Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/576 E. 2021/287 K. 30.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/576 Esas
KARAR NO : 2021/287

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 29/04/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümleri çerçevesinde Çorum İlinde yer alan … … isimli 350 kWe/419,1 kWp Güneş Enerjisine dayalı elektrik üretim santralinin kurulum ve montajına ilişkin olarak anahtar teslim işi bitirme şeklinde anlaşıldığını, sözleşmenin davalı tarafça feshedildiğini, bu nedenle şimdilik 5.000 USD’nin davlıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkememizin görevsiz ve yetkisiz olduğunu, davacının işbu sözleşmeden kaynaklanan alacak hakkı ve cezai şart alacağının olmadığını, müvekkilinin mücbir sebepler yüzünden sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Dava; sözleşmeye dayalı alacak isteminden ibarettir.
Dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereği her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticarî davalardır.
TTK 5/1.maddesi gereği ticarî davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren yasanın 5/3 maddesi gereği asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir.
Yargıtay 19. HD.’nin 2016/19351E- 2017/5869K. sayılı kararında özetle;”Mahkemece, görülen davanın hukuki niteliği itibariyle davalının davacı şirketle olan iş akdine aykırı davranması nedeniyle açılan menfi tespit davası olduğu, her ne kadar bono, kambiyo senedi olarak TTK’nda düzenlenmiş ise de kambiyo senedinin doğumuna neden olan temel ilişki işçinin iş akdine aykırı davrandığı iddiasına dayandığı, davalının tacir olmadığı, davanın TTK’ nda sayılan mutlak ve nispi ticari dava niteliği bulunmadığı, davada iş mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş..” verilen görevsizlik kararı onanmıştır. Aynı şekilde Yargıtay 15. HD.’nin 2018/1943E.-2018/4180K. ve 2018/1593E.-2018/3866K. sayılı kararlarında yine; “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlık için özel bir düzenleme bulunmadığından davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için tarafların tacir ve dava konusunun tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olması gerekir. İşin ticari iş olması davanın doğrudan ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Davacı ve davalının tacir olmadığı anlaşıldığından her iki tarafın tacir olma koşulu gerçekleşmediği için davaya bakmaya ticaret mahkemesi görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen gözetilmelidir. Bu nedenle mahkemece davanın görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğundan reddi gerekirken esasın incelenip davanın reddine karar verilmesi ve Antalya Bölge Adliyesi 7. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın temyiz eden davacı yararına bozulması uygun bulunmuştur.” ilgili kararlarda da görüldüğü gibi takibin konusunun kambiyo senedi olmasının davanın ticari dava olmasında yeterli görülmeyip temeldeki ilişkinin de ticari davaya vücut vermesi gerekmektedir.
Somut olayda, davalı … vekilinin dosyaya sunduğu cevap dilekçesi kapsamında müvekkilinin tacir olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu ileri sürdüğü görülmüş, Mahkememizce kamu düzeninden olan görev nedeniyle yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilmesi gerekliliği nedeniyle öncelikle davalının tacir olup olmadığı yönünden Yargıtayın yerleşmiş içtihatları doğrultusunda araştırma yapılması gerektiği anlaşılmış, Çorum Esnaf ve Sanatkarlar Odası’na, Çorum Ticaret İl Müdürlüğü’ne, Çorum Defterdarlığı’n, vergi dairesine, ayrı ayrı müzekkereler yazılarak davalı …’nin esnaf mı, tacir mi olduğu, hangi usulde vergilendirildiği, tacir sayılması gerekip gerekmediği, ticaret sicilde kayıtlı olup olmadığı hususları ayrıntılı bir şekilde sorulmuş, dosyaya ayrı ayrı gelen yazı cevapları kapsamında; davalı adına ticaret sicilde herhangi bir kayıt bulunmadığı, Çorum Esnaf ve Sanatkar siciline elektrik enerjisi üretimi ile 24/08/2006 tarihinde kaydının yapıldığı, davalının işletme hesabına göre defter tuttuğu, yıllık gelir vergisi beyanında beyan ettiği tutarların VUK’un 177/1 fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, yine 2 numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmadığının bildirildiği görülmüştür. Çorum Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabı kapsamına göre davalının esnaf ve küçük sanatkar niteliğine sahip olduğu, tacir olmadığı usulünce tespit edilmiş, mahkememizin işbu uyuşmazlık yönünden görevli olmadığı, mutlak ticari dava niteliğine sahip bir davanın söz konusu olmadığı açıkça anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı vekili tarafından davalının tacir olup olmadığı hususunun TEDAŞ ve YEDAŞ’tan da sorulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, mahkememizce Yargıtay’ın bu konudaki içtihatları çerçevesinde usulünce araştırma yapılmış olduğundan özellikle vergi dairesinden gelen yazı cevabı kapsamı dikkate alındığında bu talep yerinde görülmemiştir.
Mahkemelerin görevi, dava şartıdır. (HMK m. 114/(1)-c)
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. (HMK m.115/(2))
Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.

Eldeki davada TTK m. 4/1 uyarınca; “her iki tarafın tacir olması” koşulu gerçekleşmediğinden ve uyuşmazlık mutlak ticarî davalardan olmadığından; TTK m.5 gereğince, Mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HMK m.114/1-c, 115/2 uyarınca göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine, MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
Ankara Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduklarının tespitine,
Karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olduğnda dava dosyasının görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Süresi içerisinde görevli mahkemeye dava dosyasının gönderilmesi için başvuru yapılmaz ise dosyanın re’sen ele alınıp Mahkememiz tarafından açılmamış sayılması kararı verilmesine,

Dair, Davacı Vekili Av. …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı..29/04/2021

Katip …

Hakim …