Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/387 E. 2021/110 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/386
KARAR NO : 2021/108

Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2019/386
KARAR NO : 2021/108

KÂTİP :

DAVA : Kooperatif ve Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat Davası
DAVA TARİHİ : 16/07/2019
KARAR TARİHİ : 23/02/2021
KARARIN YAZ. T. : 10/03/2021

Mahkememize tevzi edilen dava dosyası, Mahkememiz esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapıldı.
DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifin 2012 yılından beri üyesi olduğunu; kooperatife toplam 145.000,00 TL civarı ödeme yapmasına rağmen dairelerin tesliminin yapılmadığını; kooperatifin üyelerden ilave ücret istemesi üzerine … Sulh Hukuk Mahkemesinin .,.. D.İş dosyası ile inşaatın geldiği seviyenin tespitinin yapıldığını ve yapılan tespitte inşaatın sadece %15’nin tamamlandığı ve değerinin 10.086,90 TL olduğunun belirlendiğini; ayrıca ruhsata aykırı yapılan kısımlar nedeniyle de idarî para cezasının söz konusu olabileceğinin tespit edildiğini; müvekkilinden alınan aidatlarında kooperatife ödenmemesi nedeniyle ayrıca müvekkilinden aidat da talep edildiğini; diğer davalıların da kooperatifin yönetim kurulu üyeleri olduğunu ve haksız eylemleri sebebiyle müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdikleri için onlarında sorumlu olduğunu; bu kişiler hakkında Ankara CBS’nin … soruşturma sayılı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu ve soruşturmanın devam ettiğini; davalı kooperatifin 23/03/2019 tarihli genel kurulunda kooperatif tasfiyesinin kararlaştırıldığını; kooperatifin … … Şubesinden kooperatif adına çekilmiş olup henüz çekilmemiş 23.000,00 TL ile davalı kooperatif yönetim kurulu üyesi olup zarardan sorumlu olan diğer davalıların kooperatifteki hisseleri ve taşınmazları üzerine tedbir konulmasını, müvekkilinin uğradığı zarar nedeniyle yaptığı ödemelerin ödediği tarihteki dolar kuru üzerinden hesaplanarak şimdilik 50.000,00 TL’sinin ticarî faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.

YANIT:
Davalı … yanıt dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu; kendisine açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini; davacının kooperatiften talepte bulunması için öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiğini; davalı kooperatifin davacıya bir borcu olmadığı gibi davacının kooperatife borcu olduğunu bu sebeple haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … … yanıt dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu davanın usul ve yasaya aykırı olduğunu; kendisine açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini; davacının kooperatiften talepte bulunması için öncelikle kendi edimini yerine getirmesi gerektiğini; davacının alacağı bulunması halinde dahi alacağın bir yıl sonra yapılacak genel kurulda görüşülmesi gerektiğini talebin bu aşamada talep edilebilir olmadığını; davalı kooperatifin davacıya bir borcu olmadığı gibi davacının kooperatife borcu olduğunu bu sebeple haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER :
1-Ticaret sicili kayıtları,
2-Kooperatif ana sözleşmesi, defter ve kayıtları,
3-…SHM’nin … D.İş dosyası,
4-…Asliye Ceza Mahkemesinin … esas sayılı dava dosyası,
5-Arabuluculuk tutanağı
6-Tüm dosya münderecatı,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Dava, kooperatifin ve yöneticilerinin sorumluluğuna dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davalı kooperatif; Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında sicile kayıtlı olup, “…ANKARA” adresinde aktiftir.
Davalı kooperatifin 23/03/2019 tarihinde yapılan 2018 hesap yılı genel kurul toplantısında; ortaklar listesinde kayıtlı (44) ortak bulunduğu; gündemin 5’… maddesinde, kooperatifin tasfiye sürecine girmesinin oylandığı ve oyçokluğuyla kabul edildiği; tasfiye yönetim kurulu asıl üyelerinin …, … ve …’dan oluştuğu; davacı …’ın genel kurula bizzat katıldığı ve kimi kararlara muhalif kaldığı, görülmüştür. Bu genel kurul tutanağından da anlaşılacağı gibi davalı gerçek kişiler kooperatifin yönetim kurulu üyeleridir. Davacı ise kooperatifin ortağıdır.
Eldeki dava, kooperatif ile birlikte kooperatifin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dair açılan tazminat davasıdır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98’… maddesine göre, KK’da aksine açıklama olmayan hususlarda Türk Ticaret Kanunu’ndaki Anonim Şirketlere ait hükümler uygulanır. Eldeki davaya konu olan olaylar, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’dan sonraki döneme ilişkindir.Bu sebeple, uyuşmazlık 6102 sayılı TTK’daki anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanması yoluyla çözümlenecektir.

1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 59/3. maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur“ hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3. fıkrada ise, “Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar“ hükmüne yer verilmiştir. Aynı Yasanın 98. maddesi yollaması ile dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesinde, kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu başlığı altında, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete, hem pay sahiplerine hemde şirket alacaklılarına karşı verdikleri zararlardan sorumlu oldukları 555. maddede, şirketin uğradığı zararın tazminini şirket veya her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Ortakların ve alacaklıların dava hakkı, dolayısıyla zararlara dayanan davalar, doğrudan doğruya zararlara dayanan davalar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin ortaklık malvarlığını kötüleştiren davranışları, ortakların ve alacaklıların doğrudan doğruya zarar görmelerine yol açar. Gerçekten ortaklık malvarlığını azaltan her fiil, hisseleri oranında ortakları etkiler. Şu hâlde, ortaklığın gördüğü doğrudan doğruya zarar, ortaklar ve alacaklılar yönünden dolayısıyla zarar teşkil etmektedir. Dolayısıyla zararlar nedeniyle açılan davanın konusu, ortaklığın uğradığı zararın tümüdür. Ancak ortaklar veya alacaklılar açtıkları davada tazminatın kendilerine değil ortaklığa verilmesini istemelidirler (TK m.555,556).
6102 sayılı TTK ortakların ve alacaklıların dava hakları arasında önemli bir farklılık yaratmıştır. TTK 556. maddesine göre, alacaklıların dava hakkı şirketin iflâs etmesi ön şartına bağlanmıştır.
Yargıtay, dolayısıyla zararlara dayalı sorumluluk davalarında davacının hükmedilen tazminatın kendisine verilmesini istemesini davanın reddini gerektiren bir sebep saymıştır. Yargıtay emsal kararlarına göre, bu takdirde davanın 6762 sayılı TTK 340/309 maddeleri uyarınca açıldığı kabul edilerek, hükmedilecek tazminatın şirkete verilmesine karar verilmelidir (Yargıtay 11.HD’nin 28.04.2005 tarihli 6220 Esas, 4343 Karar vb).
Doğrudan doğruya zarar yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda ortakların veya alacaklıların, ortaklığın zararından bağımsız gördüğü zararlardır. Bu fiillerin ayrıca ortaklığı da zarara sokmuş olup olmadığı önem taşımaz. Ortakların veya alacaklıların doğrudan doğruya zararının herhangi bir üçüncü kişiye verilen zarardan farkı şu noktada görülür: Doğrudan zararlar ortak veya alacaklı sıfatının sonucu olarak görülmüş zararlardır. Ortakların doğrudan doğruya zararlarına örnek olarak, bir kimsenin kanuna aykırı olarak düzenlenmiş bilançoya güvenerek pay sahibi olması veya paylarını elden çıkarması, sermaye artırımında ortakların yeni pay alma haklarının ihlâl edilmesi, bir ortağın payının kanuna aykırı şekilde iptali veya sermaye payına uygun temettü hissesi ödenmemesi gösterilebilir.
Doğrudan doğruya uğranılan zararlar nedeniyle açılan davalarda ortaklar veya alacaklılar, tazminatın kendilerine verilmesini isteyebilirler. Dava, genel şartlar açısından TTK m.553 vd.deki kurallara tabidir. Doğrudan doğruya zararlara dayanan davaların hukukî dayanağı da sözleşmeye aykırılıktır. Aynen dolayısıyla zararlar nedeniyle açılan davalarda olduğu gibi, doğrudan zararlara dayanan davalarda da davacı yönetim kurulu üyeleri ile ortaklık arasındaki sözleşmenin ihlâli sebebine dayanabilir. Yönetim kurulu üyelerinin kanun veya esas sözleşmenin yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmemeleri, ortaklık ile aralarındaki sözleşmenin bir ihlâlini teşkil eder. Yönetim kurulu üyeleri şirkete, ortaklara ve alacaklılara doğrudan doğruya verdikleri zararlarda olduğu gibi dolayısıyla zarardan da sorumlu tutulmuşlardır. Yukarıda belirtildiği üzere, davacı gördüğü doğrudan zararın kendisine ödenerek tazmin edilmesini talep edebilir. Buna karşılık şirketin gördüğü zarar nedeniyle dolaylı olarak zarara uğrayan ortaklar ve (şirketin iflâs etmiş olması koşulu ile, TTK 557)alacaklılar tazminatın şirkete ödenmesini isteyebilir (TTK 555). Bu anlamda 6102 sayılı TTK ‘nın getirdiği bir yenilikte 555.maddenin 2. fıkrasındaki, pay sahibince açılan davada hukukî ve maddî sebepler haklı gösteriyorsa, dava masrafları ve Avukatlık ücretinin davalıya yüklenemediği hallerde mahkemenin bunları davacı ortak ile şirket arasında hakkaniyete göre paylaştırma yetkisine sahip olmasıdır. ( Poroy/ Tekinalp/Çamoğlu Ortaklıklar Hukuku -Yeniden yazılmış 13. Bası, sayfa 395 vd.)
Sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığı ait olmakla birlikte, yukarıda ifade edildiği üzere, ortakların ve alacaklıların, dolayısıyla zararlara ve doğrudan doğruya zararlara karşı dava açması söz konusu olabilir.
Gelinen noktada, öncelikle, davacının uğradığını iddia ettiği zararın; doğrudan veya dolaylı zarar olup olmadığı belirlenmelidir. Doğrudan zarar bulunması durumunda, davacı ortağın, zarara neden olduğu ileri sürülen kooperatif yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat davası açmak ve zararın kendisine ödenmesini istemek hakkı olduğu kabul edilmelidir. Doğrudan zarar olasılığında yöneticilerin yanı sıra kooperatifin de sorumlu olup olmadığı irdelenmelidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 59/3 maddesinde; “Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur” hükmüne yer verilmiş, 62/1. maddesinde ise yönetim kurulu üyelerinin görevleri belirtilmiş, yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütecekleri ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermekle görevli oldukları açıklanmıştır. 62/3 maddesinde ise; “Yönetim Kurulu üyeleri ve kooperatif memurları, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludurlar” hükmüne yer verilmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 49 ve 61. madde hükümleri ile yukarıda anılan maddeler birlikte değerlendirildiğinde, yöneticilerin ve temsile yetkili şahısların zarar doğuran eyleminden dolayı, yöneticiler ve kooperatif müteselsilen sorumludurlar. Dolayısıyla, doğrudan zarar bulunması hâlinde yöneticiler ile kooperatifin birlikte sorumluluğundan söz edilebilinecektir.
Somut olayda; davacı, davalıların edimlerini yerine getirmemeleri ve kooperatif üyeleri arasında eşit işlem ilkesine uymamalarını zararın nedeni olarak göstermiştir. Bu iddianın dayanağı olarak … SHM’nin … D.İş sayılı dosyası gösterilmiştir. Sözü edilen tespit dosyasında, … ve altı arkadaşının esas itibariyle bağımsız bölümlerin mevcut tamamlanma oranlarını ve diğer hususların tespitini istedikleri; iki ortağa ait bağımsız bölümde bu oranın %68, ikisinde %63, birisinde %35 iken …’a isabet eden bağımsız bölümde %39 olduğuna dair rapor tanzim edildiği, izlenmiştir.
Davacı …’ın şikâyeti nedeniyle şüpheliler … hakkında, Ankara C. Başsavcılığının 08/09/2020 tarih ve … iddianame sayılı ‘iddianame’ düzenlenmiştir. İddianame iki iddiaya dayanmıştır. Bunlar: a) sipariş avansları hesabında mal ve hizmet teslimi olmaksızın yasal fatura ve ödeme belgesi olmadan 7 firmaya toplamda 1.335.975,28 TL avans adı altında kooperatif parasının verilmesi, b) 7 üyenin düşük aidat ödemesine karşılık bu üyeler hakkında yasal takibat başlatılmayıp diğer üyelerin mağduriyetine sebebiyet verilmesidir.
Kooperatif yönetim kurulunun, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesi ve ortakların çıkarlarının korunması ile ilgili olarak yasalara, anasözleşme hükümlerine ve genel kurul kararlarına göre işleri titizlikle yürütmek ve kooperatifin başarısı ve gelişmesi yolunda gereken çabayı göstermek zorundadırlar. Davacı, zarar iddiasını, davalı kooperatif yöneticilerinin görevlerini edimlerini yerine getirmemesi ve ortaklar arasında eşit işlem yapılmaması olgusuna dayandırmıştır. Davacıya isabet eden bağımsız bölümün seviyesinin bir kısım ortaklara kıyasla daha yüksek olduğu … SHM’nin … D.İş sayılı dosyasındaki rapordan görülmüştür. Bir an için rapordaki seviye tespitinin gerçeği yansıtmadığı varsayılsa bile bazı ortaklara isabet eden bağımsız bölümlerde inşaat seviyesindeki eksiklik ya da eşit işlem yapılmaması olması eylemleri, ‘dolaylı zarar’ kapsamında olacaktır. Yönetim kurulu üyelerinin yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışları ile ortaklığın malvarlığını azaltan veya kötüleştiren davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararıdır. Davaya konu olayda, davacının mal varlığında doğrudan bir azalmanın oluşmadığı, davacının doğrudan değil, kooperatifin zarara uğraması dolayısıyla zarar görmüş olacağı açık olup davacının tazminini talep ettiği zarar da bu dolaylı zararın tazminine dairdir. Ancak, ortak TTK’nın 555/1. maddesi uyarınca dolaylı zarar dolayısıyla açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. Bu sebeple, davalı kooperatif hakkında açılan davanın, pasif husumet ehliyeti yokluğundan dolayı usulden reddine; davalı gerçek kişiler hakkındaki davanın ise koşulunun bulunmamasından dolayı reddine karar verilmelidir.
Yukarda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve Kurul’un takdirine göre;
1.-Davalı Sınırlı Sorumlu … Konut Yapı Kooperatifi hakkında açılan davada:
Davanın HMK m114/(1)-d atfı ile HMK m115/(2) uyarınca pasif husumet ehliyeti yokluğundan ötürü dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2.-Davalılar … ve …. hakkında açılan davada:
Davanın reddine,
3.-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken, 59,30 TL maktû karar ve ilâm harcının peşin alınan 853,88 TL’den tenzili ile artan 794,58 TL harcın, karar kesinleştiğinde istemi ve başvurusu hâlinde davacıya iadesine,
4.-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, HMK m.333/1 gereğince harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
5.-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
6.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davalı Sınırlı Sorumlu … Konut Yapı Kooperatifi yararına hesaplanan 4.080,00 TL maktû vekalet ücretinin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
7.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davalılar … ve … yararına hesaplanan 7.300,00 TL nispî vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
8.-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13’üncü bendi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmelik’inin 26’ıncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; Bakanlık bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsiline, bu konuda, 6183 sayılı Kanuna göre harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
Dair, davacı … ile vekili Av. … ve davalı vekili Av. …’ın yüzlerine karşı; iki haftalık süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere 23/02/20201 tarihinde oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.
Başkan … Üye … Üye … Katip
¸ ¸ ¸¸