Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/392 E. 2021/45 K. 01.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2017/392 Esas
KARAR NO : 2021/45

DAVA : MENFİ TESPİT- İSTİRDAT
DAVA TARİHİ : 02/06/2017

KARAR TARİHİ : 01/02/2021
YAZIM TARİHİ : 17/02/2021

Mahkememizde açılan menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili ; Davacının oğlu ve yeğeninin davalı şirkette işçi olarak çalıştıklarını, işe giriş sırasında bu kişilerin şirkete verebileceği zararlar için memur olan davacıdan bono istenildiğini, bu bononun bu kapsamda davalıya boş ve imzalı olarak teslim edildiğini, daha sonra davalı şirketin oluşan zararı nedeni ile bonoya dayanarak kendisinin belirlediği miktarı zarar olarak gösterip kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlattığını, davalının davacının oğlundan kaynaklanan zararının bono ile talep edilen kadar olduğunu kanıtlaması gerektiğini, oğlunun ürün teslim ettiği kişilerden bono alıp davalı şirkete teslim ettiği gibi, aynı kişiler tarafından yapılan ödemeler ve kendilerinin davalıdan ürün alanlardan aldıkları ve davalıya borçları olmadığı şeklendeki belgeler dikkate alınarak, icra takibi ve takibin dayanağı bono nedeni ile davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, dava sürecinde ödeme yapar iseler, yapılan ödemelerin davalıdan geri alınmasına karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı vekili ; Uyuşmazlık açısından İş Mahkemelerinin görevli olduklarını, davacı ile davalı arasında hizmet akdine dayanan çalışma olmadığını, davacının oğlu …’ın iş akdine bağlı olarak kendilerinde çalışması olduğunu, davacının oğlunun şirketten ürün teslim alıp üçüncü kişilere satış yaptığını, yapılan satışların bir kısmının gerçek olamadığını, bir kısım satışlar ile ilgili tahsilat yapılmadığı için davacının oğlunun eylemleri nedeni ile davalının zararı oluştuğunu, davacının bu zarara karşılık bu bonoyu düzenleyip kendilerine verdiğini, halen davacının oğlunun eylemleri nedeni ile zararlarının devam ettiğini belirtip, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
-Ankara ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası,
– Davanın dayanağı bono örneği,
-Davacının oğlunun satışları ve satış yapılan kişilerden yapılan tahsilatlar ile ilgili belgeler,
-Davacı kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen asıl ve itirazlar üzerine alınan ek raporlar,
-Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davadaki talep, davalı tarafından davacı hakkında bonoya dayanılarak başlatılan icra takibi nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti, fazla ödemenin davalıdan geri alınması istemine ilişkindir.
Davalı alacaklı şirket tarafından 27/04/2015 düzenleme, 04/01/2016 ödeme tarihli ve 32.842,19 TL bedelli bonoya dayanılarak işlemiş faiz ve komisyon alacağı olmak üzere toplam 37.387,91 TL nin tahsili için davacı hakkında Ankara 4.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibi başlatılmıştır.
Davacı taraf davacının oğlunun davalı şirkette işçi olarak çalıştığını, işe giriş sırasında bu kişinin şirkete verebileceği zararlar için memur olan davacıdan bono istenildiğini, bu bononun bu kapsamda davalıya boş ve imzalı olarak teslim edildiği, davacının oğlu tarafından şirkete verilmiş zarar olmadığı için borçlu olunmadığı ileri sürülmekte, davalı taraf ise davacının oğlu …’ın iş akdine bağlı olarak kendilerinde çalışması olduğunu, davacının oğlunun şirketten ürün teslim alıp üçüncü kişilere satış yaptığını, yapılan satışların bir kısmının gerçek olamadığını, bir kısım satışlar ile ilgili tahsilat yapılmadığı için davacının oğlunun eylemi nedeni ile zararları oluştuğunu, davacının bu zarara karşılık bu bonoyu düzenleyip kendilerine verdiğini, halen davacının oğlunun eylemleri nedeni ile zararlarının devam ettiğini sürmektedir.
Davalı taraf İş Mahkemelerinin görevli olduklarını ileri sürmüş ise de ; bonoyu düzenleyen davacı ile davalı şirket arasında hizmet akdi ilişkisi bulunmadığı, bu ilişkinin davacının oğlu ile davalı arasında olduğu, İş Mahkemelerinin işçi ile iş veren arasında hizmet akdinden kaynaklanan uyuşmazlıklar için görevli olduğu, bu durumda TTK da unsurları düzenlenen bonodan kaynaklanan ve mutlak ticari dava olan somut uyuşmazlık yönünden ticaret mahkemelerinin görevli oldukları kabul edilmiştir.
Her iki tarafın kabulünde olduğu gibi, davacının oğlu … davalı şirkette hizmet akdi ile çalışmakta iken bu kişinin davalı şirkete verebileceği zararlarının teminatı olmak üzere davaya konu bono düzenlenmiştir. Bu nedenle bonoya dayanarak alacak talebinde bulunan davalının ” davacının oğlu …’ın bono bedeli kadar zararlarına neden olduğunu ” kanıtlaması gerektiği kabul edilmiştir.
Davacının oğlu … tarafından yapılan satışlar, satış yapılan kişilerden alınıp davalıya teslim edilen teslim ve tahsilat kayıtları, davalı şirketin ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılarak asıl ve itirazlar üzerine ek raporlar alınmıştır.
İcra takibi tedbir ile durdurulmadığı için davacının maaşından kesintiler yapılmaya devam edilmiş, ayrıca davacının oğlunun satış yaptığı kişilerden yapılan tahsilatlar dikkate alınarak davacının oğlunun davalı şirkete verdiği zarar olup olmadığı, zarar var ise miktarının belirlenmesine çalışılmıştır.
Davalı kayıtlarını inceleyen bilirkişinin 05/10/2018 tarihli raporunda, davalı kayıtlarına göre davacının oğlundan kaynaklanan davalı zararının 32.842,19 TL olduğu belirlenmiştir. Davacı vekilinin rapora yönelik itirazları ve üçüncü kişilerden yapılan başka tahsilatlar olduğu şeklindeki beyanları üzerine aynı bilirkişiden alınan 03/04/2019 tarihli birinci ek raporda davacının oğlunun satış yaptığı şirket/kişi ve işletmelerden davalının bono bedeli kadar alacaklı olduğunun kayıtlı olduğu belirlenmiştir.
Yukarıda içeriği özetlenen asıl ve ek rapora yönelik itirazlar üzerine yeni bilirkişiden 04/11/2019 tarihli asıl rapor alınmıştır. Bilirkişimiz dava dışı …’ın satışları nedeni ile oluştuğu ileri sürülen zararının 5.213,74 TL sinin ürün satışı yapılan kişilerden tahsil edildiği, bu hali ile tahsil edilemeyen ve davalı zararı olduğu ileri sürülen miktarın 27.610,45 TL olduğu belirlenmiştir.
Bu kez davacı vekili 06/01/2020 tarihli dilekçe ile rapora itirazda bulunmuş, oğlu tarafından satış yapılan ve davalı zararına neden olduğu ileri sürülen satışlar nedeni ile davacı şirkete ait ürünleri davacının oğlu aracılığı ile teslim alan şirket/kişi ve işletme yetkililerinin imzalarını taşıyan ve davalı şirkete borçları olmadığına şeklinde düzenlenmiş olan belgeleri sunmuştur. Bu belgeler davalı şirketten ürün alan kişiler tarafından düzenlenmiş ve davalı şirkete borçları olmadığına ilişkin olup, davalı alacaklının bu belgelerde imzası ve kabulü olmadığı için üçüncü kişiler tarafından düzenlenen bu belgelerin davalıya yapılmış ödeme yerine kabul edilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmiştir.
Davacı tarafa verilen süre ve yapılan ihtarlara rağmen davacının oğlunun satış yaptığı ve tahsilat yapılamadığı ileri sürülen üçüncü kişilerin defter ve kayıtları da sunulamadığı için inceleme yapılıp, bu kişilerin davalıya borçları olup olmadığı belirlenemediği için, davalı defterinde kayıtlı olan tahsilatlar dışın başka tahsilat olduğunun davalı tarafından ispat edilemediği kabul edilmiştir.
Davalının bono nedeni ile davacıdan 27.610,45 TL alacaklı olduğu kanıtlanmış olup, bu hali ile bono asıl bedeli nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığı miktarın 5.231,74 TL olduğu, bono üzerinde borcun ödemesinin yapılacağı tarih açıkça gösterildiği için talep edilebilir faiz miktarı mahkememiz tarafından yapılmış, faiz hesabına dayanak olan çıktılar alınıp dosyaya eklenmiştir. Bu hesaplamaya göre davacının borçlu olduğu kabul edilen 27.610,45 TL için talep edebileceği işlemiş faizin ( 2.883,21 TL + 855,55 TL = 3.738,76 TL ) 3.738,76 TL olduğu, icra takibinde talep edilen işlemiş faiz nedeni ile davacının borçlu olmadığı miktarın ise icra takibi ile talep edilen faiz miktarından talep edilebilir faiz miktarı çıkarıldığında ( 4.447,19 TL – 3.738,76 TL = 708.43 TL ) 708,43 TL olduğu, fazla faiz istemi nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığı kabul belirlenmiştir.
Davalının bono nedeni ile davacıdan 27.610,45 TL alacaklı olduğu kanıtlanmış olup, bu hali ile bono asıl bedeli nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığı miktarın 5.231,74 TL olduğu, davalı alacaklının alacaklı olduğu bono bedelinin % 0.30 u kadar komisyon talep etmesinin mümkün olduğu, talep edilebilir komisyon alacağı ( 27.610,45 TL x3/1000 = 82.83 TL ) 82.83 TL olması gerektiği, icra takibinde talep edilen komisyon alacağı nedeni ile davacının borçlu olmadığı miktarın ise icra takibi ile talep edilen komisyon alacağı miktarından talep edilebilir komisyon alacağı miktarı çıkarıldığında ( 98.53 TL – 82.83 TL= 15.70 TL TL ) 15.70 TL olduğu kabul edilmiş, fazla komisyon alacağı nedeni ile davacının davalıya borçlu olmadığı kabul edilmiştir.
Toplanan delillere göre ; bononun davacının oğlunun çalıştığı davalı şirkete vermesi olası zararlar için alındığı, davacının oğlunun satışları nedeni ile davalı zararının 27.610,45 TL olduğu, icra takibi ile talep edilen davalı alacağının 5.231,74 TL asıl alacak, 708,43 TL işlemiş faiz ve 15.70 TL komisyon alacağı nedeni ile davacının davalıya toplam 5.955,87 TL borçlu olmadığı, alacağın tamamı icra takibi ile tahsil edildiği için fazladan alınan 5.955,87 TL nin son tahsilatın yapıldığı 30/09/2020 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerektiği, takip tarihindeki alacak 32.842,19 TL olmakla birlikte dava tarihine kadar tahsilat yapıldığı gibi, menfi tespit davasında haklılık dava tarihi itibariyle belirlendiği, fazla talep yönünden davacının kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığı anlaşılmakla; davacının kötüniyet tazminatı isteğinin reddine, icra takibi tedbir ile durdurulmadığı için davalının koşulları oluşmayan tazminat isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği kabul edilip, aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜNE;
Davacının davalıya Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibi ve dayanağı bono nedeniyle;
27.610,45 TL asıl alacak, 3.738,76 TL işlemiş faiz ve 82,83 TL komisyon alacağı olmak üzere toplam 31.432,04 TL borçlu olduğu anlaşılmakla;
Davacının talep edilen asıl alacak nedeniyle (32.482,19 TL – 27.610,45 TL = 5.231,74 TL) 5.231,74 TL takip tarihine kadar işlemiş faiz nedeniyle (4.447,19 TL – 3.738,76 TL = 708,43 TL) 708,43 TL, komisyon alacağı nedeniyle (98,53 TL – 82,83 TL = 15,70 TL) 15,70 TL olmak üzere toplam (5.231,74 TL + 708,43 TL + 15,70 TL = 5.955,87 TL) 5.955,87 TL BORÇLU OLMADIĞININ KABULÜNE,
Tüm takip borcu dava sürecinde ödenmekle 5.955,87 TL’nin en son ödemenin yapıldığı 30/09/2020 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
Fazla istemin REDDİNE,
Takip tarihindeki alacak 32.842,19 TL olmakla birlikte dava tarihine kadar tahsilat yapıldığı gibi menfi tespit davasında haklılık dava tarihi itibariyle belirlendiği, fazla talep yönünden davacının kötüniyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığı anlaşılmakla; davacının kötüniyet tazminatı isteğinin reddine,
İcra takibi tedbir ile durdurulmadığı için davalının koşulları oluşmayan tazminat isteğinin reddine,
Alınması gereken 406,85 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 638,50 TL’den mahsubu ile artan 231,65 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davacıya İADESİNE.
Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 406,85 TL peşin harç olmak üzere toplam 438,25 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE.
Davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 262,80 TL ve bilirkişi ücreti 2.800,00 TL olmak üzere toplam 3.062,80 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 487,90 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Davalı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 4.714,81 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE.
Davalı tarafından yapılan 25,00 TL yargılama giderinden davanın ret ve kabul oranına göre takdiren 21,02 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı vekili Av. …., davalı vekili Av. …’ın yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
01/02/2021

Katip …

Hakim …