Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/344 E. 2021/736 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/344 Esas
KARAR NO : 2021/736

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 11/01/2010
KARAR TARİHİ : 18/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 13/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı kooperatifteki ortaklığından Beyoğlu …Noterliğinin 18.02.2008 tarih, … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile 18.02.2008 tarihi itibariyle çıktığını, ayrıldığı yıl bilançosunun onaylandığını ve 1 aylık sürenin de geçtiğini, aidat alacağının muaccel hale geldiğini, her ne kadar kooperatifçe 3 yıl erteleme kararı verilmiş ise de, gerek kooperatife müvekkilinin yerine üye kaydedilmesi, gerek usulüne uygun bir erteleme kararı alınmamış olması, gerekse kooperatifin mali durumunun iyi olması nedeniyle kooperatifin mal kaçırma gayesinin ortada bulunduğunu, ayrılan başka üyelere ödeme yapılarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini, kooperatifin 2008 yılında ortaklarında 13.240.410,00 TL aidat topladığını, 2008 yılı bilançosunun 393.781,00 TL artıda olduğunu, bankalarda nakit 3.466.700,00 TL ‘si bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL aidat iadesi alacağının 2008 yılı bilançosunun kesinleştiği genel kuruldan itibaren 1 ay sonraya tekabül eden 06.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının kooperatife üyeliğinin muvazaalı olduğu gibi hiçbir hak ve alacağının bulunmadığını, istifa tarihine kadar hiçbir şekilde gerçek aidat ödemesi yapmadığını, kooperatifin eski yönetiminin dava dışı yüklenici firma ve aralarında davacının da bulunduğu fiktif üyelerin hileli işlemleri neticesinde haksız bir şekilde davacının alacaklı gibi gösterilmek istendiğini, eski kooperatif yöneticilerinin ibra edilmeden azledildiklerini, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma ve kooperatifler kanununa aykırılıktan dolayı Ankara C.Başsavcılığının … Hz. numarasında derdest şikayetinin bulunduğunu, aynı zamanda usulsüzlükler dolayısıyla kooperatife verilen zararlar sonucu eski yöneticiler ile yüklenici firma aleyhine açılan davanın Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/253 Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, GEREKÇE VE KABUL:
Mahkememizce taraflar arasında yapılan yargılama sonucunda mahkememizin 04/12/2014 tarih 2010/17 esas, 2014/520 karar sayılı ilamı ile davanın reddine dair verilen hükmün vaki temyiz üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 25/04/2016 gün, 2015/5343 esas, 2016/2643 karar sayılı bozma ilamı ile “1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2) Dairemize intikal eden bir kısım dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında yapılacak ödemelerin kooperatif mevcudiyetini tehlikeye düşürmeyeceği belirtilmiş, bir kısım dosyalarda ise aksi kanaat ile rapor verildiği anlaşılmıştır. … Oysa, hükme esas alınan raporda ayrılan ve çıkan ortaklara yapılacak ödemelerin kooperatif mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği belirtilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece ayrılan ve çıkan ortaklar yerine yeni ortak alınıp alınmadığı araştırılarak, aynı dönem ve benzer durumdaki ortaklar yönünden farklı sonuçlara varan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilerek ayrılan veya çıkarılan ortaklara yapılacak ödemelerin kooperatif mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği konusunda raporlar arasında oluşan çelişkileri giderecek şekilde ek rapor alması ve böylece bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş olup, hükmün bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozularak mahkememize iade edilmiş işbu esas sırasına kaydedilerek yargılamaya mahkememizce devam edilmiştir. Bozmadan sonra taraf teşkili sağlanarak taraf vekillerinin bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş, usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce bozma ilamı doğrultusunda davalı kooperatife yazı yazılarak kooperatiften ayrılan ve çıkan ortaklar yerine yeni ortaklar alınıp alınmadığı, sorularak bu kişilere ait listenin dava tarihi ve devamında ortaklıktan çıkan, ortaklığa yeni alınanlara ilişkin olacak şekilde oluşturulmak suretiyle gönderilmesi istenilmiş ise de; davalı kooperatif vekilinin istifa dilekçesi sunduğu, kooperatife gönderilen 07/02/2020 tarihli yazımızın iade edildiği, yeniden kooperatife yazı yazıldığı, ancak yazımıza cevap verilmediği, kooperatif vekilinin çekilme dilekçesine istinaden asile meşruhatlı davetiye çıkarıldığı, kooperatife yazılan yazının iki kez tekit edildiği, buna rağmen yazılan yazılara cevap verilmediği anlaşılmış, mahkememizce daha önce rapor veren bilirkişilerin bir kısmının bilirkişilik yapmadığı görülerek yeni bir bilirkişi heyeti oluşturulmasına karar verilmiş, kooperatif konusunda uzman bilirkişiler … ve hesap bilirkişisi … tarafından dosyaya sunulan 13/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının istifasının gerçekleştiği 2008 yılında 4, 2009 yılında 33 kişi olmak üzere bu iki yılda toplam 37 kişi boşalan üyeliklere ortak olarak alındığını, ancak davacının istifa tarihinde konut kuralarının çekilmemiş olması nedeniyle davacı adına özgülenmiş bir ortaklık hissesi olmadığından bizatihi davacı yerine alınan yeni bir ortaktan bahsetmenin mümkün bulunmadığını, dosya kapsamında bulunan ve kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yapılar inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarına göre, 18.02.2008 tarihinde ortaklıktan istifa edan davacının ayrıldığı yıl genel giderler payı düşüldükten sonra 43.204,53 TL tutarında çıkma payı alacağı bulunduğunu, davacımın ortaklıktan ayrıldığı yıl bilançosu 05.04.2009 terihli genel kurulda kabul edildiği için alacağın bu tercihi takip eden bir aylık sürenin sonu olan 06.05.2009 tarihinde alacağın muaccel olduğunu ve bu tarihten itibaren alacağa yasal faiz işletilmesi gerektiğini, davalı kooperatifin 11.05.2008 tarihli genel kurulunda davacı alacağının ödenmesinin üç yıl ertelenmesine karar verilmişse de davacıya yapılacak ödemelerin kooperatif mevcudiyetini tehlikeye düşürmeyeceğini ve kooperatifin ekonomik ve mali yapısının ertelemeyi haklı kılacak mahiyette olmadığını, bu nedenle davacı alacağının 06.05.2009 tarihinden itibaren talep edilebilir alacak olduğunu, bilirkişi heyetinden Ahmet KURTULAN’ın aynı raporda karşı görüş bildirdiğini, karşı görüşünde özetle; davacının istifasının kesinleştiği 2008 yılı bilançosu henüz kesinleşmeden, 31.12.2008 tarihine kadar başka istifa eden olup olmayacağı bilinmeden, 31.12.2008 tarihi itibariyle istifa eden ortak sayısı ve bu kişilere yapılacak iadeler miktarı benüz bilinmeden, istifa ederlere yapılacak iadeler için 2009 yılı bütçesine henüz ödenek konulup konulmayacağı ve de 2009 yılı içerisinde erteleme kararı alınıp alınmayacağı bilinmeden, davacının istifa ettiği yıl içerisinde, herhangi bir bilançonun dahi görüşülmediğini, erteleme kararı almakla haklı olmadığı gerekçisine dayalı olarak değil, davacının istifa işleminin gerçekleştiği 2008 yılı bilançosunun görüşülüp onaylandığı 05.04.2009 tarihli genel kurulda erteleme kararı alınmadığı gerekçesine dayalı olarak, belirlenmesi gerektiği yönündeki karşı görüşünün sunulduğu görülmüştür. Bilirkişi raporundaki karşı görüşün aynı sonuca yönelik farklı gerekçeye dayalı olduğu mahkememizce tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunun denetime olanaklı ve gerekçeli hazırlandığı anlaşılmakla mahkememizce çoğunluk görüşündeki gerekçeye dayalı olarak davanın kabulü yönünden karar verilmesi gerektiği yönünde vicdani kanaat oluşmuştur.
13/10/2021 tarihli bilirkişi raporunun taraflara tebliğe çıkartıldığı, davacı vekilinin usulünce rapora yönelik yazılı beyanlarını 12/11/2021 tarihli dilekçe ile sunduğu, davalı kooperatife çıkarılan tebligat parçasının dosyaya döndüğü, davalı vekilinin vekaletname sunarak 11/11/2021 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporunun incelenmesine yönelik ek süre talep ettiği, ancak bu ek süre isteminin 18/11/2021 tarihli celsede; “davanın açılış tarihinin 11/01/2010 olduğu, dosyanın Yargıtay 23 HD Başkanlığı’nın 25/04/2016 tarihli bozması ve sonrasında verilen 23/05/2019 tarihli karar düzeltme isteminin reddine ilişkin kararı doğrultusunda yargılamasının sürdürüldüğü, bozma ilamı doğrultusunda davalı kooperatife birden çok kez yazı yazıldığı, tekit yazılarına cevap verilmediği, bu nedenle dosyanın en son bilirkişi heyetine mevcut hali ile tevdine yönelik 18/06/2021 tarihli duruşma dışı ara kararın kurulduğu, düzenlenen bilirkişi raporunun tebliğinden sonra davalı vekilinin vekaletname sunarak rapora yönelik beyan ve itirazlar için ek süre isteminde bulunduğu anlaşılmakla, HMK’da yapılan değişikliğe istinaden HMK 281/1 ikinci cümle uyarınca davalı vekilinin bu madde kapsamında belirtilen açıklamalara uygun düşmeyen ve yerinde görülmeyen ek süre isteminin reddine” yönelik karar verildiği, dosyaya gelen tebligat parçasında mahkememizce bilirkişi raporunun davalıya tebliğ tarihinin 03/11/2021 olarak okunduğu, bu nedenle celse tarihi itibariyle iki haftalık bilirkişi raporuna yönelik beyan süresinin dolmuş olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı anlaşılmıştır. Mahkememizce basit yargılama usulüne tabi olan davada tahkikatın bittiği bildirilmiş, taraf vekillerinin hiçbir süre talebinde bulunmayarak esas hakkında son diyeceklerini bildirdikleri görülerek yargılama sonlandırılmıştır.
Mahkememizce toplanan tüm deliller, bozma öncesi yapılan yargılama kapsamı, alınan bilirkişi raporları, bozma ilamları kapsamı hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının istifasının gerçekleştiği 2008 yılında 4, 2009 yılında 33 kişi olmak üzere bu iki yılda toplam 37 kişi boşalan üyeliklere ortak olarak alındığı, ancak davacının istifa tarihinde konut kuralarının çekilmemiş olması nedeniyle davacı adına özgülenmiş bir ortaklık hissesi olmadığından bizatihi davacı yerine alınan yeni bir ortaktan bahsetmenin mümkün bulunmadığı, dosya kapsamında bulunan ve kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarına göre, 18.02.2008 tarihinde ortaklıktan istifa eden davacının, ayrıldığı yıl genel giderler payı düşüldükten sonra 43.204,53 TL tutarında çıkma payı alacağı bulunduğu, davacının ortaklıktan ayrıldığı yıl bilançosu 05.04.2009 tarihli genel kurulda kabul edildiği için alacağın bu tarihi takip eden bir aylık sürenin sonu olan 06.05.2009 tarihinde muaccel olduğu ve bu tarihten itibaren alacağa yasal faiz işletilmesi gerektiği, davalı kooperatifin 11.05.2008 tarihli genel kurulunda davacı alacağının ödenmesinin üç yıl ertelenmesine karar verilmişse de; davacıya yapılacak ödemelerin kooperatif mevcudiyetini tehlikeye düşürmeyeceği ve kooperatifin ekonomik ve mali yapısının ertelemeyi haklı kılacak mahiyette olmadığı, bu nedenle davacı alacağının 06.05.2009 tarihinden itibaren talep edilebilir alacak olduğu mahkememizce kabul edilerek yerinde görülen davanın kabulüne yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
10.000,00 TL çıkma payı alacağının 06/05/2009 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsili ile davacıya verilmesine,
Bu karar nedeniyle alınması gerekli 683,10 TL harçtan peşin alınan 148,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 534,60 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı iş bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 6.046,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, Davacı Vekili Av….’nin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/11/2021

Katip …

Hakim …