Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/228 E. 2022/309 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2017/228 Esas – 2022/309
Türk Ulusu Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR

ESAS NO : 2017/228 Esas
KARAR NO : 2022/309

DAVA : MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 27/03/2017

KARAR TARİHİ : 16/05/2022
YAZIM TARİHİ : 15/06/2022
Mahkememizde açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :
Davacı vekili ; Davacı …’in kullandığı … plaka sayılı araç ile Etimesgut İlçesi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerinden Kızılay yönüne seyir halinde iken TMO önüne geldiğinde herhangi bir güvenlik önlemi alınmaksızın yol üzerine bırakılan ve davalı … adına trafikte kayıtlı olup, diğer davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortası düzenlenen ve sürücü … olan … plaka sayılı aracın arka sağ köşesine kendi aracı ile çarparak kazaya neden olduğunu, bu kaza sonucu yaralanan davacının bedensel zararlara uğradığını belirtip 10.000,00 TL sürekli iş göremezlik alacağı, 100,00 TL geçici iş göremezlik alacağı ile 100,00 TL bakıcı giderinin davalı sigorta şirketinden, ayrıca 20.000,00 TL manevi tazminatın ise gerçek kişi davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
YANIT :
Davalı gerçek kişiler vekili ; davalı sürücü …’nın kullandığı aracın sol ön lastiğinin patlaması sonucu aracın kontrolden çıkarak refüje çarpıp durduğunu, yaralanan sürücü …’nın kolundaki sinir ve liflerin kopup, yarı baygın olmasına rağmen aracın 150 metre gerisine uyarıcı aletler koyduğunu, davacının buna rağmen gerekli dikkat ve özeni göstermediği için bu kazanın meydana geldiğini, müvekkili sürücünün bu olayda kusuru bulunmadığını, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirtip, kusur dağılımına ilişkin rapor ATK’dan alınarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili ; davadan önce yapılan başvuru üzerine 61.884,00 TL ödeme yaptıklarını, bu ödeme ile tüm sorumluluklarının sona erdiğini, olayda sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, davacının sürekli ve geçici iş göremezlik kayıp oranı ve sürelerini ispat etmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik ödemesi ile bakıcı giderinin poliçe kapsamında olmadığını, kendilerinden avans faizi talep edilemeyeceğini belirtip davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLER :
-… plaka sayılı araç ile ilgili ruhsat örneği ve trafik sigorta poliçe örneğini de içeren hasar dosyası,
-Suç soruşturma dosyası,
-Davadan önce davalı sigorta şirketine yapılan başvuru ve davadan önce 31/01/2017 tarihinde yapılan 61.884,00 TL ödeme ile ilgili kayıtlar,
-SGK tarafından yapılan geçici iş göremezlik ödemesi,
-Davacı ile davalı gerek kişiler yönünden yapılan ekonomik sosyal durum araştırması,
-Araç sürücülerinin kusur dağılım oranlarını gösterir bilirkişi raporları,
-Yaralanma nedeniyle davacıda sürekli çalışma gücü kayıp oranı, geçici iş göremezlik süresi ve bakıcı ihtiyacı yönünden düzenlenen bilirkişi raporları,
-Tazminat hesabına ilişkin bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davadaki talep ; davacının yaralanması ile sonuçlanan trafik kazası sonucu davacıda oluştuğu ileri sürülen bedensel zararlar ile bakıcı giderinin davalı sigorta şirketinden, yaralanmalar sonucu oluşan üzüntünün bir ölçüde giderilmesi için manevi tazminatın ise davalı gerçek kişilerden tahsili istemine ilişkindir.
Davalılardan … adına trafikte … plaka sayılı olarak kayıtlı olan araç için diğer davalı sigorta şirketi tarafından kaza tarihi içinde koruma sağlayan zorunlu trafik sigorta poliçesi düzenlenmiştir.
Sigortalı araç davalı sürücü … … idaresinde Etimesgut İlçesi Fatih Sultan Mehmet Bulvarı üzerinden Kızılay yönüne seyir halinde iken TMO önüne geldiğinde sol ön lastiğinin patlaması sonucu kontrolden çıkarak orta refüje çarpmış, savrulan araç orta şeritte park etmek zorunda kalmıştır. Davacı … kendisinin kullandığı … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken olay yerine geldiğinde, park halinde bulunan sigortalı aracın arka sağ köşesine, kendisine ait aracın sol yan kısmı ile çarparak kazaya neden olmuştur. Bu kaza sonucu davacı yaralanmış olup, oluşan maddi zararlarının davalı sigorta şirketinden, manevi tazminat talebinin ise gerçek kişi davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Trafik sigorta poliçesi düzenleyen sigorta şirketleri sigortalı ya da sigortalının sorumluluğunu üstlendiği sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile neden olduğu ve trafik sigortası poliçesi kapsamında kalan 3.kişilere ait bedensel zararlar ile bu kişilerin araçlarında oluşan zararları poliçe limiti ile sınırlı olacak şekilde ödemeyi üstlenmektedir. Somut olayda olduğu gibi gerçek kişilerden sürücü … haksız fiil nedeniyle, davalı … ise aracın kayıt maliki olması nedeniyle işleten sıfatıyla oluşan zarardan sorumlu oldukları için davalı sıfatlarının somut olayda gerçekleştiği kabul edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi ve gerçek kişi davalılar kendi kusur oranlarına karşılık gelen zarar miktarı ile sorumlu oldukları için öncelikle her iki araç sürücüsünün kusur dağılım oranlarının belirlenmesi gerekmiştir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, davalı …’nın kullandığı … plaka sayılı araç kaza sonrası yol üzerinde park halinde iken, davacı İsa kendi kullandığı araç ile bu araca arkadan çarpması sonucu yaralanma ile sonuçlanan kaza meydana gelmiştir.
Yukarıda anlatılan şekilde gerçekleşen olayda kusur dağılımına ilişkin ilk rapor davacı …’in isteği üzerine Adli Bilirkişi … tarafından düzenlenmiş olup, bu raporda davacı …’in % 25 oranında, davalı sürücü …’nın ise %75 oranında kusurlu oldukları belirlenmiştir. Bu konudaki 2.rapor soruşturmayı yürüten C.Başsavcılığı için hazırlanmış olup, 24/06/2016 tarihli raporda davacı …’in asli kusurlu, davalı sürücü …’nın ise tali kusurlu olduğu belirlenmiştir.
İçerikleri özetlenen bu iki rapor arasındaki aykırılık da dikkate alınarak mahkememiz tarafından görevlendirilen 3 kişilik bilirkişi heyetinden 23/03/2018 tarihli rapor alınmıştır. Bilirkişilerimizin yaptığı değerlendirme sonucu, … plaka sayılı kamyonet sürücüsü olan davalı …’nın ” gerekli uyarıcı işaretleri koymak suretiyle tedbir alarak arkasından gelen araçların kazaya karışmamaları için yeterince önlem almadığı için asli ve %75 oranında kusurlu olacak şekilde”, davacı sürücü …’in ise ” aracını hava ve yol koşullarına uygun şekilde kullanmayıp hava ve görüşün açık olduğu gündüz koşullarında yol üzerinde duran aracı fark edip, gerekli tedbirleri almamak suretiyle tali ve % 25 oranında kusurlu olacak şekilde” kazaya neden oldukları şeklinde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişilerce hazırlanan 23/03/2018 tarihli rapor ile daha önce düzenlenen raporlar arasındaki aykırılık ve tarafların itirazları nedeniyle bu kez yeni oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyetinden bu kez 18/10/2018 tarihli rapor alınmıştır. Bu son raporu düzenleyen bilirkişilerimiz de 23/03/2018 tarihli raporu düzenleyen bilirkişilerle aynı şekilde görüş bildirip davacının gündüz vakti yol ve görüş uygun olduğu halde park halinde bulunan aracı fark etmeyecek şekilde tedbirsiz araç kullandığı için %25 oranında kusurlu olacak şekilde, sigortalı araç sürücüsü …’nın ise kaza geçiren aracın görünür olmasını sağlayacak şekilde uyarıcı işaretler ile kaza yerini belirgin hale getirmediği için %75 oranında kusurlu olacak şekilde yaralanma ile sonuçlanan kazaya neden oldukları şeklinde görüş bildirmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen iki ayrı bilirkişi heyeti ve Adli Bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda davacı …’in % 25 oranında, davalı sürücü …’nın ise %75 oranında kusurlu oldukları belirlenmiş olup, bu raporların olayın oluş şekline uygun ve denetime açık olmaları nedeniyle hüküm kurmak için yeterli olduğu, sonuç olarak davacı sürücünün yaralanma ile sonuçlanan olayda % 25 oranında, davalı sürücü …’nın ise aynı olayda %75 oranında kusurlu oldukları kabul edilmiştir.
Davacının maddi tazminat istemi sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı giderine ilişkin olup, bu konuda Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı bulunan Üniversiteler ile ATK 2. İhtisas ve itiraz nedeniyle ATK 2. İhtisas Üst Kurulu’ndan raporlar alınmıştır.
Bu konudaki ilk rapor Ankara Üniversitesi tarafından düzenlenen 20/11/2018 tarihli rapor olup, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşleri Yönetmelik Hükümleri dikkate alınarak hazırlanan raporda davacıdaki yaralanmaların % 40,2 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluşturduğu, yaralanmaların 6 ay içerisinde iyileşeceği, geçici iş göremezlik süresinin bu nedenle 6 ay olduğu ve 6 ay süre ile de davacının bir başkasının bakımına muhtaç olduğu şeklinde görüş bildirilmiştir. Aynı üniversitenin Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre yaptığı değerlendirme sonucu davacıdaki yaralanmaların %54 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluşturduğu, yaralanmaların 6 ay içerisinde iyileşeceği, geçici iş göremezlik süresinin bu nedenle 6 ay olduğu ve 6 ay süre ile de davacının bir başkasının bakımına muhtaç olduğu şeklinde görüş bildirilmiştir.
Davacı ile ilgili Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 31/08/2016 tarihli raporda %75 oranında özür belirtildiği için raporlar arasında aykırılık bulunduğu dikkate alınıp tarafların da itirazları yerinde görülmekle; bu kez ATK 2. İhtisas Kurulu’ndan 10/11/2020 tarihli üst yazı ile gönderilen rapor alınmıştır. ATK 2.İhtisas Dairesi Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre yaptığı değerlendirme sonucu davacıdaki yaralanmaların %32 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluşturduğu, yaralanmaların 18 ay içerisinde iyileşeceği, geçici iş göremezlik süresinin bu nedenle 18 ay olduğu ve davacının geçici ya da sürekli bakıcı ihtiyacı bulunmadığı şeklinde görüş bildirmiştir.
Aynı yönetmelik hükümleri dikkate alınarak Ankara Üniversitesi tarafından düzenlenen rapor ile ATK 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapor arasındaki aykırılığın giderilmesi için ATK 2. İhtisas Üst Kurulu’ndan rapor hazırlanması istenilmiş, Üst Kurulu’un 26/05/2021 tarihli üst yazılarına ekli raporda; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşleri Yönetmelik Hükümleri dikkate alındığında davacıdaki yaralanmaların %32,2 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluşturduğu, yaralanmaların 18 ay içerisinde iyileşeceği, geçici iş göremezlik süresinin bu nedenle 18 ay olduğu, sürekli ya da geçici bakıcı ihtiyacı olmadığı, Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre yaptığı değerlendirme sonucu davacıdaki yaralanmaların % 32 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluşturduğu, yaralanmaların 18 ay içerisinde iyileşeceği, geçici iş göremezlik süresinin bu nedenle 18 ay olduğu, sürekli ya da geçici bakıcı ihtiyacı olmadığı şeklinde görüş bildirilmiştir.
Düzenlenen raporlar hep birlikte değerlendirildiğinde; daha önceki raporların tartışılıp değerlendirildiği ve davacıdaki yaralanmalar ile uyumlu olduğu anlaşılan ATK 2. İhtisas Üst Kurulu raporuna itibar edilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Araç sürücülerinin kusur dağılım oranları belirlenip, davacıda kaza sonucu oluşan geçici ve sürekli çalışma gücü kayıp oranı ve süresi de belirlendikten sonra talep edilebilir tazminat miktarının belirlenmesi için bilirkişi raporları alınmıştır.
Ankara Üniversitesi tarafından hazırlanan 20/11/2018 tarihli rapor esas alınarak tazminatın belirlenmesine ilişkin hesaplama 30/10/2019 tarihli raporda bilirkişi ….tarafından yapılmıştır. Bu raporun PMF 1931 bakiye yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulaması yapılmak suretiyle hazırlandığı ve bu hesaplamanın Anayasa Mahkemesi’nin 2918 sayılı Yasa’nın 90 ve 92.maddeleri ile ilgili iptal kararı sonrası ortaya çıkan düzenlemeye uygun olmadığı için hüküm kurmaya elverişli olmadığı kabul edilmiştir.
Tazminat miktarının belirlenmesi için öncelikle yapılmış başka tazminat ödemesi olup olmadığı araştırılmıştır. Bu amaçla SGK’ya yazılan yazı üzerine davacıya davamıza konu trafik kazası nedeniyle 12.413,67 TL geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Yine davacı tarafından dava açılmadan önce sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine 31/01/2017 tarihinde davacıya 61.884,00 TL sürekli iş göremezlik ödemesi yapıldığı, buna ilişkin de 26/01/2017 tarihli ibranamenin alındığı tespit edilmiştir. Her ne kadar davadan önce yapılan ödeme nedeniyle 26/01/2017 tarihli ibraname düzenlenmiş ise de; 2918 sayılı Yasa’nın 111.maddesi uyarınca 2 yıl içerisinde ödemenin yetersiz olduğu gerekçesiyle yeniden tazminat talep edilmesi ya da mahkemeden aynı konuda talepte bulunulması halinde ödemenin yeterli olup olmadığı kontrol edilip bakiye zarar var ise hüküm altına alınması gerekir. Somut olayda; ibraname 26/01/2017 tarihinde düzenlenip henüz bu tarihin üzerinden 2 ay geçmeden 27/03/2017 tarihinde mahkememizde bu dava açıldığı için ödemenin yeterli olup olmadığı, yeterli değil ise talep edilebilir tazminat alacağının belirlenmesi gerektiği kabul edilmiştir.
Kararın yukarıdaki bölümünde ATK 2. İhtisas Üst Kurulu tarafından düzenlenen rapora itibar edildiği mahkememizce belirtilmiştir. Bu kabul sonrası itibar edilen rapor esas alınarak Anayasa Mahkemesi’nin 2918 sayılı Yasa’nın 90 ve 92.maddeleri ile ilgili kısmi iptal kararı sonrası ortaya çıkan yasal düzenleme dikkate alınarak talep edilebilir tazminat miktarlarının belirlenmesi için bilirkişi …dan 09/03/2022 tarihli rapor alınmıştır.
Bilirkişi davacının olayda %25 oranında, davalı sürücü …’nın ise %75 oranında kusurlu oldukları şeklindeki raporları, yaşam süresi ile ilgili TRH 2010 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemini kullanıp, davacının asgari ücreti aşan gelir elde ettiği kanıtlanamadığı için asgari ücret düzeyinde gelir elde ettiğini, SGK tarafından ödenen geçici iş göremezlik ödemesi ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan sürekli iş göremezlik ödemelerini dikkate almak suretiyle talep edilebilir tazminat miktarının her bir yönetmelik yönünden ayrı ayrı belirlemiştir. Bu hesaplama yapılırken 4.253,40 TL olan asgari ücret ve bu ücretin 3.577,41 TL olarak esas alınması gerektiği ilkesinden hareketle ayrı ayrı hesaplama yapmıştır.
Bilirkişimiz ATK 2. İhtisas Üst Kurulu raporunda belirtilen 18 aylık geçici iş göremezlik süresi içerisinde davacının %100 oranında malul sayılması gerektiğini, bu ilke gözetildiğinde 18 aylık süre için talep edilebilir geçici iş göremezlik alacağının 24.376,36 TL olduğunu, SGK tarafından yapılan 12.413,67 TL geçici iş göremezlik ödemesi ve davacının olayda %25 oranında kusurlu olması da dikkate alındığında talep edilebilir geçici iş göremezlik alacağının 8.972,02 TL olduğu belirlemiş, mahkememiz de bu miktarın dosya içeriğine uygun olduğunu kabul etmiştir.
Sürekli iş göremezlik alacağının belirlenmesi için pasif dönem zararı 4.253,40 TL olan asgari ücret ve bu miktarın gelir vergisi istisnasız tutarı olan 3.577,41 TL olduğu baz alınarak her bir yönetmelikteki sürekli çalışma gücü kayıp oranı dikkate alınarak ayrı ayrı hesaplama yapılmıştır. Davacıda %32 oranında sürekli çalışma gücü kaybı oluştuğunu belirleyen ATK 2. İhtisas Üst Kurulu’nun raporunu esas alan bilirkişimiz, asgari ücretin 4.253,40 TL olarak esas alınması halinde kusur dağılım oranı ve ödemenin güncellenmiş miktarı dikkate alındığında davacının bakiye sürekli iş göremezlik alacağının 258.446,94 TL olduğunu, asgari ücretin gelir vergisi istisnasız tutarı olan 3.577,41 TL esas alındığında kusur dağılım oranı ve ödemenin güncellenmiş miktarı dikkate alındığında, davacının bakiye sürekli iş göremezlik alacağının 229.010,52 TL olduğunu hesaplamıştır.
Davacı ile ilgili % 32 oranını aşan sürekli çalışma gücü kayıp oranı başka raporlar ile belirlenmiş olmakla birlikte, davacının ıslah işlemini yaptığı dilekçesinde talep ettiği tazminat miktarı itibariyle ATK 2. İhtisas Üst Kurulu’nun son raporunda Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre belirlenen %32 oranındaki sürekli çalışma gücü kayıbı ve asgari ücreti 3.577,41 TL esas alıp yapılan hesaplama sonucu belirlenen miktarlar üzerinden ıslah işlemi yapması nedeniyle çalışma gücü kayıp oranı ve hesaplamaya esas alınan gelir miktarının 3.577,41 TL olarak dikkate alınmasının davalıların lehine sonuç doğurduğu, raporun Anayasa Mahkemesi’nin kısmi iptal kararı sonrası ortaya çıkan hukuki duruma uygun ve denetime açık olması nedeniyle hüküm kurmaya elverişli olduğu, davacının ıslah dilekçesi de dikkate alınarak 8.972,02 TL geçici iş göremezlik alacağı ile 229.010,52 TL sürekli iş göremezlik alacağının davacı tarafından talep edilmesinin yerinde olduğu kabul edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi geçici iş göremezlik alacağının poliçe kapsamı dışında olduğunu ileri sürmüş ise de; zarar miktarının belirlenmesi Borçlar Yasası hükümlerine tabi olup, geçici iş göremezlik trafik kazası sonucu meydana gelen yaralanmaya bağlı olarak oluştuğu ve bu nedenle oluşan zararların da trafik sigorta poliçesi kapsamında sigorta şirketleri tarafından karşılanması gerektiği anlaşılmakla, bu itirazın yerinde olmadığı, ATK Üst Kurulu’nun raporu esas alındığı için davacıda geçici ya da sürekli bakıcı ihtiyacı oluşmadığı, bu nedenle de bakıcı gideri talebinin de reddi gerektiği kabul edilmiştir.
Davadan önce sigorta şirketine yapılan başvuru eksik belge ile yapıldığı için sigorta şirketi yönünden temerrüdün dava tarihinde gerçekleştiği, sigortalı aracın ticari nitelikli olarak kayıtlı olması nedeniyle davacının değişen oranlı avans faizi talep etmesinin yerinde olduğu kabul edilmiştir.
Dava kısmi nitelikli olmakla birlikte, davadan önce yapılan ödeme ile temerrüt gerçekleştiği için hem dava dilekçesindeki alacak hem de ıslah işlemine konu alacak için aynı tarihten itibaren faiz talebinin yerinde olduğu kabul edilmiştir.
Davacının bir diğer talebi gerçek kişi davalılardan manevi tazminat istemine ilişkin olup, davacı ile gerçek kişi davalıların belirlenebilen gelir durumları, aynı kişilerin yaralanma ile sonuçlanan trafik kazasındaki kusur dağılım oranları, davacıda kaza nedeniyle oluşan %30 oranını aşan sürekli çalışma gücü kaybı ve 18 ay süre ile tedavi olması nedeniyle manevi olarak zarar gördüğü, uğradığı acıların bir ölçüde giderilmesi için 15.000,00 TL manevi tazminatın gerçek kişi davalılardan alınması gerektiği kabul edilip tüm talepler yönünden aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Maddi tazminat talebi ile ilgili olarak;
229.010,52 TL sürekli iş göremezlik alacağı ile 8.972,02 TL geçici iş göremezlik alacağından oluşan toplam 237.982,54 TL’nin tüm davalılardan müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine,
Davacı alacağına davalı sigorta şirketi yönünden 27/03/2017 dava tarihinden itibaren, haksız fiil sorumlusu davalılar … ve … yönünden 10/04/2016 kaza tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi uygulanmasına,
100,00 TL bakıcı gideri isteminin reddine,
2-Manevi tazminat talebi ile ilgili olarak;
15.000,00 TL manevi tazminatın 10/04/2016 kaza tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’ten müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine,
Manevi tazminatın fazlaya ilişkin kısmının reddine,
Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 16.256,59 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 103,15 TL ile ıslah harcı olarak yatırılan 779,00 TL toplamı 882,15 TL’nin mahsubu ile bakiye 15.374,44 TL’nin davalı sigorta şirketinden tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcın davalılar … ve …’ten müteselsilen tahsili ile HAZİNEYE ÖDENMESİNE.
Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 882,15 TL peşin harç(ıslah harcı dahil) olmak üzere toplam 913,55 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE.
Maddi tazminat talebi yönünden davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 25.108,78 TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Ret edilen bakıcı gideri talebi yönünden davalı sigorta şirketi lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı sigorta şirketine VERİLMESİNE.
Manevi tazminat talebi yönünden davacı lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’ten müteselsilen alınarak davacıya VERİLMESİNE.
Ret edilen Manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … lehine hüküm tarihindeki AAÜT’si uyarınca hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’e VERİLMESİNE.
Davacı tarafından yapılan tebligat ve posta gideri 768,00 TL, ATK rapor masrafı 1.520,00 TL ve bilirkişi ücreti 4.350,00 TL olmak üzere toplam 6.638,00 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya ÖDENMESİNE.
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığına,
Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansı kalması halinde bildirilecek hesap numarası olur ise hesaba, hesap numarası bildirilmez ise gider avansından karşılanmak koşulu ile posta havalesi ile yatıran tarafa İADESİNE.
Dair, Davacı Vekili Av. …’nın yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/05/2022