Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/704 Esas – 2022/599
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2022/704
KARAR NO : 2022/599
BAŞKAN : ….
ÜYE :…
KATİP : ….
DAVACI : ….
DAVALI : ….
DAVA : İstirdat
DAVA TARİHİ : 26/12/2013
KARAR TARİHİ : 16/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/11/2022
DAVA :Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin halen Osmaniye ili Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren demir çelik sektörünün en önemli firmalarından birisi olduğunu, müvekkili ile davalı arasında muhtelif tarihli tip sistem kullanım anlaşmaları imzalandığını, davaya konu faturaların 18/10/2010 ve 25/03/2011 tarihli tek tip sistem kullanım anlaşmalarına dayanılarak haksız olarak düzenlenmiş faturalar olduklarını, sistem kullanım cezalarını düzenleyen 10. maddenin cezai şartlar başlıklı olduğunu, ilgili maddede belirtilen ve cezaya gerekçe olan akabinde işbu davanın konusu olan cezaların bu hükme dayandığını, davalı tarafından dikte edilen 24/07/2012 tarihli tek tip sözleşmede 10. maddenin çıkartıldığını, davalı tarafın hiçbir uyarıda bulunmadan davacıya toplam bedeli 663.024,01 TL olan 20 adet ceza faturası gönderdiğini, fatura bedellerinin dava ve itiraz hakları saklı tutularak 03/06/2013 tarihinde ödendiğini, davalı tarafından gönderilen 17/06/2013 tarih ve 5586 sayılı yazıda bedellerin ödenmesinin mevzuata uygun olduğunun beyan edildiğini, davalının bu cezaları düzenli olarak istisnasız tüm sektöre uygulamasının davalının haksız bir gelir elde etme yoluna saptığını gösterdiğini, davalının bu konudaki uygulamalarının bir çok işletme tarafından yargıya taşındığını belirterek taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı bir şekilde düzenlenen ve ödemeden önce keşide edilen ihtarname yoluyla ihtirazi kayıtla ödenen toplam 20 adet faturanın toplam bedeli olan 663.024,01 TL’nin ödeme tarihi olan 03/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın yasal hak düşürücü sürede açılıp açılmadığının tetkiki ile süresinde açılmamış ise davanın bu yönden reddine, dava şartlarından hukuki menfaat koşulunun oluşup oluşmadığının tetkiki ile davacının dava hakkı yok ise açılmış bulunan davanın bu yönden reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuş, zamanaşımı yönünden de itirazlarını sunmuş, davayı kabul anlamına gelmemek üzere, derdestlik, yetki, husumet ve diğer yönlerden de itiraz etmiş; esasa ilişkin olarak da; davacı şirketin 663.024,01 TL’yi 03/06/2013 tarihinde herhangi bir ihtirazi kayıt olmaksızın ödediğini, bu nedenle de ödenen bu meblağı dava yoluyla istemesinin kabul edilebilir olmadığını, sistem kullanım anlaşmasının cezai şartlar başlıklı maddesinde iletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endiiktif reaktif enerjinin / verecekleri kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması şeklinde tanımlanan ihlalle ilgili olarak aralık 2009- aralık 2012 dönemleri için 29/04/2013 tarihli ve 1 80026, I 80111, 1 80197, I 80307, 1 80419, I 80529, 1 80653, I 80768, 1 80887, I 81000, 1 81126, I 81251, I 91378, I 81508, I 81630, I 81770, 1 81904, I 82046, I 82172, I 82300 seri ve sıra nolu sistem kullanım ceza faturalarının düzenlenerek 13/05/2013 tarihli ve 4398 sayılı yazı ekinde şirkete gönderildiğini, ayrıca tek taraflı olarak düzenlendiği iddia edilen sistem kullanım anlaşmasının gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileri tarafından hazırlanan standart sözleşmelerden ve genel işlem şartlarından farklı olduğunu, davacının tesislerinde tükettiği enerjiyi temin ettiği davalı ile akdettiği sistem kullanım anlaşmasında yer alan maksimum enerji alış kapasitesini aşması sonucu ceza faturalarının zamanında düzenlenmemesinin davacının zararına neden olmadığını, bilakis faturaların geç düzenlenmiş olması sonucu yararının bulunduğunu belirterek haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Dava; taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiği iddiasıyla mayıs 2011 – aralık 2012 dönemine ait sistem kullanım ceza faturalarına konu ödenen bedelin istirdadı isteğine ilişkindir.
Mahkememizin 2021/14 esasına kayıtla yapılan yargılama sonucu; davacının talep ettiği Haziran 2012 – Aralık 2012 dönemine ilişkin ceza faturalarının bağlantı anlaşmasının ceza ile ilgili 16.maddesi de nazara alınarak uyarı yapılacağına ilişkin hüküm bulunduğu, yeni bir bağlantı anlaşması yapılarak uyarı şartı kaldırılmadığı, bu bağlamda davacının talep ettiği Haziran 2012 – Aralık 2012 tarih aralığına ilişkin ödenen ceza faturalarının da iadesi gerekmekle davanın kabulü ile 663.024,01 TL’ nin davanın niteliği de nazara alınarak 03/06/2013 ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiş, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 21/03/2022 tarih 2021/4054 esas 2022/1532 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, davacı vekili tarafından karar düzeltme isteğinde bulunulmuş, aynı dairenin 26/09/2022 tarih, 2022/3405 esas, 2022/4376 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme isteğinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında, “02/12/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8’inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” TEİAŞ’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek madde 3 ile “8’inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Bu bağlamda, 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden mahkeme kararının bozulması uygun görülmüştür.” denilmiştir.
Mahkememizin 2022/704 esasına kayıtla bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Dava, taraflar arasındaki sistem kullanım anlaşması uyarınca davalı tarafından düzenlenen ve davacı tarafça ödenen ceza faturalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği ve tüm dosya kapsamına göre;
02/12/2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan, 25/11/2020 tarihli 7257 sayılı Kanunun 33. maddesi ile, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasına (ç) bendinden sonra gelmek üzere (d) bendi eklenmiş, buna göre “İletim sisteminin normal işletme koşulları içerisinde işletilmesi ile işletme güvenliği ve bütünlüğü üzerinde risk oluşturan durumlara ilişkin olarak bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerinin takibini yapmak, ihlal durumu tespit edilen tüzel kişilere sistem kullanım anlaşmasında düzenlenen ceza-i şartları ve diğer yaptırımları uygulamak” TEİAŞ’ın görev ve yükümlülükleri arasında gösterildikten sonra 6446 sayılı Kanun’a Ek Madde 3 ile “8 inci maddenin ikinci fıkrasının (d) bendinin uygulamasından kaynaklanan uyuşmazlıklar idari yargıda görülür.” hükmü eklenmiş, 46. madde ile de Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği düzenlenmiştir.
Mahkememizin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 7257 sayılı Kanun ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenen sistem kullanım ihlallerine ilişkin ceza-i şartlara ilişkin uyuşmazlıkların idari yargı yolunda görüleceği hükme bağlandığından yargı yoluna ilişkin bu değişikliğin usul hükmü niteliğinde olduğu, derhal ve kesinleşmemiş tüm uyuşmazlıkları da kapsar şekilde uygulanması gerektiği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b maddesine göre dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine,
Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 11.322,80 TL’den mahsubu ile artan 11.242,10 TL harç bedelinin karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana iadesine,
Bozma öncesi kararla davalıdan tahsiline karar verilip, davalı tarafça mahkemeler veznesine yatırılan toplam 33.968,37 TL’nin yatırana iadesi hususunda ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından yapılan 27,80 TL vekalet tasdik harcı ile 182,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri toplamı 209,80 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup A.A.Ü.T. madde 7/1 uyarınca 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay’da temyiz kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.
16/11/2022
Başkan …
Katip ….