Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/293 E. 2021/126 K. 01.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/293 Esas – 2021/126
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2020/293 Esas
KARAR NO : 2021/126

DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ : 06/07/2020

KARAR TARİHİ : 01/03/2021
YAZIM TARİHİ : 10/03/2021
Mahkememizde açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA ;
Davacı vekili ; Dava dışı sigortalılarına ait iş yeri için sigorta poliçesi düzenlediklerini, davalıya ait pis su sisteminin tıkanması sonucu oluşan ve poliçe kapsamındaki zararı karşıladıklarını, zarara neden olan davalının bu ödemeden sorumlu olduğunu, bu amaçla davalı hakkında başlattıkları icra takibinin davalının itirazı üzerine durdurulduğunu belirtip, itirazın iptali ile birlikte icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; sigortalı iş yerindeki hasarın kendilerinin sorumluluğunda olan sistemden kaynaklanmayıp, iş yerinin bulunduğu binanın sorumluluğundaki pis su parsel çıkış bacasındaki atık suyun binaya geri gelmemesi için bina sahiplerinin yapması gereken çek – valf sistemini yapmamalarının neden olduğunu belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
-… Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası,
-Sigorta poliçesini de içeren hasar dosyası,
-Bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor,
-Davacı ödemelerine ait kayıtlar,
-Arabulucu anlaşmazlık son tutanağı,
-Sigortalı iş yerinin bulunduğu bina ilgili mimari proje örneği,
-Tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacıya sigortalı iş yerinde su basması nedeni ile oluştuğu ileri sürülen ve davacı tarafından yapılan ödemenin ödemenin zarara neden olduğu gerekçesi ile davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sorun, davacıya sigortalı iş yerinde meydana gelen ve hasara neden olan su baskını dolayısı ile davalının mı yoksa iş yerinin bulunduğu bina sahiplerinin mi sorumlu olması gerektiği, ayrıca yapılan ödeme ile oluşan hasarın uyumlu olup olmadığı konularından kaynaklanmaktadır.
Dava dışı … adına ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı olup kuaförlük faaliyetinin yürütüldüğü iş yeri için davacı tarafından iş yerim sigorta poliçesi düzenlenmiştir. Bu iş yerindeki inşaat faaliyetleri sırasında iş için sürekli kullanımda olan malzeme alt katta bulunan depoya kaldırılmıştır. Davalı … ye ait sistemde meydana geldiği ileri sürülen arıza sonucu sular geri tepmiş, bodruma dolan sular sigortalı eşyada zarar oluşmasına neden olmuştur. Oluşan zararın poliçe kapsamında olduğu inancında olan davacı şirket eksper incelemesi sonucu belirlenen 67.768,34 TL yi sigortalısına ödemiştir. Taraflar arasında düzenlenen ve bir örneği dosya içerisinde bulunan ibraname ile davacı sigorta şirketi sigortalısının yerine geçip, zarara neden olduğu iddiası ile yaptığı ödemenin tahsili için davalı hakkında … Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibini başlatmıştır. Bu icra takibi ile 67.768,34 TL nin tahsili talep edilmiştir. Ödeme emri 02/05/2019 tarihinde tebliğ edilen davalının 07/05/2019 tarihli itirazı üzerine icra takibi durdurulmuştur. Davalı itirazında davacıya borçları olmadığını söylemiştir.
Mahkememiz tarafından yapılan yargılama sonucu düzenlenen bilirkişi raporları ve diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde, davacıya sigortalı iş yerindeki hasarın davalının sorumluluğunda bulunan pis su hattının tıkanıp, pis suyun geri tepmesi sonrası oluştuğu tartışmasızdır. Davacı taraf tıkanan pis su hattının kendi parsel sınırları dışında olup davalının sorumluluğunda bulunan genel pis su hattının tıkanıp, pis suyun geri tepmesi sonucu meydana geldiği için sorumluluğun davlıya ait olduğunu, davalı taraf ise kendi sorumluluklarındaki pis su hattı tıkanmakla birlikte iş yerinin bulunduğu bine sahiplerinin bina girişine pis suların geri tepmesi halinde aynı suların binaya girişini engelleyecek tedbir almaları gerektiğini, bu önlem alınmadığı için oluşan zarardan kendilerinin sorumlu olmadıklarını ileri sürmektedir.
Somut olayda ; davalının sorumluluğundaki ana hattın tıkandığı ve pis suların sigortalı iş yerine girip zarar verdikler, sigortalı iş yerinin bulunduğu bina sahiplerinin ise ana pis su hattının tıkanması ve suyun geri tepmesi sonrası bu suların bina içerisine girişini engelleyecek sistemi kurmadıkları tartışmasızdır. Bu durumda sorumluluğun kime ait olması gerektiği bir örneği dava dosyası içerisinde bulunan Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin …. Karar sayılı ilamında .açıkça belirtildiği gibi ; davalı tarafından yayınlanan Atıksuların Kanalizasyon Şebekesine Deşarj Yönetmeliği’nin 10/m maddesinde “kanalizasyon şebekesine bağlı veya bağlanacak olan binaların bodrum katlarının atıksuları, cazibe ile akıtılabilse dahi mal sahibi, müteahhit veya apartman yöneticisi parsel çıkış bacasında atıksuyun geri gelmesini önleyecek tedbirleri almak zorundadır. Aksi taktirde binaların uğrayabilecekleri zararlardan idare sorumlu olmaz” hükmüne yer verilmiştir. Zarar, davalıya ait ve yine kendisinin sorumluluğundaki kanalizasyon hattının tıkanması veya arızası olmaksızın sırf sigortalı binanın geri tepmeyi engelleyici sisteminin olmamasından dolayı meydana gelmiş ise, davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı sigortalı binanın malikinin kusuru nedeniyle kesilmiş olur. Ancak zarar, davalının kanalizasyon borusunun yetersizliği veya tıkanması veyahut rögarın geri tepmesi sonucu meydana gelmiş ise bu durumda sigortalı binada geri tepmeyi engelleyici sistemin olmaması, davalının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, zira bu halde davalının sorumluluğunu gerektiren illiyet bağı kesilmemiştir.
Genel durum bu olmakla birlikte, somut olayda sigortalı iş yerinde faaliyetin giriş katındaki yerde sürdürüldüğü, bu yer için poliçe düzenlenmekle birlikte iş yerindeki inşaat faaliyetleri nedeni ile zarar gören eşyanın ancak atıl olan eşyanın saklandığı ve bir alt katta bulunan depoya kaldırıldığı ve burada bulunduğu sırada su baskını ve zararın oluştuğu, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi sigortalının zarar gören eşyayı uygun koşullarda saklamadığı için oluşan zarardan davalı iye birlikte % 50 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiştir.
Somut olayda zararın davalının sorumluluğundaki su hattının tıkanması ile oluşan arıza sonucu geri tepen suların sigortalı iş yerinin bulunduğu binaya girmesi sonucu meydana geldiği, sigortalı iş yerinin bulunduğu binada yönetmelikte belirtilen ve geri tepmeyi engelleyecek sistem olmamakla birlikte davacının kusursuz sorumluluğunu ortadan kaldıracak nedenlerin olayda gerçekleşmediği, 08/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi, davalının olayda % 50 oranında kusurlu sayılması gerektiği, bu durumda sigortalı iş yerinde oluşan zararın yarısının davalıdan tahsili gerektiği, icra takibine yapılan itiraz kısmen haklı olmakla birlikte, bir kısım alacağa yönelik itiraz haklı nedene dayanmadığı için iptali gerektiği kabul edilmiştir.
Davacı alacağının varlığı ve miktarı ancak bilirkişi incelemesi ile belirlenebilir nitelikte olduğu için davacının icra inkar tazminatı isteme koşullarının oluşmadığı kabul edilip, davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
Davalının Ankara …. İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı icra takibine yönelik itirazının 34.634,22 TL asıl alacak üzerinden iptaline,
Takip tarihinden itibaren asıl alacağa 3095 Sayılı Yasa uyarınca belirlenen değişen oranlı faiz uygulanmak suretiyle takibin devamına,
Davacı alacağının miktarı bilirkişi incelemesi ile belirlenebilir nitelikte olup alacak likit olmadığı için davacının koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı isteğinin reddine,
Fazla istemin reddine,
Alınması gereken 2.365,86 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 818,48 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.547,38 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 818,48 TL peşin harç olmak üzere toplam 872,88 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE.
Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 4.970,13 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 112,25 TL ve bilirkişi ücreti 2.400,00 TL olmak üzere toplam 2.512,25 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1.283,93 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA.
Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 5.195,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE.
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
Arabuluculuk için ödenen 1.320,00 TL’nin 6325 sayılı yasanın 18/A (11) (13) maddesi uyarınca;
660,00TL’sinin davalıdan,
660,00 TL’sinin davacıdan,
Alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı Vekili Av. …’ın yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.01/03/2021