Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/598 E. 2021/483 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/598
KARAR NO : 2021/483

Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2017/598
KARAR NO : 2021/483

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/03/2003
KARAR TARİHİ : 06/07/2021
KAR. YAZ. TAR.: 08/07/2021

Mahkememizce yapılan yargılama sırasında “Davanın reddine” dair verilen, 05/04/2007 tarih, … K. sayılı kararın temyizİ üzerine, Yargıtay 15 HD’nin 02/10/2009 tarih ve … K. sayılı ilâmıyla bozularak gönderilmesi üzerine yeniden yapılan yargılamada verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin 19/01/2016 tarih ve … K. sayılı kararın aynı Daire’nin 15/05/2017 tarih ve … K. sayılı ilâmı ile yeniden bozulması üzerine Mahkememize tevzi edilerek yukarıdaki numaraya kaydı yapılan dosyanın incelemesi sonucunda:

DAVA:
Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; adî ortaklık kuran davacıların, davalı ile, Antalya bölgesindeki işler için Ankara …. Noterliğinin 13/06/1996 tarih ve … yevmiye sayılı ana sözleşmesi ile Zonguldak bölgesindeki işler için Ankara … Noterliğinin 03/07/1996 tarih ve … yevmiye sayılı ana sözleşmesini imzaladıklarını; işlerin yapımı sırasında 18/08/2001 tarih ve 24497 sayılı Resmî Gazete’de “Kamu sektörüne dahil idarelerin yapılmış ve yapılacak işlerinde ihale usul ve şekillerine göre fiyat farkı hesabında uyguladıkları esaslarda değişiklik yapılmasına ilişkin” … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yayınlanarak yürürlüğe girdiğini; bu sebeple, Antalya bölgesi için 5.000.000.000 eski TL ve Zonguldak bölgesi için 5.000.000.000 eski TL olmak üzere toplam 10.000.000.000 eski TL alacağın iki bölge içinde ilk başvuru tarihi olan 17/09/2001 tarihinden itibaren en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 14/09/2006 havale tarihli dilekçesiyle, davasını ıslah ederek; Antalya bölgesi için 221.435,00 TL; Zonguldak bölgesi için 757.185,00 TL olmak üzere toplam 978.621,00 TL’ye dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, istemiştir.

YANIT:
Davalı vekili, yanıt dilekçesinde kısaca; … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın, şirketleri yönünden uygulaması zorunluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

DELİLLER:
1-Adi ortaklık sözleşmesi, eser sözleşmesi, protokol ve ekleri,
2-Bakanlar Kurulu Kararı,
3-Hakedişler, kesin kabul tutanakları ve eki belgeler,
4-Bilirkişilerin kök ve ek görüşleri,
5-Tüm dosya münderecatı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava; … sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi uyarınca fiyat farkı alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında; “ara hakedişlerin yüklenici tarafından Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi’nin 39. maddesinde öngörülen şekilde ihtirazî kayıt konulmaksızın imzalanması nedeniyle fiyat farkı istenemeyeceği” gerekçesiyle “Davanın reddine” dair verilen, 05/04/2007 tarih ve … sayılı kararın, davacılar vekilince temyiz üzerine, 15 HD’nin 02/10/2009 tarih ve …K. sayılı ilamıyla;
“…Taraflarca imzalanan sözleşmede vergi ve fiyatların yükselmesi, nakliye ve işçi ücretlerinin artması gibi sebeplere dayanılarak yüklenicinin fazla para isteyemeyeceği kabul edilmiş olmakla birlikte, ana sözleşmenin 8.9.4. maddesine göre ana sözleşmenin 4 nolu eki olan ‘sözleşmenin’ ödemeler başlıklı 24. maddesinin 3. fıkrasında ‘…yılı içinde Genel Müdürlükçe yayınlanan işçilik birim fiyatlarının ünitelere intikalinden önce ve o yıl içerisinde geçici kabulü yapılan işlerde veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca yıl içinde birim fiyatlarda herhangi bir değişiklik yapılması durumunda değişikliğe esas tarihe kadar geriye şamil olmak üzere böyle bir değişiklikten önce geçici kabulü yapılan işlemde firmaya herhangi bir fiyat farkı doğmuş ise (geçici kabul tarihinden sonra yapılacak imalatlar hariç) bu fiyat farkları ile ilgili ödemeler, en son hakedişe bir fiyat farkı hakedişi düzenlenerek yapılır’ denilmektedir. Sözleşmedeki bu hüküm nedeniyle fiyat farkı ile ilgili ayrı bir hakediş düzenleneceği öngörüldüğünden kararnameden önce düzenlenen ara hakedişlerin ihtirazî kayıtla imzalanmasına gerek ve imkan bulunmamaktadır.
Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki hakedişlerin ise ihtirazî kayıt ileri sürülmeden imzalanması halinde bu hakedişlerle ilgili talep hakkının düştüğü kabul edilmelidir.
Bu durumda mahkemece kararnameden sonra düzenlenen hakedişlere itiraz edilip edilmediği incelenmeli, hakedişlere itiraz edilmemiş ise ve kesin hakediş ve kesin hesabın yapılıp yapılmadığı araştırılarak yapılmış ve kesin hesap itirazsız imzalanmış ise Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi sözleşme eki olduğundan davanın şimdiki gibi reddedilmesi, aksi halde ana sözleşmenin 4 nolu eki olan sözleşmenin 24. maddesinin 3. fıkrası uyarınca inceleme yapılıp, davacı yüklenicinin fiyat farkı alacağı doğup doğmadığı konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur…” gerekçesiyle bozularak gelmesi üzerine; vaki bozma ilamına uyulmasına karar verilip, yargılamaya devam olunmuş ve yeniden yapılan yargılamada verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin 19/01/2016 tarih ve 2014/448 E., 2016/244 K. sayılı karar verilmiştir. Bu kararın da taraf vekillerince temyizi üzerine; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 15/05/2017 tarih ve 2016/4946 E., 2017/2046 K. sayılı ilâmı ile:
“…Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de; bozma ilâmının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur. Bozma ilâmına uyan mahkeme bozma doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor almış ve bu rapor hükme dayanak alınarak karar verilmiş ise de; düzenlenen bilirkişi raporunun ve verilen kararın bozmaya uygun olduğu söylenemez. Şöyle ki; mahkemece verilen ilk kararın temyiz incelemesi sonucu yapılan bozmada kararnameden sonra düzenlenen hakedişlere itiraz edilip edilmediği incelenmeli, hakedişlere itiraz edilmemiş ise ve kesin hakediş ve kesin hesabın yapılıp yapılmadığı araştırılarak yapılmış ve kesin hesap itirazsız imzalanmış ise Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi sözleşme eki olduğundan davanın şimdiki gibi reddedilmesi ve aksi halde ana sözleşmenin 4 nolu eki olan sözleşmenin 24. maddesinin 3. fıkrası uyarınca inceleme yapılıp, davacı yüklenicinin fiyat farkı alacağı doğup doğmadığı konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine işaret edilmiş olmakla bozmaya uyulmakla bu ilkeler doğrultusunda bedel belirleme zorunlu hale gelmiştir. Bozmadan sonra alınan rapor bu ilkelere uygun olmamasına rağmen hükme esas alınması doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; bozma öncesi rapor düzenleyen bilirkişi heyetinden, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli ek rapor alınarak kararname öncesi hakedişlerle ilgili kesin hakediş ve kesin hesap yapılıp yapılmadığı belirlenmeli, kesin hakediş yada kesin hesaba usulüne uygun itiraz yok ise kararname öncesi hakedişlere ilişkin talebin reddine karar vermek, kesin hakediş ve kesin hesap yapılmamış ya da düzenlenmiş olmasına rağmen usulüne uygun itiraz bulunduğu takdirde bu kalem alacak hesaplanıp hüküm altına alınmalı, kararname sonrası hakedişlerle ilgili ise usulüne uygun itiraz bulunup bulunmadığı değerlendirilerek raporun bozmaya uygun düzenlenip düzenlenmediği mahkemece denetlendikten sonra bozmaya uygun bu şekilde yapılacak hesaba göre karar vermekten ibaret olmalıdır…”
Gerekçesiyle yeniden bozulması nedeniyle, vaki bozma ilâmına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Dosya kapsamından, taraflar arasında Antalya ve Zonguldak bölgesindeki işler için sözleşme bulunduğu ve işlerin yapıldığı konusunda çekişme bulunmamaktadır. Eldeki davada, eser sözleşmesinden kaynaklanan fiyat farkı istenmektedir. Mahkememiz, görevli ve yetkilidir.
İhtilaf; … sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi uyarınca fiyat farkı alacağının doğup doğmadığı, noktasında toplanmaktadır.
Taraf vekillerinin iradeleri zapta yansıtılmış; Yargıtay ikinci bozma ilâmı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre, Yargıtay bozma ilâmı doğrultusunda; alınan 08/06/2018 tarihli ek raporda; 18/08/2001 gün ve 24497 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren … sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi uyarınca, 18/08/2001 tarihinden önceki hakedişlerle ilgili olarak kesin hakediş ve kesin hesabın yapılmamış olduğu ve dolayısıyla itiraz da mümkün bulunmadığı, yapılan hesaplamada 325.034,22 TL talepte haklı olunduğu; kararname sonrası hakedişlerle ilgili olarak usulüne uygun yapılan (15) adet hakedişle ilgili alacak tutarının 390.775,44 TL olduğunu, mütalaa etmişlerdir. Davacı vekili, işbu raporu kabul etmiştir. Davalı vekili ise kararname öncesi bir kısım hakedişlerde kesin hesap bulunduğunu, kararname sonrası hakedişlerde ise ihtirazî kayıt konulduğuna ilişkin görüşe itiraz ettiklerini beyan etmiştir. Bilirkişiler 05/11/2018 tarihli Ek-2’nci raporda aynı görüşlerini muhafaza etmişlerdir.
Mahkememizin 16/11/2018 tarihli duruşma dışı ara kararına bağlı olarak alınan 11/03/2019 tarihli Ek-3’üncü raporda; kararname sonrası toplam (15) adet hakedişe usulüne uygun olarak ihtirazı kayıt konularak itiraz edilmiş olduğunu ve bunların tutarının 390.775,44 TL olduğunu; kararname tarihinden önceki döneme ait toplam 79 adet hakedişin (71) adedinin Zonguldak Bölgesi, (8) adedinin Antalya Bölgesine ait olduğunu, kararname sonrası döneme ait 89 adet hakedişin (81) adedinin Zonguldak Bölgesi, (8) adedinin Antalya Bölgesine ait olduğunu, toplam (168) adet hakedişin tamamının ara hakedriş mahiyetinde bulunduğunu; kesin hesap ve kesin hakediş bulunmadığını mütalaa etmişlerdir.
Davalı vekili bu aşamada 05/04/2019 UYAP taramalı dilekçesinde (21) dosya halinde kesin hakediş raporlarını (CD) olarak da dosyaya ibraz etmiş ve ek rapor alınmasını istemiştir. Gerek hakedişlere ‘usulüne uygun itiraz’ yapıldığı yönündeki saptamanın yerindeliğinin denetimi gerekse davalı vekili tarafından sunulan bu belgeler -kesin hakediş raporları- karşısında 30/05/2019 tarihli duruşma dışı ara kararı uyarınca belirlenen ‘görev tanımı’ kapsamında yeniden ek rapor alınmış, bilirkişiler 26/08/2019 tarihli son ek raporlarında eski düşüncelerini tekrarlamış, dosyanın alanında uzman inşaat mühendisine tevdi gerektiğini dile getirmişlerdir.
Gelinen noktada yeni bir heyetten rapor alınması zorunluluğu doğmuştur. Bilirkişiler Sn. Prof. Dr. …. 24/07/2020 UYAP taramalı kök rapor ve itirazlar nedeniyle son olarak 24/03/2021 tarihli ek rapor alınmıştır.
Tüm dosya kapsamından, Yargıtay bozma ilâmları çerçevesinde yapılan değerlendirmede; tespiti gereken hususların şunlar olduğu anlaşılmıştır:
İlk bozma ilâmında yer aldığı üzere; taraflarca imzalanan sözleşmede vergi ve fiyatların yükselmesi, nakliye ve işçi ücretlerinin artması gibi sebeplere dayanılarak yüklenicinin fazla para isteyemeyeceği kabul edilmiş olmakla birlikte, ana sözleşmenin 8.9.4. maddesine göre ana sözleşmenin 4 nolu eki olan “sözleşmenin” ödemeler başlıklı 24. maddesinin 3. fıkrasında” … yılı içinde Genel Müdürlükçe yayınlanan işçilik birim fiyatlarının ünitelere intikalinden önce ve o yıl içerisinde geçici kabulü yapılan işlerde veya Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca yıl içinde birim fiyatlarda herhangi bir değişiklik yapılması durumunda değişikliğe esas tarihe kadar geriye şamil olmak üzere böyle bir değişiklikten önce geçici kabulü yapılan işlemde firmaya herhangi bir fiyat farkı doğmuş ise (geçici kabul tarihinden sonra yapılacak imalatlar hariç) bu fiyat farkları ile ilgili ödemeler, en son hakedişe bir fiyat farkı hakedişi düzenlenerek yapılır” denildiğinden; sözleşmedeki bu hüküm nedeniyle fiyat farkı ile ilgili ayrı bir hakediş düzenleneceği öngörüldüğünden kararnameden önce düzenlenen ara hakedişlerin ihtirazi kayıtla imzalanmasına gerek ve imkan bulunmadığı; Kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki hakedişlerin ise ihtirazi kayıt ileri sürülmeden imzalanması halinde bu hakedişlerle ilgili talep hakkının düştüğü kabul edilmelidir. Bu nedenle, Kararnameden sonra düzenlenen hakedişlere itiraz edilip edilmediği incelenmeli, hakedişlere itiraz edilmemiş ise ve kesin hakediş ve kesin hesabın yapılıp yapılmadığı araştırılarak yapılmış ve kesin hesap itirazsız imzalanmış ise Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi sözleşme eki olduğundan davanın reddedilmesi, aksi halde ana sözleşmenin 4 nolu eki olan sözleşmenin 24. maddesinin 3. fıkrası uyarınca inceleme yapılıp, davacı yüklenicinin fiyat farkı alacağı doğup doğmadığı belirlenmelidir. İkinci bozma ilâmında da aynı husus tekrarlanarak; kararname öncesi hakedişlerle ilgili kesin hakediş ve kesin hesap yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, kesin hakediş yada kesin hesaba usulüne uygun itiraz yok ise kararname öncesi hakedişlere ilişkin talebin reddine karar verilmesi, kesin hakediş ve kesin hesap yapılmamış ya da düzenlenmiş olmasına rağmen usulüne uygun itiraz bulunduğu takdirde bu kalem alacağın hesaplanıp hüküm altına alınması, kararname sonrası hakedişlerle ilgili ise usulüne uygun itiraz bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gereğine işaret edilmiştir. Bozma ilâmına uyulmuş olunduğundan, bozma ilâmı lehine olan taraf yönünden usulü kazanılmış hak doğmuştur, artık ilâm gereğince işlem yapılmalıdır.
İkinci bilirkişiler kök raporunda kesin hakediş raporlarının dosyaya sunulduğunu belirlemişlerdir. İkinci bilirkişilerin kök raporunda yer alan ‘usulüne uygun itiraz’ın yerindeliği denetime elverişli olmadığından alınan 24/03/2021 tarihli ek raporda; davacı tarafından yapılan itirazın BİGŞ’nin 39.maddesinde yer alan usule uygun olmadığını saptamıştır. Gerçekten de ana sözleşmenin 8.9.10’uncu maddesine göre BİGŞ anasözleşmenin ekidir. O hâlde ‘itiraz’ın usule uygunluğu BİGŞ hükmüne göre belirlenmelidir. BİGŞ’nin ‘geçici hakediş raporları’ başlıklı 39’uncu maddesinde: {Müteahhidin geçici hakediş lere itirazı olduğu takdirde, karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri, İdareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu “İdareye verilen … tarihli dilekçemde yazılı ihtirazı kayıtla” cümlesini yazarak imzalaması gereklidir.} Aynı maddede: “Eğer müteahhidin, hakediş raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hakedişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok on gün içinde bu itirazını dilekçe ile İdareye bildirmek zorundadır. Müteahhit itirazlarını bu şekilde bildirmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılır.” hükmü konulmuştur. Bu hüküm, BİGŞ sözleşme eki olması sebebiyle bu hüküm taraflar yönünden bağlayıcıdır. Bilirkişilerin ek raporundaki tespitlerinden, davacının, hakedişe eklenmiş dilekçesinin bulunmadığı eş deyişle BİGŞ hükümlerine göre yazılan ‘usulüne uygun itiraz’ olmadığı anlaşılmıştır. Ek rapor davacı vekiline tebliğ edilmiş, davacı vekiline, yasal süresi içinde bu tespite karşı beyanda bulunmamıştır. O halde, hakedişlere ‘usulüne uygun itiraz’ bulunmadığından, hakedişler bu haliyle kesinleştiği saptanmıştır. Bilirkişiler bu tespitleriyle kök rapordaki yanılgılarını düzeltmişlerdir.
Kararname öncesi hakedişlere yapılan ‘usule uygun’ itiraz bulunmadığından istem reddedilmelidir. Kararname öncesi kesin hakediş ve kesin hesabı yapılmayan işler yönünden ‘itiraz’ mümkün görülmediğinden, davacı yüklenicinin fiyat farkı alacağı belirlenmelidir. Bilirkişiler kök ve ek raporlarında bu tutarı 281.548,59 TL olarak saptamışlardır.
Kararname sonrasında yapılan işler yönünden de ‘usule uygun itiraz’ bulunmayan işler için talepte haklılık bulunmadığından rededdilmelidir. Kararname tarihinden sonra kesin hakedişi ve kesin hesabı yapılmayan işler bakımından yine ‘itiraz’ mümkün görülmediğinden, davacı yüklenicinin fiyat farkı alacağı belirlenmelidir. Bilirkişiler kök ve ek raporlarında bu tutarı 167.692,21 TL olarak saptamışlardır.

Bilirkişilerin tespitleri, dosyaya, bilgi ve belgelere, Yargıtay bozma ilâmına uygun olup, Mahkememizce benimsenmiştir. Somut olayda; kararname öncesi ve kararname sonrası yapılan işler yönünden’usule uygun itiraz’ bulunmadığından istemde haklılık bulunmamaktadır. Kararname sonrası kesin hakedişi ve kesin hesabı yapılmayan işler bakımından; ‘itiraz’ mümkün görülmediğinden, davacı yüklenicinin fiyat farkı alacağının doğduğu anlaşıldığından; (281.548,59 TL + 167.692,21 TL=) 449.240,80 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmelidir. Fazlaya ilişkin kısım reddedilmelidir.
Davacı vekili, ıslah dilekçesinde: “(…)bu meblağa dava tarihinden itibaren reeskont faizi (…)” uygulanmasını talep etmiştir. Bu nedenle, dava edilen 10.000,00 TL’ye dava tarihinden, bakiye kısma ise ıslah tarihinden itibren reeskont faizi yürütülmelidir.
Yukarıda açıklanan yasal ve hukuksal olgu göz önüne alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve Kurul’un takdirine göre;
1.-Davanın ıslah da dikkate alınarak kısmen kabulü ile toplam 449.240,80 TL alacağın; 10.000,00 TL’sinin 28/03/2003 dava tarihinden 439.240,80 TL alacağın ıslah tarihi olan 14/09/2006 tarihinden itibaren avans faizini geçmeyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2.-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 30.687,64 TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 135,00 TL ile ıslah harcı olan 13.076,38 TL toplamı 13.211,38 TL harçtan indirilerek eksik kalan 17.476,26 TL harcın davalı tarafından yatırılan 51.096,36 TL peşin harçtan mahsup edilerek artan 33.620,10 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davalıya iadesine,
3.-Davacılar tarafından yapılan; 3,48 TL ilk dava, 297,50 TL tebligat ve posta gideri, 9.650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 9.950,98 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranına göre takdiren 4.568,05 TL’si ile 7,88 TL başvurma, ıslah dahil 13.211,38 TL peşin harç toplamı olan 17.787,31 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, artan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
4.-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacılara iadesine,
5.-Davalı tarafından yapılan 1,45 TL vekalet tasdik harcı, 128,13 TL tebligat ve posta gideri, 6.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 6.129,58 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul oranına göre takdiren 3.315,77 TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6.-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davalıya iadesine,
7.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı yararına hesaplanan 39.512,04 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,
8.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davalı yararına hesaplanan 43.519,01 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine,
Dair, davacılar vekili Av. … ile davalı vekili Av. …’ın yüzlerine karşı; kararın tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde yargıtay yolu açık olmak üzere 06/07/2021 tarihinde oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.

Başkan … Üye … Üye … Kâtip
¸ ¸ ¸ ¸