Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/341 E. 2022/122 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2020/341 Esas
KARAR NO : 2022/122

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 26/06/2001

KARAR TARİHİ : 28/02/2022
YAZIM TARİHİ : 21/03/2022
Mahkememizde açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
DAVA :
Davacı vekili ; Davacının davalı şirkete ait … plaka sayılı yolcu otobüsü ile İstanbul’dan Ankara yönüne seyehat ettiği sırada aracın neden olduğu kaza sonucu hayati tehlike oluşturacak şekilde yaralandığını, araçta yolcu olarak bulunan davacı kusursuz olup, tüm kusurun davalıya ait araç sürücüsünde olduğunu belirtip, fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile 30.000,000 TL maddi ve 15.000,000 TL manevi tazminatın davalıdan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında alınan rapor ile maddi tazminatın 208.024,43 TL olarak belirlenmesi üzerine talebini arttırarak bu miktarın maddi tazminat olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; Davacının yaralanması ile sonuçlanan kazanın 04/07/2000 tarihinde meydana geldiğini, araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davacının tüm hastane ve tedavi masraflarının sigorta şirketi tarafından karşılandığını, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davanın yapılan yargılaması sonucu 26/09/2012 Tarih ve 2001/493 Esas 2012/409 Karar sayılı ilamı ile 30.000,000 TL maddi ve 15.000,000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karar davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı 05/06/2014 tarihli kararı ile ” Mahkemenin kısa kararın 1. Fıkrasında 10.000,00 TL maluliyet tazminatının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verdiği halde, gerekçeli kararda 30,000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, mahkemenin kısa kararda maddi hata yaptığının bunun yanlışlıktan kaynaklandığını belirtip gerekçeli kararı 30.000,000 TL olarak değiştirmiş ise de, bunun mümkün olmadığı belirtilip kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu” belirtilerek kararımızın bozulması yoluna gidilmiştir. Yeniden yapılan yargılama sonucu bu kez Mahkememizin 2014/988 Esas 2018/303 Karar sayılı kararı ile geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinin reddine, 208.024,43 TL sürekli iş göremezlik alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiş, manevi tazminat talebi yönünden olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu karar sadece davalı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 17/06/2019 tarihli kararı ile; ” Dava yolcu taşıma sözleşmesine dayalı olarak açılmış maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçeyle geçici iş göremezlik ve tedavi giderleri ile ilgili taleplerin reddine, sürekli iş gücü kaybı nedeniyle oluşan zarar nedeniyle istenen bedelin ise kabulüne karar verilmiştir. Bozma ilamı öncesinde hükme esas alınan bilirkişi raporunda bakiye ömrün sonu 2034/3 dönemi olarak kabul edilerek hesaplama yapılmış olup, bu rapora itibarla verilen karar sadece davacı vekilince temyiz edilmiş, bozma ilamı sonrası mahkemece uyma kararı vermekle bakiye ömrün sonu itibariyle davacı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Ancak mahkemece, hükme esas alınan 27.10.2017 tarihli bilirkişi raporunda usuli kazanılmış hakka riayet edilmediği gibi davacının emekli olduğu tarihle yeniden başka bir işe başladığı tarih arasındaki döneme ilişkin de bir hesaplama yapılmamış, bunun yanında davacının bir başka talebi olan geçici iş göremezlik nedeniyle uğranılan zarar kalemine ilişkin de bir hesaplama ve değerlendirmeye yer verilmemiştir. Hal böyle olmakla birlikte, mahkemece geçici iş göremezlik dönemine dair davacı zararının, davalının sigortası tarafından karşılandığı ve fazlaya ilişkin zararın ispatlanamadığı gerekçesiyle bu kalem alacağın da tedavi masraflarına dair alacak istemiyle birlikte reddine karar verilmiş ise de, dosyada mevcut sigorta tazmin belgeleri ve gelen yazı cevaplarından yapılan ödemelerin tedavi masraflarına yönelik olduğu görülmüş olup, dosyaya nihai olarak kazandırılan Adli Tıp Kurumu raporunda mütalaa edilen 18 aylık iyileşme süresinde davacının geçici iş göremezlik nedeniyle maddi zararının bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa SGK veya özel sigortalar tarafından ödenen bir bedelin olup olmadığı birlikte değerlendirilip, gerekirse tüm bu hususlarda yeniden bilirkişi incelemesi de yaptırılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken, açıklanan eksikliklere rağmen rapora itibar edilerek yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmamış, davacının alacak istemine konu kalemlerden birisi de manevi tazminata ilişkin olup, mahkemece bu kalem tazminat istemine dair olumlu ya da olumsuz bir değerlendirme yapılarak karar verilmediği anlaşılmakla kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.” denilerek kararımızın bozulması yoluna gidilmiştir. Tarafların bozma kararı ile ilgili beyanları alındıktan sonra usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilen bozma kararına uyulması gerektiği kabul edilmiştir. Bozma kararına uyan mahkemenin bozma kararında belirtilen doğrultuda araştırma yapmak zorundadır. Bu ilkeden hareketle yapılan değerlendirmede ;
A-) Bozma kapsamında araştırılması gereken ilk konu, davacının hastanede yatarak tedavi gördüğü süreye ilişkin bakım ve bakıcı gideri ile ilgilidir. Bu konuda talep edilebilir alacak olup olmadığı, var ise miktarı ile ilgili ilk rapor Dr. …. tarafından hazırlanmış ve 19/01/2021 tarihli olup, bilirkişi raporu ile bakıcı – yardımcı kişi alacağının 472,00 TL ve ulaşım giderinin ise 210,00 TL olduğu, bu halde toplam alacağın 682,00 TL olduğu belirlenmiştir. Rapora yönelik itiraz üzerine aynı bilirkişiden alınan 19/07/2021 tarihli ek raporda ise, sağlık kuruluşlarına ödenen ücret farkının 2.102,00 TL, muayene fark ücreti ödemesinin 206,00 TL, ulaşım giderinin 800,00 TL ve bakıcı ücretinin 472,00 TL olduğu, davacının bu alacak toplamının 3.580,00 TL olduğu hesaplanmıştır. Bu ek rapor davacı yararına olmakla birlikte, davacı vekili 02/02/2020 tarihli dilekçe ile 19/01/2021 tarihli asıl rapor ile belirlenen 682.00 TL zarar miktarı esas alınarak hüküm oluşturulmasını istediği için bu tazminat alacağı yönünden 682,00 TL esas alınarak hüküm oluşturulması gerektiği kabul edilmiştir.
B-) Bozma kararı sonrası araştırılması gereken bir diğer konu geçici iş göremezlik alacağının ödemeler dışında kalan kısmına ilişkin olup, bu konu bilirkişi Damla Seyhan’ın 19/11/2021 tarihli raporunda değerlendirmiş, geçici iş göremezlik döneminde davacının aldığı ücretlerde bir azalma olmadığı, ücret ödemelerinin kaza tarihi öncesinde olduğu gibi ödenmeye devam ettiği belirlendiği için talep edilebilir geçici iş göremezlik alacağı olmadığı şeklinde görüş bildirmiştir. Davacı taraf bu rapora yönelik 06/12/2021 tarihli beyanında raporu kabul ettiği için, davalı yararına kazanılmış hak oluştuğu ve geçici iş göremezlik zararı nedeni ile talep edilebilir alacak olmadığı kabul edilmiştir.
C-) Bozma kararı sonrası araştırılması gereken bir diğer konu sürekli iş göremezlik alacağının miktarı olup, bilirkişi …. 19/11/2021 tarihli raporunda, sürekli çalışma gücü kaybı zararının ömür sonunun 2034/3 kabul edilmesi halinde 333.408,84 TL ve ömür sonunun TRH 2010 yaşam tablosuna göre 2040/6 olarak kabulü halinde ise 400.928,99 TL olduğunu belirlemiştir. Yargılamanın sürdüğü dönem içerisinde değişen uygulama doğrultusunda yaşam süresi yönünden TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması ve proğrasif rant yöntemi kullanılarak tazminat miktarının belirlenmesi yoluna gidilmiş olup, davacıdaki % 35,2 sürekli çalışma gücü kayıp oranı, yaşam süresi sonucu konusunda TRH 2010 yaşam tablosuna göre yaşam süresinin sonu 2040/6 kabul edilmesi gerektiği, bu durumda davacının talep edebileceği sürekli çalışma gücü kaybı zararının 400.928,99 TL olması gerektiği, dava 1086 sayılı HUMK zamanında açılmış olup, bu yasa uyarınca bir kez ıslah yapılması mümkün olduğu için bu zarar miktarı yönünden de ıslah işlemine konu 208.024,34 TL esas alınarak hüküm oluşturulması gerektiği kabul edilmiştir.
D-) Davacının bir diğer talebi manevi tazminat isteğine ilişkin olup, davacıdaki % 35.2 oranındaki sürekli çalışma gücü kaybı oluşturacak yaralanma, yatarak tedavi olunan süre, bu süre içerisinde tüm ihtiyaçlarının bir başkası tarafından karşılanmış olması, davacının ayak bölgesinde sürekli sabit eser oluşturacak şekildeki yaralanma ve tarafların belirlenebilen gelirleri esas alındığında, talep edilen manevi tazminatın fahiş olmadığı, bu nedenle talep edilen tüm manevi tazminatın davalıdan tahsili gerektiği kabul edilmiştir.
Davanın açıldığı tarih ve talebin ileri sürülüş şekli itibarı ile kısmi dava niteliğinde olduğu için dava dilekçesinde belirtilen alacaklar için kaza tarihinden itibaren, ıslah işlemine konu alacak için ise ıslahın yapıldığı tarihten itibaren faiz talep edilmesinin yerinde olduğu, bir önceki kararda tüm alacaklar için avans faizi uygulanmasına karar verildiği, bu kararın davalı tarafından temyiz edilmemesi nedeni ile davacı yararına kazanılmış hak oluştuğu kabul edilip, alacaklara değişen oranlı avans faizi uygulanması gerektiği kabul edilip, aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Geçici iş göremezlik talebi yönünden;
Talebin REDDİNE,
2-Bakıcı, ulaşım ve tedavi giderleri yönünden;
Talebin kısmen kabulüne,
682,00 TL davacı alacağının 04/07/2000 kaza tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
3-Sürekli iş göremezlik alacağı yönünden;
208.024,34 TL’nin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
Alacağın 10.000,00 TL’sine 04/07/2000 kaza tarihinden itibaren, 198.024,34 TL’sine ise 10/05/2012 ıslah tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi uygulanmasına,
Alınması gereken 14.256,73 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 202,50 TL ve 2.940,00 TL ıslah harcı toplamı 3.142,50 TL nin mahsubu ile bakiye 11.114,23 TL nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davacı tarafından yatırılan 3,24 TL başvurma harcı, 3.142,50 TL (ıslah harcı dahil) peşin harç olmak üzere toplam 3.145,74 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE.
Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT si uyarınca hesaplanan 23.059,44 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Ret edilen maddi tazminat nedeni ile davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT si uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE.
4-Manevi tazminat talebi yönünden;
15.000,00 TL manevi tazminatın 04/07/2000 kaza tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
Alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT si uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 903,97 TL, bilirkişi ücreti 1.000,00 TL olmak üzere toplam 1.903,97 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1.816,91 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Adli yardımdan karşılanan tebligat ve posta gideri 32,50 TL ile 2.250,00 TL bilirkişi ücreti toplamı 2.255,50 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
Dair, Davacı Vekili Av. ….’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
28/02/2022

Katip …

Hakim …