Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/98 E. 2021/655 K. 21.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/98 Esas – 2021/655
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ
T.C
ANKARA
ASLİYE SEKİZİNCİ TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R

ESAS NO : 2021/98
KARAR NO : 2021/655

HAKİM : ….
KATİP : …..

DAVACI : …..
DAVALI : …..
DAVA : Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2021
KARAR TARİHİ : 21/10/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı…. ‘nin … Şubesinden, 26.07.2017 tarihinde genel kredi sözleşmesi kapsamında krediler kullandığını, davacı …’nun kefaletinin alındığını, asıl borçlu tarafından taksitlerin ödenmediğini, davalı tarafından davacıya ve diğer borçlulara Beyoğlu …… Noterliği 21.01.2021 tarih ve 7041 yevmiye numaralı ihtarname ile 316.683,92-TL’nin ödenmesinin talep edildiğini, davacının söz konusu borçtan sorumlu tutulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının kefalet sözleşmesi gereğince davalıya borcu bulunmadığını, banka yetkililerinin prosedür gereği, …’nun eşi …’ndan imza alınması gerektiği gerekçesiyle eve kadar gittiklerini, okuma yazma bilmemesi üzerine, başkası tarafından imza atılarak 10.11.2017 tarihinde muvafakatname aldıklarını, banka yetkilerince usulsüz işlem ile muvafakatname alındığını ve kefaletin de geçersiz olduğunu, davacının davalı bankaya borçlu olmadığını, davalının basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerekirken kanuni şekillere de aykırı davrandığını, banka kayıtlarının araştırılmasını/ delillerin toplanmasını talep ettiklerini, yapılandırma ile eski alacağa bağlı hakların ve kefalet ilişkisinin sona ereceğini, kefilin sadece kefalet tarihindeki mevcut ve belirli krediden sorumlu olduğunu, asıl borçlunun davalı bankadan kullandığı başkaca çeşitli krediler ve kredi kartı borçları bulunduğunu, davalı banka tarafından işlem yapılırken asıl borçlunun davalı bankadan kullandığı her türlü kredi ve kredi kartı borcunun toplandığını, takiplerin o şekilde başlatıldığını, borçlunun bütün geçmiş ve gelecek borçlarının toplanarak davacıdan bu borçlardan sorumluymuş gibi gösterilmesinin hukuka aykırı olduğunu, buna ilişkin sözleşme hükümlerinin geçersiz olduğunu, borcun hesaplaması, dayanak bilgi ve belgelerin muallakta olduğunu, nasıl hesaplama ve hangi kredilerin dayanak yapıldığının belirsiz olduğunu, bu hususlarda davacıya herhangi bir bilgi/belge verilmediğini, bilirkişi incelemesi yapılması talepleri bulunduğunu, davacı kefilin kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden doğan borçtan sorumlu tutulmasının doğru olmadığını, davacının bankaya borçlu bulunmadığının tespitini, davacının maddi durumu bulunmadığını adli yardım talep ettiklerini, bankanın … Şubesinden davadışı … ile ilgili tüm kredi ve yapılandırma kayıtları, ödeme kayıtları ile kefalet sözleşmelerin celbini talep ettiklerini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının kredilerden kaynaklı olarak ihtarnamede belirtilen 316.832,92-TL tutarındaki asıl tutar, işlemiş/işleyecek faiz ve tüm diğer fer’ileri ile birlikte borçlu olmadığının tespitine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından dava dışı borçluya kredi kullandırıldığını, davacının bu krediye ilişkin imzaladığı kefalet sözleşmesi gereği bankaya borçlu olduğunu, davacı banka ile dava dışı borçlu … arasında sözleşme imzalandığını, davacı …’nun imzaladığı kefalet sözleşmesi ile …’nin bankaya olan borçlarına kefil olduğunu, dava dışı borçlu …’nin krediden kaynaklanan borcu ödememesi üzerine bankaca kendisine kullandırılan kredi borçlarının yapılandırıldığını, buna rağmen kredilere ilişkin ödemelerin yapılmadığını, bu durumda yapılan yapılandırma hükümlerinin yok hükmünde sayılacağını ve yapılandırma yapılmamış gibi işlemler yapılabileceğini, ödeme yapılmaması sebebi ile borçlu ve kefillerine Beyoğlu ….. Noterliği’nin 09.01.2020 tarih, 3844 Yevmiye Nolu hesap kat ihtarnamesi gönderilerek bankanın alacağının kat edildiğini, alacağın tahsili için borçlu ve müteselsil kefiller aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacı vekilinin dava dilekçesinde borcun yapılandırıldığını ancak kefile bildirilmediğini, bu sebeple davacı …’nun kefaletinin sonlanacağını iddia ettiğini, borçlu/kefil aleyhine kefalet limiti tutarında takip başlatıldığını, davacı vekilinin dava dilekçesinde, …’nun sadece kefalet tarihindeki mevcut ve belirli krediden sorumlu olduğunu iddia ettiğini davacı …’nun imzaladığı kefalet sözleşmesi ile davacı vekilinin iddialarının aksine dava dışı …’nin doğmuş ve doğacak olan kredilerine de kefil olduğunu, banka tarafından davacı aleyhine kefalet limiti tutarında takip başlatıldığını, davacı tarafın bankanın alacağını tahsil etmesine engel olmak maksadı ile işbu davayı ikame ettiğini, davacının tüm iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kredi sözleşmesi nedeniyle menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizce aldırılan 14/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda; tetkik konusu 10/11/2017 tarihli muvafakatnamede … adına atılı bulunan iki adet imzanın aidiyet tespiti için uygun nitelikte ve yeterlikte karakteristik özellikler içermemesi nedeniyle …’nun eli ürünü olup olmadığı konusunda herhangi bir saptamaya gidilemediği tespit edilmiştir.
Davanın dayanağı esas itibariyle eş rızası bulunmaması nedeniyle kefaletin hükümsüzlüğüne bina edilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 584/1 maddesine göre, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.
Somut olayda her ne kadar davacın kefil olmuş olduğu 26.07.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine davacının eşi …’nun 10.11.2017 tarihinde onay verilmiş olduğu iddia edilmiş ise de , iş bu muvafakatnamedeki imzanın imza incelemesine elverişli olmaması ve davacının eşine ait olup olmadığının belli olmaması ,basiretli tacir olan davalı bankanın hiç bir karakteristik unsur içermeyen karalama şeklindeki imzanın geçersizliğini bilebilecek durumda olması ve bu durumun neticelerine katlanması gerektiği, bu itibarla davacının kefaletinde BK 584 maddesi gereğince verilmiş bir eş rızası bulunmaması nedeniyle kefaletin geçerli olmayacağı ,bu itibarla davacının davalıya icrai sonuçlara haiz ihtarnamede belirtilen borç nedeniyle borçlu olmadığı anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile, davacının davalı tarafından keşide edilen T.C. Beyoğlu ….. Noterliğinin 21.01.2021 tarih ve 7041 yevmiye numaralı ihtarnamede belirtilen kredi sözleşmeleri ve borç nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Nedenleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davacının davasının kabulü ile, davacının davalı tarafından keşide edilen T.C. Beyoğlu ….. Noterliğinin 21.01.2021 tarih ve 7041 yevmiye numaralı ihtarnamede belirtilen kredi sözleşmeleri ve borç nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
İş bu dava nedeniyle alınması gerekli 21.632,68 TL harçtan 5.408,16 TL peşin harcın mahsubu ile kalan 16.224,52 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Arabuluculuk Kanununun 18/A(13). maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte bulunan Arabuluculuk Ücret Tarifesi uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk giderinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan 57,00 TL posta ve tebligat gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti, dava açılırken ödenen 5.467,46 TL yargılama harcı olmak üzere toplam 6.124,46 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
Kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir ve tespit edilen 30.617,87 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara BAM’da İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/11/2021

Katip …..
¸e-imzalıdır.

Hakim …..
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.