Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/35 E. 2022/81 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/35 Esas – 2022/81
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C.
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2022/35
KARAR NO : 2022/81

BAŞKAN : …
KATİP : …
ASIL DAVADA
DAVACI – KARŞI DAVALI …..
DAVA TARİHİ : 14/07/2008
KARŞI DAVA TARİHİ : 03/11/2008
BİRLEŞEN ANKARA ASLİYE 11. TİCARET MAHKEMESİ
2018/118 ESAS SAYILI DAVADA
DAVACI : …
VEKİLİ :….
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ :13/02/2018

KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2022
ASIL DAVADA;
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 04.10.2006 tarihli makine yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye konu makinelerin davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirket tarafından makinelerin faturaları düzenlendikten sonra, davalı şirketin son makinenin fatura bedeli hariç fatura bedellerini ödediğini, son makine olan… köşebent- işleme makinesinin davalı şirkete tesliminden sonra müvekkili şirketçe, 05.03.2008 tarih,047136 sıra nolu, 500.000,00 YTL bedelli fatura düzenlendiğini ve davalı şirkete gönderildiğini, ancak davalı şirketin, Ankara …. Noterliği’nin 26.03.2008 tarih ve 11043 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile söz konusu faturayı iade ederek fatura bedelini ödemekten imtina ettiğini, söz konusu ihtarda davalının, faturaya konu işlerin sözleşmeye göre kabul işleminin gerçekleşmediğini, cari hesap konusunda mutabakat sağlanamadığını, teslim edilen makinenin çalışır durumda olmadığını ve bu nedenle müvekkiline karşı tahakkuk etmiş ödenebilir bir borç bulunmadığını ileri sürdüğünü, oysa bu makinenin davalı şirkete çalışır vaziyette teslim edildiğini, çalışan bir makinede arıza ve aksaklıkların meydana gelmesinin son derece olağan olduğunu, davalı şirketin, makineyi fiilen elinde bulundurmasına ve imalat yapmasına ve hatta bu imalatların satışını yapmasına rağmen, fatura bedelinin ödenmesi hususunda anlaşma sağlanamadığından, müvekkili şirket tarafından Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2008/608 D.İş sayılı dosyasından tespit talebinde bulunulduğunu, mahkemece mahallinde yapılan tespitle makinenin sağlam ve çalışır vaziyette davalı yedinde ve fiilen kullanılmakta ve üretim yapılmakta olduğunun tespit edildiğini, söz konusu tespit tutanağında makinenin test şamasında olduğunun ileri sürüldüğünü, oysa makinenin davalı şirkete teslim edilmeden önce Ekim 2007- Kasım 2007 tarihleri arasında müvekkili şirket tarafından teste tabi tutulmuş ve test aşamasında üretilen ürünlerin davalı şirkete 17.10.2007 tarih, 268130 nolu ve 01.11.2007 tarih, 268342 nolu ve 05.11.2007 ‘tarih, 51909 nolu sevk irsaliyeleri ile teslim edilmiş olduğunu, Konya …. Noterliği’nin 04.07.2008 tarih ve 14966 yevmiye nolu ihtarnamesi ile 5.03.2008 tarihli 500.000,00 YTL bedelli fatura ile bu fatura ve sözleşmeye istinaden kesilen 03.07.2008 tarih, 047165 nolu ve 113.656,98 YTL bedelli ek faturanın davalı şirkete gönderilerek, iki faturadan kalan bakiye borç olan 298.571,84 YTL’nin müvekkili şirkete ödenmesinin, sözleşme gereği, yapılan makineler yatırım teşvik belgesi kapsamında olduğundan, yatırım teşvik belgelerinin onaylı suret veya asıllarının kendilerine gönderilmesinin, sözleşme gereği müvekkili şirketçe düzenlenen ve davalı şirkete verilen 27.10.2006 vadeli, 100.000,00 YTL bedelli, 27.11.2006 vadeli, 70.000,00 YTL bedelli teminat senetlerinin kendilerine iadesi istenmiş ise de, davalı şirketin taleplerini yerine getirmediği gibi, ihtarnameyi tebellüğ ettiği gün, Ankara 25. Noterliği’nin 07.07.2008 tarih ve 23574 yevmiye nolu ihtarı müvekkili şirkete gönderdiğini, davalı şirket yetkililerinin, tespit esnasında makinenin çalışmadığını beyan etmiş ve tespit tutanağına geçirtmiş olmasına rağmen, iş bu ihtarda tespit esnasında makineler çalışır durumda olsa da, teslim tarihi olan 28.12.2006’dan bu yana 1,5 yıllık bir ·gecikme olduğunu, belirterek, zaten kendi beyanlarıyla çeliştiğini, davalı şirketin iş bu ihtarın 4. maddesinde davaya konu makine için müvekkili şirketçe düzenlenen 295.000,00 YTL bedelli proforma faturanın taleplerinin en üst seviyesinin tespiti mahiyetinde bir belge olduğu ve davalı şirketi bağlayıcılığının açık ve tartışmasız olduğunu iddia etmiş ise de, proforma faturanın kesin fatura olmadığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, talebin alt ve üst sınırını belirleyici olamayacağını, davaya konu makine daha önce üretimi yapılmamış ve tek olan bir makine olduğundan tahmini olarak kesilen proforma fatura bedeli ile kesin fatura bedelinin farklı olmasının olağan olduğunu belirterek 298.571,84 YTL nin tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında davaya konu makinaların imalatına ilişkin olarak 04.10.2006 tarihli Makina İmalat Sözleşmesi ve iş bu sözleşmenin eki olarak da 3 adet Makine Teslim Süresi Taahhüdü imzalandığını, bu sözleşmeye konu 3 adet makineden, Yatay Pres makinasının teslim süresi 20.10.2006, köşe kesme presi teslim süresinin 20.11.2006, Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinasının teslim süresinin 28.12.2006 olarak kararlaştırıldığını, makinelerden ikisi için (Köşe kesme presi ve Yatay pres) davalı şirketin önce proforma fatura kestiğini, daha sonra proforma faturada belirlenen fiyattan daha az bir tutarla kesilen asıl faturaların müvekkili şirket tarafından ödendiğini, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca, davacı şirkete 315.085.14-YTL ödendiğini, bunun cari hesap özeti ile sabit olduğunu, diğer yandan davacı tarafından, Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinası için de önce 29.09.2006 tarihli (KDV dahil) 295.000,00- YTL tutarında proforma fatura düzenlenmiş olmasına rağmen daha sonra, 05.03.2008 tarih, 047136 sıra nolu, 5192651927 irsaliye nolu, 500.000.000 YTL bedelli faturanın kendilerine gönderildiğini ve bu faturanın da yasal süresi içerisinde içeriği kabul edilmeyerek Ankara …. Noterliği’nin 26.03.2008 tar 11043 yev.nolu ihtarname ekinde davacıya iade edildiğini, ihtarnamede, söz konusu faturaya ilişkin makinanın çalışır durumda olmadığının, hatalı ve eksik imalatlardan dolayı sözleşme uyarınca ceza kesme haklarının saklı tutulduğunun da yine davacıya ihtarla bildirildiğini, bu ihtar üzerine davacının keşide ettiği Konya 6. Noterliği’nin 04.07.2008 tarih ve 14966 yev.nolu ihtarnamesinde, 05.03.2008 tarih, 047136 sıra nolu, 5192651927 irsaliye nolu, 500.000,00-YTL bedelli ve 03.07.2008 tarih, 047165 nolu ve 113.656,98-YTL bedelli ek faturanın gönderildiğini, bu faturaların da yasal süresi içerisinde kabul edilmeyerek Ankara …. Noterliği’nin 09.07.2008 tarih, 23840 yev.nolu ihtarnamesi ile davacıya iade edildiğini, yukarıda belirtilen ve Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinasına ilişkin olan fatura ve ek faturanın iade edilmesinin sebebinin, ilk olarak anılan makinanın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde belirtilen nitelikte teslim edilmemiş olması ve bu sebeple tam anlamıyla çalışır durumda bulunmaması, teslim taahhüdüne uyulmadan geç teslim edilmiş olması ve iade edilen faturaların, davacının gönderdiği ve bağlayıcılığı olan 29.09.2006 tarihli (KDV dahil) 295.000,00-YTL tutarındaki proforma faturanın çok üzerinde olması olduğunu, zira, davacı ile yapılan 04.10.2006 tarihli “Makina imalat Sözleşmesi”nin 1. Maddesinde, işin tanımının ” … makinalarının istenen teknik özelliklerde imal edilmesi ve çatışır vaziyette Mitaş’a teslim edilmesidir. istenen teknik özellikler iş bu protokolün ekinde verilmiştir … ” şeklinde tanımlandığını, diğer yandan “Genel Şartlar” yan başlıklı 2. Maddede ise: “Yukarıda işin tanımı kısmında açık/anan ve iş bu eki olan işlerde Mitaş tarafından yapılacak kontrollerde iş kapsamında verilen özelliklere uygun olmadığının tespiti halinde, bu uygunsuzluktan doğabilecek zarar yükleniciye rücu edilecektir.” hükmünü içerdiğini, dolayısıyla iş bu sözleşme hükümleri gereğince, söz konusu makinaların zamanında ve kararlaştırılan özelliklere uygun olarak teslim edilmesi gerektiğini, her ne kadar Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinası müvekkiline teslim edilmişse de, ilk olarak taahhüt edilen tarihte teslimat yapılamadığını ve müvekkiline geç teslim edildiğini, ayrıca teslim edilen makinanın hiç bir zaman istenilen niteliklerde çalışır durumda kullanıma hazır hale getirilemediğini ve bir çok kez meydana gelen arızalar sebebiyle üretim sürecine dahil edilemediğini, belirtilen sebeplerle, gerek söz konusu Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinası’nın sözleşme ile taahhüt edilen tarihten yaklaşık bir buçuk yıl geç teslim edilmiş olması ve gerekse teslim edilen makinanın yine sözleşmede belirtilen ve taahhüt edilen nitelikleri haiz olmaması ve ayıplı olması sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararlar ve ayıplı imalat sebebiyle doğan zararlar davacının proforma fatura ile belirlediği makina bedelini aştığını, müvekkili firma hesaplarına göre 315.085,14 YTL tutarından fazla zarar edildiğinin hesaplandığını, çünkü müvekkili şirketin, iş bu dava konusu makinaların zamanında ve sözleşmede belirtilen nitelikte müvekkiline teslim edilmemesi sebebiyle, bu makinalarla kendi yapacağı işi sözleşmelerle taşeron firmalara yaptırmak zorunda kaldığını, benzer bir davada Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/19- 184 E., 2003/200 K. sayılı ve 26.03.2003 tarihli bir kararında, ayıplı şekilde teslim edilen makinalar sebebiyle makine bedelinin tenziline karar verdiğini, yasal süresi içerisinde ayıp ihbarı yapılmamış olsa bile satıcı ayıpları kabul etmiş ve bunların giderilmesini taahhüt etmiş ise alıcının BK 202’deki hakları kullanabileceğini zira MK.2’nin bunu gerektirdiğine hükmettiğini, davacının Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinası’nın bedelinin tespitine ilişkin kesmiş olduğu proforma fatura bedelinin 295.000 YTL olduğunu, yani davacının kendi insiyatifiyle makina bedelinin üst sınırını iş bu proforma faturayı düzenleyerek yine kendisinin tespit ettiğini, zira proforma faturanın, bir mal veya hizmetin hangi bedel, fiyat ve şartlarla satılabileceğini gösterdiğini ve bir teklifname niteliğinde olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
KARŞI DAVA
DAVA :Davalı – karşı davacı vekili dilekçesinde; taraflar arasındaki “Makina imalat Sözleşmesi”ne konu 3 adet makinadan Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinası’nın müvekkili şirkete geç teslimi ve makinanın sözleşme şartlarında belirtilen niteliklere uygun olmaması ve bu niteliklerde çalışır durumda olmaması sebebiyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, zira müvekkili şirketin, iş bu dava konusu makinaların zamanında ve sözleşmede belirtilen nitelikte müvekkiline teslim edilmemesi sebebiyle, bu makinalarla kendi yapacağı işi sözleşmelerle taşeron firmalara yaptırmak zorunda kaldığını, ekte sunulan cari hesap özetine göre müvekkil şirket dava konusu sözleşme uyarınca davacı şirkete 315.085,14 YTL tutarında ödeme yaptığını, bu sebeple öncelikle taraflar arasındaki sözleşmenin, “Genel Şartlar” yan başlıklı 2. Maddesi: “İskondo işin tanımı kısmında açıklanan ve iş bu eki olan işlerde Mitaş tarafından yapılacak kontrol/erde iş kapsamında verilen özelliklere uygun olmadığının tespiti halinde, bu uygunsuzluktan doğabilecek zarar yükleniciye rücu edilecektir.” hükmü, TTK.’nun 25. maddesi hükmü ve BK. nun ayıplı ifaya ilişkin 202 vd. maddeleri uyarınca müvekkili şirketin zararlarının gerektiğini, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin uzman bilirkişilere hazırlattığı ve 22.07.2008 tarihinde onayladığı, müvekkili şirkete ilişkin “Kapasite Raporu”nun 6. Sayfasında yer alan “Kapasite Hesabı” başlıklı (Tablo III) bölümünde: 4 adet (VP150, L15,L15/F15,803.2N tip makinalarda 34.790 ton/yıl üretim kapasitesi olduğuna ilişkin tespitler yer almakta olduğunu, davacının geç ve ayıplı teslimi ile müvekkili şirketin en azından tespitte belirtilen oranda zarara uğradığını, bu sebeple ilk olarak, ek-10’da sunulan kapasite raporu ışığında, Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinası’nın bulunduğu müvekkili şirket adresinde yapılacak keşif ile zararlarının tespiti ve tespit sonucuna göre zararlarının tazmini gerektiğini, zira yine taraflar arasındaki sözleşmenin 4. Maddesinde yer alan, sözleşmenin belirtilen nedenlerle Mitaş tarafından tek tarafli olarak feshi halinde, yüklenici MİTAŞ’ın uğradığı/uğrayacağı zararları karşılamayı ayrıca ve açıkça kabul ve taahhüt eder. Bu durumda Hidrocan, kar mahrumiyeti, tazminat v.b. talepler altında MİTAŞ’tan hiçbir parasal talepte bulunmamayı kabul ve taahhüt eder.” hükmü uyarınca, davacı sözleşme hükümleri ile müvekkilin olası zararlarını ödemeyi peşinen kabul ettiğini, iddia ederek, 30.04.2008 tarihine kadar (28.12.2006-30.04.2008 tarihleri arası) geçen 1 yıl 4 ay 3 günlük ve bu nitelikte bir makinadan beklenen üretim miktarlarının ek 10 da sunulan “kapasite raporu” ışığında hesaplanarak toplam ve günlük üretim kayıplarının belirlenmesi, söz konusu makinanın geç teslimi nedeniyle, üretim kaybının yol açtığı toplam zararın hesaplanmasını, Köşebent Delme Markalama ve Kesme… Makinasının ayıplı ve sözleşme hükümlerine aykırı şekilde ve istenen nitelikte çalışmaması ve geç teslimden kaynaklanan ve tespit edilecek zararlarının, makina bedelinden tenzili halinde zararların davacının düzenlediği proforma faturadan fazla olduğunun tespiti halinde, müvekkili şirketin işbu zararlarının tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davacı – karşı davalı vekili dilekçesinde; proforma faturanın, bağlayıcılığı olan bir fatura olmayıp, ticari hayatta kesinlik taşımadığını, davaya konu… Köşebent İşleme makinesinin Türkiye’de ilk kez müvekkili şirket tarafından üretilen bir makine olması nedeniyle proforma faturada belirtilen bedelle birebir örtüşmesinin beklenemeyeceğini, zira makinenin parçalarından bazılarının yurtdışından bizzat davalı şirket tarafından getirtildiğini ve parça fiyatlarının bile yüksek olduğunun davalı şirket tarafından bilindiğini, proforma faturanın tahmini makine bedeli belirlenerek davalı şirkete verildiği, davaya konu makinenin, normal şartlar altında firmaların yurtdışından ithal ettiği ve yurt dışından çok büyük maliyetlerle getirtilen bir makine iken, müvekkili şirketin ilk kez yaptığı ve Türkiye’de de ilk kez yapılan bir makine olduğu için normal olarak tahmin edilenin üzerinde bir fiyata mal olduğunu, proforma faturanın kesin fatura niteliği taşımaması nedeniyle alt ve üst sınır niteliğinin bulunmadığını,davalı şirketin dilekçesinde belirtilen teslim sürelerine, tarafların karşılıklı olarak anlaşmalarının, daha da önemlisi makine parçalarının davalı şirketçe geç temin edilerek müvekkili şirkete geç ulaştırılması nedeniyle uyulmasının mümkün olamadığını, dolayısıyla geç teslim davalı şirketin kendi kusurundan kaynaklandığı için, geç teslim nedeniyle müvekkili şirketin tazminat ödemesinin söz konusu olamayacağını, davalı şirket “teslim edilen makinenin hiçbir zaman istenilen niteliklerde çalışır durumda kullanıma hazır hale getirilemediğini ve bir çok kez meydana gelen arızalar nedeniyle üretim sürecine dahil edilemediğini” beyan etmişse de, esasen davalı şirketin müvekkili şirkete makine bedelini ödememek için sürekli makinenin çalışmamasını gerekçe gösterdiğini, ancak makinenin çalıştığının kendilerince yaptırılan tespitle ve dava dilekçesi ekinde sunulan bilirkişi raporuyla ispat olunduğunu, davalı şirket tespite gidildiğinde her ne kadar heyet içeri girinceye kadar makineyi durdurmuş ve hiç çalışmadığını beyan etmiş ise de, bizzat kendi çalışanlarının beyanları ve açık olan makinenin bilgisayar ekranı ile makinenin tam kapasite çalıştığının bilirkişice tespit edildiğini, dolayısıyla makinenin çalışmadığına ilişkin beyanların tamamen gerçek dışı olduğunu, davalı şirketin muhasebe kayıt ve belgeleri, stok ve satışlarına ilişkin kayıtları incelendiğinde, makinenin üretim sürecine dahil edildiğinin, hatta tam kapasite çalıştırılarak üretim yapıldığının ve elde edilen ürünlerin davalı şirketçe piyasaya satışının gerçekleştirildiğinin açıkça ortaya çıkacağını,davalı şirketin makinenin yapım aşamasında sözleşmede belirtilen özelliklere uygun olarak yapılıp yapılmadığını, sözleşmenin ilgili hükümleri uyarınca denetlediğini ve müvekkili şirketin uhdesinde tamamlanan deneme aşamasından sonra makinenin davalı şirketçe teslim alınmış olduğunu belirterek karşı davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
BİRLEŞEN ANKARA ASLİYE 11. TİCARET MAHKEMESİ
2018/118 ESAS SAYILI DAVADA
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında yapılan makine yapım sözleşmesi uyarınca müvekkili tarafından sözleşmeye konu makinelerin davalı şirkete teslim edildiğini, davalı şirket tarafından son makine bedeli haricinde diğer makinelerin bedellerinin ödendiğini, son makine bedeli için düzenlenen 05/03/2008 tarihli 500.000,00-TL tutarlı fatura bedelini ise ödemekten imtina ettiğini, faturayı makinelerin çalışır durumda olmadığı gerekçesi ile iade ettiğini, makine bedeli için Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/566 esas sayılı dosyasında kayıtlı derdest alacak davası bulunduğunu, bu alacak davasında faiz talep edilmediğini, alacak davasında faiz talep edilmemiş olmasının ayrı bir dava ile istenmesine engel olmayacağını, davalı şirketin borcunu ödemekte temerrüte düştüğünün önceden açılmış dava dosyası ile sabit bulunduğunu belirterek bu dosyada talep edilmeyen 298.571,84-TL fatura alacağının bugüne kadar işlemiş avans faizi tutarı olan 420.000,00-TL ile 110.458,00-TL’lik KDV fatura alacağının bugüne kadar işlemiş faiz tutarı olan 140.000,00-TL olmak üzere toplam 560.000,00-TL işlemiş faiz tutarının, asıl alacağa işleyecek avans faizleri de dahil edilmek suretiyle asıl davaya konu alacakları ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; talebin zamanaşımına uğradığını, işlemiş faize, temerrüt olgusuna, talep edilen fahiş faiz oranlarına itiraz ettiklerini belirterek davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine, aksi taktirde esastan reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
GEREKÇE : Asıl davada istek, eser sözleşmesine dayalı bakiye alacağın tahsili, teminat senedi, teşvik belgelerinin iadesi KDV’sinin tahsili, karşı davada istek, eser sözleşmesine dayalı geç teslim nedeniyle toplam ve günlük üretim kaybının tespiti, makinanın ayıplı olması, sözleşmede belirtilen niteliklerde çalışmaması ve geç teslimden kaynaklı zararların tespiti, bu bedelin makina bedelinden tenzili ile bu miktarın proforma faturadan fazla olduğunun tespiti durumunda zararın tahsili, birleşen davada istek, asıl davada talep edilmeyen işlemiş faiz alacağının tahsili isteğine ilişkindir.
Asıl ve karşı davada; Kapatılan Ankara Asliye …. Ticaret Mahkemesi’nin 2011/31 esasına kayıtla yapılan yargılama sonucu; makinenin bedelinin 295.000,00 TL olduğu, davacının talep edebileceği bir alacağın bulunmadığı kabul edilerek makine bedelinden bakiye alacağa yönelik talebin reddine, avans ödemesinden dolayı davalının davacıdan alacaklı olduğu, senetlerin iadesine ilişkin sözleşmedeki koşulun gerçekleşmediği anlaşılmakla teminat senedinin iadesine ilişkin talebin reddine, davacının düzenlediği 05/03/2008 tarihli faturanın taraflar arasında ihtilaflı olduğundan fatura nedeniyle davacının KDV muafiyeti veya iadesinden yararlanması mümkün olmayıp, makine bedeline ilişkin taraflar arasındaki uyuşmazlık sona erdikten sonra fatura düzenlenmesi halinde yatırım, teşvik belgesinin istenmesinin mümkün olduğu, bu itibarla davacının bu isteği mevsimsiz ileri sürülmekle yerinde görülmeyerek bu talebin de reddine, karşı davada geç teslimin davacıdan kaynaklandığı ileri sürülmüş ise de bu iddianın kanıtlanamadığı, geç teslimden kaynaklı zararın oluştuğu kanıtlanamadığından bu talebin reddine, makinenin sözleşmede belirlenen şekilde olmadığı ve ayıplı olduğu ileri sürülmüş ise de; makinede eksik veya ayıp bulunmadığı anlaşılmakla bu talep de yerinde görülmeyerek asıl ve karşı davanın reddine ilişkin 08/05/2014 tarih 2014/125 sayılı karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 28/05/2015 tarih 2014/4937 esas 2015/2905 karar sayılı ilamı ile bozulmuştur.
Yargıtay bozma ilamında “1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece taraflar arasında iş bedelinin sözleşmede kararlaştırılmadığı kabul edilerek bilirkişi raporu alınmış ve iş bedelinin raporda belirtilen 295.000,00 TL olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiş ise de; bu dosya kapsamına uygun düşmemiştir. Eser sözleşmesinde bedel kararlaştırılmamış ise; yapıldığı tarihteki piyasa rayicine göre belirlenmesi gerekir ise de; taraflar arasındaki sözleşmede iş bedelinin ne şekilde belirleneceği kararlaştırılmış ise; sözleşme hükümlerine göre bedelin belirlenmesi gerekir.
Taraflar arasında imzalanan 04/10/2006 tarihli sözleşmenin “ödeme planı” başlıklı 3. Maddesinde yapılacak avans ödemesi miktarı ve son fıkrasında işin bedelinin ne şekilde hesaplanacağı ve ödeneceği belirlendiğinden mahkemece ek rapor alınarak bu maddeye göre iş bedeli hesaplattırılıp kanıtlanan ödemeler de düşüldükten sonra davanın sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.” denilmiştir.
Mahkememizin 2016/566 esasına kayıtla bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Uyulan Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bozma öncesi rapor veren heyetten ek rapor alınmış olup, bilirkişi heyeti 26/05/2017 tarihli raporlarında; taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki maddelerin dikkate alınması sonucunda davacı – karşı davalı tarafından, davalı – karşı davacı şirket için imal edilen… köşebent işleme makinesi bedelinin proforma faturası bedelinin 3 katı olan 885.000,00 TL olduğu, bu bedelden tarafların ticari defter kayıtlarında birbirini teyit ettiği üzere ödenen 315.085,14 TL’nin mahsubu sonucu davacı – karşı davalının davalı – karşı davacıdan alacağının 569.914,86 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Davacı – karşı davalı vekili, davaya konu… parçalarına ait faturaları belirttiği, davalı – karşı davacı vekili, satın aldıkları parçalar bulunduğunu, buna ilişkin faturaları sunacağını bildirmiş, davalı – karşı davacı vekilinin rapora itirazları ile sunmuş oldukları belge örneklerinin de incelenip değerlendirilmesi için bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış olup, bilirkişi heyeti 24/09/2018 tarihli raporlarında; taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki maddelerin dikkate alınması sonucunda davacı – karşı davalı tarafından, davalı – karşı davacı şirket için imal edilen… köşebent işleme makinesi bedelinin proforma faturası bedelinin 3 katı olan 885.000,00 TL olduğu, bu bedelden tarafların ticari defter kayıtlarında birbirini teyit ettiği üzere ödenen 315.085,14 TL’nin mahsubu sonucu davacı – karşı davalının davalı – karşı davacıdan alacağının 569.914,86 TL olduğunu bildirmişlerdir.
Dosya kapsamı, itirazlar da nazara alınarak dosya üzerinde Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davacı vekilinin 09/10/2017 tarihli dilekçe ve ekinde sunduğu 1,2,3,4,5 olarak sıralanan faturalar ve davalı vekilinin 25/09/2017 tarihli dilekçe ekinde sunduğu belge örneklerinin de bozma kapsamında değerlendirilmesi için rapor alınmış olup, 25/09/2019 tarihli raporlarında; 05/03/2008 tarihli serbest piyasa rayiç değerinin KDV dahil 750.000,00 TL olduğu, proforma fatura bedelinin 3 katı üzerinden 20/09/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda 885.000,00 TL olarak belirlendiği, 183.529,81 TL olan malzeme bedeline x75/100=137.647,36 TL işçilik bedeli eklendiğinde yaklaşık maliyetin 311.177,17 TL olduğunu, bunun aynı zamanda avans ödemesini de karşıladığını, sözleşme hükmünün devamında iş bitiminde işin toplam bedelinin 3 katı kadar bir nihai fatura kesileceğinden bahsedildiği, işin toplam bedeli işçilik bedeli dahil maliyet ise 311.177,17×3=963.531,51 TL olarak hesaplandığı, bunun davacının 05/03/2008 tarihli 500.000,00 TL bedelli nihai faturası ve davadaki talebiyle uyum göstermediğini, işin toplam bedelinden malzeme bedelinin anlaşılacak olması durumunda 183.529,81×3=550.589,43 TL bedelin ortaya çıkacağını, bu alacağa ayrıca 03/07/2008 tarihli 113.656,98 TL bedelli ek fatura tutarının da eklenmesi gerektiğini, mahkeme tarafından hangi sözleşme bedeline itibar edilecekse bu tutardan davalı bakiye alacağı olarak gözüken ve davacı yanın dilekçesinden anlaşılacağı üzere itirazın bulunmadığı 315.085,14 TL düşüldükten sonra kalan kısmın bakiye alacak olarak değerlendirilebileceğini bildirmişlerdir.
Bu aşamada Ankara Asliye …. Ticaret Mahkemesi’nin 2018/118 esas sayılı dava dosyası işbu dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Asıl davada; 27/10/2006 vade tarihli 100.000,00 TL bedelli, 27/11/2006 tarih 70.000,00 TL bedelli olmak üzere toplam 170.000,00 TL bedelli teminat senetlerinin iadesi talebinde de bulunulduğu, bu dava kısmına ilişkin harcın yatırılmadığı anlaşılmakla mahkemece 04/12/2019 tarihli oturumda davacı – karşı davalı vekiline senet bedelleri üzerinden hesaplanan peşin harcı ikmal etmek üzere 2 hafta süre verilmiş, verilen süre içerisinde harç ikmal edilmiş,
Davalı – karşı davacı vekili 10/12/2019 tarihli dilekçesinde asıl davaya konu iki adet teminat senedinin aslının taraflarında olup, senetlerle ilgili olarak herhangi bir işlem yapılmadığını aslını sunabileceklerini bildirmiş, 25/12/2019 tarihli oturumda beyanında; teminat senetlerinin yanlarında olduğunu, icra takibine konu etmediklerini, karşı tarafa vermeye hazır olduklarını bildirmiş, davacı – karşı davalı vekili de aynı günlü oturumda beyanında senetleri almaya hazır olduklarını bildirmiş ve huzurda senetler davacı – karşı davalı vekiline teslim edilmiş,
Davacı – karşı davalı vekili beyanında; teminat senetlerinin iadesi dava kısmına ilişkin olarak yargılama sırasında iade edilmekle bu taleple ilgili karar verilmesine yer olmadığına ve bu talebe yönelik yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine karar verilmesi isteğinde bulunmuş, davalı karşı davacı vekili asıl davadaki senetlerin iadesi ile ilgili olarak iade alındığından bu taleple ilgili davanın konusunun kalmadığını bildirmişler,
Asıl davada; dava konusu taleplerin… köşebent delme, markalama ve kesme makinesine konu bakiye alacağın tahsili, teminat senetlerinin iadesi, teşvik belgelerinin iadesi ya da KDV’sinin tahsili isteklerine ilişkin olup; bozma öncesi davanın reddine karar verildiği, makineden bakiye alacağa yönelik talep kısmı ile ilgili olarak kararın bozulduğu, tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bu haliyle asıl davada KDV’nin tahsiline yönelik alacak kısmı ile ilgili olarak makine bedeline ilişkin uyuşmazlık sona erdikten sonra fatura düzenlenmesi halinde yatırım teşvik belgesinin istenilmesinin mümkün olduğu, bu itibarla davacının bu isteği mevsimsiz ileri sürülmekle, KDV alacağına yönelik davanın reddine,
Davacının iki adet toplamı 170.000,00 TL bedelli olan teminat senetlerinin iadesine yönelik talebi ile ilgili olarak bozma öncesi yapılan yargılama sonucu sözleşmedeki iade koşulu oluşmadığından reddine karar verildiği, bu hususa ilişkin bir bozmanın bulunmadığı, bozma sonrası davalı – karşı davacı tarafından yargılama sırasında teminat senetlerinin işleme konulmadığı, karşı tarafa iade etmeye hazır olduklarını belirterek karşı tarafa iade edilmekle bu taleple ilgili konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı taraf bu taleple ilgili olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talebinde bulunmuş ise de; teminat senetlerinin iadesinin koşullarının oluşmadığı, bu sebeple davalı – karşı davacı tarafından teminat senetlerinin iadesi davasının açılmasına sebebiyet verilmediği anlaşılmakla bu talep kısmı ile ilgili olarak taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına ve bu talebe ilişkin yapılan yargılama giderlerinin davacı – karşı davalı üzerinde bırakılmasına,
Asıl davada üçüncü talep makine bedelinden bakiye alacağa ilişkin olup; mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama sonucu rayiç üzerinden makine bedelinin belirlenip ödemelerin düşümü ile bakiye alacağın olmadığından bu talebin reddine karar verildiği, uyulan Yargıtay bozma ilamında, taraflar arasında düzenlenen 04/10/2006 tarihli sözleşmenin ödeme planı başlıklı 3. maddesinde yapılacak avans ödemesi miktarı ve son fıkrasında işin bedelinin ne şekilde hesaplanacağı ve ödeneceğinin belirtildiği, bu maddeye göre iş bedelinin hesaplanmasına ilişkin olarak kararın bozulduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin ödeme planı başlıklı 3. maddesinde “Hidrocan’ın aylık olarak yurt içi alımlarının fatura veya proforma faturalarını bir dosya halinde ibraz edeceği, dosyanın Mitaş tarafından kontrol edilip onaylandıktan sonra ödemenin bu fatura bedelleri toplamının %75 (işçilik) fazlası ile dosya teslim tarihinden sonraki 4. cuma gününde avans ödemeleri olarak yapılacağı..” maddenin son fıkrasında “iş bitiminde işin toplam bedelinin 3 katı kadar nihai bir fatura düzenleyeceği, işin kabulünden sonra bu fatura bedelinden Hidrocan’a o ana kadar yapılan ödemeler çıkıldıktan sonra kalan meblağın fatura tarihinden sonraki 4. cuma günü ödeneceğinin” belirtildiği anlaşılmış,
İşbu asıl davada; makine bedelinden bakiye alacakla ilgili olarak taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinin son fıkrası uyarınca iş bedelinin hesaplanması gerektiği, bu hususta bilirkişi raporları alındığı, işin toplam bedelinin hesaplanmasında işçilik bedeli dahil maliyetin esas alınması halinde yapılan hesaplamada maliyetin 311.177,17 TL olup, sözleşmenin 3. maddesinin son fıkrası uyarınca 3 katının 963.531,51 TL olduğu, malzeme bedeli olarak değerlendirilmesi halinde sözleşmenin 3. maddesinin son fıkrası uyarınca 550.589,43 TL olduğu, iş bedelinin proforma fatura bedeli olarak kabulü halinde 295.000,00 TL’nin 3 katının son fıkra uyarınca 885.000,00 TL olduğu, işin toplam bedelinin sözleşme içeriği itibariyle salt malzeme bedeli olarak değerlendirilemeyeceği, bu durumda yapılan hesaplamalar itibariyle 315.085,14 TL ödemenin düşümü ile bakiye makine bedeline ilişkin alacağın talebe konu 298.571,84 TL’nin üzerinde olmakla, makine bedeline yönelik alacak davasının talebe konu miktar üzerinden kabulüne,
Karşı davada; eser sözleşmesine dayalı geç teslim nedeniyle toplam ve günlük üretim kaybının tespiti, makinanın ayıplı olması, sözleşmede belirtilen niteliklerde çalışmaması ve geç teslimden kaynaklı zararların tespiti, bu bedelin makina bedelinden tenzili ile bu miktarın proforma faturadan fazla olduğunun tespiti durumunda zararın tahsili isteğinde bulunulmuş ise de; ayıplı ifa olduğu hususunun kanıtlanamadığı, geç teslimin ve bundan kaynaklı zararın kanıtlanamadığı ve bozma ilamı kapsamı da nazara alınarak karşı davanın reddine,
Birleşen davada istek makine bedeline konu 298.571,84 TL’nin ve 110.458,00 TL’lik KDV fatura alacağına ilişkin asıl davadaki alacak taleplerinde faiz talep edilmediği belirtilerek asıl dava tarihinden itibaren işlemiş faiz alacaklarının tahsili isteğine ilişkin olup; işlemiş faiz alacağına konu asıl alacakların dosya kapsamı itibariyle TBK 131/1 maddesi uyarınca henüz ifa ile sonu ermediği, bu haliyle işlemiş faiz alacağının asıl alacaktan ayrıca talep ve dava edilebileceği, TBK 152. maddesi uyarınca faiz alacağının zamanaşımının asıl alacağın zamanaşımına bağlı olduğu, talebin içeriği itibariyle asıl alacak sözleşmeye dayalı olup 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olmakla, işlemiş faiz alacağı davasının açıldığı 13/02/2018 tarihi itibariyle zamanaşımı dolmadığından bu talebin esastan incelemesine geçilmiş,
İşlemiş faiz alacağının bir bölümü KDV alacağına ilişkin olup, KDV alacağı reddedilmekle, buna yönelik faiz alacağının da oluşmayacağı, bu nedenle işlemiş faiz alacağının 140.000,00 TL’lik kısmı bu bölüme yönelik olmakla reddine,
İşlemiş faiz alacağının 420.000,00 TL bölümü makine bedelinden bakiye 298.571,84 TL alacağın işlemiş avans faizine ilişkin olup, başlangıç tarihi asıl dava tarihi olan 14/07/2008 tarihi olup, bu tarihten işbu birleşen davanın açıldığı 13/02/2018 tarihine kadar işlemiş avans faizi alacağı talep edilmekle, 298.571,84 TL alacağın var olduğu, 14/07/2008 tarihinden 13/02/2018 tarihine kadar avans faizi hesabı için ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirir bir hususun bulunmadığı, mahkememizce T.C. Merkez Bankası’nca yayınlanan dönemler itibariyle avans faizi oranlarına ilişkin veriler de nazara alınarak yapılan hesaplamada;
14/07/2008 – 09/04/2009 tarihleri arası %27 avans faiz oranı üzerinden 267 gün için 298.571,84x27x267/36500=58.969,98 TL
09/04/2009 – 12/06/2009 tarihleri arası %20 avans faiz oranı üzerinden 62 gün için 298.571,84x20x62/36500=10.143,26 TL
12/06/2009 – 22/12/2009 tarihleri arası %19 avans faiz oranı üzerinden 192 gün için 298.571,84x19x192/36500=29.840,82 TL
22/12/2009 – 30/12/2010 tarihleri arası %16 avans faiz oranı üzerinden 1 yıl 8 gün için 298.571,84x16x373/36500=48.818,54 TL
30/12/2010 – 29/12/2011 tarihleri arası %15 avans faiz oranı üzerinden 364 için 298.571,84x15x364/36500=44.663,08 TL
29/12/2011 – 19/06/2012 tarihleri arası %17,75 avans faiz oranı üzerinden 171 için 298.571,84×17,75×171/36500=24.828,50 TL
19/06/2012 – 20/12/2012 tarihleri arası %16,50 avans faiz oranı üzerinden 183 için 298.571,84×16,50×183/36500=24.699,66 TL
20/12/2012 -21/06/2013 tarihleri arası %13,75 avans faiz oranı üzerinden 181 için 298.571,84×13,75×181/36500=20.358,10 TL
21/06/2013 – 27/12/2013 tarihleri arası %11 avans faiz oranı üzerinden 188 için 298.571,84x11x188/36500=16.916,34 TL
27/12/2013 – 14/12/2014 tarihleri arası %11,75 avans faiz oranı üzerinden 350 için 298.571,84×11,75×350/36500=33.640,46 TL
14/12/2014 – 31/12/2016 tarihleri arası %10,50 avans faiz oranı üzerinden 2 yıl 16 gün için 298.571,84×10,50×746/36500=64.074,34 TL
31/12/2016 – 13/02/2018 tarihleri arası %9,75 avans faiz oranı üzerinden 44 gün için 298.571,84×9,75×44/36500=3.509,24 TL
olmak üzere toplam 380.462,32 TL işlemiş faiz alacağının hesaplandığı, ancak son kısım olan 31/12/2016 – 13/02/2018 tarihleri arası %9,75 avans faiz oranı üzerinden süre olarak 1 yıl 44 gün olduğu halde sehven 44 gün üzerinden hesaplandığı, 1 yıllık faizin de eklenmesiyle (298.571,84×9,75/100= 29.110,75 TL) esasen 380.462,32 TL + 29.110,75 TL=409.573,07 TL olması gerektiği, kısa kararda 380.462,32 olarak yazıldığından kısa karar gerekçeli karar çelişemeyeceğinden, bu hususa değinilerek kısa karardaki gibi birleşen davanın 380.462,32 TL üzerinden kısmen kabulüne ilişkin 25/12/2019 tarih, 2019/1140 sayılı karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri temyiz kanun yoluna başvurmuş, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 07/06/2021 tarih, 2021/3531 esas, 2021/2525 karar sayılı ilamı ile,
“Mahkemece birleşen davaya yönelik olarak asıl alacağın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan dolayı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemece verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Eser sözleşmelerinden doğan alacak talebi sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu 126/4 ve 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147/6. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, zamaşımının başlangıcı ise eserin teslim tarihinden itibaren başlayacaktır. Somut olayda dava konusu… köşebent işleme tezgahının Mart 2008 tarihinde iş sahibine teslim edildiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Bu nedenle birleşen dava tarihi olan 13.02.2018 tarihi itibariyle alacak zamanaşımına uğramış olup mahkemece birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.Yine mahkemece bozma öncesinde bakiye alacak talebi yanında teminat senedi ve KDV alacağına ilişkin davacının alacak talebinin reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından teminat senetlerinin iadesine yönelik olarak temyiz istemi olmadığı ve yerel mahkemece bozmaya uyulduğuna göre bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulü kazanılmış hak teşkil edeceği dikkate alınarak bu alacak kalemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bozma ilamından sonra harçlandırılan teminat senetlerinin iadesi talebine ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi de doğru olmamış, hükmün belirtilen nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.” denilmiş, asıl davada davacı – karşı davalı, birleşen davada davacı vekilinin tüm, asıl davada davalı – karşı davacı, birleşen davada davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerince Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme talebinde bulunulmuş, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 24/11/2021 tarih, 2021/5517 esas, 2021/1758 karar sayılı ilamı ile,

“Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre asıl ve birleşen davalı – karşı davacı vekilinin tüm, asıl ve birleşen davacı – karşı davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir.
Asıl ve birleşen davacı – karşı davalı vekilinin birleşen dava yönünden karar düzeltme istemi ile ilgili olarak yeniden yapılan incelemede;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından eski BK’nın 126/4. maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Bu durumda asıl alacağın zamanaşımı süresi daha kısa olarak 5 yıl olduğundan faiz alacağında da zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Eser sözleşmesinde zamanaşımı süresinin başladığı tarih de eserin sözleşmeye uygun olarak eser sahibine teslim edildiği tarihtir.
Faize ilişkin taleplerde ise sürekli bir durum söz konusudur. Asıl alacak ödenmedikçe faiz zamanaşımına uğramaz. Asıl alacak davasında faiz istememişse bu davanın açılmış olması faiz istemi yönünden zamanaşımını kesmez. Faiz davalarında zamanaşımı süresi asıl alacak süresine bağlıdır. Ancak bağımsız faiz davalarında bu sürelerin hesabı, asıl alacak zamanaşımı süresinin hesaplanmasından farklıdır. Çünkü asıl alacağın zamanaşımı süresi ileriye doğru hesaplanırken, bağımsız faiz davalarında zamanaşımı süresi, davanın açıldığı tarihten geriye doğru hesaplanır. Asıl alacağın zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile, eğer açılan dava sürmekte ise veya asıl alacak henüz tahsil edilmemişse, borçlunun temerrüdü para tahsil edilinceye kadar devam edeceğinden, faize ilişkin davanın açıldığı tarihten geriye doğru “asıl alacağın zamanaşımı süresi kadar” faiz istenebilir. ((kapatılan Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 22/06/2017 tarih ve 2017/903 E., 2017/2675 K. sayılı ilamında belirtildiği üzere)
Somut olayda, alacağın konusunu teşkil eden sözleşme 04/10/2006 tarihli olduğundan zamanaşımı sürelerinin 818 sayılı Kanun’un 131. maddesine göre, asıl alacak için öngörülen zamanaşımı, faiz için öngörülen zamanaşımından daha kısa ise, faiz zamanaşımı süresi asıl alacak zamanaşımına tabi olacaktır. Taraflar arasındaki eser sözleşmesinde… köşebent işleme tezgahının teslim tarihi 28.12.2006 olduğundan zamanaşımı 5 yıldır (eBK. M. 164/4). Bu durumda asıl alacak ve faiz için öngörülen zamanaşımı 5 yıl olduğundan zamanaşımı süresi 29/12/2011 tarihinde dolacaktır. Ancak asıl alacak için 14.07.2008 tarihinde açılmış bulunan dava derdest olduğundan faiz için zamanaşımının dolduğundan söz edilemeyeceğinden, faiz için açılan davadan geriye doğru 5 yıllık faiz istenebilir. Dolayısıyla birleşen dava tarihi olan 13/02/2018 ‘den geriye doğru 5 yıllık faiz hesaplanıp hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken sehven “birleşen dava yönünden 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş olması dikkate alınarak davacı vekilinin karar düzeltme talebinin bu sebeple kabulüne karar verilmesi gerekir.” denilmiş asıl ve birleşen davalı – karşı davacının tüm, asıl ve birleşen davacı – karşı davalının diğer karar düzeltme isteminin reddine, 2. bent uyarınca asıl ve birleşen davacı – karşı davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizin 2022/35 esasına kayıtla bozma ilamına uyularak yargılama sürdürülmüştür.
Mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; asıl davada makina bedeline yönelik alacak davasının kabulü ile, 298.571,84 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, KDV alacağına yönelik davanın reddine ilişkin karar kısmı kesinleşmekle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Asıl davada teminat senedinin iadesine yönelik dava ile ilgili olarak mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; mahkemece Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 28/05/2015 tarih, 2014/4937 esas, 2015/2905 karar sayılı bozma öncesinde, bakiye alacak talebi yönünden teminat senedi ve KDV alacağına ilişkin davacının alacak talebinin reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından teminat senetlerinin iadesine yönelik temyiz istemi olmadığı, bozmaya uyulduğu, bozmada belirtilen hususlar lehine olan taraf için usulü kazanılmış hak teşkil edeceğinden bu alacak talebi yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; karşı davada, davanın reddine ilişkin bozma öncesi verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Birleşen davada, mahkemece yapılan inceleme, uyulan Yargıtay bozma ilamı içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup eski BK’nın 126/4.maddesi gereğince 5 yıllık zamanaşımı süresi bulunduğu, asıl alacağın zamanaşımı süresi 5 yıl olduğundan faiz alacağının da zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu, eser sözleşmesinde zamanaşımı süresinin başladığı tarihin eserin sözleşmeye uygun olarak teslim edildiği tarih olup, faize ilişkin taleplerde ise sürekli bir durumun söz konusu olduğu, asıl alacak ödenmedikçe faizin zamamaşımına uğramadığı, faiz davalarında zamanaşımı süresinin asıl alacağın süresine bağlı olduğu, bağımsız faiz davalarında bu sürelerin hesabının asıl alacak zamanaşımı süresinin hesaplanmasından farklı olduğu, bağımsız faiz davalarında zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarihten geriye doğru hesaplandığı, asıl alacağın zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile, eğer açılan dava sürmekte ise veya asıl alacak henüz tahsil edilmemişse borçlunun temerrüdü para tahsil edilinceye kadar devam edeceğinden, faize ilişkin davanın açıldığı tarihten geriye doğru “asıl alacağın zamanaşımı süresi kadar” faiz istenebileceği, (Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 22/06/2017 tarih, 2017/903 esas, 2017/2675 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere) somut olayda taraflar arasındaki eser sözleşmesinde… köşebent işleme tezgahının teslim tarihi 28/12/2006 olduğundan zamanaşımı 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin 29/12/2011 tarihinde dolacağı, ancak asıl alacak için 14/01/2008 tarihinde açılmış bulunan dava derdest olduğundan faiz için zamanaşımının dolduğundan söz edilemeyeceği, faiz için açılan davadan geriye doğru 5 yıllık faizin istenebileceği, bu durumda birleşen dava tarihi olan 13/02/2018 tarihinden geriye doğru 5 yıllık faize hükmedilmesi gerektiği, işlemiş faiz alacağının 420.000,00 TL bölümü makina bedelinden bakiye 298.571,84 TL alacağın işlemiş avans faizine ilişkin olup, yukarıda açıklanan gerekçelerle birleşen davanın açıldığı 13/02/2018 tarihinden geriye 5 yıllık süre olan 13/02/2013 arası avans faizi hesabı için ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerektirir bir hususun bulunmadığı, mahkememizce T.C. Merkez Bankasınca yayınlanan dönemler itibariyle avans faizi oranlarına ilişkin veriler de nazara alınarak yapılan hesaplamada,
13/02/2013 – 21/06/2013 tarihleri arası %13,75 avans faiz oranı üzerinden 128 gün için 298.571,84×13,75×128/36500=14.396,89 TL
21/06/2013 – 27/12/2013 tarihleri arası %11 avans faiz oranı üzerinden 188 gün için 298.571,84x11x188/36500=16.916,34 TL
27/12/2013 – 14/12/2014 tarihleri arası %11,75 avans faiz oranı üzerinden 350 gün için 298.571,84×11,75×350/36500=33.640,46 TL
14/12/2014 – 31/12/2016 tarihleri arası %10,50 avans faiz oranı üzerinden 2 yıl 16 gün için 298.571,84×10,50×746/36500=64.074,34 TL
31/12/2016 – 13/02/2018 tarihleri arası %9,75 avans faiz oranı üzerinden 1 yıl 44 gün için 1 yıllık faizin (298.571,84×9,75/100=29.110,75 TL), 44 gün için (298.571,84×9,75×44/36500=3.509,24 TL) olmak üzere toplam 32.619,99 TL olarak hesaplanmış olup toplamı 161.648,02 TL olmakla bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Asıl ve karşı davada feri talepler yönünden kesinleşen bölümler de gözetilerek hüküm oluşturulmuştur.
Makina bedeline yönelik alacak davası ve karşı dava yönünden bozma öncesi verilen karar kesinleştiğinden feri taleplere (yargılama gideri ve vekalet ücreti) yönelik kısımlar hükümde infaz kolaylığı açısından aynen yazılmıştır.
Teminat senetlerinin iadesine yönelik dava açısından dava açılırken harcın yatırılmadığı, ilk kararda bu talep yönünden davanın reddine karar verildiği, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında harç tamamlanması yapıldığı, sonrasında iade sebebiyle konusuzluk kararı verilmiş ise de, uyulan Yargıtay bozma ilamı kapsamında usulü kazanılmış hak da gözetilerek bu kısma yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmış olup, ilk karar kapsamında nispi harç yatırılmadığından harçlandırılan değer gözetilerek bu davaya yönelik olarak maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davada;
Makina bedeline yönelik alacak davasının kabulü ile 298.571,84 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, KDV alacağına yönelik davanın reddine ilişkin karar kısmı kesinleşmekle yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Asıl davada teminat senedinin iadesine yönelik davanın reddine,
Makina bedeline yönelik alacak davası yönünden alınması gerekli harç bozma öncesi alınan, tamamlanan (teminat senedine yönelik dava yönünden yatırılıp bozma öncesi karar kapsamında mevcut harç olmakla bu dava bölümüne sayılan) ve bozma öncesi davalıdan tahsiline karar verilip ve yatırılan harçla karşılanmakla bu dava yönünden ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
Teminat senedinin iadesi davası yönünden alınması gerekli 80,70 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,
Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 4.813,57 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren %51,56’sı olan 2.481,88 TL ile 14,00 TL başvurma harcı ve 8.427,00 TL peşin harç bedelinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan bir adet vekalet tasdik harcı 2,30 TL ile bilirkişi ücreti 750,00 TL, posta gideri 15,00 TL olmak üzere toplam 767,30 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren %48,44’ü olan 371,68 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 23.864,31 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen KDV alacağına yönelik dava yönünden 11.586,64 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Teminat senedinin iadesine yönelik dava yönünden yapılan ayrıca bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Teminat senedine yönelik dava yönünden davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Karşı davada;
Davanın reddine ilişkin bozma öncesi verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına,
Alınması gerekli 44,40 TL harcın peşin alınan 270,00 TL’den mahsubu ile artan 225,60 TL’nin karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalı – karşı davacıya iadesine,
Davalı – karşı davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davacı – karşı davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Birleşen davada;
Davanın kısmen kabulü ile, 161.648,02 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alınması gerekli 11.042,18 TL harç peşin alınan 9.563,40 TL ile bozma öncesi davalıdan tahsiline karar verilip davalı tarafça yatırılan 16.425,98 TL ile karşılanmakla ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
Bozma öncesi kararla davalıdan tahsiline karar verilip, davalı tarafça yatırılan 16.425,98 TL’den 14.947,20 TL kısmının davalı tarafa istek halinde iadesine,
Davacı tarafından yapılan aşağıda dökümü yazılı 262,90 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre takdiren %29,00’u olan 76,24 TL ile 35,90 TL başvurma ve 9.563,40 TL peşin harç toplamının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan bir adet vekalet tasdik harcı 5,20 TL, posta gideri 14,00 TL olmak üzere 19,20 TL yargılama giderlerinin %71,00’ı olan 13,63 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 19.306,56 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 36.334,64 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Tarafların işbu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yoluna başvurabileceklerinin belirtilmesine,
Dair oybirliği ile verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı.
16/02/2022

Başkan …

Katip…

Yargılama Gideri Dökümü
Asıl davada davacı
Vekalet Tasdik Harcı : 2,30 TL
Posta Gideri : 461,27 TL
Bilirkişi Ücreti : 4.350,00 TL
+
Toplam : 4.813,57 TL

Yargılama Gideri Dökümü
Birleşen davada davacı
Vekalet Tasdik Harcı : 5,20 TL
Posta Gideri : 257,70 TL
+
Toplam : 262,90 TL