Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/155 E. 2021/891 K. 30.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/155 Esas – 2021/891
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/155 Esas
KARAR NO : 2021/891

DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali)
DAVA TARİHİ : 10/03/2021
KARAR TARİHİ : 30/12/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Metin Antepli ile müvekkil banka arasında Tacirler İçin Bankacılık İşlemleri Sözleşmesi imzalanmış olup, iş bu sözleşmeye istinaden borçluya; … referans numaralı kredi kartı ve 64607055 referans numaralı kredi kullandırıldığını, borçlu tarafından, kullanılan krediden doğan borçların ödenmemesi üzerine borçluya 03.01.2020 tarihli 2781435920283 numaralı ve 2781436001295 numaralı ihtarnamelerin gönderilerek borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, İhtarnameye rağmen borcunu ödemeyen davalı aleyhine Ankara … Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile Genel Haciz Yolu ile takibe geçildiğini, ancak borçlunun itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini belirterek, borçlunun yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin işyeri faaliyeti itibariyle tacir olmadığını, gelirinin esnaflık sınırını aşmamakta olduğunu, bu hususun vergi dairesine ve ticaret sicil müdürlüğüne müzekkere yazılması halinde de ortaya çıkacağını, Bankanın ticari kredi adı altında kredi kullandırmasının, kredi kartı vermesinin müvekkilin sıfatını etkiler bir durum olmayacağını, Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11.06.2020 tarih ve 2020/439 E, 2020/976 K sayılı ilamında da 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davalarının ticari dava sayılacağının, bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olmasının gerekli olduğu, bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli olmadığı, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılmasının, davanın niteliğini ticari hale getirmeyeceği, zira; Türk Ticaret Kanununun, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiş olduğu, hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olmasının davayı ticari dava haline getirmeyeceği yönünde olduğunu, bunun yanı sıra Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, 23.03.2017 tarih ve 2016/4848 E, 2017/3686 K sayılı ilamının, davacı tarafından kullanılan kredinin niteliği ve davacının tacir olup olmadığının belirlenmesi, eğer çekilen kredi ticari kredi ve davacı da tacir ise davaya bakma görevinin Ticaret mahkemesinde olduğu, eğer çekilen kredi ticari kredi niteliğinde olmayan esnaf kredisi ve davacı da tacir değil ise davaya bakma görevinin genel görevli mahkeme olan Asliye hukuk mahkemeleri olduğu yönünde olduğunu, müvekkilin işi esnaf faaliyetlerini aşmadığından, iş bu davada mahkemenin görevli olmadığnı, görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, esasa ilişkin olarak; Müvekkil tarafından borca istinaden yapılan ödemelerin de borçtan düşülmesi gerekmekte olduğunu, müvekkile tebliğ edilmiş bir ihtarname olmadığını, bu nedenle takibe konu edilen alacağa ilişkin faiz talep edilmesi ve takip öncesi dönem için faiz işletilmesinin de hukuken mümkün olmadığını, takipte belirtilen faiz oranlarının fahiş olduğunu, faiz oranlarının TBK 88 ve 120 . Madde kapsamında belirlenmesi gerektiğini, faize faiz yürütülmüş olduğunu, müvekkil ödemelerini yokmuş gibi işlem başlatan, faize faiz yürüten davacının, haksız ve kötüniyetli olduğunu ve alacağın %20sinden az olmamak üzere, İİK md.67 uyarınca tazminata mahkum edilmesi gerektiğini belirterek, öncelikle görev itirazlarının kabulüne ve görevsizlik kararı verilmesine, davanın esasına ilişkin yargılama yapılacak ise, neticeten davacının haksız davasının reddi ile haksız ve kötüniyetle açılan takibe dayanak yapılan alacak bedelinin yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Dava, genel kredi sözleşmesine dayalı yapılan takibe itirazın iptali isteminden ibarettir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalının davacı bankaya tacirler için bankacılık işlemleri sözleşmesi uyarınca kredi kartı ve kredi borcu bulunup bulunmadığı, davalının kullandığı kredinin tüketici kredisi olup olmadığı noktasında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, davacı banka kayıtları üzerinde yerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiştir. Bankacı bilirkişi… tarafından düzenlenen 08/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı borçlunun davacı Bankadan kullanmış olduğu davaya konu kredilerin tüketici kredisi olmadığını, ticari kredi olduğu kanaatine varıldığını, davacının davalıdan toplam 7.144,13 TL talep edebileceğini, masraf talebi ile ilgili dayanak belge sunulmadığından değerlendirilemediğini, Mahkemece takibin devamına karar verilmesi durumunda, davalı borçlunun davacı Bankaya karşı takip tarihi (14.07.2020) itibariyle 7.144,13 TL toplam borcu bulunduğunu, borcun 6.787,08 TL tutarındaki asıl alacak kısmına takip tarihinden itibaren %18,60 oranı üzerinden temerrüt faizi istenebileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Yargılamanın devamı sırasında taraf vekillerinin 16/12/2021 tarihli celsede tarafların protokol çerçevesinde anlaştıklarını, davanın konusuz kaldığını, karşılıklı yargılama gideri, vekalet ücreti tazminat talepleri bulunmadığını beyan ettikleri, yine taraf vekillerinin dosyaya sunduğu dilekçeleri kapsamında zorunlu arabuluculuk ücretlerinin davalı tarafından karşılanacağının beyan edildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve deliller, yaptırılan bilirkişi incelemesi kapsamı hep birlikte dikkate alındığında; davalıya kullandırılan kredinin ticari kredi olduğu, bankacı bilirkişi tarafından yapılan hesaplamalara göre davalının davacı bankaya takip tarihi itibariyle 7.144,13 TL borçlu olduğu, yargılamanın devamı sırasında tarafların aralarında protokol düzenleyerek anlaştıkları bu durumda davanın konusuz kaldığı açıkça anlaşılmış, konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın konusuz kaldığı anlaşılmakla, ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Taraf vekillerinin karşılıklı olarak yargılama gideri, vekalet ücreti ve icra inkar tazminat talepleri bulunmadığı anlaşılmakla, bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına,
HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Bu karar nedeniyle alınması gerekli 59,30 TL harcın peşin alınan 96,82 TL harçtan çıkartılarak artan 37,52 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/12/2021