Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/535 E. 2022/98 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/535 Esas – 2022/98
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2020/535 Esas
KARAR NO : 2022/98

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 19/10/2020
KARAR TARİHİ : 17/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’un savalı sigorta şirketi KZMMS kapsamında sigortalı olan, … sevk ve idaresindeki … plakalı sayılı aracın 25.09.2019 günü neden olduğu kazada ağır yaralandığını ve malul kaldığını, olaydan sonra düzenlenen trafik kaza raporunda davalı sigortalısı araç sürücüsünün kusurlu bulunduğunu, sürücü hakkında Sapanca Cumhuriyet Başsavcılığı …. numaralı dosya ile soruşturma başlatıldığını, geçirdiği kaza sonrası ağır yaralanan müvekkilinin Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Baş hekimliğinin raporuna göre %29 oranında malul kaldığını, taraflarınca davalı sigorta şirketine başvurulduğunu, başvurularının reddedilmesi üzerine Arabuluculuk başvuru yapıldığı ancak anlaşma sağlanamadığını, müvekkilin kaza tarihinde … Kola ve Meşrubat San. Ve Tic. A.Ş’de çalışmakta olduğunu, ilgili şirkete müzekkere yazılarak davacının kaza tarihinde ve sonrasında aylık ne kadar net gelir elde ettiğinin sorulmasını, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı alacağının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili 12.11.2020 UYAP tarihli cevap dilekçesinde özetle; Kaza çift taraflı trafik kazası olup öncelikle kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, kusur durumunun belirlenmesinin ardından davacının maluliyetinin tespiti gerektiğini, davacının kazada mevcut kusur dışında ehliyetsiz araç kullanması nedeni ile müterafik kusuru bulunduğunu, ayrıca yaralarmasının yüz bölgesinde olduğu dikkate alınarak koruyucu kask takmamasının da yaralanmasında etkisi bulunduğunu, bu nedenle hesaplanan tazminattan bu iki unsur nedeni ile müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, müvekkili şirket açısından sorumluluğun temerrüt tarihinde başlamakla birlikte kazaya karışan araç hususi olmakla avans faizi talebinin kabulünün mümkün olmadığını, haksız davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Dava, 25/09/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasına dayalı olarak sürekli iş göremezlik tazminatı talebinden ibarettir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanarak SGK yazı cevabı, davalı sigorta hasar dosyası ve poliçesi, davacıya ait tıbbi tedavi belgeleri, ceza soruşturması dosyası örneği, sosyal ekonomik durum araştırmaları celbedilerek dosya içerisine konulmuştur.
Kazaya karışanların kusur durumunun tespiti yönünden Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor alınmış Ankara ATK’nın 01/04/2021 tarihli raporunda özetle; sürücü …’nun %70 oranında, davacı sürücü …’un %30 oranında kusurlu olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce kaza tarihindeki yönetmelik hükümleri gözönünde bulundurularak davacının sürekli maluliyet durumunun tespiti bakımından İstanbul ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan raporu aldırılmış, 22/09/2021 tarihli ATK raporunda özetle; davacının 25/09/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle bedensel özür oranının %0 olduğunun, tıbbi iyileşme süresinin 12 aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği görülmüştür.
Davacının talep edebileceği tazminat miktarına ilişkin hesap bilirkişisinden rapor alınmış, bilirkişi ….’ın 23/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı …’un vücut engellilik oranı %0 olduğundan talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatı bulunmadığının, yine davacının geçici iş göremezlik talebinde bulunmadığı tespit edilmekle, buna yönelik hesaplama yapılmadığının bildirildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin hesap bilirkişi raporuna itiraz ederek dava dilekçesinde davacı yönünden sürekli iş göremezlik tazminatı talep edildiğini, çoğun içinde az bulunur ilkesi ile ıslah etme imkanı bulunmaları nedeniyle hesap bilirkişisinden geçici iş göremezlik zararı yönünden yeniden rapor alınmasını talep ettiği anlaşılmış ise de; dava dilekçesindeki talep sonucu ve açıklamaları kapsamına nazaran yeniden hesap bilirkişisinden rapor alınması talebinin 29/12/2021 tarihli duruşma dışı ara karar ile reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekilinin 15/02/2022 tarihli dilekçesi ile davasını kısmen ıslah ettiğini beyan ederek 12 ay iyileşme süresine nazaran ve davacının %30 oranındaki kusuru gözetilerek 1.000,00 TL olarak belirtilen geçici iş göremezlik tazminatı taleplerini 17.884,00 TL artırarak 18.884,00 TL olarak ıslah ettiklerini beyan ettiği, ıslah harcını yatırarak ıslah dilekçesini karşı tarafa usulünce tebliğe çıkarttığı anlaşılmıştır. Ancak davacı vekilinin ıslah dilekçesi kapsamında davasını kısmen ıslah ettiğini beyan ettiği anlaşılmış ise de; ıslah dilekçesi kapsamında davanın tam ıslah olarak ıslah edildiğinin kabulü gerektiği açıktır. Davacı vekilinin dosya kapsamında toplanan tüm deliller ile dava dilekçesi kapsamına göre, Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi’nden alınan sürekli iş göremezlik raporuna dayalı olarak davalı sigortaya başvurduğu, yine dava şartı zorunlu arabuluculuk başvurusunda uyuşmazlık konusunun aynı hastaneden alınan sürekli iş göremezlik raporuna dayalı tazminat talebine dayandığı açıktır. Bu durumda çoğun içinde az da vardır ilkesi uygulanamayacağı gibi davacının davasını tam ıslah ettiği anlaşıldığından bu durumda geçici iş göremezlik talebi yönünden usulünce yapılmış dava şartı zorunlu arabuluculuk talebi de bulunmadığı görülmektedir.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartları’dır. Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denilmektedir. Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin ise saklı olduğu belirtilmiştir.
19/12/2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7155 sayılı “Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun”un 20. maddesinde “13/01/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5. maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
3. Dava şartı olarak arabulucuk
Madde 5/A – (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
Aynı Kanun’un 26/1-a bendinde ise anılan maddenin 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlemesi yer almaktadır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesinin “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hüküm gereğince davacı arabulucuya başvurmak ve arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren, 5/A maddesi uyarınca, “konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda” dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale gelmiş, eş söyleyişle arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen yasal mevzuat hükümleri doğrultusunda gerçekleşen somut olay değerlendirildiğinde;
Dava dilekçesi içeriğine göre; Eldeki dava, 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinin yürürlük tarihi olan 01/01/2019 tarihinden sonra açılmış olduğu ve dava dilekçesi kapsamı ile davacı vekilinin ıslah dilekçesi kapsamındaki beyanlarından geçici iş göremezlik tazminatı talebi yönünden zorunlu arabuluculuğa başvurulmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafça dava tarihinden önce usulünce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmadan mahkememize dava açıldığı sabit olduğundan davanın HMK 114/2 maddesi yollaması, TTK’nun 5/A ve Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 maddesi gereğince HMK’nın 114/2 ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın ıslah edilmiş hali ile usulünce zorunlu arabuluculuğa başvurulmamış olması nedeniyle dava şartları yönünden REDDİNE,
Bu karar nedeniyle alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 116,40 TL harçtan çıkartılarak artan 35,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dava açılışında sürekli iş göremezlik talebi yönünden gidilen zorunlu dava şartı arabuluculuk nedeniyle HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davalı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde kendilerine İADESİNE,
Dair, Davacı Vekili Av. …’in yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/02/2022