Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/222 E. 2022/298 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/222 Esas – 2022/298
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.

8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2022/222
KARAR NO : 2022/298

HAKİM : …
KATİP :….

DAVACI :….
DAVALI : ….

DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/03/2022
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin babası Mehmet Doğan’a, davalının Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Mali Sorumluluk Sigortası Poliçesi düzenlediği… tarafından Haziran 2021’de cerrahi müdahale işlemi yapıldığı,… ve işvereni olan hastane Erer Sağlık AŞ olay ile ilgili olarak yapılan tazminat başvurusu üzerine müvekkile vermiş oldukları cevapta Mehmet Doğan’a geçişi tıkamakta olan rektum kanseri sebebi ile operasyon yapıldığı, bu esnada büyük damar yaralanmasının oluştuğunu beyan ettikleri, akabinde damar cerrahisi ekibinin ameliyata dahil olduğu ifade edildiği, böylesine önemli bir operasyonun başlangıcından itibaren damar cerrahisi ekibinin bulunmaması, ekibin sonradan ameliyata dahil olması tıbbi kötü uygulama olduğu, müdahale akabinde tıbbi kötü uygulamadan kaynaklı olarak müvekkilimin babası 08.06.2021’de vefat ettiği, … ve işvereni olan hastane, davalı tarafından üretilen 0001031003075744-0 ve 0001031003461036-0 nolu Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Mali Sorumluluk Sigortası Poliçeleri olduğunu beyan ederek muhatabın davalı olduğunu belirttiklerini, tıbbi kötü uygulama sebebi ile 50.000-TL manevi tazminatın ödenmesi için davalıya başvuru yapıldığını, davalı 30.11.2021’de tebliğ aldığı başvuruya rağmen müvekkile ödeme yapmayarak 15.12.2021’de temerrüde düştüğü, eldeki davada bir eser oluşturulmadığına göre müdahaleyi yapan doktorun sorumluluğu vekalet sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmelidir. Türk Borçlar Kanunu 506. Maddesi “Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin
¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.
göstermesi gereken davranış esas alınır.” şeklindedir. Bu hali ile vekil doktor, en ufak hatasından dolayı sorumlu olduğu, davacı için 50.000-TL manevi tazminatın 15.12.2021 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin 6100 sayılı HMK da belirtilen unsurların tamamının ihtiva etmediği, davanın usulden reddi gerektiği, müteveffa hasta ile davaya konu tıbbi müdahaleyi gerçekleştiren Prof. Dr. … arasında sözleşmesel ilişki bulunmadığı, bu nedenle sorumluluğun bulunmadığı, haksız fiil iddiasına dayalı olması gereken bu dava kapsamında zamanaşımı itirazında bulunduklarının davanın zamanaşımı neddeniyle reddi gerektiği, davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davanın ihbarı talebi olduğunu, esasa ilişkin olarak dava dilekçesinde dayanak gösterilen tıbbi kötü uygulamaya ilişkin ZMMS sigorta poliçesi dava konusunu teminat kapsamına almadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile poliçe kapsamında hüküm altına alınan genel ve özel şartların incelenmesi neticesinde teminat miktarına ve sigortalının kusur oranına göre müvekkili şirketinin sorumluluğunun olup olmadığının tespiti gerektiği, davacı tarafın tazminat taleplerini ilk olarak müvekkili şirkete 30/11/2021 tarihinde tebliğ edilen iadeli taahhütlü mektup ile ilettiği anlaşıldığından dava konusu teminat kapsamına alan poliçenin vade tarihi itibarı ile bu tarihi kapsaması gerektiği, davacı tarafın poliçe genel şartlarına aykırı olarak tazminat talebinin öğrenildiği tarihi değil, tıbbi müdahale tarihini kapsayan poliçe üzerinden davayı ikame ettiğini, davacı tarafın kusur iddiasında bulunduğu, Dr. Erdal Göçmen ile hastanın ilişkisinin hukuki niteliğinin tespit edilmesi gerektiği, dava dilekçesinde her ne kadar hasta ile hekim arasındaki ilişkinin vekalet ilişkisi olduğu ve hekimin sorumluluğunun sözleşme hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği iddia edilmiş ise de hasta ile hekim arasında sözleşmesel ilişki bulunmadığı, hekimin yalnızca hastanın teşhis ve tedavi için başvurduğu özel hastanenin TBK madde 116 kapsamında ifa yardımcısı konumunda olduğu, Dr. Erdal Göçmen’in söz konusu komplikasyonun meydana gelmesinin hemen sonrasında ilgili tıbbi birim olan damar cerrahisi ekibinin ameliyata dahil edilmesini sağladığını ve ameliyat sonrasındaki dönemde de gerekli kontrol ve takibini sağladığını, dava konusu olayda hukuka aykırı eylem kusur ve illiyet bağı unsurlarının bulunmadığı zarardan hekimin ve müvekkili sigorta şirketinin sorumlu tutulamayacağını, manevi tazminat taleplerinin zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının babasının ameliyat sırasında tıbbi kötü uygulama nedeniyle vefat ettiği iddiası ile; 50.000,00 TL manevi tazminatın 15/12/2021 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari sayılan işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenlerle işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev
¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.

ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen dikkate alınır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/k bendinde “ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına yada hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı kanunun 73/1 maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi … Dairesinin 20/04/2022 tarih, Esas No:2021/54, Karar No: 2022/509 sayılı kararı ile … … Mahkemesinde görülüp karara bağlanan benzer bir dava ile ilgili olarak vermiş olduğu kararda,
“Davacı ile davalı hekim arasında, sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 470 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşme ile davacıya estetik müdahalede bulunulması kararlaştırılmıştır. Dosyada davacı iş sahibi, davalı hekim ise yüklenicidir. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK’nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser, yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.
Diğer yandan yüklenicinin borçları TBK’nın 471. maddesinde düzenlenmiş olup, “Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır.” denilmiş olup, yüklenicinin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır. Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin sorumluluğundadır.” şeklinde belirtilerek … … Mahkemesinin kararına yönelik olarak davalılar vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusu taleplerinin HMK.’nun 353/1/b-1.maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, karar verildiği anlaşılmıştır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/1-k maddesinde gerçek ve tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler ile aynı kanunun 73/1 maddesinde belirtilen hususlara ilişkin olarak tüketici konumundaki taraflar yönünden açılan davaların tüketici mahkemelerinde görülmesi gerektiği, davacının babasının ameliyat sırasında tıbbi kötü uygulama nedeniyle vefat ettiği iddiası ile; 50.000,00 TL manevi tazminatın 15/12/2021 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkin olduğu anlaşılmış, yukarıda belirtilen … Bölge Adliye Mahkemesi … Dairesinin 20/04/2022 tarih, Esas No:2021/54, Karar No: 2022/509 sayılı kararı ile … … Mahkemesinde görülüp karara bağlanan benzer bir dava ile ilgili olarak vermiş olduğu kararda, davanın … … Mahkemesinde görülerek sonuçlandığı ve karara bağlandığı, taraflar arasındaki ilişkinin ticari bir ilişki olmadığı, davacının tacir olmadığı, bu davaya tüketici mahkemelerince bakılacağı, ticaret mahkemesinin görevli olmadığı nedenle 6100 sayılı HMK.’nun 114/1-c ve 115/2
¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.
maddeleri uyarınca bu hususunun dava şartlarından olduğu ve davanın her aşamasında resen dikkate alınacağı da gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmekle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-… Nöbetçi Tüketici Mahkemesi görevli mahkeme olduğundan, Mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı H.M.K’nun 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dava dosyasının … Nöbetçi Tüketici Mahkemesine tevzi için … Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harç konusunda HMK ‘nun 331/2.maddesi gereğince görevli mahkemece karar verilmesine ,
4-Karar kesinleştiğinde ve gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde HMK ‘ nun 22. maddesi 1.fıkra son cümlesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve kullanılmayan gider avansının HMK’ nun 333. maddesi gereğince davacıya iadesine,
Dair Davacı Vekili Av. … yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde … Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim…
¸e-imzalıdır.