Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/451 E. 2021/91 K. 15.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2019/451 Esas
KARAR NO : 2021/91

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 21/08/2019

KARAR TARİHİ : 15/02/2021
YAZIM TARİHİ : 01/03/2021
Mahkememizde açılan alacak davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacılar vekili ; Davalı şirkete 26/10/2015 tarihinde kayyum atandığını, davalıya ait ocaklar ile ilgili olarak dekupaj ve diğer işlere ait çalışmaların yürütülmesi amacı ile istenilen konuda faaliyet gösteren şirketlerden teklifler istenildiğini, 29/12/2016 tarihinde davalı yönetim kurulunun altı üyesinin oyu ile davacılara ait teklifin uygun görülmesi üzerine taraflar arasında 30/12/2016 tarihinde 300.000.000,00 TL bedelli ve üç yıl süreli sözleşme imzalandığını, yer teslimlerinin yapıldığını, kendilerine 25.650.000,00 TL avans ödemesi yapıldığını, davacıların derhal işe koyulduklarını, bankadaki avansların … Ticaret Mahkemesinin yasal düzenlemeye aykırı olan … D.İş sayılı kararı ile tedbir konulduğunu, bu aşamadan sonda davalı tarafından davacıların OHAL koşullarının sağladığı ortamdan da yararlanarak sözleşmenin feshi için baskı ve tehdit altına alındıkların, çalıştıkları bankaya dahi aynı işlemlerin yapıldığını, bu ve benzeri baskı ve tehditler sonucu iradeleri sakatlanarak 06/02/2017 tarihli fesih ve ibralaşmayı konu alan belgeyi imzalamak zorunda kaldıklarını, aşamalarda yoğunlaşan ve davalıdan kaynaklanan nedenler ile ikrah koşullarının oluştuğunu, fesih sonrası başka şirketler ile fesih edilen sözleşmeye konu işle ilgili olarak yeni sözleşmeler imzalandığını, fesih sözleşmesini ortaklığı temsil ile yetkili olmayan kişinin imzalamış olması nedeni ile de fesih işleminin geçersiz olduğunu, haksız fesih nedeni ile oluşan kar kayıplarına karşılık olmak üzere şimdilik 60.000,00 TL nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin yine tarafların serbest iradeleri ile imzaladıkları fesih sözleşmesi ile ortadan kaldırıldığını, fesih için davacıların iradelerini zorlayacak eylem ve işlemleri olmadığını belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
-Davacılar tarafından sözleşme öncesi verilen teklif ile ilgili kayıtlar,
-Taraflar arasında imzalanan sözleşme,
-Sözleşmenin KAP a bildirimi ile ilgili kayıtlar,
-Davacılar arasında imzalanan iş ortaklığı sözleşmesi örneği,
-Arabulucu anlaşmazlık son tutanağı,
-06/02/2017 tarihli ” Karşılıklı Fesih ve İbralaşma Sözleşmesi ” başlıklı sözleşme,
-Davacı şirketler ile ilgili ticaret sicil özet bilgileri,
-Davalı tarafından işletmeleri ile ilgili olarak davacılar dışındaki şirketler ile imzalanan sözleşmelerin listesi,
-Davacının tanıklarının beyanları,
-Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davadaki talep, taraflar arasında imzalanan 30/12/2017 tarihli sözleşmenin davalıdan kaynaklanan baskı ve tehdit sonucu feshine ilişkin 06/02/2017 tarihi sözleşme nedeni ile oluşun kar kayıplarının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacıların oluşturduğu iş ortaklığı ile davalı arasında 30/12/2016 tarihinde 300.000.000,00 TL bedelli ve üç yıl süreli ” Davalı tarafından işletilen muhtelif maden sahalarındaki ocaklardan cevher üretimi, dekapaj işleri, atık depolama tesisleri ve bağlantı yolları ile muhtelif işlerin yapımı, bakımı ve yapımı ve pasa sahalarının düzenlenmesi, yeni tesis inşaatı ve mevcut tesislerde yapılacak revizyon inşaatları ” işini konu alan sözleşme imzalanmıştır. Bu sözleşme daha sonra taraflar arasında imzalanan 06/02/2017 tarihli ” Karşılıklı Fesih ve İbralaşma Sözleşmesi ” başlıklı sözleşme ile sona erdirilmiştir.
Davacılar fesih ile ilgili sözleşmenin iki nedenle geçersiz olduğunu ileri sürmektedir. Bunlardan biri fesih sözleşmesini imzalayan kişinin iş ortaklığını temsile yetkili olmadığına ilişkindir. Davacı şirketler arasında imzalanan iş ortaklığı sözleşmesinin 5. Maddesinde ” iş ortaklığının yönetiminin dört kişiden oluşur, iki kişinin … şirketinden diğer iki kişinin SYS şirketinden olacağı, işin sonuna kadar … tek imza ile ortaklığı temsil ve ilzama yetkili ” olacağına ilişkin düzenleme ve … şirketinin temin edilen ticaret sicil özet bilgilerine göre bu şirketi temsil ile …’ ın görevli olduğu, taraflar arasındaki 30/12/2016 tarihli sözleşme ile 06/02/2017 tarihli fesih sözleşmesini aynı imzayı atan kişinin imzaladığı tesbit edilmiştir.
Davacılar davalarında 30/12/2016 tarihli olup davalı tarafından işletilen muhtelif maden sahalarındaki ocaklardan cevher üretimi, dekapaj işleri, atık depolama tesisleri ve bağlantı yolları ile muhtelif işlerin yapımı, bakımı ve yapımı ve pasa sahalarının düzenlenmesi, yeni tesis inşaatı ve mevcut tesislerde yapılacak revizyon inşaatları işini konu alan sözleşmenin geçerli olduğunu kabul ettikten sonra aynı kişi tarafından imzalanan fesih protokolünün yetkisiz kişi tarafından imzalandığı için geçerli olmadığı şeklindeki açıklamalarının Medeni Yasanın 2. maddesinde yer alan iyi niyet kuraları gereği itibar edilmesinin mümkün olmadığı, üstelik iş ortaklığının temsilinin değil sadece yönetiminin dört kişi tarafından yerine getirileceği, temsil ve borçlandırma yetkisinin ise tek kişiye ait olduğu, bu hali ile davacıların bu gerekçelerinin yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Davacıların bir diğer iddiaları fesih sözleşmesinin ikrah sonucu imzalandığı için geçerli olmadığına ilişkindir.
Davacıların şirket yetkilisi ve çalışanlarından oluşun tüm tanıkları ” davalı tarafın baskısı altında fesih sözleşmesinin imzalanmak zorunda kalındığı ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacılar vekilinin talebi üzerine davalı şirkete yöneltilen soru üzerine taraflarca fesih edilen sözleşmeye konu iş ile ilgili olarak ilki 14/09/2017 tarihli, sonuncusu 23/08/2019 tarihli değişik şirketler ile imzalanan 26 adet sözleşme yapıldığı bildirilmiş, davacılar vekili bu sözleşmelerin tüm ekleri ile birlikte temin edilmesini istemiş ise de, bu belgelerin teminin somut olayın çözümü için gerekli olmadığı kabul edildiği için bu talep yerine getirilmimiştir.
Davacıların oluşturduğu iş ortaklığının tüzel kişiliği olmadığı gibi, iş ortaklığı tacir sayılmamakla birlikte davacıların tacir oldukları tartışmasızdır. Tacir olmanın sonuçları TTK da düzenlenmiş ve tacirler için ortalama davranış şekli dışında daha özenli davranış içerisinde olmaları gerektiği ön görülmüştür.
Çok yüklü bir bedeli içeren sözleşme imzalandıktan sonra bu sözleşmeyi fesih konusunda baskı altında kaldığını ileri süren davacıların, ihtarname düzenlemek sureti ile iddia edilen baskının varlığı ile ilgili lehine delil oluşturması yada suç soruşturması yapacak yetkili makamlara suç duyurusunda bulunmaları beklenir iken davacıların buna ilişkin hiçbir davranışlarının varlığına rastlanılmamıştır. Tanık olarak bilgileri alınan kişiler davacı şirketlerin ortak- yetkilisi – çalışana yada bu şirketler ile ticari ilişkisi olan kişiler olup, bu kişilerin beyanları dışında davacıların iradeleri baskı altına alınarak fesih sözleşmesini imzaladıkları konusunda delil bulunmadığı, bu hali ile davacıların kar kaybı talebende bulunmalarının mümkün olmadığı kabul edilip, davanın reddine ilişkin aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.024,65 TL’den mahsubu ile artan 965,35 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacılara İADESİNE.
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 8.600,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya VERİLMESİNE.
Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
Arabuluculuk için ödenen 1.320,00 TL nin 6325 sayılı yasanın 18/A (11) (13) maddesi uyarınca davacılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı … Şirketi yetkilisi …. … Vekili Av. …, Davalı Vekili Av. …’un yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2021

Katip …

Hakim …