Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/362 E. 2021/863 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Esas No : 2019/362
Karar No : 2021/863
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2019/362
KARAR NO : 2021/863

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 02/07/2019
KARAR TARİHİ : 28/12/2021
KAR. YAZ. TAR. : 17/01/2022

Mahkememize tevzi edilen ve Mahkememizin yukarıdaki numarasına kayıt edilen dosyanın yapılan yargılaması sonucunda:

DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı banka arasında temizlik ve diğer hizmetler başlığı altında çeşitli tarihlerde sözleşmeler imzalandığını, sözleşme hükümlerinin davalı tarafından kaleme alındığını ve dolayısıyla TBK’nın 20 vd. maddeleri gereğince genel işlem şartı niteliğinde olduğunu, sözleşmede İş Kanunu ve SSK vb. mevzuattan doğacak tüm sorumluluğun müvekkil yükleniciye ait olacağının belirlendiği, 5510 sayılı Kanunun 81/1. maddesinde yapılan değişiklik ile özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutarın hazinece karşılanacağının düzenlendiğini, bu değişikliğe istinaden davalı ile yapılan sözleşmelere fazladan tahsil edilmiş %5’lik tutarın iadesi ile ilgili hüküm ilave edildiğini ve bu tutara denk gelen kısmın müvekkiline iadesinin kararlaştırıldığını, davalı ile yapılan sözleşmeler nedeniyle belirtilen düzenleme kapsamında 2008-2011 yılları arasında 563.972,49 TL tahsilat yapıldığını, davalıya …. yevmiye nolu ihtarının keşide edilerek bu miktarın müvekkiline ödenmesinin istendiğini, davalı ile yapılan hizmet sözleşmelerinin 5510 sayılı Kanunun 81/1-ı maddesi amacına aykırı olması nedeniyle hükümsüz olduğunu, söz konusu sözleşme hükümlerinin hükümsüzlüğünün tespiti ile bu hükümlere göre müvekkilinin hakedişlerinden mahsup edilen şimdilik 563.972,49 TL’nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

YANIT:
Davalı vekili, yanıt dilekçesinde kısaca; dava konusu uyuşmazlık yönünden Ümraniye/İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu; dava konusu sözleşmelerin tarihleri itibariyle (2008-2011) 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğunu; sözleşme hükümlerinin her iki tarafı özel hukuk tüzel kişisi olan taraflar arasında sözleşme serbestisi ile düzenlendiğini; davacıya bütün ödemelerinin sözleşme kapsamında yapıldığını; sözleşme hükümlerinde herhangi bir kamu düzenine aykırılık bulunmadığını; davacının kamu düzenine aykırılık, kanunun amacına aykırılık ve genel işlem şartı olduğunu yönündeki iddialarının asılsız olduğunu; davacının kendisinden haksız olarak dava konusu miktarın tahsil edildiğini ispat etmesi gerektiğini belirtmiş ve davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER :
1-Davacı ile davalı banka arasında yapılan sözleşmeler ve ekleri,
2-Tarafların defter ve kayıtları,
3-İhtarname,
4-Bilirkişi kök ve ek görüşleri,
5-Arabuluculuk tutanağı,
6-Tüm dosya münderecatı,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Dava, taraflar arasında mevcut, hizmet sözleşmeleri kapsamında davacı şirketin hak edişlerinden 5510 sayılı Kanunun 81/1 (ı) bendine aykırı olarak %5 oranında kesinti yapıldığı iddiasıyla yapılan bu kesintilerin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflarca delil olarak dayanılan belgeler dosyaya sunulmuş ve yazılan müzekkereler ile temin olunmuştur.
Taraflar arasında yapılan sözleşmelerin örnekleri dosyadadır. Sözleşmelarin hükümlerine ve bu sözleşmelere dayalı olarak kesilen primlere ilişkin herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın temeli 5510 sayılı Kanunun 81/1-ı maddesinin uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekili yetki itirazını ileri sürmüş, zamanaşımı def’inde bulunmuştur.
Davacı ile davalı arasında yapılan 2010 yılı sözleşmelerinin 19.2 maddesinde “Ankara Mahkemeleri” yetkili kılındığı gibi işlerin Ankara Şubeleri’nin hizmetine ilişkin olduğu anlaşılmakla, koşulları bulunmayan yetki itirazı reddedilmiştir.
Taraflar arasında yapılan sözleşme hükümlerine dayanılarak fazladan yapılan kesintilerin iadesi istenildiğinden, talep sözleşmeye dayalıdır ve bu nedenle genel on yıllık zamanaşımı süresine tabidir (TBK m.146). Dava tarihi 02/07/2019 olduğundan, zamanaşımını durduran ve kesen sebepler bulunmadığından 02/07/2009 tarihi ve öncesi alacaklar bakımından zamanaşımı dolmuştur; bu nedenle, 02/07/2009 tarihi ve öncesi alacak talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmelidir. Buna ilişkin tutar aşağıda belirtilecektir. Zamanaşımına tabi olmayan alacak yönünden ayrı değerlendirme yapılacaktır.
Davacı vekili de taraflar arasındaki sözleşmeler yönünden; sözleşme hükümlerinin davalı banka tarafından kaleme alındığını ve genel işlem şartı mahiyetinde olduğunu iddia etmiştir. Taraflardan davacı anonim şirkettir; davalı ise anonim şirket olan banka olup taraflar tacirdir. Kural olarak tacirler basiret ilkesi çerçevesinde hareket ederler ve sözleşme yaptıklarında her maddeyi müzakere ettikleri kabul edilir. Bunun yanı sıra davacı ile davalı banka arasında bir kez değil -hizmetin devamı süresince- farklı şubeler için onlarca sözleşme imzalanmıştır. İmzalanan sözleşmeler ‘tek tip’ olmayıp kiminde eldeki davanın da konusunu teşkil eden farklı hükümler kabul edilmiştir. Bir kısım hükümlerin ‘farklı’ düzenlenmesi en hafifiyle müzakere edildiğini gösterir. Bu kabul çerçevesinde, davacının basiretli davranması, serbest iradesiyle imzaladığı sözleşmeye uygun hareket etmesi, kabul ve taahhütlerinden caymaması beklenir. Sözleşme sürelerinin sona erdiği, edimlerin yerine geldiği de dikkate alınmalıdır. Somut olayın özelliğine göre de adalet ve hakkaniyet ölçülerini aşan durumlar saptanmamış ve yargıcın sözleşmeye müdahalesinin koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır.
Bu kabul çerçevesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığa imzalarını taşıyan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözüm bulunacaktır. Sözleşme hükümleri taraflar bakımından normatif bir alan meydana getirir ve istisnai haller dışında onlar için ‘yasa’ gücünde olduğundan öncelikle uygulanmalıdır.
Teknik inceleme gerektirmesi sebebiyle bilirkişilerden kök ve itirazlar nedeniyle iki ek rapor alınmıştır.
Dava konusunu ilgilendiren sözleşme maddeleri şöyledir:
Taraflar arasında 2009 yılına ilişkin olarak imzalanan sözleşmelerin ‘Bedel’ başlıklı 3.1 maddesinde, “Sözleşmenin 2/3. maddesinde açıklanan temizlik hizmetlerinin yüklenici tarafından yerine getirilmesinin karşılığı olarak, yükleniciye aylık; sözleşme ile belirlenen edimlerini ifa etmek için çalıştırdığı işçi başına, (bir işçinin maliyeti) ulaşım gideri ve yapılacak olan işlerle ilgili giderler dahil, KDV hariç 1.015,00-TL tutar Vakıfbak tarafından ödenecektir…” hükmü,
Sözleşmenin 3-4 maddesinde, “Yüklenici, sözleşmede kararlaştırılan bedel üzerinden sözleşmeden kararlaştırılan tüm temizlik hizmetlerini ifa edeceğini ve birinci paragrafta düzenlenen, (bir işçinin işverene maliyeti) asgari ücretin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca arttırılması dışında, sözleşmede kararlaştırılan aylık ücretin arttırılmasını talep etmeyeceğini kabul ve taahhüt eder.
İşçi maliyetlerinde herhangi bir azalma olduğunda (yasal olarak indirim yapılması halinde) azalan fark düşülerek yükleniciye hakkediş ödemesi yapılacaktır. Yasal mevzuatta yapılan düzenleme gereğince işçi maliyetlerinde azalma olması nedeniyle, firmaya eksik ödenecek hakkedişten dolayı, firma …’tan herhangi bir hak ve alacak talep etmeyecektir” hükmü,
Sözleşmenin ‘Fazladan Tahsil Edilmiş %5’lik Tutarın İadesi’ başlıklı 19. maddesinde, “5510 sayılı yeni SGK Kanunu’nun 81. maddesi (ı) bendine göre; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranının işveren hissesine ait kısmından yapılması öngörülen %5 puanlık indirimden, anılan kanunun 4. maddesinin 1. fıkrası (a) bendi kapsamındaki, sigortalıları çalıştıran özel sektör iş yeri işverenleri yaralandığından, firmada bu madde kapsamında bulunduğundan, firma tarafından 01.10.2008 tarihinden itibaren işbu sözleşmenin imzalandığı tarihe kadar fazladan tahsil edilmiş olan %5’lik işveren hissesine ait toplam prim tutarını, firma işbu sözleşmenin imzalanmasından itibaren en kısa sürede …’a iade edecektir. Bu süre içerisinde söz konusu tutar …’a iade edilmediği takdirde, …, firmaya ödenecek ilk hakkediş tutarından, ilk hakkediş tutarının söz konusu iade edilecek miktarı karşılamaması halinde ise sonraki hakkediş tutarından mahsup etmeye yetkili olacaktır.” hükmü,
Bulunmaktadır.
Davalı …. Genel Müdürlüğü ile davacı … Otomotiv İnş. Tem. Tur. Bilg. Yazl. Tic. ve San. A.Ş. arasında 01.01.2010 tarihinden geçerli olmak üzere, bir kısım sözleşmelerin imzalandığı, sözleşmelerin 3.1 maddesinde, “İşbu sözleşmenin ayrılmaz bir parçasını teşkil eden teknik detaylar listesinde ayrıntılı olarak açıklanan temizlik hizmetlerinin yüklenici tarafından yerine getirilmesinin karşılığı olarak, sözleşme ile belirlenen edimlerini ifa etmek için çalıştırdığı işçi başına, yükleniciye aylık olarak; asgari ücret, (bir işçinin maliyeti) ve yapılacak işlerle ilgili giderler dahil 1.220,00-TL tutar … tarafından ödenecektir.” hükmü,
3.1 maddesinin son paragrafında, “Yükleniciye ödenecek bedel her bir işçi için ilgili kurum ve kuruluşlara ödenmesi gereken prim, fon, vergi vs. hususlar göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilmiştir.” denilerek bu hususun sözleşmeye açıkça yazıldığı tespit edilmiştir. İşbu sözleşme tarihinden sonra, ilgili kurum ve kuruluşlara ödenmesi gereken tutarlarda bir indirim yapılması ve/veya ödenmesi gereken tutarın bir kısmına veya tamamına istisna getirilmesi veya bir kısmının devletçe karşılanmasının öngörülmesi ve dolayısıyla da her işçi bazında yüklenicinin ilgili kurum ve kuruluşlara ödeyeceği rakamda eksilme olması halinde, ilgili kurum ve kuruluşlara ödenmek zorunda olunmayan tutarlar hakediş tutarından indirilecektir. Yasal mevzuatta yapılan düzenlemeler gereğince, işçi maliyetlerinde azalma olması nedeniyle firmaya eksik ödenecek hakedişten dolayı firma, …’tan herhangi bir alacak talep etmeyecektir.” hükmü,
‘Sözleşme süresi’ başlıklı 15. maddesinde, “İşbu sözleşme 01.01.2010 başlangıç tarihinden itibaren 12 ay süre ile geçerli olmak üzere akdedilmiştir. Sözleşme belirtilen sürenin sonunda kendiliğinden sona erecektir. Taraflar sözleşme süresinin sonunda sözleşme bedeli ve süresi konusunda anlaşarak süresinin uzatabilirler. 13. Madde hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bankaca yapılacak yeni bir ihale sonuçlanıncaya kadar sözleşmenin bitiminden sonra azami 2 ay süre ile firma aynı fiyat ve şartlarla temizlik işlerini yürütecektir” hükmü,
Sözleşmenin ‘Fazladan Tahsil Edilmiş Tutarın İadesi’ başlıklı 18. maddesinde, yürürlükte bulunan yasal mevzuat veya ileride yürürlüğe girecek mevzuat kapsamında her işçi için ilgili kurum ve kuruluşlara ödenmek zorunda olunan tutarlarda herhangi bir indirim yapılması ve/veya ödenmesi gereken tutarın bir kısmı veya tamamı için istisna getirilmesi veya bir kısmının devletçe karşılanmasının öngörülmesi veya geriye yönelik olarak indirilen veya istisna edilen veya devletçe karşılanması öngörülen tutarın yükleniciye ilgili kurum ve kuruluş tarafından iadesinin gerekmesi halinde ilgili kurum veya kuruluş tarafından yükleniciye iade edilecek tutar, derhal Vakıfbanka’a iade edilecektir. Söz konusu tutar …’a iade edilmediği takdirde …, iade edilecek tutarı ilk hakkediş tutarından, ilk hakkediş tutarının söz konusu iade edilecek miktarı karşılamaması halinde ise son hakkediş tutarından mahsup etmeye yetkili olacaktır.” hükmü,
Sözleşmelerde yer almıştır.
Somut olayda; ihtilâf, sözleşme bedelinin belirlenmesine ilişkin sözleşme hükümlerinden kaynaklanmaktadır. 2009 yılına ilişkin olarak imzalanan sözleşmelerin ‘Bedel’ başlıklı 3.1 maddesinde, “Sözleşmenin 2/3. maddesinde açıklanan temizlik hizmetlerinin yüklenici tarafından yerine getirilmesinin karşılığı olarak, yükleniciye aylık; sözleşme ile belirlenen edimlerini ifa etmek için çalıştırdığı işçi başına, (bir işçinin maliyeti) ulaşım gideri ve yapılacak olan işlerle ilgili giderler dahil, KDV hariç 1.015,00-TL tutar Vakıfbak tarafından ödenecektir…” hükmü yer almaktadır. Sözleşmenin ‘Fazladan Tahsil Edilmiş %5’lik Tutarın İadesi’ başlıklı 19. maddesinde, “5510 sayılı yeni SGK Kanunu’nun 81. maddesi (ı) bendine göre; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranının işveren hissesine ait kısmından yapılması öngörülen %5 puanlık indirimden, anılan kanunun 4. maddesinin 1. fıkrası (a) bendi kapsamındaki, sigortalıları çalıştıran özel sektör iş yeri işverenleri yaralandığından firmada bu madde kapsamında bulunduğundan, firma tarafından 01.10.2008 tarihinden itibaren işbu sözleşmenin imzalandığı tarihe kadar fazladan tahsil edilmiş olan %5’lik işveren hissesine ait toplam prim tutarını, firma işbu sözleşmenin imzalanmasından itibaren en kısa sürede …’a iade edecektir. Bu süre içerisinde söz konusu tutar …’a iade edilmediği takdirde, …, firmaya ödenecek ilk hakkediş tutarından, ilk hakkediş tutarının söz konusu iade edilecek miktarı karşılamaması halinde ise sonraki hakkediş tutarından mahsup etmeye yetkili olacaktır.” hükmü taraflarca imzalanmıştır.
Davacı şirket tarafından imzalanan işbu sözleşmelerde %5’lik indirimin iade edileceğine veya hakedişten mahsup edileceğine dair hükümlerin ‘genel işlem şartı’ koşulu taşımadığı yukarıdaki gerekçelerle kabul edilmiştir. Bu sebeple, sözleşmelerde %5’lik indirimin iade edileceğine veya hakedişten mahsup edileceğine dair hüküm bulunanlara ilişkin olarak iade isteminin yasal dayanağının bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Benzer bir uyuşmazlık yönünden, Yargıtay 23.HD’sinin 02/07/2019 tarih, 2016/4169 E., 2019/3163 K. sayılı kararında; “…uyuşmazlığın sözleşme bedeli belirlenirken 5510 s. Kanun’un 81/ı maddesi uyarınca prim indiriminin dikkate alınarak belirlenmiş olmasından kaynaklandığı, davacının … TL. teklif verdiği fakat teklifin üzerinde pazarlık üzerine … TL.ye anlaşıldığının yazıldığı, anılan kanun maddesinin hakedişlerden kesinti yapılması halinde uygulanacağı, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince sözleşme yapıldığı, davacının hakedişlerinden %5 kesinti yapılmadığı, tacir olan davacının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü çerçevesinde sözleşme sonuçlarına katlanması gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. (…) Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına…” karar vermiştir. Dolayısıyla eldeki davada da uyuşmazlığın çıkış noktasının; sözleşme bedelinin belirlenmesinden kaynaklandığı ve bu sebeple bir kısım sözleşmelerde iadeye ilişkin hüküm kararlaştırıldığı ve bu hükümlerin de tarafları bağlayacağı anlaşıldığından, sözleşmelerde %5’lik indirimin iade edileceğine veya hakedişten mahsup edileceğine dair hüküm bulunanlara ilişkin olarak iade isteminin yasal dayanağının bulunmamaktadır.
Ayrıca, bir kısım sözleşmelerin 15. maddelerinde, “Yüklenici tarafından sözleşme kapsamındaki edimlerin ifası için çalıştırılan işçi sayısı ile çarpımı neticesinde elde edilen miktar kadar arttırılacaktır, (arttırılan asgari ücret maliyeti) x işçi sayısı= aylık sözleşme bedeline ilave edilecek rakam (Artıştan önceki ve artıştan sonraki maliyetler arasındaki fark işçi sayısı ile çarpılıp çıkan meblağı firmaya ödenir veya indirim yapılır.) T.C. Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı veya diğer bakanlıklar tarafından maliyetlerde, vergilerde, primlerde vs. indirim yapıldığı takdirde yapılan indirim kadar hakkedişten düşülerek eksik ödeme yapılır.” hükmüne yer verilmiştir. Sözleşmenin bu hükmü de “…maliyetlerde, vergilerde, primlerde vs.” indirim yapıldığı takdirde yapılan indirim kadar hakedişten mahsubu düzenlediğinden, %5’lik indirimin iadesi hükmünde kabul edilmelidir.
İadeye ilişkin sözleşme hükmü bulunmayanlarda ise iade isteminin yerinde olduğu ön kabul olarak belirtilmelidir.
Bu kabuller ışığında, on yıllık zamanaşımı süresi de gözetilerek bilirkişilerden alınan 14/04/2021 tarihli ek-2 ve bunu tamamlayan 22/09/2021 tarihli ek-3 nolu raporda ayrıntılı olarak kesinti miktarı dönemleri ve miktarları tablo halinde gösterilmiştir. Sonuç olarak; bilirkişinin tespitlerinden, davanın açıldığı 02/07/2019 itibariyle davanın tabi olduğu genel on yıllık zamanaşımı nedeniyle 02/07/2009 öncesi alacaklar zamanaşımına uğradığından, 12.200,86 TL alacak yönünden istemin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmelidir.
Bilirkişilerin ek-3 nolu raporlarından; iadeye ilişkin sözleşme hükmü bulunmayanlarda iade isteminin yerinde olduğu mütalaa edilmiş, bu görüş dosyaya, bilgi, belgelere, sözleşme ve yasal mevzuata uygun bulunduğundan; sözleşme hükmü bulunmayan toplam 22.949,89 TL alacak için zamanaşımına uğrayan 12.200,86 TL kısmın tenzili ile 10.749,03 TL için davanın kısmen kabulüne karar verilmelidir. Fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve Kurul’un takdirine göre;
1.-Taraflar arasında imzalanan sözleşmelere ilişkin olarak on yıllık genel zamanaşımı süresi içerisinde kalan 12.200,86 TL talep yönünden, istemin zamanaşımı nedeniyle reddine,
2.-Davanın kısmen kabulüne,
10.749,03 TL talep yönünden istemin kabulü ile 02/07/2019 dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin kısmın reddine,
3.- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 734,27 TL karar ve ilâm harcından, peşin alınan 9.631,25 TL harçtan indirilerek artan 8.896,98 TL harcın karar kesinleştiğinde istemi ve başvurusu hâlinde davacıya iadesine,
4.-Davacı tarafça yapılan; 6,40 TL ilk dava, 120,50 TL tebligat ve posta gideri, 7.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.126,90 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı dikkate alınarak 135,84 TL’si ile 44,40 TL başvurma, 734,27 TL peşin harç toplamı 914,51 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5.-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
6.-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
7.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 5.100,00 maktû vekâlet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,

8.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davalı yararına hesaplanan 44.711,17 TL nispî vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,

Dair, davacı vekili ….’un yüzlerine karşı; kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere 28/12/2021 tarihinde oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.