Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/603 E. 2022/388 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2019/603 Esas
KARAR NO : 2022/388

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 04/11/2019

KARAR TARİHİ : 13/06/2022
YAZIM TARİHİ : 23/06/2022
Mahkememizde açılan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili ; 2018 yılından itibaren taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, 2019 yılı içerisindeki ticari ilişki kapsamında davalıya satılıp teslim edilen ürünlerin bir bölümüne ilişkin 4 ayrı faturadan kaynaklanan alacaklarının bir kısmının ödendiğini, ödenmeyen faturalardan kaynaklanan alacaklarının tahsili için davalı hakkında başlattıkları icra takibinin davalının itirazı üzerine durdurulduğunu belirtip, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, 10/12/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini alacak davasına dönüştürüp icra takibine konu 21.675,55 TL cari hesap alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; Takibin başlatıldığı icra müdürlüğünün yetkisiz olduğunu, ayrıca davacıya borçları bulunmadığı şeklinde itirazlarını ileri sürdüklerini, çeşitli tarihlerde havale, çek vermek ya da EFT ile ödeme yaparak borçlarını sona erdirdiklerini, bir kısım ürünlerin iade faturası düzenlenerek davacıya gönderildiğini, davacının daha önce teslim ettiği ürünler için 01/06/2019 tarihli iade faturası düzenlediklerini, iade faturasının davacı tarafından kabul edilmediğini, bu ürünlerin ayıplı olduğunu, bu nedenle davacıya borçlarının bulunmadığını belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
-Davacı tarafından düzenlenen satış faturaları,
-Davalı tarafından düzenlenen iade faturaları,
-Taraf kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen raporlar,
-Davalı ya da davalı adına borç ilişkisi nedeniyle yapıldığı söylenilen ödemelere ilişkin kayıtlar,
-Ayıplı olduğu gerekçesiyle davacıya iade edilmeye çalışılan ürünlerin davalıya teslim tarihini gösterir belgeler,
-Her iki tarafın tacir olduğuna ilişkin vergi dairesi yazı cevapları.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davadaki talep ; taraflar arasında gerçekleşen ticari ilişki sırasında davacı tarafından davalıya satılıp teslim edilen ürün bedelleri nedeniyle doğan ve davacı tarafından yapılan ödeme sonrası halen ödenmeyen davacı alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Her iki tarafın kabulünde olduğu üzere taraflar arasında faturaya konu ürünlerin davacı tarafından davalıya satılıp teslim edilmesi ve ürün bedellerinin davalı tarafından ödenmesini içeren yazılı olmayan sözleşme ilişkisi bulunmaktadır.
Davalıdan alacaklı olduğu düşüncesinde olan davacı, davalı hakkında İzmir …İcra Müdürlüğü’nün ….esas sayılı icra takibini başlatılmıştır. Bu icra takibi ile 4 adet faturadan kaynaklanan asıl alacak için bir fatura yönünden yapıldığı söylenilen kısmi ödeme mahsup edildikten sonra kalan 20.848,23 TL asıl alacak ve işlemiş faizden oluşan toplam 21.675,55 TL’nin tahsili talep edilmiştir. Ödeme emri tebliğ edilen davalı borçlunun süresinde gerçekleşen itirazı ve icra müdürlüğünün yetkisine ilişkin itirazının davacı alacaklı tarafından kabul edilmesi sonrası takip dosyası icra takibinin başlatıldığı İzmir İcra Müdürlüğü tarafından Ankara İcra Müdürlüğü’ne gönderilmiştir. İcra takip dosyası Ankara’ya gönderildikten sonra yeniden ödeme emri tebliğ edilerek icra takibinin sürdürülmesi gerekirken, davalı borçlu tarafa Ankara İcra Müdürlüğü tarafından ödeme emri tebliğ edilmemiş olmasına rağmen başlangıçta itirazın iptali davası açılmış, davacı vekilinin bu eksikliği fark edip davasını ıslah etmesi sonrası davaya alacak davası olarak mahkememizde devam edilmiştir.
İddiaların ileri sürülüş şekli itibariyle; davacının öncelikle kendisine ait ticari kayıtlarda yer alan faturaların kapsamındaki ürünleri davalıya satıp teslim ettiğini kanıtlaması gerekmektedir. Bu aşamadan sonra ise davacı kabulünde olan ödemeler dışında davalının ürün bedeline karşılık gelecek şekilde ödeme ya da iade yaparak borcunu sona erdirdiğini kanıtlaması gerekecektir.
Düzenlenen bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde ; her iki tarafın ticari kayıtlarında yer aldığı şekilde davacı tarafından;
02/01/2019 tarihli fatura ile 4.100,50 TL bedelli ürün,
11/01/2019 tarihli fatura ile 3.717,00 TL bedelli ürün,
16/01/2019 tarihli fatura ile 3.717,00 TL bedelli ürün,
16/03/2019 tarihli fatura ile 1.858,50 TL bedelli ürün,
25/03/2019 tarihli fatura ile 3.180,18 TL bedelli ürün,
17/04/2019 tarihli fatura ile 3.835,00 TL bedelli ürün,
15/05/2019 tarihli fatura ile 20.585,10 TL bedelli ürün olmak üzere toplam 40.993,28 TL bedelli ürünün davacı tarafından satışının yapılıp davalıya telsim edildiğinin, aynı faturaların davalı defterlerinde davacıdan mal alımı olarak kayıtlı olduğunun anlaşılması nedeniyle kanıtlandığı kabul edilmiştir. Bu hali ile 2019 yılı içerisinde gerçekleşen ticari ilişki kapsamında davacı tarafından davalıya satılıp teslim edilen yedi adet fatura kapsamındaki ürünlerin toplam bedelinin 40.993,28 TL olduğu kabul edilmiştir.
Bu aşamadan sonra davalı tarafından ödeme yerine geçen iade ya da nakit ödemelerin miktarları belirlenip, toplanmak suretiyle davalı tarafından yapılan toplam ödeme miktarının belirlenmesi gerekmektedir.
Her iki tarafın ticari defterlerinde yer alan 02/01/2019, 11/01/2019 ve 16/01/2019 tarihli olup, toplam bedelleri 11.534,50 TL olan üç adet fatura bedellerinin tümü yönünden davacı taraf alacakları olmadığını açıkça söylediği için fatura bedellerine karşılık gelen 11.534,50 TL davalı ödemesi olduğu, 15/05/2019 tarihli 20.585,10 TL’lik fatura yönünden ise icra takibi ile davalı ödemesi sonrası bu fatura bakiye alacağının 11.974,63 TL olduğunun açıkça belirtildiği, bu durumda fatura bedeli ile icra takibine konu edilen miktar arasındaki fark olan (20.585,10 TL – 11.974,63 TL = 8.610,47 TL) 8.610,47 TL ninde davalı ödemesi olduğu, bu durumda bu iki miktardan oluşan (11.534,50 TL + 8.610,47 TL = 20.144,97 TL) 20.144,97 TL’nin davalı tarafından ödendiğinin davacının kabulünde olduğu varsayılmıştır.
Yukarıdaki paragrafta açıklandığı gibi, davacının kabulünde olan toplam davalı ödemesi 20.144,97 TL olup, davacı tarafından davalıya satılıp teslim edilen ürün bedeli toplamı ise 40.993,28 TL olduğu için, borçlu olmadığını söyleyen davalının davacının kabulünde olan ödeme miktarını aşan ve borcu sona erdiren iade ya da ödeme suretiyle borcu sona erdirdiğini kanıtlaması gerekmektedir.
Davacı kayıtlarında yer almayan fakat davalı kayıtlarından hareketle davalının yaptığı söylenen ödemeler aşağıdaki şekilde irdelenmiştir.
A) Her iki tarafın ticari defterlerinde davalı tarafından düzenlenen 17/03/2019 tarihli 1.309,00 TL bedelli ve 22/03/2019 tarihli 1.112,66 TL bedelli iade faturaları kayıtlı olup, bu iade faturalarının toplam miktarı olan 2.431,66 TL’nin iade suretiyle davalı tarafından davacıya yapılan ödeme olduğu kabul edilmiştir.
B) Yine her iki tarafın ticari defterlerinde EFT ile yapılan 3.750,00 TL davalı ödemesi kayıtlı olup, 3.750,00 TL de davalı tarafından yapılan ödeme olarak kabul edilmiştir.
C) Yukarıda “a” ve “b” şıklarında belirtilen ödemeler her iki tarafın defterlerinde kayıtlı ve birbirini doğrulayan kayıtlardan belirlenmiş olup, bunun dışında ayrıca davalı tarafın ödeme yaptığına ilişkin belgeler mevcut olup, bu belgelerin değerlendirilmesi sonucu;
C-1) Bir örneği dava dosyası içerisinde bulunan …. Gerede Şubesi’ne ait 25/07/2019 tarihli ve 5.000,00 TL bedelli olup, davacı tarafından bedelinin tahsil edildiği anlaşılan bu çek davalımız … tarafından keşide edilip, lehtarı da davacı … olarak gösterildiği ve banka yazı cevabına göre 25/07/2019 tarihinde bedeli bankadan tahsil edilen bu çek bedeli olan 5.000,00 TL’nin taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafından davacıya yapılan ödeme olduğu kabul edilmiştir.
C-2) …. Katılım AŞ Trabzon Şubesi’ne ait olup, 31/10/2019 tarihli olarak ve 15.000,00 TL bedelli çek dava dışı … Ltd. Şti. tarafından … lehtar olarak gösterilip düzenlenmiş, bu çek lehtar tarafından ciro edilerek davalımız …’a teslim edilmiş, davalının cirosu üzerine söz konusu çek davacı …’a geçmiş, bu kişi tarafından aynı çek … Faktoring AŞ’ye ciro edilerek teslim edilmiş olup, en geç çekin üzerinde yazılı olan 31/10/2019 tarihinde, yani davanın açıldığı 04/11/2019 tarihinden önce bu çek bedelinin davacı tarafından tahsil edildiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumda çek bedeli olan 15.000,00 TL yönünden de davalının davacıya ödeme yaptığını kanıtladığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili davalı ile anlaştıklarını, ileri tarihli çek verilmesi nedeniyle faiz ve benzeri zararları oluştuğunu, çek bedelinin sadece 7.500,00 TL’sinin teslim edilen ürün bedeline karşı ödeme olarak sayılması gerektiğini ileri sürmüş ise de; bu durum davalı tarafından kabul edilmediği ve davacı da yukarıdaki iddiasını kanıtlayamadığı için çek bedelinin tamamının davalı tarafından davacıya yapılan ödeme olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
C-3) Davacı kayıtlarında ödeme olarak yer almamakla birlikte, bir örneği dava dosyası içerisinde bulunan … Bankası Gerede Şubesi aracılığı ile 04/01/2019 tarihinde davalı … tarafından davacı …’a 2.000,00 TL EFT yapıldığına ilişkin belge dikkate alındığında ve taraflar arasında bu ödemenin başka amaçla yapıldığı iddia ve ispat edilemediği için 2.000,00 TL’nin de davalı tarafından davacıya yapılan ödeme olduğu kabul edilmiştir.
C-4) Davalının bir diğer ödeme iddiası davalı çalışanın … … tarafından davacıya yapıldığı söylenilen 18/01/2019 tarihli 3.150,00 TL ve 05/03/2019 tarihili 750,00 TL bedelli ödemeler olup, davalı bu ödemelerin kendi hesaplarından ve SGK’lı çalışanları … … aracılığı ile davacıya gönderilmiş olması nedeniyle ödeme olarak kabul edilmesini istemektedir. Davacı taraf ise … …’un eşi ile davacı arasında ayrı bir ticari ilişki bulunduğunu, …’nin ödemelerinin eşinin ticari ilişkisi nedeniyle yapıldığını, bu nedenle oluşan borç için yapılmış ödeme sayılmayacağını ileri sürmektedir.
Yargılama süreci içerisinde tarafların kayıtları incelendiğinde, davalı adına ödeme yaptığı belirtilen … …’un eşinin davacı ile ayrı bir ticari ilişkisi bulunduğuna ilişkin delil elde edilemediği gibi, ödemenin başka bir ticari ilişki nedeni ile yapıldığı kanıtlanamadığı gibi, ödemeyi yapan kişinin davalının SGK’lı çalışanı olması nedeniyle ödemelerin bu davaya konu ticari ilişki kapsamında oluşan davacı borcuna karşılık yapıldığının kabulü gerektiği, bu durumda havale ile iki ayrı tarihte yapılan toplam 3.900,00 TL ödemenin de davacı alacağı için davalı tarafından yapılmış borç ödemesi olduğu kabul edilmiştir.
C-5) Davalı taraf 01/06/2019 tarihli iade faturasını düzenlediklerini, bu fatura kapsamındaki ürünlerin ayıplı olduklarını, bu amaçla iade için davacıya gönderdikleri ürünlerin davacı tarafından kabul edilmemesi nedeniyle 02/07/2019 tarihinde ürünlerin kendilerine geri döndüğünü belirterek iade faturası kapsamındaki ürün bedelinin de davacıya yapılan ödeme olarak kabul edilmesini istemiştir.
Davalının 01/06/2019 tarihli iade faturasına konu ürünler 15/05/2019 tarihinde kargo taşıma şirketi aracılığı ile davalıya teslim edilmiştir. Davalının ürünleri teslim aldıktan sonra makul süre içerisinde ürünleri muayene ettikten sonra ürünlerde ayıp mevcut ise bunu belirleyip bu makul süre içerisinde davacıya ayıp ihbarında bulunması gerekir iken 15/05/2019 tarihinde teslim alınan ürünler yönünden 01/06/2019 tarihinde düzenlenen iade faturasının arasında yaklaşık 15 günlük süre geçtiği, makul olması gereken muayene ve ayıp ihbarında bulunma süresinin somut olayda aşıldığı için davalı tarafından süresinde yapılmış muayene ve ayıp ihbarı bulunmadığı, bu nedenle de 01/06/2019 tarihli iade faturasına konu ürün bedellerinin davacı alacağından mahsup edilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Davalı tarafın delilleri arasında yemin mevcut olduğu için bu hakkı kullanmaları konusunda uyarı yapılan davalı vekili 30/05/2022 tarihli duruşma tutanağına geçirilen beyanı ile yemin deliline başvurmayacaklarını söylediği için yemin işlemi yaptırılmamıştır.
Toplanan delillere göre; taraflar arasında 2019 yılı içerisinde gerçekleşen ticari ilişki kapsamında her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olan 7 adet fatura kapsamında toplam bedeli 40.993,28 TL olan ürünlerin davacı tarafından davalıya satılıp teslim edildiğinin uyuşan taraf kayıtları ile kanıtlandığı, davalı ödemelerinin ise her iki taraf kayıtlarında yer aldığı şekilde davalıya ait 2 adet iade faturası ile toplam 2.431,66 TL, yine her iki tarafın ticari defterlerinde yer alan 3.750,00 TL bedelli EFT dışında ayrıca davalının delillerinin değerlendirilmesi sonucu ödeme olarak kabulü gerektiği sonucuna varılan iki ayrı çek ile 5.000,00 TL ve 15.000,00 TL olarak yapılan ödemeler yanında … Bankası aracılığı ile EFT edilerek ödenen 2.000,00 TL yanında ayrıca davalı çalışanı … … tarafından 05/03/2019 tarihinde EFT ile ödenen 750,00 TL ve yine aynı kişi tarafından 21/01/2019 tarihinde EFT ile ödenen 3.150,00 TL’nin davalı borcu için yapılmış ödeme olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda toplam ödeme miktarının (iade faturası ile 2.431,66 TL + havale ile 3.750,00 TL + çek ile 5.000,00 TL + çek ile 15.000,00 TL + … tarafından EFT ile 3.150,00 TL + … tarafından EFT ile 750,00 TL = 32.081,66 TL) 32.081,66 TL olduğu, davacının davalıya satıp teslim ettiği ürün nedeniyle oluşan alacağından toplam ödeme miktarı mahsup edildiğinde (40.993,28 TL – 32.081,66 TL = 8.911,62 TL) 8.911,62 TL davacı alacağının davalıdan tahsili gerektiği, ıslah dilekçesinde faiz talep edilmekle birlikte hangi tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği belirtilmediği için faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği kabul edilip, davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE,
8.911,62 TL’nin 04/11/2019 dava tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alınması gereken 608,75 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 261,79 TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 44,40 TL TL toplamı 306,19 TL’nin mahsubu ile bakiye 302,56 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı, 306,19 TL peşin harç(ıslah harcı dahil) olmak üzere toplam 350,59 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE.
Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE.
Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 170,00 TL ve bilirkişi ücreti 3.750,00 TL olmak üzere toplam 3.920,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 1.611,66 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Arabuluculuk için ödenen 1.320,00 TL nin 6325 sayılı yasanın 18/A (11) (13) maddesi uyarınca;
542,70 TL’sinin davalıdan,
777,30 TL’sinin davacıdan,
Alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı Vekili Av. …., Davalı Vekili Av. …’ın yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2022

Katip …

Hakim …