Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/154 E. 2021/385 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/154 Esas
KARAR NO : 2021/385

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/12/2015
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan takibe kısmi itirazın iptali ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan takip konusu 17.652,17 TL’lik borcun 14.059,32 TL’lik kısmının ödendiğinden takibe kısmen itiraz edildiğini davacıya 3.592,64 TL’lik bakiye borcun bulunduğunu, bildirerek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Dava, faturaya dayalı alacak nedeniyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine , Ankara BAM 22.Hukuk Dairesinin …. karar Sayılı kararı ile “….İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davalı tarafın usule ve esasa yönelik farklı istinaf istemleri bulunmakla birlikte, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesine uygun olup olmadığı ve hüküm ile gerekçeli karar çelişkisi bulunup bulunmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
Adil Yargılanma Hakkı Anayasamızın 36/1. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3.maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK’nun 297. maddesine göre, kararda tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmelidir. HMK 298/2. maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur.
HGK’nun 24.02.2010 Tarihli 2010/1-86 Esas, ve 2010-108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Kararın gerekçesinin kendi içinde çelişkili olması ve hüküm ile gerekçenin bir kısmı arasında çelişki yaratılması da yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırıdır.
Yine HMK 297/2.maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmü getirilmiş olup, mahkeme hüküm fıkrasında “taleplerden her biri hakkında” açık bir şekilde karar vermekle yükümlüdür.
Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya bakıldığında:
Mahkemece kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “Davanın kısmen kabulü ile,
Davalının … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibine vaki itirazının 5.433,32 TL asıl alacak yönünden iptali ile, takibin asıl alacağa yıllık %10,5 ve değişen oranlarda avans faizi işletilmek sureti ile devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verildiği halde gerekçeli kararda bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının davalıdan 5.433,32 TL alacağının bulunduğu, davalı yanca takip miktarının 3.592,64 TL’lik asıl alacak kısmına itiraz edilmemesi ve takibin bu miktar asıl alacak yönünden kesinleşmiş olması nedeniyle takibin 1.840,68 TL asıl alacak yönünden devamına karar vermek gerektiği belirtilerek hüküm ile gerekçe arasında arasında çelişki yaratılmıştır.
Bu durumda, mahkemenin gerekçesine uygun, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bir hüküm verildiği söylenemeyecektir. Mahkemece gerekçe ile hüküm arasındaki bu çelişki giderilerek yeniden hüküm kurulması gerekmektedir. Bu nedenle davalı vekilinin işin esasına yönelik istinaf itirazları incelenmeksizin hüküm fıkrası ile gerekçe arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden karar verilmesi için HMK.’nın 355 maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun kabulüne, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememizin 21/12/2017 tarihli … karar sayılı ilamı kaldırılarak dosya mahkememize iade edilmiş 2021/154 esas sırasından yargılamaya devam edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine cari hesaba dayalı bakiye borç nedeniyle icra takibi yapıldığı, takip tutarının toplam 17.984,82 TL olduğu, davalı tarafça takip borcunun 14.059,53 TL’lik kısmına itiraz edildiği, işbu davanın itiraz edilen 14.059,53 TL’lik kısmı yönünden açıldığı, tarafların incelenen ticari defter ve kayıtları kapsamına göre davalının davacı şirketten 9 adet fatura ile 18.994,56 TL tutarında mal aldığı, davacı şirkete banka havalesi yolu ile 13.561,24 TL ödeme yaptığı, davalı tarafından 279,45 TL tutarlı fiyat farkı faturasını düzenlediği, taraflar arasında fiyat farkı faturasının düzenleneceğine dair sözleşme veya teamül bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir iddia ve delil bulunmadığı, bu durumda fiyat farkı faturasının davacı alacağından mahsup edilemeyeceği, sonuç olarak davacının davalıdan 5.433,32 TL alacağının bulunduğu, ancak davalı tarafça takip miktarının 3.592,64 TL’lik asıl alacak kısmına itiraz edilmemesi bu durumda takibin bu miktar asıl alacak yönünden kesinleşmiş olması nedeniyle aradaki fark olan 1.840,68 TL asıl alacak yönünden takibin devam etmesi gerektiği, açıkça anlaşıldığından bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalının … Müd.’nün … esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile, takibin, 1.840,68 TL asıl alacak üzerinden devamına,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Asıl alacağa (1.840,68 TL) takip tarihinden geçerli olmak üzere yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine,
Hükmolunan alacağın (1.840,68 TL) %20’si oranında takdir edilen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Bu karar nedeniyle alınması gerekli 125,74 TL harcın peşin alınan 240,11 TL harçtan çıkartılarak artan 114,37 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Davacı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 1.840,68 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 1.241,35 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre taktiren 162,52 TL’si ile 27,70 TL başvurma, 125,74 TL peşin harç toplamı 315,96 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden reddedilen kısım üzerinden AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dair,Davacı Vekili Av. ….’nun yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/06/2021

Katip …

Hakim …