Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/484 E. 2022/567 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.

ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2022/484
KARAR NO : 2022/567

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 10/07/2015
KARŞI DAVA TARİHİ : 31/08/2015
KARAR TARİHİ : 09/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/11/2022
DAVA : Davacı vekili … tarihleri arasında imar uygulamalarının durdurulduğunun belediyeden öğrenildiğini, inşaat ruhsatı alınması ile ilgili görüşmeler aşamasında taşınmazlar ile ilgili imar uygulamaları nedeniyle… tarihleri arasında devam ettiğini, inşaat ruhsatı alınması için zorunlu olan elektrik ve su bağlantılarının yapılabilmesi için … ile gerekli yazışmalar ve prosedürlerin yerine getirilerek bağlantıların yapılarak abonelik sözleşmelerinin yapılmasının sağlandığını, 31/12/2013 tarihinde inşaat ruhsatının alındığını, davalı kooperatif tarafından müvekkili şirkete gönderilen 26/04/2013 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 10 ve 12.maddeleri gereğinin yerine getirilmesinin istenildiğini, ihtarname tarihi itibariyle yürütmenin durdurulması kararı verildikten sonra bu karar devam ederken gönderildiğini, 27/12/2013 tarihli ihtarnamede 26/04/2013 tarihli ihtarnamede belirtilen hususların bugüne kadar yerine getirilmediği, tebliğden itibaren 15 gün içerisinde inşaat ruhsatının alınması aksi halde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiğini, cevabi ihtarla yürütmenin durdurulması kararı ve yine inşaat bölgesinde yolun yapılmaması, elektrik ve suyun olmaması gibi mücbir sebeplerle 31/12/2013 tarihinde yapı ruhsatının onaylandığının belirtildiğini, davalı tarafından gönderilen 12/06/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeden dönüldüğü, sözleşmeye konu taşınmazlar üzerinde hiç bir çalışma, iş veya işlem yapılmaması, aksi halde bedelinin ödenmeyeceğinin belirtildiğini, 17/06/2015 tarihli cevabi ihtarname ile sözleşmeden dönülmesinin haksız olduğu, sözleşme gereğince arsanın ayıpsız ve inşaat yapmaya elverişli şekilde teslim etme borcunun yerine getirilmemiş olması nedeniyle inşaata başlanamadığının belirtildiğini, inşaata başlanamamasında kusurlu tarafın kooperatif olduğunu, sözleşmeden haksız olarak dönüldüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirket tarafından söz konusu inşaat işi için yapılan masraflar olarak 513.183,62 TL’nin ve mahrum kalınan kâr için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin 09/07/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsili isteğinde bulunmuştur.
CEVAP VE KARŞI DAVA : Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; Davacının limited şirket, müvekkilinin ise kooperatif olduğunu, tarafların tacir sıfatı bulunduğundan TTK’nın 5. ve Kooperatifler Kanunu’nun 99. maddesi gereği davaya bakma görevinin … Ticaret Mahkemesine ait olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, hukuka ve yasaya uygun kullanılan dönme iradesinin haklı olduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı davada ise, davacının üstlendiği işe süresinde başlamamakla müvekkili kooperatif ortaklarının zararına neden olduğunu, sözleşmenin 11. maddesine göre işin 15/07/2015 tarihinde teslimini taahhüt ettiği halde hala başlamamakla işin 24 ay gecikmesine neden olduğunu, bağımsız bölüm başına 500,00 TL aylık kira düşünüldüğünde 1.yıl zararının 600.000,00 TL, 2.yıl bir misli artırılarak ödeneceği kararlaştırıldığı için 1.800.000,00 TL toplam zararın oluştuğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin tahsili isteğinde bulunmuş, davalı-karşı davacı vekili 26.09.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle karşı davadaki talebini ıslah ederek 1.440.000.00 TL’nın ticari temerrüt faizi ile karşı davalıdan tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunarak harcını ikmal etmiştir.
GEREKÇE : Asıl davada istek, Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden davalı tarafça haksız olarak dönüldüğü iddiası ile sözleşme kapsamında yapılan masraflar ve kâr kaybına konu alacağın tahsili, karşı davada istek, sözleşmeden haklı olarak dönüldüğü iddiası ile kira kaybı alacağının tahsili isteğine ilişkindir.
Davalı – karşı davacı vekili 18/12/2018 tarihli beyan dilekçesinde ek rapora karşı beyanlarını bildirmiş, asıl davanın 177.859,99 TL’lik miktar yönünden kabulüne karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
… Mahkemesi’nce yapılan yargılamada taraf delilleri toplanmış, yerinde keşfen bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişi heyetinden asıl ve ek rapor alınmış, yapılan yargılama sonucu 19/11/2019 tarih, 2019/552 sayılı kararla dosyada toplanan bilgi ve belgelere, hükme esas alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre asıl davanın, davalı tarafın kabulü de dikkate alınarak kısmen kabulü ile 177.860,00 TL’nin 20/07/2015 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı – karşı davacıdan alınarak davacı – karşı davalıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karşı davanın ve ıslah talebinin ise kabulü ile 1.440.000,00 TL’nin 10.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren, bakiyesinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı – karşı davalıdan alınarak davalı – karşı davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş, … Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin 02/03/2022 tarih 2020/456 esas, 2022/245 sayılı kararı ile dava konusu somut olayda davacı – karşı davalı limited şirket olup tacir olduğu anlaşılmakla birlikte davalı – karşı davacının da yapı kooperatifi olduğu, mahkemece karar verilmesinden sonra yapı kooperatiflerinin hukuki niteliği konusunda 2020/2 esas sayılı 12/11/2021 tarihli … İçtihadı Birleştirme Genel Kurul Kararı ile yapı kooperatiflerinin tacir olduğuna karar verildiği, bu durumda her iki tarafta tacir olduğundan görevli mahkeme … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan istinaf başvurularının kabulüne, mahkemece göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararının kesin olarak kaldırılmasına karar verilmiş, … Hukuk Mahkemesinin 2022/117 esasına kaydedilmiş 26/05/2022 tarih, 2022/291 sayılı kararla mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, karar 28/06/2022 tarihinde kesinleşmiş, yasal süresi içerisinde sunulan dilekçe ile gönderme talebinde bulunulmakla dosya tevzi müdürlüğünce mahkememize tevzi edilerek mahkememizin 2022/484 esasına kaydedilerek yargılama mahkememizce sürdürülmüştür.
Dosya kapsamından; taraflar arasında … Noterliğinden düzenli 15/05/2012 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi düzenlendiği, davalının arsa sahibi, davacının yüklenici olduğu, sözleşmenin konusunun 2.maddede, arsa sahibinin … parselinde bulunan 118 daire yapımına ilişkin kat karşılığı inşaat işi olduğunun belirtildiği, arsa sahiplerine ve müteahhite kalacak bağımsız bölümlerin 5.maddede, inşaat sözleşmesi oranı %55 müteahhit, %45 arsa sahibi olarak kararlaştırıldığı, işin süresinin 10.maddede, sözleşme tarihinden itibaren 4 ay içerisinde inşaat ruhsatının alınacağı, inşaat süresinin ruhsat süresi hariç 24+14 = 38 ay olacağı ve bu süre içerisinde kusursuz olarak arsa sahibine teslim edileceğinin belirtildiği, tazminat ve cezai şartın 11.maddede düzenlendiği, işlerin belirtilen sürede tamamlanamaması halinde geçen her ay için arsa sahibinin hissesine düşen her bağımsız bölümün 1 aylık rayiç kira bedeli kadar bedeli arsa sahibine ödemeyi kabul ettiği, gecikmenin 1 yılı aşması durumunda yukarıda yazılı gecikme tazminatına ek olarak her ay için 1 misli daha şartı ceza ekleneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin feshinin 12.maddede düzenlendiği, toplam 29 maddeden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
… Büyükşehir Belediyesinin 03/07/2013 tarihli yazısında … KDGPA sınırları içinde 08/04/2012 – 06/06/2012 ile 15/04/2013 – 23/10/2013 tarihleri arasında imar uygulamalarının durdurulduğu belirtilmiş, … Mahkemesince yürütmenin durdurulması kararı verilmiş, 23/10/2013 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı kaldırılmış, yapılan yargılama sonucu 26/09/213 tarih 2013/1313 sayılı kararla dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, derecattan geçerek kesinleşmiş, … Büyükşehir Belediyesinin 16/10/2013 tarihli yazısında … için ruhsat başvurusu yapılmadığı, … dilekçesi ile sözleşmeden dönüldüğünden ruhsatın iptal edildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Yapılan keşifte … parselde çalışma olmadığı, inşaatla ilgili kısmen ve yüzeysel temel harfiyatı yapıldığı, briket yapı ve bir miktar tahta, kereste malzemelerinin olduğu ve bunun davacıya ait olduğu, briket, ytonk ve konteyner şantiye ile bazı malzemelerin mevcut olduğu, bunların yeni müteahhite ait olduğunun tespit edildiği, ayrıca … parselde herhangi bir faaliyet olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece yapılan inceleme ve tüm dosya kapsamına göre taraflar arasındaki sözleşme tarihinden sonra ilk imar uygulamasının 06/06/2012 tarihine kadar 21 gün olduğu, 2.imar uygulaması 15/04/2013 tarihine kadar 10 ay imar uygulaması olmadığı, ruhsatın alındığı 31/12/2013 tarihinden 12/06/2015 fesih tarihine kadar yaklaşık 17 aylık sürede inşaat faaliyetinin olmadığı, davacı tarafın çalışmaya engel sebep olarak iddia ettiği yol durumu, elektrik ve su bağlanması sıkıntılarının sözleşmeye göre ve sözleşme yapılırken bu durumun varlığının bilinerek sözleşme yapıldığı gerçeği karşısında engel teşkil etmeyeceği, ihtarnamelere karşın inşaatta ilerleme olmadığı, davalı arsa sahibi kooperatifin sözleşmeden dönme olarak belirtmiş ise de, dosya kapsamı ve taraf beyanları itibariyle sözleşmenin tek taraflı feshi niteliğinde olup bu fesihte haklı olduğu kanaatine varılmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir.
Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Borcun yerine getirilmesinin kusurla olanaksız hale gelmesinde, temerrüde düşen borçludan, gecikmiş ifa ile birlikte gecikme dolayısıyla tazminat istenmesinde, yahut borçlunun temerrüdü halinde ifadan vazgeçilip, ifa yerine tazminat istenmesinde ve sözleşmenin olumlu biçimde ihlalinde, müspet zararın giderimi söz konusu olur (Prof. Dr. H. Tandoğan Türk Mesuliyet Hukuku 1961 s. 426 vd.).
Müspet zarar, alacaklının ifadan vazgeçerek zararının tazminini istemesi halinde söz konusu olur. Sözleşme ortadan kalkmamaktadır, yalnız alacaklının ifaya ilişkin talep hakkının yerini müspet zararının tazminine dair talep hakkı alır. Burada sözleşmenin feshedilmemesinden değil, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın söz konusu olduğu gözardı edilmemelidir.” (Örnek:Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.07.2006 tarihli 2006/13-499 Esas, 2006/507 Karar sayılı kararı)
Taraflar arasındaki sözleşme, davalı tarafça haklı olarak feshedilmiş olup, dönme olarak kabul edilse dahi tarafların sözleşme uyarınca yaptıkları edimleri, imalatı talep edebilecekleri, davacının masraf kalemi altında istediği taleplerin bilirkişi heyeti asıl ve ek raporlarında kalem kalem belirlendiği ve talep içerikleri itibariyle hesaplanan ve hesaba katılmayan miktarların, eser sözleşmesi kapsamında yapılan keşifte toplanan kanıtlar da gözetilerek 63929 ada 3 parselde çalışma olmaması, inşaatla ilgili kısmen ve yüzeysel temel harfiyatı yapılma durumu da gözetilerek yerinde olduğu anlaşılmakla asıl davada sözleşme kapsamında yapılan giderlere ilişkin davanın kısmen kabulü ile 177.800,60 TL’nin dava tarihi öncesi itibariyle çekilen ihtarnamenin içeriği itibariyle temerrüde düşürücü nitelikte olmadığı anlaşılmakla dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu kalemden fazlaya ilişkin istem ile davacı – karşı davalının diğer talebi kâr kaybına ilişkin olup, sözleşmenin davalı tarafça haklı olarak feshedildiği, artık geçerli bir sözleşmeden bahsedilemeyeceğinden müspet zarar kalemi içinde olan kâr kaybı isteminin yerinde olmadığı anlaşılmakla kâr kaybına yönelik istemin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı – karşı davacı kooperatif vekili gecikme nedeniyle sözleşmenin tazminat ve cezai şart başlıklık 11.maddesi kapsamında cezai şarta ilişkin rayiç kira bedeline konu alacağın tahsili isteğinde bulunmuş olup, cezai şartın içerik itibariyle ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu, sözleşme feshedildiğinden ve sözleşmede aksine hüküm bulunmadığından gecikme nedeniyle davalı – karşı davacının cezai şart ve tazminata yönelik karşı davasının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada;
Davanın kısmen kabulü ile, 177.800,60 TL’nin 10/07/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alınması gerekli 12.145,56 TL harçtan peşin alınan 8.934,67 TL’nin mahsubu ile kalan 3.210,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 2.898,10 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren %34’ü olan 985,35 TL ile 27,70 TL başvurma ve 8.934,67 TL peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan yargılama aşağıda dökümü yazılı 141,30 TL yargılama giderinin %66’sı olan 93,26 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 27.670,09 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 51.353,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Karşı davada;
Davanın reddine,
Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 171,00 TL ve ıslah harcı 24.421,00 TL toplamı 24.592,00 TL’den mahsubu ile artan 24.511,30 TL harç bedelinin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalı – karşı davacıya iadesine,
Kaldırma kararı öncesi 19/11/2019 tarihli kararla davacı – karşı davalıdan tahsiline karar verilip vergi dairesine yazılan 73.774,40 TL harcın tahsilatının yapılmaması, yapılmış ise iadesi hususunda ilgili vergi dairesine yazı yazılmasına,
Davalı – karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacı – karşı davalı tarafından karşı dava için yapılmış ayrıca bir yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı – karşı davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup 163.200,00 TL vekalet ücretinin davalı – karşı davacıdan alınarak davacı – karşı davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.
09/11/2022

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

Yargılama Gideri Dökümü
Asıl Davada Davacı
Posta Gideri : 268,10 TL
Vekalet Harcı : 4,10 TL
Bilirkişi Ücreti : 1.897,60 TL
Keşif Harcı : 221,80 TL
Keşif Araç Ücreti : 500,00 TL
Dosya Kapağı Masrafı : 6,50 TL
+
TOPLAM 2.898,10 TL

Yargılama Gideri Dökümü
Asıl Davada Davalı
Posta Gideri : 90,30 TL
Vekalet Harcı : 38,60 TL
Bilirkişi Ücreti : 12,40 TL

+
TOPLAM 141,30 TL