Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/969 E. 2021/30 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/969
KARAR NO : 2021/30
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2018/969
KARAR NO : 2021/30

KÂTİP :

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 26/01/2021
KAR. YAZ. TAR. : 10/02/2021

Mahkememize tevzi edilen ve Mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılan dosyanın yapılan incelenmesi sonucunda:

DAVA:
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 08/08/2016 tarihli “Manyas HES’in, Güvenlik Hariç Enerji Üretimini Gerçekleştirmek Üzere İşletme, Periyodik Bakım, Onarım ve Revizyon İşlerinin 26 Kişiyle 2 Yıl Süreli Olarak Yaptırılması İşi”ne ait sözleşme yapıldığını; ihale kapsamında davalı kuruma … Katılım Bankası’nın 569741 sayılı 05/08/2016 tarihli 120.000 TL bedelli, 569742 sayılı 05/08/2016 tarihli 180.000 bedelli, 569786 sayılı 09/02/2017 tarihli 9.000 TL bedelli olmak üzere toplamda 309.000 TL tutarlı kesin teminat mektuplarının verildiğini; davalının, 17/04/2018 tarih ve 18582 sayılı yazısında: “…Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 24/05/2017 tarih 2017/27 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınan Manyas HES’in 20/04/2018 tarihi itibarı ile … Teknolojik Yatırımlar A.Ş.’ye devrinin yapılacağını, bu nedenle sözleşmenin 35.maddesi hükmü gereği imzalanan sözleşmenin 20/04/2018 tarihi itibariyle sona ereceğini bildirdiğini; sözleşmenin, tek taraflı sona erdirilmiş olduğunu; müvekkilinin işten el çektirildiği 27/04/2018 tarihinde, ihale kapsamında çalıştırmakta olduğu işçilerinin tamamının SGK nezdinde işten çıkış bildirimlerinin verildiğini; işçilerin tamamının işyerine devralan şirket nezdinde iş başı yaptıklarını; sonradan 26 işçiden 16’sının … Firması tarafından işten çıkarıldığını, 10 işçinin ise … Firmasında işe devam ettiğini; yapılan ihalenin 6552 sayılı Yasa ile değişik 4734 sayılı Kanunun 62/1-e bendine tabi olduğunu; ihale sözleşmesi ile taraflar arasında alt işveren asıl işveren ilişkisi kurulduğunu; sözleşmenin 35.1. maddesi hükmüne göre “Özelleştirme Yüksek Kurulu”nun 24/05/2017 tarih ve 2017/27 sayılı yazısı ile tek taraflı olarak sona erdirilmesi nedeniyle ihale kapsamında çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatından sorumluluğun davalıda olduğunun tespiti ile hakediş alacağının tahsili ve teminat mektuplarının iadesi veya nakde çevrilmesi durumunda teminat mektubu bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir.

YANIT:
Davalı vekili, yanıt dilekçesinde kısaca; yetki, görev, zamanaşımı, hakdüşürücü süre, taraf ehliyeti, hukukî yarar yokluğu, derdestlik, husumet itirazlarının yanı sıra HES’lerin bir kısmının işletilmesinin hizmet alımı yoluyla yapıldığını; mal ve hizmet alımının yaklaşık maliyetinin 4734 sayılı Yasa’nın 3/g maddesini aşmayanlarda 4734 sayılı KİK’nun 3/g, limiti aşanların ise 4734 sayılı KİK’na göre yapıldığını; yapılan ihalede asıl işveren-alt işveren ilişkisinin oluşmadığını; davaya konu işin 4734 sayılı KİK’nun 3/g maddesine göre Satın Alma ve İhale Yönetmeliği hükümlerine göre yapıldığını; söz konusu ihaleye ait teknik şartnamenin 9.19 maddesinde: “Yüklenicinin çalıştırdığı personeller ve kendi firması ile ilgili yürürlükte bulunan İş Kanunu, SGK Kanunu, İş Mevzuatı, Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile bu konudaki diğer Yasa, Tüzük ve Yönetmeliklerde emredilen SGK primleri, işsiçlik sigortası, kıdem ve ihbar tazminatları ile ikramiye ve fazla mesai, vergi, tazminat vb. diğer bütün yükümlülükler yükleniciye ait olup, teklif edilen fiyata dâhildir” şeklinde hüküm bulunduğunu; sözleşme tasarısının 13.4 maddesinde: “Yüklenici işin bitiminde tüm personelden; usulüne uygun olarak alınmış bir ibranameyi ve bu ibranamede belirtilen miktarın yine banka hesabı aracılığı ile ödendiğini gösteren belgeyi işletmeye tevdi edecektir. Aksi takdirde yüklenicinin son istihkakı ödenmeyecektir” denildiğini; sözleşme tasarısının 35. maddesi ile İdari Şartnamenin 56. maddesinde: “Özelleştirme ve İşletme Hakkı Devir başlığı altında “Manyas HES’in özelleştirilmesi ve/veya işletme hakkının devrine ilişkin bir durumun ortaya çıkması halinde; idaremiz ile imzalanan sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi durumunda yüklenici kesin teminat dışında kâr mahrumiyeti ve benzeri herhangi bir istekte bulunamaz” hükmüne yer verildiğini; Demirköprü HES İşletme Müdürlüğünün 29/01/2019 tarih E.15360 sayılı yazısında, yüklenici firmanın çalıştırdığı 26 personelden 16’sına işletme müdürlüğü aracılığıyla son hakediş tutarından kıdem tazminatı ödendiğini, firmaya kalan 10 personele de kıdem ve ihbar tazminatı ödenmesi için uyarı yapıldığının belirtildiğini; yazıda, firmanın sözleşme ve teknik şartnamenin ilgili maddeleri gereği tüm personele kıdem ve ihbar tazminatı ödemelerini tamamlamadığından dolayı bu işe ait kabul işlemlerine başlanamadığı ve firmaya ait kesin teminatın iadesinin işletme müdürlüğünce uygun olmadığının bildirildiğini; bu sebeple, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

DELİLLER :
1-08/08/2016 tarihli “Hizmet Alım İhale Sözleşmesi” ve ekleri,
2-Teminat mektupları,
3-Gönen SGK yazısı ile diğer yazışmalar,
4-Bilirkişi kök ve ek raporları,
5-Tüm dosya münderecatı,

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKÎ NİTELENDİRME :
Dava; taraflar arasında imzalanan 08/08/2016 tarihli “Hizmet Alımları Tip Sözleşmesi”nin 35.1. maddesi hükmüne göre “Özelleştirme Yüksek Kurulu”nun 24/05/2017 tarih ve 2017/27 sayılı yazısı ile tek taraflı olarak sona erdirilmesi nedeniyle, ihale kapsamında çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatından sorumluluğun davalıda olduğunun tespiti ile hakediş alacağının tahsili ve teminat mektuplarının iadesi veya nakde çevrilmesi durumunda teminat mektubu bedellerinin tahsili istemlerine ilişkindir.
Davacı şirket ile davalı arasında 08/08/2016 tarihli “Manyas HES’in, Güvenlik Hariç Enerji Üretimini Gerçekleştirmek Üzere İşletme, Periyodik Bakım, Onarım ve Revizyon İşlerinin 26 Kişiyle 2 Yıl Süreli Olarak Yaptırılması İşi”ne ait sözleşme yapılmış ve bu sözleşme tek taraflı olarak feshedilmiştir. Davacı, ihale kapsamında çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatından sorumluluğun davalıda olduğunun tespitinin yanı sıra hakediş alacağının tahsili ile teminat mektuplarının iadesini veya nakde çevrilmesi durumunda teminat mektubu bedellerinin tahsilini istemektedir. Davalı ise davanın reddini dilemiştir.
Davalı vekili, yetki, görev, zamanaşımı, hakdüşürücü süre, taraf ehliyeti, hukukî yarar yokluğu, derdestlik ve husumet itirazlarını ileri sürmüştür. Bu itirazlar yönünden herhangi bir dayanak sunulmamıştır. Davalı kurumun adresi itibariyle yetki itirazı; tacir olan davacı ve davalı şirketlerin sıfatları itibariyle görev itirazı; sözleşme imzalayanlar olmaları itibariyle taraf ehliyeti, hukukî yarar, hak düşürücü süre ve husumet itirazları yerinde değildir. Derdestlik itirazı için herhangi bir derdest dosyadan söz edilmemiştir. Bu sebeple, tüm itirazlar yerinde olmayıp, Mahkememizce reddedilmiştir.
Davacı şirket ile davalı … arasında işe başlama tarihinden itibaren (2) yıl geçerli 08/08/2016 tarihli sözleşme imzalandığı; sözleşmenin 35.1. maddesi hükmüne göre “Özelleştirme Yüksek Kurulu”nun 24/05/2017 tarih ve 2017/27 sayılı yazısı ile davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin 27/04/2018 tarihinde tek taraflı olarak sona erdirildiği; sözleşmeye konu Manyas HES’in güvenlik hariç enerji üretimini gerçekleştirmek üzere periyodik bakım, onarım ve revizyon işleri hizmet alımı işinin Özelleştirme Yüksek Kurulunun 24/05/2017 tarih ve 2017/27 sayılı kararı ile Manyas HES’in 20/04/2018 tarihinde … Teknolojik Yatırımlar A.Ş.’ye devredildiği konusunda herhangi bir tartışma bulunmamaktadır. Davacının belirttiği teminat mektuplarının davalıya verildiği hususu ile davacı nezdinde çalışan işçilerin 2018 yılı Nisan ayı ücretlerinin hakedişten kesilerek işçilere ödendiği hususu da tartışmasızdır. Davacı iş akitleri feshedilen (16) işçi için hakedişten kesilerek ödenen 85.096,86 TL’yi ihtirazi kayıtla ödediğini belirterek şimdilik kaydıyla 10.000,00 TL’nin tahsilini istemiştir. Davacı, … Teknolojik Yatırımlar A.Ş. nezdinde çalışmasını sürdüren (10) işçi yönünden kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunup bulunmadığını da dava etmiştir.
Uyuşmazlığın konusu şu hususlardır: a) Taraflar arasında imzalanan 08/08/2016 tarihli sözleşme kapsamında, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla sözleşmenin sona erdirilmesi nedeniyle davacı şirkette çalışırken iş akitleri feshedilen veya Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı gereğince … Teknolojik Yatırımlar A.Ş. nezdinde çalışmasını sürdüren işçiler nedeniyle ödenmesi gereken kıdem tazminatından davacı şirketin sorumlu olup olmadığı, b) Davalı … Müdürlüğe verilen kesin teminatların iadesinin gerekip gerekmediği, c) Toplam (16) işçi yönünden hakedişten kesilen kıdem tazminatı nedeniyle davacının, davalı … Genel Müdürlüğünden herhangi bir alacağının bulunup bulunmadığı, hususlarına ilişkindir.
Taraf vekillerinin iradeleri zabıtlara yansıtılmış, tüm deliller toplanmış ve teknik inceleme gerektirdiğinden bilirkişi görüşü alınmıştır.
Bilirkişiler Sn. Prof. Dr. … ile Sn. …’nın 28/10/2019 tarihli kök raporlarını sunmuşlardır. Davacı vekili, Yargıtay’ın 6552 sayılı Yasanın 8’inci maddesinin emredici nitelikte olmadığına ilişkin görüşünün doğru olmadığını ileri sürerek sözleşme hükümlerinin BK’nın 20-25’inci maddeleri uyarınca hükümsüz olduğunu iddia etmiştir. Davalı vekili kök rapora karşı 21/11/2019 tarihli dilekçe sunmuş ve işçilik alacaklarından dolayı yükümlülüğün yüklenici firmalarda olması sebebiyle yüklenicinin son hakediş ve teminatlarının tutulduğunu, … yönünden 4.999,38 TL’nin davacı talimatıyla yapıldığını belirterek ek rapor alınmasını istemiştir. Bilirkişilerden alınan 06/04/2020 tarihli
ek raporları alınmış olup, dosyadadır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller bir arada değerlendirilmiştir.
Davacı vekili, Yargıtay’ın 6552 sayılı Yasanın 8’inci maddesinin emredici nitelikte olmadığına ilişkin görüşünün doğru olmadığını ileri sürerek sözleşme hükümlerinin BK’nın 20-25’inci maddeleri uyarınca hükümsüz olduğunu iddia etmiştir.
Taraflar tacir olup 6102 sayılı TTK’nun 18/2 maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Her ne kadar 6098 sayılı TBK’nın 20 ila 25. maddeleri arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler yönünden de uygulanabilirse de TTK’nın 18/2 maddesi hükmü karşısında tacirler bakımından genel işlem koşullarının uygulanıp değerlendirilmesinde her somut olayın özelliğine göre daha dikkatli davranılması gerekmektedir.
Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23/01/2018 tarih ve 2016/13088 E., 2018/563 K. sayılı ilâmında da işaret ettiği üzere; bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. Borçlar Yasasında sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olabilmesi için ise, anılan hükmün genel işlem koşulunu kullanan tarafça, sözleşmenin kurulmasından önce, tek taraflı olarak, sadece o sözleşme için değil, çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla hazırlanmış ve karşı tarafın getirilen bu hükmü müzakere etmesine imkan tanımadan sözleşmenin imzalanmış olması gereklidir. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz. Bir sözleşmenin önceden ve çok sayıda kullanım amacıyla oluşturulup oluşturulmadığını tespitte değişik ölçütler kullanılabilir. Söz gelimi ortada matbu bir metin var ve kullanılan ifadeler soyut ve genel ise, birden fazla sözleşmede kullanma niyetiyle önceden oluşturulduğu kabul edilebilecektir. Diğer sözleşme metinleriyle özdeş ifadeler içermemesi tek başına, o sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulmasını engellemez. Bu noktada aranılacak en temel unsurlardan birisi de, genel işlem koşulunu kullanan tarafın, karşı tarafa bu hükmü, değiştirilmesini engelleyecek tarzda ve o niyetle sunmuş olmasıdır. Mamafih, tek seferlik bir anlaşma için hazırlanan sözleşme metni için genel işlem koşulundan söz etmek mümkün değildir. Genel işlem koşulu niteliğindeki bir hüküm, sözleşmenin taraflar arasında müzakere ve pazarlık sonucu imzalanmış ise, artık ortada hukuka aykırı bir sözleşme hükmünden değil, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde, sözleşmede yer alan bireysel bir anlaşma hükmünden söz etmek gerekir. Ancak, bir sözleşmede, bütün hükümlerin tartışılarak sözleşmeye konulduğuna ilişkin kayıt konulması, TBK m. 20/3 uyarınca, onları tek başına genel işlem koşulu olmaktan çıkartmayacaktır.
Yine, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20/02/2020 tarih ve 2017/11-410 Esas 2020/189 Karar sayılı içtihatında; “(…) 6762 sayılı TTK’nin 20/2. (6102 sayılı TTK’nin 18/2.) maddesi gereğince her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.05.2003 tarihli ve 2003/13-332 E. 2003/340 K. sayılı kararı).
Somut olayda, Davacı şirket ile davalı arasında 08/08/2016 tarihli “Manyas HES’in, Güvenlik Hariç Enerji Üretimini Gerçekleştirmek Üzere İşletme, Periyodik Bakım, Onarım ve Revizyon İşlerinin 26 Kişiyle 2 Yıl Süreli Olarak Yaptırılması İşi”ne ait sözleşme imzalanmıştır. Sözleşme tek tip mahiyetinde olmadığı hususu yukarıda zikredilen sözleşme hükümlerinden de anlaşılmaktadır. Sözleşme maddelerinin sözleşme serbestisi ilkesi dışında imzalatıldığı yolunda kanıt bulunmamaktadır. Tacir olan davacı şirketin, bu hükümlerin anlamını bilmediği ileri sürülemez. Bir ilişkide ‘söz’ dışa yansıyan lafız ise, ‘mana’ iç durumu anlatır. Gerçek, lafız ve mananın buluştuğu yerdedir. Sorumluluğun davacıya ait olduğuna ilişkin sözleşme maddeleri ayrıntılı olarak yukarıda irdelenmiştir. Yapılan bu açıklamalardan ve dosyadaki bilgi ve belgelerden taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin genel işlem şartı nedeniyle yazılmamış sayılmasının koşullarının bulunduğu kanıtlanmamıştır. Bu sebeple, uyuşmazlık sözleşme hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Bu kabul doğrultusunda:
Kıdem tazminatından sorumluluk yönünden; benzer uyuşmazlıkla ilgili olarak Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 03/07/2018 tarih ve 2016/15019 E., 2018/7581 K. sayılı ilâmında de belirtildiği üzere; 4857 sayılı Yasanın 112’nci maddesinde 6552 sayılı Yasanın 8’inci maddesi ile yapılan değişiklik uyarınca işçinin kıdem tazminatlarından işçinin son çalıştığı asıl işverenin sorumlu olduğuna ilişkin yasa hükmünün işçiyi güvence altına almak amacıyla konulmuş bir hüküm olduğu ve emredici nitelikte bulunmadığı, dolayısıyla bu hükmün aksinin taraflarca kararlaştırılabileceği; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 12.4.1 maddesinde “Taahhüdün sözleşme ve ihale doküman hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı …’a herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde SSK’dan ilişiksiz belgesi getirilmediği takdirde yüklenicinin ödenmemiş istihkaktan ile kesin teminatı (nakit değilse nakde çevrilerek) bağlı bulunduğu SGK Sigorta Müdürlüğüne gönderilir veya … tarafından bloke edilebilir. Yüklenici bu uygulamadan dolayı herhangi bir hak talebinde bulunamaz. Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan ilişiksiz belgesinin …’a verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı yükleniciye iade edilecektir.” hükmü, 12.4.2 maddesinde, “Yüklenicinin bu iş nedeniyle …’a ve Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçları ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanuni vergi kesintilerinin hizmetin kabul tarihine kadar ödenmemesi durumunda, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin ve ek kesin teminat paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir.” hükmü, sözleşmenin ‘Ödeme Yeri ve Şartları’ başlıklı 13.2. maddesinde ise, “Yüklenici bu sözleşme kapsamında çalıştırdığı tüm personelin işvereni olarak İş Kanunu, SGK Kanunu, SGK Prim ve İdari Para Cezası Borçlarının Hak Edişlerden Mahsubu, ödenmesi ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması Hakkında Yönetmelik, çalışma hayatı ile ilgili diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre; personelin her türlü ücret, vergi, harç, SGK ve işsizlik sigortası primi vs. tüm yasal yükümlülüklerini eksiksiz olarak süresi içinde yerine getirecek” hükmüne; sözleşmenin ‘Yüklenicinin Sözleşme Konusu İş İle İlgili Çalıştıracağı Personele İlişkin Sorumlulukları’ başlıklı 23. maddesinde, “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Teknik Şartnamede belirlenmiş olup, yüklenici buna aynen uymakla yükümlüdür.” hükmüne, Teknik Şartnamenin 9.19 maddesinde, “Yüklenicinin çalıştırdığı personeller ve kendi firmasıyla ilgili yürürlükte bulunan İş Kanunu, SGK Kanun, İş mevzuatı, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile bu konudaki diğer yasa, tüzük ve yönetmeliklerde emredilen SGK primleri, işsizlik sigortası, kıdem ve ihbar tazminatları ile ikramiye ve fazla mesai, vergi, tazminat vb. diğer bütün yükümlülükler yükleniciye aittir.” hükmüne, 9.18. maddesinde, “Yüklenici işbu sözleşme kapsamında çalıştırdığı tüm personelin işvereni olarak İş Kanunu, SGK Kanunu ve çalışma hayatı ile ilgili diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre; personelin her türlü ücret, vergi, harç, SGK ve İşsizlik primi vs. tüm yasal yükümlülüklerini eksiksiz olarak süresi içinde yerine getirecek” hükmüne göre taraflar arasında özgür iradeleri ile imzalanan sözleşme ve eklerinin onlar yönünden normatif bir alan meydana getirdiği ve onlar için ‘yasa’ gücünde olduğu anlaşılmakla, sözleşme hükümlerinin onlar için bağlayıcılığı karşısında davacı şirketin, kıdem tazminatından davalının sorumlu olduğuna ilişkin savının koşullarının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında imzalanan 08.08.2016 tarihli sözleşmenin ‘Kesin Teminat Ve Ek Kesin Teminatın Geri Verilmesi’ başlıklı 12.4.1 maddesinde, “Taahhüdün sözleşme ve ihale doküman hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı …’a herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde SSK’dan ilişiksiz belgesi getirilmediği takdirde yüklenicinin ödenmemiş İstihkaktan ile kesin teminatı (nakit değilse nakde çevrilerek) bağlı bulunduğu SGK Sigorta Müdürlüğüne gönderilir veya … tarafından bloke edilebilir. Yüklenici bu uygulamadan dolayı herhangi bir hak talebinde bulunamaz. Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan ilişiksiz belgesinin …’a verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı yükleniciye iade edilecektir.” hükmüne; 12.4.2 maddesinde, “Yüklenicinin bu iş nedeniyle …’a ve Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçlan ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanuni vergi kesintilerinin hizmetin kabul tarihine kadar ödenmemesi durumunda, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin ve ek kesin teminat paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir.” hükmüne; sözleşmenin ‘Ödeme Yeri Ve Şartlan’ başlıklı 13.2. maddesinde ise, “Yüklenici bu sözleşme kapsamında çalıştırdığı tüm personelin işvereni olarak İş Kanunu, SGK Kanunu, SGK Prim Ve İdari Para Cezası Borçlarının Hak Edişlerden Mahsubu, Ödenmesi Ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması Hakkında Yönetmelik, çalışma hayatı ile ilgili diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre; personelin her türlü ücret, vergi, harç, SGK ve işsizlik sigortası primi vs. tüm yasal yükümlülüklerim eksiksiz olarak süresi içinde yerine getirecek” hükmüne; 13.4 maddesinde, ’’Yüklenici işin bitiminde çalıştırdığı tüm personelden usulüne uygun olarak alınmış bir ibranameyi ve bu ibranamede belirtilen miktarın yine banka hesabı aracılığı ile ödendiğini gösteren belgeyi işletmeye tevdi edecektir. Aksi takdirde yüklenicinin son istihkakı ödenmeyecektir” hükmüne; sözleşmenin ‘Yüklenicinin Sözleşme Konusu İş İle İlgili Çalıştıracağı Personele İlişkin Sorumlulukları’ başlıklı 23. maddesinde, “Yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele İlişkin sorumlulukları, ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve Teknik Şartnamede belirlenmiş olup, yüklenici buna aynen uymakla yükümlüdür.” hükmüne; 23.1. maddesinde, “Yüklenici; işbu hizmet sözleşmesiyle tayin ve tespit edilen hüküm ve vecidelerle bunların bütün mali, hukuki, cezai ve fenni hususlarının, tüm ayrıntılarıyla incelemiş, iş mahallini görmüş, taahhüt ettiği işin teferruatına vakıf olmuş ve sözleşmede yazılı olan hususları işbu sözleşmeyi imzalamakla kabul ve taahhüt etmiş sayılır” hükmüne; sözleşmenin ‘Özelleştirme ve İşletme Hakkı Devri’ başlıklı 35.1. maddesinde, “Manyas HES’in özelleştirilmesi ve/veya işletme bakım hakkının devrine ilişkin bir durumun ortaya çıkması halinde; idaremiz ile imzalanan sözleşme kendiliğinden sona erecektir. Sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi durumunda yüklenici kesin teminat dışında kar mahrumiyeti veya benzeri herhangi bir istekte bulunamaz” hükmüne yer verildiği gibi, Teknik Şartnamenin 9.19 maddesinde, “Yüklenicinin çalıştırdığı personeller ve kendi firmasıyla ilgili yürürlükte bulunan İş Kanunu, SGK Kanun, iş mevzuatı, Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile bu konudaki diğer yasa, tüzük ve yönetmeliklerde emredilen SGK primleri, işsizlik sigortası, kıdem ve ihbar tazminatları ile ikramiye ve fazla mesai, vergi, tazminat vb. diğer bütün yükümlülükler yükleniciye aittir.” hükmüne; 9.18. maddesinde, “Yüklenici işbu sözleşme kapsamında çalıştırdığı tüm personelin işvereni olarak İş Kanunu, SGK Kanunu ve çalışma hayatı ile ilgili diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre; personelin her türlü ücret, vergi, harç, SGK ve işsizlik primi vs. tüm yasal yükümlülüklerini eksiksiz olarak süresi içinde yerine getirecek” hükmüne yer verildiği, ayrıca sözleşmenin eki İdari Şartnamenin ‘Özelleştirme ve İşletme Hakkı Devri’ başlıklı 56.1. maddesinde, “İşin yürütülmesi sırasında Manyas HES’in özelleştirilmesi halinde özelleştirmeye ilişkin sözleşmenin imzalandığı tarih itibariyle sözleşme kendiliğinden sona erer, sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi durumunda yüklenici kesin teminatın iadesi dışında kar mahrumiyeti ve/veya benzeri herhangi bir istekte bulunamaz” hükmüne yer verildiği hususları dikkate alındığında, davacı şirketin çalıştırdığı işçilerin, işçilik tazminat ve alacaklarından sorumlu olduğu, işin sona erme hâlinde bu işçilik tazminat ve alacaklarının ödenmemiş olması, bunlara ilişkin ibranamenin ve Sosyal Güvenlik Kurumundan alınacak ilişiksizlik belgesinin sunulmaması halinde kesin teminatın iade edilmeyerek tutulacağı, bilirkişilerin kök raporlarından da anlaşılmaktadır.
Davacı şirkette çalışan işçilerin 2018 yılının Nisan ayına ilişkin ücretlerinin ödendiği bilirkişilerin kök raporundan anlaşılmıştır. Bilirkişilerin kök raporundan, davacı şirket nezdinde çalışan işçilerden ….’ın 12 koduna (askerlik), …’un 3 koduna (istifa), diğer işçilerin 34 koduna (İşyerinin devri, işin veya işyerinin niteliğinin değişmesi) yer verildiği, işçilerden …’ın 16.04.2018 tarihinde, …’un 01.04.2018 tarihinde, diğer işçilerin ise 27.04.2018 tarihinde işten ayrıldıkları; dava dışı işçilerden … ile …’un devir tarihi itibarıyla iş akitlerine son verilen 16 işçi arasında yer aldığı, ….’un istifa nedeniyle işten ayrıldığı, bu nedenle 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesi hükmüne göre kıdem tazminatına hak kazanmadığı, bu nedenle …. yönünden davacı şirketin hak edişinden kesilen 4.999,38-TL’ nin davacı şirketten haksız olarak tahsil edildiği, belirlenmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile bilirkişilerin tespit ve görüşlerinden; 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesinde; “İşyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır” hükmü dikkate alındığında, davacı şirketin ileride kıdem tazminatına hak kazanacak işçilerin kıdem ve ihbar tazminatından devir tarihindeki ücret ve işçileri çalıştırdıkları süre ile kıdem tazminatından sorumlu olacağı hususu dikkate alındığında, gerek devirle birlikte iş akitleri sonlandırılan, gerekse işletmenin özelleştirme kapsamında devredildiği … Teknolojik Yatırımlar A.Ş. nezdinde çalışmasını sürdüren işçilerin kıdem tazminatından davacı şirketin sorumlu olduğu, anlaşılmıştır.
…Sosyal Güvenlik Merkezine yazılan 21.01.2020 tarihli yazıya cevaben gönderilen 28.01.2020 tarih ve …. sayılı yazıda, kurum nezdinde …. sicil sayılı dosyada işlem gören …. Elektrik Makine İnş. San. Tic. A.Ş. unvanlı. 2016/230468 ihale kayıt numaralı hizmet alımı işine ilişkin 16.01.2019 tarih E.926612 sayılı yazısı ile ilişiksizlik belgesinin verildiği ve bu yazının tebliğ edildiği belirtilerek, 16.01.2019 tarih ve 12.926612 sayılı ilişiksizlik belgesi ile belgenin tebliğine dair belge yazı ekinde gönderilmiştir. Taraflar arasında imzalanan ve onları bağlayan sözleşmenin 12.4.1 maddesinde “Taahhüdün sözleşme ve ihale doküman hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı …’a herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde SSK’dan ilişiksiz belgesi getirilmediği takdirde yüklenicinin ödenmemiş istihkaktan ile kesin teminatı (nakit değilse nakde çevrilerek) bağlı bulunduğu SGK Sigorta Müdürlüğüne gönderilir veya … tarafından bloke edilebilir. Yüklenici bu uygulamadan dolayı herhangi bir hak talebinde bulunamaz. Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan ilişiksiz belgesinin …’a verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı yükleniciye iade edilecektir.” hükmü dikkate alındığında, “…yüklenicinin bu işten dolayı …’a herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra…” koşulunu içerdiği ve dolayısıyla salt ilişiksizlik belgesinin sunulmuş olmasının teminatın iadesini sağlayamayacağı anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 12.4.2 maddesinde, “Yüklenicinin bu iş nedeniyle …’a ve Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçları ile ücret ve ücret sayılan ödemelerden yapılan kanuni vergi kesintilerinin hizmetin kabul tarihine kadar ödenmemesi durumunda, protesto çekmeye ve hüküm almaya gerek kalmaksızın kesin ve ek kesin teminat paraya çevrilerek borçlarına karşılık mahsup edilir.” hükmü, sözleşmenin ‘Ödeme Yeri ve Şartları’ başlıklı 13.2. maddesinde ise, “Yüklenici bu sözleşme kapsamında çalıştırdığı tüm personelin işvereni olarak İş Kanunu, SGK Kanunu, SGK Prim ve İdari Para Cezası Borçlarının Hak Edişlerden Mahsubu, ödenmesi ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması Hakkında Yönetmelik, çalışma hayatı ile ilgili diğer kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre; personelin her türlü ücret, vergi, harç, SGK ve işsizlik sigortası primi vs. tüm yasal yükümlülüklerini eksiksiz olarak süresi içinde yerine getirecek” hükmü ile diğer hükümler yukarıdaki yargıyı desteklemektedir. Bu sebeple, bilirkişilerin görüşleri benimsenerek, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 12.4.1 maddesinde, teminatların geri verilmesi hususunun sadece ilişiksizlik belgesinin sunulmasına bağlı tutulmadığı ve teminatların iadesi için taahhüdün sözleşme ve ihale doküman hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve yüklenicinin bu işten dolayı …’a herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra ilişiksizlik belgesinin ibrazı halinde iade edileceğinin düzenlenmiş olması karşısında, işin devredildiği … Teknolojik Yatırımlar A.Ş. nezdinde çalışmasını sürdüren 10 işçi yönünden 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesi hükmüne göre davacı şirketin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunduğundan, teminat mektuplarının iade edilmemiş olmasında sözleşme hükümlerine aykırı bir yön bulunmadığı, anlaşılmıştır.
Bilirkişilerin 04/06/2020 tarihli ek raporlarında; yeniden yapılan incelemede. … yönünden yapılan ödemenin 4.552.63- TL olduğunu, asıl raporda belirtilen 4.999.38-TL rakamının sehven yazıldığını saptamışlardır. Dolayısıyla … yönünden ödeme 4.552,63 TL’dir. Bilirkişilerin saptamalarından, dosyadaki belgelerden; 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde, kıdem tazminatına hak kazanma hâllerinin sayıldığı, dava dışı işçi …’un istifa nedeni ile işten ayrılması nedeniyle, kıdem tazminatına hak kazanmadığı, gözlenmiştir. Ancak, davacı şirket tarafından davalı tarafa gönderilen 28.05.2018 tarih ve 20180490 savılı yazıda: “sunulan liste doğrultusunda ve tarafınızda bulunan belirtilen alacağımız ile personellerin kıdem tazminatlarının itiraz, ve kayıt şerhimiz ile ilgi (c)’de kayıtlı yazımızda belirtilen hususlar kapsamında ödenmesi” talep edilmiş olup, idare, davacının istemi doğrultusunda ödeme yapmıştır. Davacı, bu istemi nedeniyle yapılan ödemeden sorumlu tutulmalıdır. Bilirkişinin aksi yöndeki düşüncesi dosyadaki belgeyle örtüşmemektedir. Bu sebeple, dava dışı işçi ….”a yapılan kıdem tazminatı ödemesinden, davacı şirketin sorumluluğunun bulunduğu anlaşılmış, bu tutar yönünden ve fazlaya ilişkin diğer kısımlar yönünden de dava sübut bulmadığından reddedilmelidir.
Yukarıda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve Kurul’un takdirine göre;
1.-Taraflar arasında imzalanan …. tarihli sözleşme kapsamında, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla sözleşmenin sona erdirilmesi nedeniyle davacı şirkette çalışırken iş akitleri feshedilen veya Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı gereğince … Teknolojik Yatırımlar A.Ş. nezdinde çalışmasını sürdüren işçiler nedeniyle ödenmesi gereken kıdem tazminatından davacı şirketin sorumlu olmadığı yönünde açılan davada:
İstemin reddine ve işçilerin kıdem tazminatından davacı şirketin sorumlu olduğunun tespitine,
2.-Davalı … Müdürlüğe verilen kesin teminatların iadesi istemi yönünde açılan davada:
İstemin reddine,
3.-Toplam (16) işçi yönünden hakedişten kesilen kıdem tazminatı nedeniyle açılan davada:
Davanın reddine,
2.- 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken, 59,30 TL karar ve ilâm harcından, peşin alınan 5.447,73 TL’nin tenzili ile artan 5.388,43 TL harcın, karar kesinleştiğinde istemi ve başvurusu halinde davacıya iadesine,
3.-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5.- Davalı tarafça yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca; davalı yararına hesaplanan 30.780,00 TL nispî vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine,
Dair, davacı vekili Av. …. ile davalı vekili Av. …’nin yüzlerine karşı; kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere 26/01/2021 tarihinde verilen karar açıkça okunup, usûlen anlatıldı.

Başkan … Üye … Üye … Kâtip
¸ ¸ ¸ ¸