Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/538 E. 2021/490 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2020/538 Esas
KARAR NO : 2021/490

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2020
KARAR TARİHİ : 07/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİHİ : 28/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında alım satım işi nedeniyle ticari ilişki olduğunu, davalının 15/05/2020 tarihli 65.000,00 TL bedelli faturanın 11.000,00 TL bakiyesini ödenmediğini, ödenmeyen alacak için … Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını ve itiraz edildiğini; bu sebeple, itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
YANIT :
Davalı tarafın yanıt dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
DELİLLER :
-Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası,
-Davacı ile ilgili SGK kayıtları ile Vergi Dairesi yazı cevabı,
-Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davacının satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
6102 sayılı TTK.’nun 5. maddesinde 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı yasanın 2. maddesi ile yapılan değişiklik sonrası Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki daha önce iş bölümü şeklinde mevcut olan ilişki görev ilişkisine dönüştürüldüğü için artık 01/07/2012 tarihinden sonra açılan davalarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olup – olmadığını kendiliğinden değerlendirmesi yasal zorunluluk haline dönüşmüştür.
Özel hukuk alanında yapılacak yargılamalar sırasında uyulması gereken genel görev kuralları 6100 sayılı HMK ‘da yer almaktadır. Bu yasanın 1. maddesi ile “Mahkemelerin görevlerinin ancak yasa ile düzenlenebileceği ve bu düzenlemenin de kamu düzenine ilişkin sayılması gerektiği” öngörülmüştür. Bunun doğal sonucu olarak taraflar ileri sürmese de mahkemelerin yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadıklarını kendiliklerinden değerlendirmesi gerekmektedir. Bu genel düzenlemenin yanında bir de ticari hayatla ilgili düzenlemeler içen 6102 sayılı TTK mevcuttur. Ticaret yasamızın 3. maddesinde ticari işin tanımı yapılmış, 4. maddesinde ticari davaların neler olduğu sınırlı olarak sayıldıktan sonra, 5. maddesinde ise aksi kararlaştırılmadığı sürece tüm ticari davalar ile ilgili olarak Ticaret Mahkemelerinin görevli oldukları belirtilmiştir.
Ticaret Mahkemelerinin görev alanını ticari davalar oluşturuyor ise, ticari davaların hangileri olduğunu 6102 sayılı TTK’nun 4. maddesine bakarak belirlemek zorunluluğu vardır. Bu madde de ise ticari dava;
1)Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olan hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri,
2-)Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın,
a)Ticaret Kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları,
b)Türk Medeni Kanunu’nun rehin karşılığı ödünç verme ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 maddelerinde,
c)6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun;
-Mal varlığının veya işletmenin devir alınması ile işletmelerin birleştirilmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203 maddelerinde,
-Rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447. maddelerinde,
-Yayın sözleşmesine ilişkin 515 ve 519. maddelerinde,
-Komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ve 545. maddelerinde,
-Ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547. ve 554. maddelerinde,
-Havale hakkındaki 555. ve 560. maddelerinde,
-Saklama sözleşmesini düzenleyen 561. ila 580. maddelerinde,
d)Fikri Mülkiyet Hukukuna dair mevzuatta,
e)Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f)Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen konulardan doğan hukuk davalarının TİCARİ DAVA ve ticari nitelikli çekişmesiz yargı işi sayılır, ancak hiçbir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale ve vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır şeklinde düzenlenmiştir.
Ticaret yasasının 5. maddesi ile “aksine hüküm olmayan hallerde, dava olunan şeyin değerine bakılmaksızın ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemelerinin bakması düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenleme gereği TTK’nın 4. maddesinde düzenlenen ve ticari dava kapsamında sayılan uyuşmazlıkların ticaret mahkemelerinin görev alanını oluşturduğunu kabul etmek gerekir. Bu genel kuralın yanında uyuşmazlığa ilişkin yasal düzenlemenin yer aldığı metinde bu konu ile ilgili uyuşmazlığın açıkça ticaret mahkemelerinde çözüleceği öngörülmüş ise (örneğin İİK’nun 171/4) ya da yasa ile bu yasa kapsamındaki işlerin ticari dava sayılacağı öngörülmüş ise (1163 sayılı yasanın 99. maddesi vb. gibi) bu yasadan kaynaklanan davaların da ticaret mahkemelerinin görev alanında olduklarını kabul etmek gerekecektir.
Somut olaya gelince ; Davanın Ticaret Mahkemelerinin görev alanındaki ticari dava olarak kabul edilebilmeleri için yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği gibi tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın uyuşmazlığın TTK’da düzenlenen bir konudan kaynaklanması veya uyuşmazlığın her iki tarafının tacir ve uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olması gerekir.
Davalı şirket ile davacı gerçek kişi arasındaki satım sözleşmesi TTK’da düzenlenmeyip, Borçlar Yasasında düzenlenen satım sözleşmesi niteliğinde olması nedeni ile uyuşmazlığın Ticaret Kanununda düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı, bu nedenle uyuşmazlığın ticari dava olabilmesi için TTK nun 4/1 maddesi uyarınca davanın her iki tarafının da tacir olması ve uyuşmazlığın da tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olması gerekir.
Davalı şirketin tacir olduğu tartışmasız olup, sözleşmenin karşı tarafı olan davacı gerçek kişinin ise tacir olduğu tartışmalıdır.
Tacir olduğu kabul edilen davalı şirket ile sözleşme imzalayan davacının tacir olması halinde uyuşmazlığın ticari dava olduğunu kabul etmek gerekecektir. Kimlerin tacir kimlerin esnaf ve kimlerin tüketici olduklarının yasal düzenlemeler dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir. Davacı gerçek kişinin tacir olup olmadığının belirlenmesi için Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı Muhammed Karagüzel Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkereye verilen cevapta davacının her hangi bir vergi mükellefi olarak kaydının olmadığı, İŞLETME HESABINA GÖRE DEFTER TUTTUĞU belirtilmiştir. İşletme esasına göre defter tutan davacının tacir sayılabilmesi için VUK nun 177 maddesinde belirtilen ve her yıl Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenen alış satış ve iş hasılat tutarlarının bu miktar üzerinde olması gerekir. Bu nedenle yazı ekinde davacının vergi dairesine verdiği beyannamelerde temin edilip incelendiğinde yıllık alış satış va iş hasılatının VUK nun 177. Maddesinde belirlenen yıllık miktarlara ulaşmaması nedeni ile davacının tacir olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu hali ile uyuşmazlığın bir tarafını oluşturan davacı tacir olmadığı için TTK nun 4/1 maddesi koşulları oluşmadığı, bu nedenle ticaret mahkemelerinin görevli olmadıkları kabul edilip, mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HMK m.114/1-c, 115/2 uyarınca göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine,
Ankara Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevli olduklarının tespitine,
Karar kesinleştiğinde ve süresinde başvuru olduğnda dava dosyasının görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
Süresi içerisinde görevli mahkemeye dava dosyasının gönderilmesi için başvuru yapılmaz ise dosyanın re’sen ele alınıp Mahkememiz tarafından açılmamış sayılması kararı verilmesine,
Yargılama harç ve giderleri hakkında görevli mahkemece değerlendirme yapılmasına,
Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dosyanın görevli mahkemede davaya devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK 331/2 maddesi gereğince bir karar verilmesine,
Dair, davacı vekili Av. …i’nin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.07/07/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸
Not : Bu evrak 5070 sayılı Elektronik imza yasası kapsamında imzalanmıştır.