranamede ve icra dosyası zaptında tek taraflı olarak, sulhden söz etmiş olması, tarafların asıl uyuşmazlık konusunda da sulh oldukları anlamına gelen bir beyan değil, aksine icra dosyasındaki ödenmesi gereken borç miktarında haricen nakden ödeme konusunda uzlaşıp sulh oldukları beyanıdır, yoksa bu davanın konusu olan uyuşmazlığı sona erdirdiklerine dair iki taraf vekilinin de imzasını içeren bir sulh sözleşmesi değildir. Davayı sona erdiren bir sulh’un olması için davanın taraflarının birlikte imzaladıkları ve hangi konularda uyuştuklarına dair beyanlarını içeren usulüne uygun bir yazılı sulh sözleşmesi olmalıdır. Davayı sona erdirmesi için de her iki tarafça imzalı sulh sözleşmesinin dosyaya sunulup taraflarca doğrulanması veya sulhe ilişkin iki taraf beyanının zapta geçirilmesi gerekir. Dosyada ve icra takibinde bu şekilde bir sulh sözleşmesi veya iki tarafın imzalı beyanı yoktur. Davalı vekilinin, davacı vekilinin icra dosyasındaki beyanı üzerine teminat mektubu aslını geri alması da, tarafların usulüne uygun sulh oldukları anlamına gelmeyip, icra takibindeki borcun haricen ödenmesi üzerine davacı-alacaklı vekilinin icra dosyasındaki borçla ilgili sulh oldukları anlamını içeren sulh ve takipten feragata ilişkin beyanına karşı davalı-borçlu vekilinin herhangi bir ihtirazi kayıt koymasına gerek yoktur. Takip dosyası henüz yasal yolları tüketilmeyen, ancak onanan bir mahkeme kararına ilişkindir ve icra tehdidi altında borcu ödemek zorunda kalan borçlu vekilinin ibraname almaktan ve teminat mektubunu geri almaktan başkaca yapacağı bir işlem bulunmamaktadır. Bu nedenlerle mahkemenin, davalı-borçlu vekilinin ihtirazi kayıt koymadan teminat mektubunu aldığı ve feragate karşı bir beyanda bulunmadığı gerekçesi yerinde değildir, takipten feragat kabule de bağlı değildir. Ayrıca davanın tarafları arasında birbirlerine verdikleri belgelerin, yazılı beyanların içeriğine verilecek anlamları belirlerken, tarafların iradelerine bakmak ve ona göre yorum yapmak gerekir. 17.08.2004 tarihli ibraname ve beyanlardan, öncesindeki fax mesajlarından sonra davalı borçlu vekili 11.11.2004 tarihinde, karar düzeltme isteminde bulunmuş, davacılar vekili 06.12.2004 havale tarihli karar düzeltmeye cevap dilekçesinde davanın konusu olan uyuşmazlık ve gerçek borç miktarında sulh olduklarını ileri sürmemiş, 08.04.2005 tarihli bozma ilamından sonra 27.10.2005 günlü celsede de beyanda bulunup, direnme kararı verilmesini talep etmiş, davalı vekilinin, icra tehdidi altında yaptıkları ödemenin geri alınabilmesini teminen ihtiyati tedbir talep etmesi üzerine verdiği 10.11.2005 havale tarihli beyan dilekçesinde ihtiyati tedbir talebinin reddini isteyerek, derdest yargılamada davalı lehine bir karar çıkıncaya kadar kendilerinden talep edebilecek bir alacak bulunmadığını, yargılamada davalı lehine bir karar ittihaz olunduğu taktirde İİK 72. maddesi uyarınca, icra tehdidi altında ödediği bir paranın istirdadını istemesinin mümkün olduğunu, bu taktirde davalının ödediğini geri alma konusunda endişesi olmaması gerektiğini, zira davacının büyük filoya sahip bir donatan olduğunu beyan ederek, taraflar arasındaki ödemenin icra tehdidi altında bir ödeme olduğunu ve feragat ve sulh beyanlarındaki iradenin de icra dosyasındaki ödemeye ilişkin olup yargılamanın esasıyla ilgili bir irade beyanı olmadığını göstermiştir. Bozmaya uyulduktan sonra mahkemenin bilirkişi heyetinden rapor almasına da herhangi bir itiraz olmamış, bilirkişi raporu döndükten sonra rapora karşı beyan ve itirazlarını içeren 01.11.2006 havale tarihli dilekçesinde rızai ve harici nakden ödeme nedeniyle davanın konusuz kaldığı beyanında bulunarak buna göre karar verilmesini talep etmiştir. Dosyanın geçirdiği bu aşamalar da nazara alındığında, davanın konusuz kaldığına dair kararın usul ve Yasaya aykırı olduğu, mahkemenin uyduğu bozma ilamı doğrultusunda yargılama yaparak uyuşmazlığın esası yönünden bir karar vermesi, bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiği anlaşılmış, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 17.11.2011 tarihli onama ilamının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir….” denilmiştir.
Davada çözümlenmesi gereken husus, birinci bozma ilâmında işaret edildiği gibi; zararın konteynerlerin gemiye bağlanarak sabitlenmesi konusundaki yetersizlikten mi, yoksa konteynerlerin içine yerleştirilen meyve suyu bidonlarının niteliği ve istiflenmelerindeki hatadan mı, kaynaklandığı konusunda, yoğunlaştığı belirgindir.
Mahkememizce bozma sonrası aşamada bozma ilâmı doğrultusunda oluşturulan bilirkişiler kurulundan görüş alınmıştır. 12.03.2014 tarihli bilirkişi kurulu raporda özetle; “…konteyner hasarının ve oluşan masrafın sebebinin eşyanın konteyner içine gereği yüklenmemesi olduğu kanaatine varılmıştır…Uyuşmazlığa konu konişmentoda, konteyner içi yükleme, istifleme ve sayım yükletene aittir. Kapalı bir kutu görünümünde ve kapıları mühürlü olan konteynerler, taşıma sırasında açılması da mümkün olmadığından teslim alınığı gibi nakil ve teslim edilirler ve bu sebeple, içerisinde bulunan yükün veya yüklerin ne şekilde yüklendiği ve kaymasına önlemek için gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığının, gemi kaptanı tarafından kontrol edilmesi mümkün değildir. Bu sebeple, konteyner hasarı ve masraftan davalının sorumlu olduğu” şeklinde görüş bildirilmiştir. İtiraz nedeniyle alınan 05.03.2015 havaleli ek raporda kısaca; 6762 sayılı Kanun’un 975.maddesinde kaptanın yükleme ve boşaltma işindeki yükümlülüğü genel nezaret ve istifin, geminin denge ve emniyeti bakamından gerekli şekilde yapılıp yapılmadığı ile sınırlı olduğunu; “…konişmentoda yer alan “shipper’s load, stow and count” kaydı uyarınca konteyner içine eşya yüklemesi, istifi taşıyan tarafından değil, yük ilgilisi tarafından yerine getirilmiş ve taşıyana kapalı bir konteyner teslim edilmiştir. Yüklemenin TCDD tarafından yerine getirilmesi yük ilgilisinin konteyner içi yüklemesindeki kusurunu ortadan kaydırmaz. Zira ifa yardımcısının kusuru, kendi kusurudur…” Yargıtay 11 HD’nin 10.06.2002 tarihli ve 2171/5870 sayılı kararında da belirtildiği üzere “şayet kabin, taşıma elemanının, örneğin konteynerin içindeki eşyanın istifi taşıtana aitse, taşıyan yalnızca konteyneri taşımayı taahhüt etmişse ve zarar konteynere hatalı istiflemeden meydana gelmişse taşıyan sorumlu olmaz” denildiğini; hükümde geçen kontrolun eşyanın dışarıdan kontrol edilmesi olduğunu; davalının TTK m.975’e dayandırdığı savunmalarının yerinde olmadığını; kök rapordaki görüşlerinin değişmediğini, mütalaa ettikleri gözlenmiş; bilirkişilerin kök ve ek rapordaki görüşlerinin dosyaya ve oluşa uygun olduğu düşünülerek benimsenmiş ve hükme esas alınmış; böylece, konteyner hasarı ve masraftan davalının sorumlu olduğu, kanaatine varılmış; davacının zarar nedenini ve sorumlu kişiyi 15.06.1999 tarihli raporla öğrendiği ve dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmadığı belirlenmiş; 13.600,00 ABD Doları tutarındaki zararın 13.000,00 ABD Doları kısmının (1) nolu davacı sigortacı tarafından tazmin edildiği gözlendiğinden, (1) nolu davacının 13.000,00 ABD Doları ve (2) nolu davacının ise 600,00 ABD Doları tutarındaki kısmı istemekte haklı olduğu saptanmış; 61.667,57 Alman markının ödendiği belge ile kanıtlanmakla ödeme tarihlerinden itibaren istenebileceği gözetilerek, aşağıdaki gibi davanın kısmen kabulüne ve yargılama sırasında davalı tarafından, Beyoğlu 1. İcra Müdürlüğü’nün 2003/3766 E. sayılı takip dosyasından 8140777 nolu bloke çek ve ibraname karşılığında yapılan 108.436.400.000 eskiTL ödemenin, infazda dikkate alınmasına yönelik Mahkememizce verilen verilen10/10/2016 tarihli kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/1902 Esas, 2021/4217 Karar sayılı ilamıyla “…Dairemizin 2005/1970 Esas 2005/3429 Karar sayılı ilamında, dosyada mevcut sörvey raporlarının zararın nedeni konusunda birbirine çelişik değerlendirmeler içerdiği, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu ile aynı olayla ilgili taşımaya konu emtianın nakliye sigortacısının görülmekte olan davanın davacısı donatan aleyhine açtığı rücuan tazminat istemine ilişkin Kadıköy Asliye 1.Ticaret Mahkemesi’nde görülen 1999/979 Esas sayılı davada alınan 12.02.2001 tarihli bilirkişi raporunun da aynı konuda çelişki taşımakta olduğu, davalı yanın yargılama sırasında alınan ek rapora itirazı sırasında sözü edilen diğer davada alınan rapora dayanmış bulunması, sörvey raporlarında ve iki ayrı davada aynı olayda meydana gelen zararın nedeni konusunda çelişkili açıklamalar yapılmış olması karşısında, zararın konteynerlerin gemiye bağlanarak sabitlenmesi konusundaki yetersizlikten mi, yoksa konteynerlerin içine yerleştirilen meyve suyu bidonlarının niteliği ve istiflenmelerindeki hatadan mı kaynaklandığı konusunda aralarında konunun uzmanı uzakyol kaptanı da bulunan bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak, zararın meydana gelmesindeki tarafların kusur oranı saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, alınan bilirkişi raporunda dosyada mevcut 03.02.1999 tarihli sörvey raporu, 15.06.1999 tarihli Enstitü raporu, Kadıköy Asliye ….icaret Mahkemesi … Karar sayılı dosyada yer alan bilirkişi raporu, 27.07.2006 tarihli bilirkişi raporu özetlendikten sonra, raporlar arasındaki çelişkiyi giderici mahiyette herhangi bir değerlendirme ve açıklama yapılmaksızın konteyner hasarı ve masrafın sebebinin eşyanın konteyner içine yüklenmesi, istifi ve bağlamasının gereği gibi yapılmamasından kaynaklandığı ve konşimentoda yer alan ”shıppers load, stow and count” kaydından uyuşmazlıkta konteyner içi yüklemenin davalı tarafından yapıldığı, bu sebeple oluşan konteyner hasarı ve masraftan davalının sorumlu olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, Dairemiz bozma ilamında belirtildiği şekilde raporlar arasındaki çelişkiyi giderici nitelikte olmayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir. … Kabule göre, mahkemece, kararın hüküm fıkrasının (3) nolu bendinde ”Yargılama sırasında davalı tarafından Beyoğlu …İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasından 8140777 nolu bloke çek ve ibraname karşılığı yapılan 108.436.400.000,00 (Eski) TL ödemenin infazda dikkate alınmasına,” karar verilmiştir. Ancak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 40. maddesinin ikinci fıkrasında ” (Değişik ikinci fıkra: 2/3/2005-5311/7 md.) Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur. ” düzenlemesi yer almakta olup, anılan maddede gösterilen prosedür işletilmek suretiyle icranın iadesi mümkün olup, mahkemece ödemenin infazda dikkate alınacağına dair karar verilmesi de doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir….” denilmek suretiyle mahkememiz kararı bozularak dosya yeniden yargılama yapılmak üzere mahkememize gönderilmiştir. Yargıtay Bozma İlamında belirtilen hususlar yönünden inceleme yapılmak ve dosyamızda alınan .raporlar ile Kadıköy …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasında alınan rapor arasındaki çelişkiyi gidermek üzere …. Gemi Kaptanı Sn…., Gemi Makineleri İşletme Mühendisi Sn. Ahmet Yaşar Canca, Ticaret Hukuk Öğretim Üyesi Sn. Doç. Dr. ….’dan 02/03/2022 tarihli kök ve 28/07/2022 tarihli ek raporlar alınmış, bilirkişi heyeti raporunda özetle; Zararın
ana sebebinin konteynerlerin gemiye sabitlenmesindeki hata olduğunu, sabitleme hatası için taşıyana %30 yük sahibine %70 kusur verilmesinin uygun olduğunu zira taşıyanınki nezaret görevi olduğundan her halükarda %50’nin altında olması gerektiğini, kötü havada ise taşıyanın bundan kaçınmakla ilgili kusuru ayrıca ispat edilmedikçe iki tarafın da bir kusuru olmadığını, olayda sabitleme hatası ve kötü havanın birleşen sebepler olduğunu, bunları birbirlerinden ayırt edebilmek için somut bir ölçüde olmadığını, zararın oluşmasında her iki sebebi eşit ağırlıkta kabul etmek gerektiğini, Buna göre, zararın nedeni %50 sabitleme hatası %50 kötü hava şeklinde olduğunu, dolayısıyla, zararın paylaşımı için iki seçenek önerilebileceğini, (a) Kötü havada kimsenin kusuru olmadığından bu riski de eşit paylaşmak gerektiğini, Buna göre; zararın %40’ının taşıyana yüklenmesi gerekir (30+50)/2=% 40). Dolayısıyla, davalının zararın %60’ından sorumlu olduğunu, (b) Kötü havada davalının kusuru olmadığı için bu kısmı ona yüklememek gerekir. Buna göre; zararın %65’inin taşıyana yüklenmesi gerekir ((30+100)/2= 65). Dolayısıyla, davalı zararın %35’inden sorumlu olduğunu tespit etmiş olup bu iki seçenekten hangisinin dosyaya uygulanacağı konusunun mahkemenin takdirinde olduğunu bildirmekle birlikte, (b) seçeneğindeki zarar paylaşımı konvansiyonun 4(3) maddesine ve haksız fiil kurallarına daha uygun olduğunu (Par.10). bildirmişler tarafların itirazları üzerine alınan ek raporda da kök rapordaki görüşlerinin değişmediğini mütalaa ettikleri gözlenmiş; bilirkişilerin kök ve ek rapordaki görüşlerinin aynı olaya ilişkin alınan raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde ayrıntılı olarak düzenlendiği, dosyaya ve oluşa uygun olduğu düşünülerek benimsenmiş ve hükme esas alınmış; böylece, konteyner hasarı ve masrafından, bilirkişi heyetinin ikinci hesaplamasının yani taşıyanın hasardan %65 sorumlu olduğu davalının %35 oranında sorumlu olduğu görüşü mahkememizce de benimsenmiş, davacının zarar nedenini ve sorumlu kişiyi 15.06.1999 tarihli raporla öğrendiği ve dava tarihi itibariyle zamanaşımının dolmadığı belirlenmiş; 13.600,00 ABD Doları tutarındaki zararın 13.000,00 ABD Doları kısmının %35 ‘ine denk düşen 4.550,00 ABD Dolarının davacı sigortacı… Ltd. adına acentesi … …. Ltd tarafından tazmin edildiği gözlendiğinden, bu tutar yönünden, davacı … ….Şirketine izafeten acentesi …. Denizcilik Ltd. Şti. ise 210,00 ABD Doları tutarındaki kısmı istemekte haklı olduğu saptanmış; 61.667,57 Alman markının ödendiği belge ile kanıtlanmakla bu tutarın da hesaplanan %35’nin ödeme tarihlerinden itibaren istenebileceği gözetilerek, aşağıdaki gibi davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurmak gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile, 4.550,00 ABD Dolarının 23/08/1999 ödeme tarihinden itibaren yıllık %3 oranında faiz uygulanmak sureti ile fiili ödeme tarihindeki TL kur bedelinin davalıdan alınıp davacı “….Ltd. Adına acentesi … ….Ltd.” verilmesine,
210,00 ABD Dolarının 23/08/1999 ödeme tarihinden itibaren yıllık %3 oranında faiz uygulanmak sureti ile ödeme tarihindeki TL kur bedelinin davalıdan alınıp davacı “…Şirketine izafeten acentesi …. Ltd. Şti.” verilmesine,
12.774,54 Alman Markının 22/02/2000 ödeme tarihinden itibaren yıllık %6.50 oranında; 8.809,29 Alman Markının 22/04/1999 ödeme tarihinden itibaren yıllık %6.50 oranında faiz uygulanmak sureti ile fiili ödeme tarihindeki TL kur bedelinin davalıdan alınıp davacı “…. Şirketine izafeten acentesi….Denizcilik Ltd. Şti.” verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 599,25 TL nispi karar ve ilâm harcının, peşin alınan 1.353,50 TL harçtan düşülerek kalan 754,25 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan; toplam 9.449,12‬ TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdiren …262,09 TL’si ile 2,08 TL başvurma ve 599,25 TL peşin harç olmak üzere toplam …863,42 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacılara verilmesine, artan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacılara iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan 405,00 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre takdiren 265,18 TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davalıya iadesine,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi maddesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 8.772,53 TL nispî vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,

7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13/2 maddesi uyarınca, davalı yararına hesaplanan 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine,
Dair, davacılar vekili Av. …, Davalı Vekili Av. … …’in yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/10/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸

Not : Bu evrak 5070 sayılı Elektronik imza yasası kapsamında imzalanmıştır.