Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/562 E. 2021/539 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/562 Esas – 2021/539
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2020/562 Esas
KARAR NO : 2021/539
DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 30/10/2020

KARAR TARİHİ : 14/09/2021
YAZIM TARİHİ : 28/09/2021
Mahkememizde açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacılar vekili ; Davacıların desteği olan …’ ün kullandığı ve davalıya sigortalı … plaka sayılı aracın neden olduğu trafik kazası sonucu 02/09/2012 tarihinde öldüğünü, diğer hak sahipleri tarafından … Ticaret Mahkemelerinde açılan dava ile ilgili olarak verilen kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesince ” diğer hak sahipleri gözetilmeksizin hesaplama yapan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı” gerekçesi ile bozulduğunu, … ‘ da açılan davanın tarafı olmayan ve bozma ilamında isimleri geçen davacı hak sahiplerinin de ölüm olayı nedeni ile ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını belirtip, ölenin anne ve babası olan davacıların her biri için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL destekten yoksun kalma alacağının kaza tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; … Mahkemelerinde dava açan diğer hak sahipleri için bozulan mahkeme kararı öncesinde verdikleri teminat mektubunun paraya çevrilmesi sureti ile poliçe limitini aşar şekilde ödeme yaptıklarını, bu ödeme ile sorumluluklarının sona erdiğini, ölenin kusurunun bilirkişi raporu ile belirlenmesi gerektiğini, sürücünün alkollü olması nedeni ile ölenin mirasçılarına rücu haklarının doğduğunu, bu halde alacaklı olan davacıların aynı zamanda rücu talebinin karşı tarafı olacakları için davacı ve davalı sıfatları birleştiği için talep haklarının olmadığını, ölenin davacılara destek olduğunun kanıtlanması gerektiğini, hesaplama yapılır iken aile nüfus kaydı incelenip başkaca hak sahibi olup olmadığı belirlenip, var ise bu hak sahiplerinin de hesaplamada dikkate alınması gerektiğini, kendilerinin ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü olduklarını, olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
-Ankara … Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası,
-Arabulucu anlaşmazlık son tutanağı,
-Müşteri mutubakat formu başlıklı belge,
-Davacı tarafından düzenlenen faturalar,
-Davacı şirkete ait mal satım ve davalı şirkete ait mal alım beyannameleri,
-Bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor,
-Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLME VE GEDEKÇE :
Davacıların desteği olan dava dışı … adına trafikte kayıtlı olup aynı kişinin kullandığı … plaka sayılı araç için davalı tarafından 20/06/2012 tarihinde zorunlu trafik sigorta poliçesi düzenlenmiştir. Sigortalı araç 02/09/2012 tarihinde kayıt malikinin idaresinde yol yapımı nedeni ile bölünmüş yol olmaktan çıkarılan yol bölümüne geldiğinde dikkatsizlik sonucu karşı yönden gelen araçların kullandığı yol bölümüne girmiş, karşı yönden ve kendi seyir şeridinde hareket halinde olan … plaka sayılı araç ile çarpışarak kazaya neden olmuştur. Bu kaza sonucu davacıların çocuğu ve destekleri olan … ölmüştür. Kaza yukarıda anlatılan şekilde gerçekleşmiş olup, ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesinin 05/10/2012 tarihli raporunda belirtildiği gibi, davacıların desteği ve sigortalı araç sürücüsü …’ın karşı yönden gelen araçların kullandığı yol bölümüne girmek sureti ile tam kusurlu olacak şekilde, kazaya katılan karşı araç sürücüsünün ise kendi şeridinde seyir halinde olduğu için kusursuz olarak kazaya neden oldukları kabul edilmiştir.
Yukarıda gerçekleşme şekli belirtilen kaza sonucu ölenin eşi ve çocukları tarafından … …Asliye Ticaret Mahkemesinde destekten yoksun kalma zararlarının tahsili için dava açılmıştır. Davanın kabulü sonrası karar ile ilgili olarak Yargıtay 17.Hukuk Dairesi Başkanlığının … Karar sayılı kararı ile ” ölenin eş ve çocuğu dışında başkaca hak sahipleri bulunup, bu kişiler dikkate alınmaksızın hesaplama yapılıp karar verilmesi yasaya aykırı ” görülerek kararın bozulması yoluna gidilmiştir. Bu kez aynı mahkemenin …Esas numarasına kaydı yapılan davası ile ilgili olarak bilirkişiden 06/08/2020 tarihli rapor alınmıştır. Rapor ile ölenin eşi …’nin 151.339,93 TL, ölenin oğlu …’in 7.471,61 TL, ölenin babası ve davamızın davacısı …’in 35.423,61 TL ve ölenin annesi ve davacımız olan …’ın ise 40.764,85 TL destekten yoksun kalma zararı talep hakları olduğu hesaplanmıştır. İlgili mahkeme de bu raporu esas alıp ölenin eş ve çocuğunun açtığı davayı kabul etmiştir.
Eldeki dava ile, ilk davada davacı olmayan fakat ölüm nedeni ile hak sahibi olan ve ölenin annesi Meryem ve babası olan … için mahkememizden talepte bulunulmuştur. … 2.Asliye Ticaret Mahkemesinde ölenin eş ve çocuğu tarafından açılan davadaki talep, bu dava ile ilgili Yargıtay bozma kararında gösterilen gerekçe, ölenin aile nüfus kayıt tablosu ve düzenlenen hesap raporu da dikkate alınmak sureti ile bilirkişiden mahkememiz tarafından 24/02/2021 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişimiz ölenin eşi …’nin 158.533,53 TL, ölenin oğlu …’in 3.905,20 TL, ölenin babası ve davamızın davacısı …’in 34.964,28 TL ve ölenin annesi ve davacımız olan …’ın ise 27.596,99 TL destekten yoksun kalma zararı talep hakları olduğu hesaplanmıştır. Bu rapor düzenlendikten sonra …’da rapor düzenleyen bilirkişi davacılarımız yönünden daha fazla alacak belirlemiş ise de, davacılar vekili 19.03/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile ölenin babası ve davamızın davacısı … için 34.964,28 TL ve ölenin annesi ve davacımız olan … için 27.596,99 TL destekten yoksun kalma zararı talep ettiği için bu miktarlar dikkate alınarak hüküm oluşturulması gerektiği kabul edilmiştir.
Davacılarımız ölenin anne ve babası olup, yasa gereği ölenin davacılarımıza destek olduğunun kabul edilmiştir.
Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi,kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. Burada kanun koyucu zarar görenin kusuru oranında indirim yapılabileceğini öngörmüş ve indirimi zorunlu tutmayarak hâkimin taktirine bırakmıştır.
Yasal düzenleme gereği hem işleten hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibariyle tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınıp çözümlenmesi gerekmektedir. Karayolları Trafik Kanunu’nda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:
“Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
A) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler.
B) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
C) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
D) Bu Kanun’un 105. maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
E) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
F) Manevi tazminata ilişkin talepler” hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış, burada örnekseme yoluna gidilmeyip tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.
Bu noktada üzerinde durulması gereken konulardan birisi, 2918 sayılı KTK’nın 92/b maddesinde yer alan “İşletenin; eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olduğuna” ilişkin hükümdür. Bu hükümle kanun koyucu; tehlike sorumlusu zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumluluğu kapsamından, sadece tehlike sorumlusu olan işletenin eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararları çıkarmıştır. Bu durumda, işletenin; eşinin, usul ve fürunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin ölümü veya yaralanmaları halinde bundan kaynaklanan zararlarının zorunlu sigorta kapsamında olduğu kabul edilmelidir. Araç sürücüsünün veya yakınlarının talepleri ise 92. madde kapsamında yer almamakla sigortacının sorumluluğu kapsamında kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı BK’nın 53/III. maddesinde düzenlenmiş olup;”Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı BK’nın 53/3.(818 sayılı BK madde 45/II) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdikleri zarar; desteğin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte destek üzerinde doğan bir zarardan ayrı ve salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Böyle bir zararın desteğin kendisinin sahip olacağı hakla bir ilişkisi olmadığı gibi, doğrudan destek zararıyla bağlı ve onunla sınırlı bir zarar da değildir. Desteğin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur.Buradaki zarar, mirasçıların salt bu sıfatla devraldıkları murislerinin uğradığı ve ondan intikal eden bir zarar da değildir. Destekten yoksun kalma tazminatına dayanak teşkil eden hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olsa idi doğrudan destek üzerinde doğup ondan mirasçılarına intikal edeceğinden, bu yöndeki savunmalar ölenin desteğinden yoksun kalanlara karşı ileri sürülebilecekti. Oysa yukarıda da açıklandığı üzere, destekten yoksun kalma tazminatına konu davacıların zararı, desteklerinin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalan sıfatıyla doğrudan kendileri üzerinde doğan zarardır. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez.
Şu hale göre; işleten (veya sürücü) murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır.
Somut olayda da, kaza tarihindeki sigorta genel şartları da dikkate alındığında, yargılama sırasında hükme esas alınan kusur raporuna göre davacıların desteğinin tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu destek vefat etmiş; davacılar, destekten yoksun kalan sıfatıyla desteğin aracının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı sigorta şirketini hasım göstererek, destekten yoksun kalmaya dayalı tazminat isteminde bulunmuştur. Davacılarının üçüncü kişi konumunda olduğu kabul edilmiş, davadan önce davacılar için ödeme yapılması isteğinde bulunulmadığı için davalı yönünden temerrütün dava tarihinde başlayacağı, sigortalı aracın hususi nitelikli olması nedeni ile talep edilebilir faizin türünün ise değişen oranlı yasal faiz olması gerektiği kabul edilip, aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere ;
Davacı … için 27.596,99 TL, davacı … için 34.964,28 TL destekten yoksun kalma alacağının 30/10/2020 dava tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp adı geçen davacılara ödenmesine,
Alınması gereken 4.273,56 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 268,08 TL’nin mahsubu ile bakiye 4.005,48 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç ve 213,68 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 322,48 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara VERİLMESİNE.
4.139,55 TL vekalet ücretinin davacı … için,
5.244,64 TL vekalet ücretinin davacı … için davalı sigorta şirketinden alınıp adı geçen davacılara ödenmesine.
Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 85,00 TL ve bilirkişi ücreti 750,00 TL olmak üzere toplam 835,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE.
Arabuluculuk için ödenen 1.320,00 TL nin 6325 sayılı yasanın 18/A (11) (13) maddesi uyarınca davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, davacılar vekili Av. …in yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/09/2021