Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/469 E. 2023/466 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/469 Esas – 2023/466
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C

ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R

T.C.

8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/469 Esas
KARAR NO : 2023/466

HAKİM : …..
KATİP :….

DAVACI ….
DAVALILAR ….

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/07/2023
KARAR TARİHİ : 12/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11.11.2019 günü davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı, 413 hat numaralı otobüste yolcu olarak bulunan müvekkil, Kahire Caddesi üzerinde Çankaya Belediyesi Fen işleri Müdürlüğü yanındaki durakta inmek için otobüsün merdivenlerine yöneldiğini, müvekkilin ineceği sırada otobüsün hareket etmesi sonucu müvekkilin dengesini kaybederek açık olan otobüsün orta kapısından kaldırıma düştüğünü, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandığını, bahse konu yaralanmanın müvekkil üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığını, kemik kırığına neden olduğunu, femur boyun kemik kırığının hayati fonksiyonlarını 4 (dört) ağır derecede etkilediği Adli Tıp Kurumu raporu ile sabit olduğunu, davalı … otobüs şoförü, davalı … otobüsün sahibi, … Sigorta A.Ş. otobüsün zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketinin davalı Anadolu …Sigorta Şirketi ise kasko poliçesini düzenleyen şirket olduğunu, bahse konu trafik kazası ile ilgili olarak yapılan 2020/11909 numaralı soruşturma kapsamında alınan 25.06.2020 tarihli bilirkişi raporunda sürücü … trafik kazasının oluşumunda 2918 SK’nın 47/d. Maddesini ihlali nedeniyle tam kusurlu yolcu müvekkil ise hatalı hiçbir tutum ve davranışı olmadığından KUSURSUZ bulunduğunu, ceza yargılamasında Sürücü …’ın dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketleriyle asli kusurlu olarak kazanın meydana gelmesinde ve müvekkilin yaralanmasıyla sonuçlanmasıyla üzerine atılı “taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma” suçunu işlediği sabit görülerek cezalandırılmasına karar verildiğini, meydana gelen bu kaza sonucunda müvekkilinin sol uyluk kemiğinin kırıldığını, bu sebeple platin takılmış, ayak, kalça gibi bölgelerde ezik, kırık vb. kalıcı hasarlar oluştuğunu, platin takıldıktan sonra müvekkilinin bir ameliyat daha geçirdiğini, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı tarafından düzenlenen 24/07/2020 tarihli ve 2019/37724 sayılı rapordan da müvekkilin BTM ile giderilemeyecek şekilde ve hayat fonksiyonlarını 4 (AĞIR) derecede etkileyecek düzeyde femur boyun kemiğinin kırıldığının anlaşıldığını, kaza sonrası müvekkilinin kalıcı olarak yürüyemez hale geldiğini, yatalak duruma düştüğünü, mahkemeden tensip zaptı ile birlikte müvekkilinin tam teşekküllü bir eğitim ve araştırma hastanesine sevk edilerek kaza tarihinde yürürlükte olan Erişkinler İçin Engellilik Yönetmeliği kapsamında beden gücü kayıp oranının tespit edilmesine karar verilmesini talep ettiğini, müvekkilin kaza sonrasında geçici iş gücü kaybı yaşadığı gibi kalıcı olarak da maluliyet yaşadığını, müvekkilin kaza tarihinde çalışmadığından yargılama sonucunda hesaplanacak olan geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatının asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiğini, kazaya karışan … plaka sayılı araç … Sigorta Anonim Şirketi’ne ait 0001021025618547 numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalanmış olduğunu, söz konusu poliçe kaza tarihi itibariyle kişi başına sakatlanma/ölüm halinde 360.000,00-TL teminat sağlamakta olduğunu, davalı sigorta şirketinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası genel şartları ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluk oranında zorunlu sigorta limitine kadar sorumluluğu bulunduğunu, davanın 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesine göre “belirsiz alacak davası” olarak açılmış bulunmakla, fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla müvekkilin mağduriyetinin giderilmesi için geçici ve kalıcı iş göremezlik maddi tazminatının kaza tarihi itibariyle işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketi ile davalı şahıslardan tahsili ile müvekkile ödenmesi gerektiğini, bedensel bütünlüğü ihlal edilen müvekkilinin uğradığı manevi zararın aşikar olduğunu, kaza öncesi sağlıklı bir şekilde kimsenin yardımına ihtiyaç duymaksızın tek başına hayatını idame ettirebilen müvekkilinin kaza sonrası bakıma muhtaç duruma düştüğünü, müvekkilinin psikolojik olarak kötü durumda olduğunu, bu kaza ve yaşadığı mağduriyetlerin müvekkili manen yıprattığını, müvekkilinin dört gün hastanede yatarak tedavi gördüğünü, iki kez ameliyat olduğunu, eski sağlığına kavuşamadığını, müvekkilinin kaza sonrası sürekli bakıma muhtaç duruma düşmüş olduğunu, müvekkilinin eski sağlığına kavuşma ihtimali de bulunmadığını, müvekkilinin kaza anında ve sonrasında yaşadığı elem ve ıstırabı, bu kazanın fiziksel ve psikolojik etkileri, kalıcı sakatlığın yarattığı ruhsal ve yaşamsal olumsuzluklar ile davalı sürücünün kusur durumu da gözetilerek, 100.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte Anadolu …Sigorta Şirketi, işleten ve sürücüden tahsil edilerek müvekkile ödenmesi gerektiğini, davalı sigorta şirketlerine karşı yapılmış olan yazılı başvuruya olumlu yanıt alamayınca dava yoluna gitmek üzere taraflarınca zorunlu arabuluculuk başvuru dava şartı yerine getirildiğini, arabuluculuk müzakerelerinde sigorta şirketleri tarafından dava hakkımızdan feragat etme şartıyla cüzi miktarlı ödeme teklifinde bulunulduğunu, teklif edilen miktarın müvekkilin beden gücü kayıp oranına, aktif ve pasif dönem zarar sürelerine, davalı sürücünün kusur oranına göre son derece yetersiz olduğundan arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamadığını, tensip zaptı ile birlikte müvekkilinin tam teşekküllü bir eğitim ve araştırma hastanesine sevk edilerek kaza tarihinde yürürlükte olan Erişkinler İçin Engellilik Yönetmeliği kapsamında beden gücü kayıp oranının tespit edilmesine karar verilmesini, müvekkilin 11.11.2019 tarihli trafik kazasında yaralanması nedeniyle fazlaya dair dava ve talep hakkımız saklı kalmak kaydıyla HMK m.107 gereği tazminat miktarı tam ve kesin olarak belirlendikten sonra arttırılmak üzere şimdilik 5.000-TL maddi tazminat bedelinin olay tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalılar… Sigorta şirketi, araç maliki … ve sürücü …’dan müştereken ve müteselsilen tahsilini, müvekkilinin 11.11.2019 tarihli trafik kazasında yaralanması nedeniyle 100.000,00-TL manevi tazminat bedelinin olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı şahıslar ve Anadolu …Sigorta Şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Davanın haksız fiil nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır.
Taşıma Sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş ise de; 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesinde tüketici tanımlanmış “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” 3/ı maddesinde ise tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun 73/1 maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği belirtilmiştir. Ayrıca HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmış olup, HMK’nın 115. maddesi hükümleri gereğince dava şartlarının mevcut olup olmadığı, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gereken hususlardandır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan davalıya karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkeme, görevli olup olmadığını yargılamanın her aşamasında kendiliğinden inceler ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı verir. Taraflar da, yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile mahkemece re’sen, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Çünkü görev her halükarda dava şartlarındandır.
Bu durumda davanın, davacı yolcunun, davalı işleten …’e ait olan yolcu otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda yaralanmasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve davacıların da tüketici vasfına sahip olması nedeniyle davacı yolcu ile davalı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden davanın 6100 sayılı H.M.K’nun 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-… Nöbetçi Tüketici Mahkemesi görevli mahkeme olduğundan, Mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı H.M.K’nun 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2- Karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak başvurulmuş ise kararın kesinleştiği tarihinden itibaren kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli … Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine, şayet belirtilen süreler geçtikten sonra başvurulur veya hiç başvurulmaz ise mahkememizce dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
3- Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harç konusunda HMK ‘nun 331/2.maddesi gereğince görevli mahkemece karar verilmesine ,
Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.12/07/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim ….
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.