Emsal Mahkeme Kararı Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/204 E. 2021/818 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANKARA
9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/204
KARAR NO : 2021/818
Türk Milleti Adına Yargılama Yapmaya ve Hüküm Vermeye Yetkili
ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2017/204 Esas
KARAR NO : 2021/818

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 25/07/2011
KARAR TARİHİ : 14/12/2021
KAR. YAZ. TAR. :10/01/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan alacak ve menfi tespit davalarının yapılan yargılamasının sonunda,
DAVA:
Asıl davada davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında yapılan sözleşme gereğince davacı şirkete ait …. parselde kayıtlı 15250 m² arsa ile bu arsa üzerinde yer alan fabrika binasının tüm müştemilatı ile birlikte 3.800.000,00 TL karşılığı satışı konusunda anlaştıklarını, taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince davalının davacıya ait tüm borçları ödemeyi kabul ettiğini, davacının … Bankasına olan 643.400,00 TL olan borcuna karşılık 14 adet 40.000,00 TL’lik 1 adet 15.000,00 TL’lik olmak üzere 15 adet çek verdiğini, dava dışı bankaya toplam 575.000,00 TL bedelli çek verildiğini kalan 68.400,00 TL borç karşılığının ödenmediğini, ödenmeyen bu kısım için davacı aleyhine faiz işlemeye devam ettiğini, borçların tamamını ödemeyi kabul eden davalının bu ödemeleri taksitle yapması nedeniyle faiz işlemesi sonucu davacı şirketin zarara uğradığını, davacının taşınmazın devrini gerçekleştirdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacının bankaya kalan borcuna karşılık 5.000,00 TL, işlemiş faiz nedeniyle zararı karşılık 5.000,00 TL olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Asıl davada davalı vekili cevabında, davacının borcun ödenme şeklinden haberdar olduğunu, bu şekilde ödenmesini kabul ettiğini, ödeme şeklinden ortaya çıkan zararını isteyemeyeceğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Dava, yanlar arasında yapılan satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Yanlar arasındaki çekişme, davalıya satılan taşınmazın bedel ödemesinin yanlar arasında imzalanan protokol ve satış şartlarına uygun biçimde yapılıp yapılmadığı ve yapılan ödeme şekli nedeniyle davacının alacaklı bulunup bulunmadığı hususundadır.
Birleşen davada davacılar vekili, davacılardan … A.Ş. ve yetkilisi … ile düzenlenen gayrimenkul satış protokolü gereğince davacı şirkete ait Sincan da bulunan fabrikanın arazisi ile birlikte 3.800.000,00 TL bedelli davalı şirkete satıldığını ve tapuda taşınmazın devredildiğini, davalının imzalanan sözleşme gereğince davacı şirketin tüm borçlarını satış bedelinden ödemesi gerektiğini, yapacağı bu ödemelere karşılık teminat olmak amacıyla …’nun imzalayarak boş senedi davalıya verdiğini, davalının üzerine düşen ödemeleri yapmamasına rağmen … tarafından imzalanarak verilen bu senede 365.000,00 TL bedel yazılarak ve … adının da yazılıp imzasının taklit edilerek Ankara … Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takibe konulduğunu belirterek, davacıların bu takibe dayanak yapılan bono nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine ve davalının %40 kötü niyet tazminata mahkum edilmesine, dosyanın Ankara … Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, menfi tespit davasıdır.
Ankara …Asliye Ticaret Mahkemesi 15.12.2011 tarihinde dosyanın mahkememizde birleştirilmesine karar vermiştir.
Dosya içerisine toplanan belgelerden, … .. A.Ş. ile … .. Ltd. Şti. Arasında gayrimenkul satışı ile ilgili anlaşmaya varılarak taraflar arasında 05.10.2009 tarihli ve imzası inkar edilmeyen protokolün imzalandığı, bu protokol gereğince taşınmazın bedelinin 3.800.000,00 TL olarak belirlendiği, bedelin 20.000,00 TL’sinin nakit kaparo 80.000,00 TL’sinin 06.10.2009 keşide tarihli çek olarak ödendiği, kalan bedelden 3.500.000,00 TL’sinin peşin 100.000,00 TL’sin 30.01.2010, 100.000,00 TL7sinin 28.02.2010, 100.000,00 TL’sinin 31.03.2010 keşide tarihli çekleri le ödeneceğinin kararlaştırıldığı, protokolün 4.maddesinde ise satış bedelinden öncelikle satıcının (dosyamız davacısı) bankalara, icra dosyalarına, Ankara Sanayi Odasına ve benzer borçlarının öncelikle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca KDV talep edilmeyeceğinin hükme bağlandığı, satıcının alıcının 4.maddeye göre yapacağı ödemelerin teminatı olarak alıcıya (dosyamız davalısı) teminat bonosu vereceğinin kararlaştırıldığı görülmüştür.
Ankara … Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında, … Bankası A.Ş. aleyhine menfi tespit davası açıldığı ve bu davalının dosyamız ile birleştirilmesine karar verildiği, 02.02.2012 tarihli duruşmada davaların birlikte görülemeyeceği görüşü ile bu dosyanın ayrılarak ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verildiği görülmüştür.
Tarafların kabulünde olan protokol gereğince dosyanın davalısı protokolün alıcısı konusundaki … .. Ltd. Şti.’nin yaptığı borç ödemelerine ilişkin tüm belgeleri toplanmış, … Bankası kredi hesabına ilişkin kayıtlar getirtilmiştir.
Dosyamız ile birleşen menfi tespit davasında davacı …’nun senetteki imzasını inkar etmiş olması nedeniyle imza incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, mahkememizden önce Ankara …Asliye Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesinde 01.10.2012 tarihli raporda; 365.000,00 TL’lik senet üzerindeki yazıların … eli üzerinden çıktığı, …’ya ait imzaların …’ya ait olduğu, …’ya ait imzaların da … elinden çıktığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Yapılan itiraz üzerine düzenlenen 23.09.2012 tarihli raporda, … imzasının … elinden çıkmış olması kuvvetli muhtemel olması yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkememize sunulan bu raporlardan sonra Ankara …Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı dosyasında alınan imza incelemesi raporu da dosya arasına kazandırılmış, 25.03.2011 tarihli bu raporda ise … adına atılan imzaların … elinden çıkmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkemece davacı şirketin protokol gereğince yapılan ödemelerin anlaşmaya uygun yapılmaması sonucu … Bankası’ndaki kredi hesabı nedeniyle zarara uğradığı iddiaları değerlendirilmek amacıyla dosya bankacı, hukukçu ve mali müşavirden oluşan bilirkişi kuruluna verilerek rapor hazırlanması istenmiş, bilirkişiler bu raporlarında; davacının 60.925,02 TL faiz alacağını davalıdan talep edebileceği yönünde görüş bildirmişlerdir.
GEREKÇE :
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, birleşen davaya konu edilen senedin davalı şirket yetkilisi … tarafından açığa imza atılmak suretiyle davalı şirkete teslim edildiği, bu senetteki … imzaları ile ilgili itirazlar nedeniyle düzenlenen bilirkişi raporları arasında farklılık olmakla birlikte Ankara …Asliye Ceza Mahkemesince yaptırılan imza incelemesi dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bulunduğu ve buna itibar edilmesi gerektiği, bu nedenle bu senetle ilgili davacıların borçlu olmadıkları iddialarını kanıtlayamamış oldukları, senedin teminat senedi olarak verildiği hususunun ispat yükünün davacılarda olduğu, bu hususunda ispatlanamadığı anlaşılmakla birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davada ise, davacının davalı yanın yapmış olduğu ödemelerden haberdar olduğu, buna rağmen davalının 575.000,00 TL’lik ödemesi kabul edip kalan 68.400,00 TL borç bakiyesi ile ilgili itirazda bulunmamış olması nedeniyle bakiye borç için talepte bulunmasının yanlar arasındaki protokol gereğince istenemeyeceği ancak yapılan ödemelerin zamana yayılmasından kaynaklanan ve borcun faiz olarak artmasına neden olan kısımla ilgili alıca davalının sorumlu bulunduğu ve davacının buna ilişkin zararına dair 5.000,00 TL talebi ile bağlı kalınarak bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz incelemesini Yapan Yargıtay 19.Hukuk Dairesi bir örneği dava dosyası içerisinde bulunan 29/12/2016 tarihli kararında; asıl davada, davacı taraf kredi borcunun ödenmesi için davalılardan ileri tarihli çekler alarak bankaya vermiş ve çeklerin tamamı ödenmiştir. Bu durumda davacı borcun peşin olarak ödenmesine ilişkin protokol hükmünü kendisine verilen ileri tarihli çekleri itirazsız kabul ederek değiştirmiş olup, faiz ödemesinden dolayı davalıya rücu edemez. Bu yönün gözetilmemiş olması doğru görülmemiştir. Birleşen davada davacıların temyizine gelince, davalı … …’un imzaya yönelik itirazı yerinde değil ise de diğer davalı … yönünden imza incelemesine ilişkin dosyada bulunan raporlar arasında çelişki bulunmaktadır. Bu durumda …’nun bononun düzenlenme tarihinden önceki ve yakın tarihli imza asılları getirilerek imza incelemesi yapılması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Diğer yandan bononun taraflar arasındaki protokolün 6. maddesi kapsamında teminat olarak verildiği ve bedelsiz olduğu ileri sürülmüş ise de bu yönde bir inceleme yapılmamıştır. Mahkemece bononun teminat altına aldığı birleşen davalı alacağının bulunup bulunmadığı araştırılıp ve protokolün 6. maddesi birlikte değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekmekte olup, bu konuda araştırma yapılmamış olması gerekçesi ile kararımızın bozulması yoluna gidilmiştir.
Yargıtay bozma kararı taraflara tebliğ edilip, beyanları alındıktan sonra usul ve yasaya uygun olduğu kabul edilen ilama uyulması yoluna gidilmiştir.
Yargılama sürmekte iken birleşen davanın davacılarından … ölmüş olup, bu kişinin iki mirasçısı olup, mirasçılardan biri aynı davanın davacı …, diğeri ise kesinleşen mahkeme kararı ile mirası ret eden … olup, mirası ret etmeyen …ın katılımı ile taraf oluşumunun sağlandığı kabul edilmiştir.
Asıl davadaki talep ve uyulan Yargıtay bozma kararı dikkate alındığında; asıl davada davacı davacı taraf kredi borcunun ödenmesi için davalılardan ileri tarihli çekler alarak bankaya vermiş ve çeklerin tamamı ödenmiştir. Bu durumda davacı borcun peşin olarak ödenmesine ilişkin protokol hükmünü kendisine verilen ileri tarihli çekleri itirazsız kabul ederek değiştirmiş olup, fazla faiz ödemesine kendi davranışı ile ve ileri vadeli çekleri kabul ederek neden olduğu için, oluşan zararı var ise buna davacının katlanması gerektiği, bu nedenle asıl davanın reddi gerektiği kabul edilmiştir.
Birleşen dava yönünden yeniden yapılan değerlendirmede ; Mahkememiz tarafından verilen ilk karardaki tartışma ve Yargıtay bozma kararı kapsamına göre dava devam etmekte iken ölen davacı … yönünden imzanın bu kişinin eli ürünü olduğu tartışmasızdır. Diğer davacı … yönünden ise ilk hükmün verildiği aşamada bu konuda iki kez imza incelemesi yaptırılıp iki adet rapor alınmış olup, raporlardan birinde imzanın davacı …’a ait olmadığı belirtilmiş iken, diğer raporda imzanın aynı kişinin eli ürünü olduğu belirlenmiş olmakla birlikte mahkeme raporlar arasındaki aykırılığı gidermeden imzanın davacı …’ın eli ürünü olduğunu söyleyen raporu esas alıp davanın reddine karar vermiştir. Bozma ilamına uyan mahkememizin bozma kararı içeriği doğrultusunda işlem yapma yükümlülüğü bulunduğu için Jandarma Kriminal Labaratuvarından alınan 01/11/2019 tarihli rapor ile bonoda yer alan imzanın davacı …’ın eli ürünü olduğu belirlenmiş, bu rapor ile uyuşan ve bozma kararı öncesi alınan 01/10/2012 tarihli rapor birlikte değerlendirildiğinde menfi tespit davasına konu bonoda davacı … adına atılı imzanın Eray’ın eli ürünü olduğu, bu durumda davacıların menfi tespit isteklerinin ilk dayanağı olan imza inkarının yerinde olmadığı kabul edilmiştir.
Davacıların menfi tespit taleplerinin bir diğer dayanağı bononun taraflar arasındaki protokolün 6. Maddesi kapsamında teminat olarak verildiği ve bedelsiz olduğuna ilişkin savunmadır. Davacıların bu savunmalarının yazılı delil ile kanıtlanması gerekmektedir. Taraflar arasında düzenlenen 05/10/2019 tarihli protokolün 6. Maddesine ” satıcı., alıcının 4. Maddede belirtilen borçlarından her ödediği miktara karşılık teminat olarak bono alacaktır. Tapudaki nihai işlemden sonra bonolar iade edilecektir. ” şeklinde açık düzenleme yer almaktadır. Somut olayda satıcı davacılar olup, alıcı ise davalı … şirketidir. Protokolün 6. Maddesinin yollama yaptığı aynı protokolün 4. maddesine göre satıcı tarafından bankalara, icra dosyalarına, Ankara Sanayi odasına vs. Peşin ödenecek satış bedelinden öncelikle ödenecektir. Borç kapatılan icra dosyalarındaki mahcuz mallar alıcıya ( davalı …) ödenecektir hükmü yer almaktadır.
Protokolün 4. maddesinden de anlaşıldığı gibi, davacıların birden fazla yere olan borçları alıcı tarafından ödenecek, her ödeme için davacı satıcılardan teminat mektubu alınacaktır. Davacılar, davaya konu bononun bu kapsamda davalının yaptığı ödemeler nedeni ile teminat olmak üzere davalıya verildiğini, taşınmaz devri de yapıldığı için bononun bedelsiz kaldığını ileri sürmektedir.
Protokolün 4. Maddesinde birden fazla ödeme ve her bir ödeme için ayrı teminat senedi düzenleneceği belirtildiği halde somut olayda bir adet teminat senedinin varlığı ileri sürülmüş olup, başkaca teminat senedi bulunduğu davacılar tarafından ileri sürülmemiştir. Üstelik protokolün 6. Maddesinde verilecek teminat senedinin hiç bir unsuru belirtilmediği için, protokolün 6. Maddesi kapsamında verilmesi gereken teminat senedinin davaya konu bono olduğunu kabul de mahkememiz tarafından mümkün görülmemiştir. Üstelik taraf kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu da bononun teminat amaçlı olarak verildiği ve davalının davacı adına ödemeler yaptığına ilişkin hiç bir delil elde edilememiştir.
Davacıların bir diğer savunmaları, bononun iradelerine aykırı doldurulduğuna ilişkin olup, davacıların davaya konu bononun davalı tarafından protokolün 4. Maddesinde belirtilen ödemeler nedeni ile düzenlendiği, bonoda yer alan bedelin iradelerine uygun olmayıp, davalı tarafından sonradan iradelerine aykırı olarak doldurulduğu şeklinde olup, tüm bu iddiaların yukarıda belirtildiği gibi davacılar tarafından yazılı belge ile ya da davalı tarafın defter ve kayıtları ile kanıtlanması gerekli olup, davacıların ticari kayıtlarında bononun teminat amaçlı verildiğine ilişkin kayıt olsa dahi bu kaydın tek başına bononun teminat amaçlı verildiğini kabul için yeterli olmadığı, davalı kayıtlarında bononun teminat amaçlı alındığına ilişkin kayıt bulunmadığı, bu hali ile birleşen ve menfi tespit istekli davanın da reddi gerektiği kabul edilip, aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlere,
1-Mahkememizin … esas sayısına kayıtlı iken verilen karar ve Yargıtay bozma kararı sonrası 2017/204 esas numarası verilen dava ile ilgili olarak;
Davanın REDDİNE,
2-Birleşen Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı davası ile ilgili olarak;
Davanın REDDİNE,
3.-Asıl dava yönünden;
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken, 59,30 TL karar ve ilâm harcının peşin alınan 148,50 TL harçtan mahsubu ile artan 89,20 TL harcın karar kesinleştiğinde, istemi ve başvurusu halinde davacıya iadesine,
Harç tahsil müzekkeresi ile tahsil olunan 193,05 TL harcın istemi ve başvurusu halinde davalıya iadesine,
Birleşen dava yönünden;
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken, 59,30 TL karar ve ilâm harcının peşin alınan 148,50 TL harç ile 5.381,10 TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 5.529,60 TL harçtan mahsubu ile artan 5.470,30 TL’nin karar kesinleştiğinde, istemi ve başvurusu halinde davacıya iadesine,
4.-Asıl dava yönünden;
Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 27,15 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 14,90 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5.-HMK m.333/1 uyarınca harcanmayan gider avansının hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6.-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca;
Asıl dava yönünden;
Davalı yararına hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
Davalı yararına hesaplanan 34.000,00 TL nispî vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, asıl ve birleşen davada davacılar vekili Av. …, asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. … ile asıl davada davalı vekili Av. …’in yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/12/2021

Başkan … Üye … Üye … Katip …