Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/508 E. 2022/110 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

KARAR

ESAS NO : 2020/508 Esas
KARAR NO : 2022/110

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 08/10/2020
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİHİ : 23/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı Bankadan web sitesi üzerinden satışa sunulan ….nolu ticari işyeri vasıflı taşınmazı 27/02/2020 tarihinde 685.000,00 TL bedelle satın aldığını, satı aldıktan sonra taşınmazın apartmanın ortak alanı olan 27,34m2’lik alanı diğer maliklerin rızası olmaksızın haksız olarak işgal ettiğini, müvekkiline satıştan önce böyle bir bilgilendirme yapılmadığını, Çankaya Belediyesine sunulan emlak beyan değerinde işyerinin 277,34m2 olarak belirtildiğini ancak fiziki ölçümde 251,66m2 olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL zararın davalıdan 27/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili yanıt dilekçesinde özetle; Görev, Yetki, Zamanaşımı, hak düşürücü süre, husumet itirazlarını yaptıklarını, davacının açmış olduğu davanın haksız olduğunu, taraflar arasında imzalanan “Gayrimenkul Satın Alma Teklif Formu ve Satış Şartnamesi” maddelerinde davacının satılan taşınmazın her türlü kaydını incelediğini ve sonradan herhangi bir farklılıktan veya ayıptan kaynaklı müvekkiline rücu edemeyeceğinin imza altına alındığını, davacının iddialarının kendi kusurundan kaynaklandığını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
2-Davalıda bulunan kayıtlar,
3-Mahallinde yapılan keşif ile bilirkişilerin kök ve ek raporları,
4-Tüm dosya münderecatı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Dava, taraflar arasındaki satım sözleşmesi kapsamında hile hukuksal nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı…. nolu ticari işyeri vasıflı taşınmazın satışının yapıldığı konusunda, ihtilâf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki ihtilaf; Davalının … nolu ticari işyeri vasıflı taşınmazın satışında davacı/alıcıyı aldatıcı hataya düşürücü herhangi bir eylem ve işleminin olup olmadığı, davacının satın aldığı taşınmazın tapu kayıt bilgileri ile fiili durumu arasındaki farkı bilebilecek durumda olup olmadığı, işyerinin resmi m2 ile fiili m2 arasındaki fark nedeniyle davacının davalıdan zarar talebinde bulunup bulunamayacağı, bulunabilecek ise miktarının ne kadar olduğu, hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkememiz toplanan deliller kapsamında bilirkişi heyeti ile mahallinde 16/04/2021 tarihinde keşif icra edilmiş ve bilirkişi heyetinden 08/06/2021 tarihli kök ve 04/08/2021 ve 19/01/2022 tarihli kök raporlar alınmış, bilirkişi heyeti raporlarında özetle; Davalı tarafından davacıya satılan ….nolu ticari işyeri vasıflı taşınmazın tapu kaydında 458,00m2 olduğunu, yapılan keşif ile taşınmaza ortak alandan 30,48 m2 ‘lik bir alanın dahil edildiğinin anlaşıldığını, bu alanın dava tarihi itibariyle değerinin 45.000,00 TL olduğunu bildikleri görülmüştür.
Taşınmaza ait tapu kayıtları ile taraflar arasında imzalanan “Gayrimenkul Satın Alma Teklif Formu ve Satış Şartnamesi” başlıklı belgede taşınmazın açıkça 458 m2 olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Davacı vekili, her ne kadar iddialarını; satışa konu taşınmazın müvekkiline gösterilen fiili ölçüsü ile resmi kayıtlardaki ölçüsün farklı olduğunu ve davalının bunu bilerek müvekkilini hataya/hileye düşürerek satışı gerçekleştirerek haksız kazanç elde ettiğini satış sözleşmesinin müvekkilinin iradesinin sakalanmış hâlde imzalandığına dayandırmış ise de bu konuda yasal ve ikna edici delil sunmamıştır. İrade beyanı sakatlığı hata, hile yahut ikrah hâllerinde söz konusu olabilir. Bu durumlarda da hak düşürücü süre içerisinde irade bozuklukları olan yanılma, aldatma ve korkutma hâllerinde dava açılması gerekir. Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır (BK m.39). Davacı tarafın davalı Bankanın gayrimenkulün satışı sırasında hileli hareketlerde bulunarak sözleşmeyi yaptığına dair dosya kapsamda bir belge sunulmadığı gibi davacının kayıtlarda taşınmazın ölçüsünü açıkça gördüğü ve davalının davacıya 458,00 m2 alana sahip taşınmazı sattığı, dolayısıyla, davacının aldatılma iddiası sübut bulmamıştır. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Bu karar nedeniyle alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 853,88 TL harçtan çıkartılarak geriye kalan 773,18 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 7,80 TL vekalet tasdik harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
7-HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,

Dair, davacı vekili Av. …’un yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸

Not : Bu evrak 5070 sayılı Elektronik imza yasası kapsamında imzalanmıştır.