Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/259 E. 2023/360 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. …8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R

ESAS NO : 2023/259
KARAR NO : 2023/360

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …..
DAVALI : … -….
DAVA TARİHİ : 11/04/2023
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … Uluslararası Nakliyat A.Ş.’nin taşımacılık ve lojistik hizmetleri sunan bir şirket olduğunu, döküm işi yapan davalının ihraç ettiği malların taşınması işini üstlendiğini, Müvekkili şirketin, davalının mallarını taşımasından doğan 13.000 Euro luk navlun alacağın ödenmediği için davalı aleyhinde… 5. İcra Dairesi’nin 2022/ 9401 E. Sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatıldığını, borçlu davalıya 26/08/2022 tarihinde tebliğ edilen Örnek No (7) Ödeme Emrine yasal süresi içerisinde itiraz ederek borca ve yetkiye itiraz ettiğini, taraflarınca yetki itirazı kabul edilerek dosya borçlu adresi olan …İcra Müdürlüğüne gönderildiğini, …18. İcra Dairesi 2022/20379 E. Sayılı dosyası üzerinden devam edildiğini, yetkisizlikten geldiği …Adliyesinde esas kaydının yapıldığı …18. İcra Dairesi’nin 2022/20389 E. Sayılı dosyasından borçluya yeniden tebliğe çıkan ve 24/12/2022 tebliğ edilen Örnek No (7) Ödeme Emrine karşı süresi içerisinde vekili marifeti vasıtasıyla verdiği dilekçe ile borcun tamamına itiraz edildiğinden İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkil şirketin, davalıya borçlandığı taşıma hizmet borcunu yerine getirdiğini ve navlun faturasını davalı borçlu şirkete tebliğ ettiğini, davalı şirketin faturaların tutarlarına ve içeriklerine içeriğine bir itirazı olmadığını, ancak e-posta yazışmalarında ödemelerini de söz verdikleri tarihlerde yapmadıklarını, bunlara rağmen icra takibi ile talep ettikleri navlun ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibine konu borca yapılan itirazların haksız ve kötü niyeti olduğunu, bu defa bir yıllık yasal süre içerisinde dava açarak …18. İcra Dairesi’nin 2022/20379 E. Sayılı dosyasından borca yapılan itirazın şimdilik 13.000 Euro ana para karşılığı 238.287,40 TL yönünden iptali ile icra takibinin bu miktar üzerinden devamına karar verilmesini talep ettiklerini, alacaklarının likit ve davalı-borçlunun itirazının haksız olduğunu ve %20 den az olmamak kaydıyla davalıdan icra inkar tazminatının alınarak taraflarına verilmesini talep ettiklerini, itirazın iptali davası açabilmek için zorunlu olan arabuluculuk yoluna taraflarınca başvurduklarını, telekonferans yöntemiyle gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmesi neticesinde davalı taraflarca anlaşmaya varılamadığından işbu davayı açma zarureti hasıl olduğunu belirterek, davalıdan 13.000 Euro alacaklı olduklarının tespitini, alacaklarının tediye tarihindeki kur üzerinden ve 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının Euro mevduat hesabına uygulanan e.y.b.m.f ile tahsilini, …18. İcra Dairesi 2022/20379 E. Sayılı dosyasındaki asıl alacak olan 13.000 Euro ana para karşılığı 238.287,40 TL yönünden itirazın iptali ile icra takibinin bu miktar üzerinden devamını, haksız itiraz nedeniyle takip miktarının % 20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; karşı yanca ikmal edilen harçlar incelendiğinde davacı tarafından yatırılması gereken harçların eksik olarak yatırıldığını, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120’nci maddesi uyarınca; dava açarken, yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılmasınını zorunlu olduğunu, henüz zorunlu olan harçlar ikmal edilmeksizin bir davaya devam edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davacı yana eksik harçların tamamlatılmasını talep ettiklerini, ayrıca, sonradan hak kaybına uğramamak adına zamanaşımı, yetki ve görev itirazlarının da olduğunu, davalı müvekkilinin mernis adresinin Sincan/…olduğunu, yetkili mahkemenin …Batı Ticaret Mahkemesi olacağı göz önüne alındığında dosyanın yetkisizlik sebebiyle gönderilmesini talep ettiklerini, davacı yanın her ne kadar müvekkilinin diğer davalı ile birlikte icra takibinde belirtilen miktar kadar borçlu olduğunu iddia etmekte ise de dosyaya buna ilişkin bir belge ve bu iddiasına ilişkin bir açıklama sunmadığını, kabul mahiyetine gelmemekle birlikte ve güncel içtihatlar uyarınca bu aşamada delil olarak dikkate alınması mümkün olmayan belgelerin varlığı; var ise bu belgelerde müvekkilinin borç ikrarının olup olmadığı; varlığı iddia edilen borca ilişkin ödeme tarihi belirlenip belirlenmediği; temerrüt şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarının öncelikli olarak araştırılması gerektiğini, zira iddia ve istemleri kabul mahiyetine gelmemekle, henüz vadesi gelmemiş yani muaccel olmayan bir alacağın tahsilinin talep edilebilmesi ve mahkemece de bu alacağa hükmedilebilmesinin mümkün olmadığından vaktinden evvel dava açılması veya takip yapılmasında güncel bir hukuki yarar bulunduğundan söz edilemeyeceğini, Yargıtay HGK’nun 25/05/2011 T. 29.11.20172011/11-186 E. 2011/352 K. ve 12/02/2014 T. 29.11.20172013/14-385 E. 2014/100 K sayılı kararlarında da muaccel olmayan alacak için yani erken dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığının kabul edilmediğini, hukuki yarar, davanın esastan incelenmesini engelleyen dava şartlarından olduğunu, dava şartının yokluğu halinde verilecek kararın ön şart yokluğu sebebiyle verilmiş karar niteliğinde olduğunu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 21/04/2010 T. 29.11.20172010/627 E. 2010/2348 K. sayılı kararında da erken açılan davanın reddi halinde ön şart yokluğu sebebiyle reddedilmiş sayılacağının benimsendiğini, söz konusu açıklamalar ışığında, iddia, istem ve borcu kabul mahiyetine gelmemek kaydıyla muaccel hale gelmeyen alacak için takip yapılmasında ve dava açılmasında davacının hukuki yararının olmadığının kabulünün gerektiğini, davacı tarafın takip talebinde asıl alacağa Euro üzerinden faiz talep ettiğini, alacak kalemlerine ise avans faizi işlettiğini, işletilen faizin başlangıç tarihlerinin belli olmadığını, takip talebinin 3. bendinde yer alan açıklamada sadece “Asıl alacağın takip talebinden itibaren işleyecek faiz,icra,harç ve giderleri ile avukatlık ücretinin tahsili uygulanacaktır.” şeklinde ibare yer aldığını, İİK’in 58/3. maddesine göre; (… faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi) nin belirlenmesi gerektiğinin ifade edildiğini, ancak takip talebi ve ödeme emrinde hesaplanan 163,11 Euro faizin hangi tarih aralığında işletildiği ve hangi oranlarda işletildiğinin belli olmadığını, talep edilen faiz türünün de hatalı olduğunu, takip sonrası işletilen faiz türünün avans faizi olduğunu, bu kapsamda, TBK madde 99 uyarınca, alacaklının fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden Türk Lirası olarak ödenmesi yönünde kullanıldığı hallerde, talep konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, alacağa 3095 sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince vade tarihinden fiilen ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranına göre faiz işletileceğini, bu nedenle asıl alacağa işletilen faiz oranının hatalı olduğunu, bu haliyle hukuka aykırı olarak hazırlanan takip talebine ilişkin başlatılan takibin kabulünün mümkün olmayacağını, faize ilişkin taleplerin reddini mahkeme aksi kanaatte ise borcu kabul anlamına gelmemekle birlikte faiz türü ve faiz tarihlerinin belirlenmesini talep ettiklerini, davacı, müvekkilininin borçlu olduğunu iddia etmekte ise de bu iddiasını ispatlayacak nitelikte bir bilgi/belge sunmadığını, doktrinde yer alan : ”İtirazın iptali davalarında borçlu, borcun olmadığını iddia ettiğine göre yokun ispatı mümkün olmadığından kural olarak ispat yükü alacaklıya aittir. Zira hukuki ilişkin varlığını ispat yükü alacaklıda olduğundan alacaklı hukuki ilişkinin yani borcun varlığını kanıtlamak durumundadır.” şeklindeki görüş ve emsal içtihatlar uyarınca huzurdaki davada ispat yükünün davacıda olduğunun kabulünün gerektiğini, davacı yan dava dilekçesinde müvekkilinin yanla aralarındaki ticari ilişkiye ait yazılı bir sözleşme sunmadığını, sözlü anlaşma neticesinde müvekkili davalı şirket lehine fatura düzenlendiğini ileri sürmüş olsa da söz konusu hususun taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili yan ticari defter ve kayıtları incelendiğinde de davacı yana borçlu olmadığının anlaşılacağını, davacı yanca varlığı iddia edilen mal ve hizmetlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin muallak olduğunu, söz konusu hususun ispata muhtaç olduğunu, davacı yanın da tacir olduğu göz önüne alındığında, basiretli tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle faturaya konu müvekkili yanla aralarında bulunan ticari ilişkiyi, mal ve hizmetlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini ispatla yükümlü olduğunu, davacı …Ş. Firmasının, Çek Cumhuriyetinde bulunan davadışı … S.R.O Firmasına taşımacılık işi yapmakta olduğunu, davadışı … S.R.O Firması yapılan sevkiyet sonucunda müvekkile ödeme yaptığını, ilgili tutarda davacı tarafa ödenmekte olduğunu, davadışı … tarafından sevkiyata ilişkin bir ödeme müvekkile yapılmadığından ödemizlik defi haklarının mevcut olduğunu, davacı tarafın ödeme emrinde; 14/07/2022 tarihli fatura, 23/07/2022 tarihli fatura, 25/07/2022 tarihli fatura’ya dayalı olarak takip açmış ise de takibe dayanak gösterilen evraklara bakıldığında ekte şu faturalar yer aldığını; 13/05/2022 tarihli fatura, 14/05/2022 tarihli fatura, 23/05/2022 tarihli fatura, 27/05/2022 tarihli fatura. Takip içeriğinde yer verilen fatura tarihleri ile dayanak olarak gösterilen fatura tarihlerinin farklı olduğunu, takip talebinde yer alan faturaların takip dayanağı olarak sunulmadığından TC Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun E.2017/2076, K.2020/117 sayılı, 11/02/2020 tarihli kararı da gözetildiğinde davacı tarafça müvekkili aleyhine başlatılan icra takip dosyasına sunulmamış olan belgelere huzurdaki davada da dayanılamayacağını, bu nedenle delil listesinde gösterilen, var olduğu öne sürülen -faturalara ilişkin itirazlarının saklı kalmak kaydıyla -faturaların delil olarak kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanca takibe dayanak olarak bir belge gösterilmemiş olduğunu ve takibe konu edilen faturalara ilişkin başkaca bir delil de sunulmamış olduğundan huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, İcra İnkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit ve belli olması gerektiğini, başka bir ifade ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifade ile borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulünün zorunlu olduğunu, davacı yanca her ne kadar itirazın iptali ile birlikte icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep olunmuş ise de söz konusu taleplerin kabulünün mümkün olmadığını, icra takibinde gösterilen borcun olup olmadığı, var ise miktarın ne olduğu, borcun kaynağı, borcu kabul anlamına gelmemek kaydıyla vade ve temerrüt şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında dahi netlik bulunmadığını, bu kapsamda davacının iddia ve istemleri ile birlikte icra inkar tazminatı taleplerinin de reddine karar verilmesini talep ettiklerini, özetle, davacı tarafça icra takibine konu edilen alacak için temerrüt şartı oluşmadığını, açıklanan hususlara ek olarak alacak miktarı ve ferilerini kabul mahiyetine gelmemekle birlikte dava konusu alacak miktarı, likit ve belirli olmaması sebebiyle yargılamayı gerektirmekle davacı tarafın icra inkar tazminatı isteminin de reddi gerektiğini, temerrüt şartlarının oluşmamış olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkememizde aksi kanaat hasıl olması halinde ise yukarıda açıklanan hususlar ve re’sen tespit edilecek sebepler doğrultusunda davanın tüm istemler yönünden esastan reddine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek; davacı yanın 11/04/2023 tarihli dava dilekçesine karşı cevaplarının kabulüne, haksız ve hukuka aykırı davanın öncelikle usulden reddine, mahkememizde aksi kanaat hasıl olması halinde davanın tüm istemler bakımından davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline, karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali davasıdır. Davalı taraf cevap süresi içinde usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmuş ve yetkili mahkemenin …Batı Asliye Ticaret mahkemeleri olduğunu savunmuştur.
Davalı taraf yasal süresinde sunduğu cevap dilekçesi ile yetki itirazında bulunmakla ve süresinde olmakla öncelikle bu hususun değerlendirilmesi gerekmiştir.

6100 sayılı HMK.’nun genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir”.

Somut olayda, davalı tarafın adresinin Sincan/…olduğundan davalı tarafın yetki itirazı da nazara alındığından uyuşmazlığın çözümünde …Batı Ticaret Mahkemeleri yetkili olduğu, davacının adresinin de İstanbul olması nedeniyle BK. 89 maddesinin uygulanma alanı bulmayacağı anlaşıldığından Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine,Yetkili mahkemenin …Batı Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine,karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava dilekçesinin usulden reddine,Yetkili mahkemenin …Batı Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunun tespitine,
Karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihinden itibaren kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, şayet belirtilen süreler geçtikten sonra başvurulur veya hiç başvurulmaz ise mahkememizce dosyanın resen ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARINA,
Harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemesince esas hükümle birlikte nazara alınmasına,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde …Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2023

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.