Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/596 E. 2021/389 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/596 Esas
KARAR NO : 2021/389

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/10/2019
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı … Tic.Ltd. Şti.’nin yüklenici olduğu, Kantin. Muhtarlık, Taksi Durakları, Temizlik Binaları, Prefabrik Yapım İşinde taşeron olarak yapım işini üstlendiğini, Kantin. Muhtarlık. Taksi Durakları. Temizlik Binaları, Prefabrik Yapım İşi kapsamında yapılan işler sonucu 15.12.2016 tarih 782.055,69 TL bedelli 1 nolu hakkediş, 31.12.2016 tarih 330.926.01 TL bedelli 2 nolu hakkediş ve 14.04.2017 tarih 740.431,38 TL bedelli 3 nolu hakkediş faturaları düzenlendiğini ve müvekkili şirketin bu faturaları ticari kayıtlarına da işlediğini, Kantin. Muhtarlık, Taksi Durakları. Temizlik Binaları, Prefabrik Yapım İşi kapsamında müvekkili şirketin iş bedelinin bir kısmını tahsil ettiğini, yine alacağının bir kısmı olan 230.000,00 TL’yi tahsil etmek amacıyla Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı dosyası ile icra takibi başlattığını, Ödeme emrinin davalı şirkete 11.12.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı şirketin 13.12.2018 tarihli İtiraz dilekçesi ile “borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz ediyoruz” şeklinde İtirazı üzerine takibin durduğunu, Davalı şirketin icra takibine haksız bir şekilde itiraz ettiğini, hakkediş bedellerini tam olarak tahsil edemeyen müvekkilinin bu nedenle icra takibi başlatmak zorunda kaldığını belirtmiştir.

CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu faturaların kendilerine tebliğ edilmediğini, bu faturaların hukuki anlamda altyapısını oluşturacak iki şirket arası herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadığını, müvekkili firmanın davacının dava dilekçesinde bahsettiği prefabrik yapım İşi ihalesini aldığını bu ihale kapsamındaki bazı işleri davacıya taşere ederek davacıya yaptırdığını ve yaptırdığı islere ilişkin bedelleri ödediğini, Uyuşmazlığa ilişkin faturalar detaylı olarak incelendiğinde davalı şirketin vergi numarası ve vergi dairesinin yanlış yazıldığı bazı faturalarda bu fatura üzerinde oynama yapılarak bu hususların düzeltildiği bazı faturalarda ise düzeltilmediğini, bu sebeple söz konusu faturalardan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, Davacı tarafın uyuşmazlığa konu faturaların ticari kayıtlara işlendiğini iddia ettiğini, bu husustan haberdar olmamakla birlikte iki firmanın muhasebe defterlerini tutan yetkilinin aynı kişi olduğunu, söz konusu faturaların şirket yetkililerinin haberi olmadan işlendiği düşüncesinde olduklarını, bu nedenlerle takibin İptaline ve %20 den az olmamak üzere haksız icra tazminatına karar verilmesini talep ettiklerini belirtmişlerdir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Dava, taşeron sözleşmesinden kaynaklı düzenlenen faturalara istinaden yapılan takibe itirazın iptali isteminden ibarettir.
Davacı taraf, davacı şirketin davalı şirketin yüklenicisi olduğu ihalede kantin, muhtarlık, taksi durakları, temizlik binaları, prefabrik yapım işini alarak taşeron olarak yüklendiği işleri yaptığını, karşılığında yapılan işler nedeniyle faturalar düzenlediğini, bu faturaları tarafların ticari defter ve kayıtlarına işlediğini, iş bedelinin bir kısmının tahsil edildiğini, ancak bakiye 230.000,00 TL’yi davalı şirketin ödemediğini, tahsil amacıyla … Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe geçildiğini, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu ileri sürmektedir.
Davalı taraf ise savunmalarında, taraflar arasında yazılı bir sözleşme ilişkisi bulunmadığını, davalı şirketin prefabrik yapım işi ihalesini alarak ihale kapsamında bazı işleri davacı şirkete taşere ettirdiğini, yapılan işlerin bedelini ödediğini, düzenlenen faturalardan haberleri olmadığını, bu faturaların hukuka aykırı düzenlendiğini, üzerlerinde oynama olduğunu, bu nedenle şirket yönünden bağlayıcı olamayacağını belirtmektedir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; … Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında itirazın iptali davası yönünden yasal unsurların oluşup oluşmadığı, taraflar arasında imzalandığı ileri sürülen 20/07/2016 tarihli taşeron sözleşmesi altındaki imzanın davalı şirket yetkili temsilcisine ait olup olmadığı, sözleşme çerçevesinde bir kısım işlerin davacı taşeron tarafından yapılıp yapılmadığı, bedelin tam ve eksiksiz olarak ödenip ödenmediği, faturalarda oynama yapılıp yapılmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkememizce davacı tarafça dosyaya sunulan 20/07/2016 tarihli yazılı taşeron sözleşmesi altındaki imzanın davalı tarafça inkarı nedeniyle imza incelemesi yaptırılması gerektiği anlaşılmış, öncelikle davacı tarafa 20/07/2016 tarihli sözleşme aslını sunması yönünden ön inceleme duruşmasında kesin süre verilmiş, verilen kesin sürede davacı vekilinin sözleşme aslını dosyaya ibraz edemediği, duruşmada alınan beyanlarda ise sözleşme aslının tüm aramalara rağmen bulunamadığını beyan ettiği anlaşılmış, bu nedenle imza incelemesi yaptırılamayacağı değerlendirilerek tarafların Ba-Bs formları celbedilmek suretiyle ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması uygun bulunmuştur. Zira yapılan iş miktarına ilişkin, yapılan işin ayıplı olduğuna ilişkin herhangi bir savunma ya da uyuşmazlık bulunmadığı, takibe konu edilen tutara ilişkin davalının faturaların hukuka aykırı düzenlendiği ve üzerlerinde oynama yapıldığı savunması olduğu görülmüştür.
Taraflarca bildirilen adreslerde davacı ve davalı şirketlere ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişi Talip BİLGİLİ tarafından düzenlenen 05/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dosyada fotokopisi bulunan 20.07.2016 tarihli sözleşmenin altında her iki firmaya ait kaşe ve imza olduğu görülmekle birlikte, imzanın davalı temsilcisine ait olup olmadığı konusunun mahkemeniz uhdesinde olduğunu, Sözleşme kapsamındaki işlerle ilgili davacı tarafından davalıya aşağıda açıklamaları bulunan 1.853.413,08 TL tutarında faturaların düzenlendiğini, defterlerin Açılış ve kapanış tasdiklerinin zamanında yapıldığının tespit edilmiş olduğunu, ticari defterlerin 6102 Sayılı Yeni TTK’nın 64. maddesinde ifade edilen belirli kanuni şartları taşıdığını, Davacı resmi defterlerinde 31.12.2017 yılı kayıtları sonunda, davalının 462.212,20 TL borç bakiyesi olduğu tespit edildiğini, 2017 yılı kapanış tasdikinin yaptırılmadığını, Ticari defterlerin 6102 Sayılı Yeni TTK’nın 64. maddesinde ifade edilen belirli kanuni şartları 2016 yılı için taşıdığı, 2017 yılı için taşımadığı tespit edilmiş olduğunu, takdirin mahkemenin uhdesinde olduğunu, davalı resmi defterlerinde 31.12.2017 yılı kayıtları sonunda, davacının 464.578,20 TL alacak bakiyesi olduğu tespit edildiğini, Davacı firmanın Ankara 31.İcra Müdürlüğü … esas numarası ile davalı firma aleyhine 15.11.2018 tarihinde, cari hesap tutarı olan 230.000,00 TL için icra takibinde bulunduğunu, dosyadaki fatura fotokopilerinde, düzenlenen ilk iki faturada herhangi bir oynama olmadığı ancak vergi dairesi ve numarasının yanlış yazıldığını, son faturada ise yanlış yazılan vergi numarasının üstünün tek çizgi ile çizilerek doğru vergi numarasının yazıldığının tespit edildiğini, her ne kadar fiili uygulamada, fatura üzerinde yanlış olan verinin üstü tek çizgi ile çizilerek doğrusunun yazılması sistemi kullanılmakta olsa da, Vergi Usul Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu’nda böyle bir düzenleme yer almadığını, ancak 6102 sayılı kanunun 21. Maddesinde 2.fıkrasında “(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” Şeklinde olduğunu, davalı tarafında söz konusu faturalara itiraz etmediği ve ticari defterlerine kayıt ettiği ve kabulünde olduğu tespit edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
İncelenen ve birbiriyle örtüştüğü açıkça anlaşılan tarafların ticari defter ve kayıtları kapsamında; davacı resmi defterlerine göre davalıya 1.853.413,08 TL tutarında faturaların düzenlendiği, davacı resmi defterlerinde 31/12/2017 yılı kayıtları sonunda davalının 462.212,20 TL borç bakiyesi olduğu, davalı resmi defterlerinde ise 31/12/2017 yılı kayıtları sonunda davacının 464.578,20 TL alacak bakiyesi bulunduğu, davacının takibe konu ettiği cari hesap tutarının 15/11/2018 itibariyle 230.000,00 TL olduğu, tarafların karşılaştırılan Ba-Bs formlarına göre davacı tarafından davalıya düzenlenen 31/12/2016 tarihli D-912261 seri nolu 330.926,01 TL’lik faturanın davalı tarafından Ba formu ile mal/hizmet alış faturası olarak beyan edilmediği ancak söz konusu bu faturanın davalı defterlerine 31/12/2016 tarihinde kaydedildiği, bu durumda davalı tarafından söz konusu bu faturaya usulünce itiraz edilmeyerek defterlerine işlendiğinin kabulü gerektiği, faturalarda herhangi bir oynama olmadığı, sadece vergi dairesi ve numarasının yanlış yazıldığı, yanlış yazılan vergi numarasının üstünün tek çizgi ile çizilerek doğru vergi numarasının yazıldığının bilirkişi tarafından tespit edildiği, bu durumun faturaya açıkça itiraz etmeyen ve defterine kaydeden davalı yönünden kabul edilmiş sayılması gerektiği açıkça anlaşılarak davalının yerinde görülmeyen ve aksi kanıtlanamayan savunmalarına itibar edilmeyerek yerinde görülen davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
Davalının … Müd.’nün … esas sayılı dosyasına vaki itirazının iptali ile, takibin, 230.000,00 TL asıl alacak üzerinden aynen devamına,
Takip tarihinden geçerli olmak üzere asıl alacağa (230.000,00 TL) yıllık %19,50 avans faizi yürütülmesine,
Hükmolunan alacağın (230.000,00 TL) %20’si oranında takdir edilen icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Bu karar nedeniyle alınması gerekli 15.711,30 TL harçtan peşin alınan 2.777,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 12.933,47 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
HUAK 18A/13 maddesi ile HUAK yönetmeliği 26/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinden sayılan 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk giderinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 24.550,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 3.952,63 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,

Dair, davacı vekili Av. …, davalı vekili Av. …’IN YÜZLERİNE karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/06/2021

Katip …

Hakim …