Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/291 E. 2022/767 K. 21.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/291 Esas – 2022/767
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2019/291 Esas
KARAR NO : 2022/767

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 22/04/2013
DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 08/12/2014

KARAR TARİHİ : 21/11/2022
YAZIM TARİHİ : 14/12/2022
Mahkememizde açılan alacak davalarının birleştirilerek yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili asıl ve birleşen davalardaki dava dilekçesinde ; Elektrik enerjisi ihtiyacını davalı şirket ile birleşen …’tan temin ettiğini, Danıştay 13. Dairesinin 06/04/2011 Tarihli ve 2008/2695 Esas 2011/1368 Karar sayılı ilamı ile EPDK’nın 875 sayılı kararının iptaline karar vermesi nedeniyle PSH bedelinin nispi ücret olarak tahsilinin hukuki dayanağının ortadan kalktığını, bu nedenle 2008 Ocak döneminde …’ın üç ayrı abonelik nedeniyle fazladan PSH bedeli tahsil ettiğini ileri sürerek; şimdilik 3.077,18 TL’nin ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte davalı şirketten tahsilini talep etmiş, birleşen davada ise ; Ocak 2008 dönemi hariç olmak üzere 2006 Eylül-2010 Aralık dönemlerinde üç ayrı abonelik nedeniyle fazladan tahsil edilen PSH bedelinden sabit bedelin (4,61 TL’nin) mahsubu ile KDV dahil 124.373,03 TL’nin ödeme tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan gecikme zammı ile birlikte davalı şirketten tahsilini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; asıl ve birleşen davanın zamanaşımına uğradığını, esas yönünden ise, kurul kararının bir bütün olduğunu, tamamlayıcı nitelikte olan II. Bölümünün (B) bendinin iptal edilmesinin uygulamayı etkilemeyeceğini, zira 2006-2010 uygulama dönemine ilişkin tarife tekliflerinin her dağıtım şirketine ayrı ayrı olmak üzere 24/08/2006 Tarihli ve 877 ila 896 sayılı kurul kararları ve 24/08/2006 Tarihli ve 875 sayılı kurul kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiğini, anılan iptal kararının 01/09/2006 – 31/12/2010 tarihleri arasını kapsayan döneme ilişkin perakende satış hizmeti kapsamındaki gelir gereksinimlerini içeren her dağıtım şirketine özgü kurul kararlarının da iptal edildiği sonucunu doğurmadığını belirtip, davaların reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davadaki talep, davacıya ait abonelik üzerinden haksız olarak tahsil edildiği ileri sürülen sayaç okuma bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememiz tarafından yapılan yargılama sonucu birleştirilen davalara konu PSH bedelinin EPDK’nın 24/08/2006 tarihli 875 sayılı Kurul Kararı doğrultusunda abonelerden tahsil edildiği, EPDK kararının Danıştay’ca iptal edilmiş olmasına bağlı olarak PSH bedelinin tahsilinin “Serbest Tüketiciler” açısından yasal dayanağının geriye etkili olarak ortadan kalktığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı sonrasında abonelerden kayıp kaçak bedelinin yanı sıra dağıtım, iletim, PSH ve sayaç okuma bedeli alınmasının mevcut hukuki düzenlemelere aykırı olduğu yönünde Yargıtay kararlarının bulunduğu gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu kararlar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Yargıtay 3.Hukuk Dairesi bir örneği dava dosyasında bulunan kararı ile hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararlarının; iptal edilen karara dayanak alınan, onunla doğrudan doğruya ilgili tasarruflara da etkili olmasına, bu suretle iptal hükmünün, iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümesine, iptal kararlarının bu özelliğinin dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmasına göre; tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. Asıl ve birleşen dava; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun (EPDK) 875 sayılı kararı ile 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde perakende satış hizmet (PSH) tarifesinin kWh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, anılan dönemde davacı şirket tarafından davalı şirkete elektrik tüketim bedelleri ile birlikte ödenen PSH bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir. Mahkemece; hükmün gerekçe bölümünde, yukarıda açıklanan neden yanında, ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedellerinin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle de davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davadaki talebin EPDK’nın düzenleyici işleminin Danıştay tarafından iptaline dayanması nedeniyle, bu husus bozma nedeni yapılmamış, yanlışlığa işaret edilmekle yetinilmiştir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönüldüğünde; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, birleşen davaya konu bazı faturalarda sözkonusu bedellerin yer almadığı belirtilerek hesaplama yapıldığı bildirilmiştir. Ne var ki, anılan raporda yapılan hesaplamalar, denetime elverişli değildir. Ayrıca, davaya konu edilen dönemlere ilişkin elektrik faturalarının sadece bir bölümünün dosyada yer aldığı anlaşılmıştır. Diğer taraftan, davacı birleşen davada; ödenmiş olan PSH bedellerinden, elektrik abonelerinden alınan aylık sabit bedel olan 4,61 TL’nin mahsup edilmesi suretiyle belirlenen bedelin tahsilini talep etmiştir. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen bedellerden talep doğrultusunda mahsup işlemi yapılmamış, dolayısıyla mahkemece HMK’nun 26 ncı maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olarak karar verilmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece; öncelikle birleşen davaya konu edilen dönemlere ilişkin elektrik faturalarının tamamının getirtilmesi, sonrasında ise yeniden konunun uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi kurulundan taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor aldırılması ve ulaşılacak sonuca göre (taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek) uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu yetersiz bilirkişi kurul raporuna dayalı olarak karar verilmiş olması doğru görülmemiş, denilerek kararımızın bozulması yoluna gidilmiştir.
Yargıtay bozma kararı taraflara tebliğ edilip, beyanları alındıktan sonra usul ve yasaya uygun olduğu açık olan bu karara uyulması yoluna gidilmiştir.
Bozma kararına uyulmakla bu kararın içeriği doğrultusunda araştırma yapılması zorunlu olduğu için bilirkişi raporları alınmıştır.
Mahkemenin talebi üzerine bilirkişiler … ‘un hazırladığı rapor bozma kararında işaret edilen konuları karşılamadığı için hükme esas alınmamıştır.
Daha sonra bilirkişiler …’ten oluşan heyetten 24/06/2022 tarihli asıl rapor ile 23/10/2022 tarihli ek raporlar alınmıştır. Gerekçeleri itibarı ile somut olaya uygun ve Yargıtay bozma kararında belirtilen tüm konular dikkate alınarak hazırlanıp, denetime açık olduğu için hüküm kurmaya elverişli olduğu kabul edilen bu raporlara göre ; sayaç okuma bedeli EPDK nın görev kapsamında olan yasal düzenlemeye göre belirlenmekle birlikte, bu yetkinin kullanılarak maktu olarak tahsil edilen bedelin tüketilen enerji bedeline göre tahsil edilmesine ilişkin karar İdari Yargı yolu ile ortadan kaldırıldığı için, davaya konu dönemde serbest tüketici konumunda olan davacı şirket gibi tüketicilerden artık önceki düzenlemeye göre sayaç okuma bedeli tahsili gerektiği, nispi tarifeye göre tahsil edilen bedelin yerinde olmadığı, sabit miktar olarak alınması gereken sayaç okuma bedeli belirlenip, bunu aşan ve davacıdan tahsil edilen ücretlerin ilgililerine iadesi gerektiği, davacının da 4.61 TL sabit sayaç okuma bedelini aşan miktarın iadesini istemiş olması nedeni ile, bu isteğe de bağlı kalınması gerektiği kabul edilmiştir. Bu ilkeleri gözeten bilirkişi raporuna göre ; davacının yasada belirtilen tüketim bedelini aşarak 2017 yılı Mayıs ayı itibarı ile serbest tüketici statüsünü kazandığı, davacıdan fazladan tahsil edilen sayaç okuma bedelinin asıl dava yönünden 3.062,57 TL ve birleşen dava yönünden ise 114.848,24 TL olduğu, talep para alacağına ilişkin olup, davadan önce davalı temerrüte düşürülmediği için bu miktarların dava tarihlerinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiği kabul edilip, aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk açıldığında mahkememizin 2013/266 esas numarasına kayıt edilen asıl davadaki talep yönünden;
Davanın kısmen kabulüne,
3.062,57 TL’nin 22/04/2013 dava tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
Fazla istemin reddine,
2-Birleşen Ankara …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. esas sayılı davasındaki talep ile ilgili olarak;
Davanın kısmen kabulüne,
114.848,24 TL’nin 08/12/2014 dava tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
Fazla istemin reddine,
Asıl davada alınması gereken harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
Birleşen davada alınması gereken 7.845,28 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 2.124,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.721,28 TL harcın harç tahsil müzekkeresi ile tahsil olunan 5.745,81 TL harçtan çıkartılarak artan 24,53 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalıya iadesine.
Asıl davada davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvurma harcı, 52,55 TL peşin harç olmak üzere toplam 76,85 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE.
Birleşen davada davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı, 2.124,00 TL peşin harç olmak üzere toplam 2.149,20 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE.
Asıl davada davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 3.062,57 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Asıl davada davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 14,61 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE.
Birleşen davada davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 18.227,24 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Birleşen davada davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE.
Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 666,50 TL ve bilirkişi ücreti 6.900,00 TL olmak üzere toplam 7.566,50 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 7.000,16 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Asıl ve birleşen davada davalı tarafından yapılan 350,00 TL yargılama giderinden davanın ret ve kabul oranına göre takdiren 26,20 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı Vekili Av. …’ın yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/11/2022