Emsal Mahkeme Kararı Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/642 E. 2021/835 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREKÇELİ KARAR
T.C.
ANKARA
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/642
KARAR NO : 2021/835

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : ….
DAVALI : … …
DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 28/10/2021
KARAR TARİHİ : 21/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dilekçesiyle özetle; davacı şirketin tek paydaşlı ortağı ve tek yetkilisi …, 11.06.2019 tarihinde ateşli silahla kendisini yaralaması sonrasında kısıtlı hale geldiği, Ankara …. Sulh Hukuk Mahkemesi 2019/909 Esas sayılı dosyası üzerinden karara bağlanan “vesayet davasına”, davacı şirketin mali müşaviri …’nın 25.02.2020 tarihinde sunmuş olduğu dilekçe ve mizanda, davalının davacı şirkete 706.014,00 TL borçlu olduğu görüldüğü, davacı şirket, cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için ankara 37. noterliğinin 03.09.2020 tarihli 23238 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı borçluya ihtarda bulunduğu, davalıdan olumlu bir sonuç alınamaması üzerine, davalının cari hesaptan kaynaklı davacı şirkete karşı borcu olduğu, davalının davacı şirkete olan borcundan dolayı fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın davacı şirkete ödenmesini, dava konusu alacak miktarının taraflar arasında tartışmalı olması dolayısıyla, cari hesaptan kaynaklanan borcun tahsilini talep etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; davacı şirket dava dilekçesinde cari hesap sözleşmesinden kaynaklı alacağı olduğu iddiasına dayandığı, davacı şirketin mali müşaviri …’nın tek taraflı tanzim ettiği mizana göre davalının, davacı şirkete 706.014,00 TL borçlu olduğu iddia edildiği, davacının dayandığı cari hesap sözleşmesine ilişkin TTK 89 ve devamı emredici nitelikte olduğu, davalı şirket ile davacı şirket arasında alacaklarından karşılıklı olarak vazgeçtiklerine dair bir irade ve yazılı şekilde tanzim edildiği, bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı,
davacının talebini somutlaştırmasını talep ettiklerini, alacağın zaman aşımına uğraması nedeniyle zaman aşımı ilk itirazını davalı şirket, davacı şirket bünyesinde 31.12.2016 tarihinde sigortalı olarak çalışmaya başladığı, 01.11.2020 tarihinde iş akdi davacı şirket tarafından tek taraflı olarak feshedildiği, davacı şirket ile davalı şirket arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu, davada görevli mahkemenin Ankara İş Mahkemeleri olduğu, davacı şirketin tek paydaşlı ortağı dava dilekçesinde davacının da kabulünde olduğu üzere müteveffa … olduğu, dava dilekçesinde belirtilen ihtarnamade ihtar eden taraf müteveffa …’nın vasisi … iken işbu davanın davacısı…Otomotiv Emlak İnş Tur. Taş. San. Tic. Ltd. Şti. bu doğrultuda ihtar eden taraf işbu dava davacısı şirket olmadığından bahse konu ihtarname işbu davayı taraf teşkili anlamında bağlamayacağı, dava dilekçesinde davacı şirketin tek paydaşlı ortağı ve tek yetkilisinin … olduğunu iddia ederken bahse konu ihtarnamede gerçek dışı beyanla davalı şirkete “şirketi gayri resmi ortağı” olarak addettiği, davalı şirket Ankara 37. Noterliği’nin 11.09.2020 tarihli 23984 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı şirket sahibinin eşi ve aynı zamanda mali müşaviri olan … tarafından tutulan muhasebe kayıtları ile borçlu gösterilmeye çalışılmakta olduğunu, gerçekte 31.12.2016 tarihinden itibaren davacı şirket bünyesinde satış elemanı olarak çalışmakta olduğunu, aylık maaşlarının ve diğer işçilik alacaklarını ödenmediğini ihtar ettiği, davacı şirketin mali müşaviri …’nın tek taraflı tanzim ettiği, olduğu mizanda davalı şirket tarafından yapılan ödemeler kayıtlara işlenmediği, davalı tarafın, davacı şirket bünyesinde işçi olarak çalışmakta olduğundan yalnızca şirketin talimatlarını yerine getirdiği, bu anlamda davalı şirketin banka hesabına giren meblağlar şirket adına gönderilmiş olup davalı şirket bu meblağları kendi uhdesinde tutmadığı, davalı şirket, şirket yetkilisi … vefat ettikten sonra kalan paralarla şirket sahibinin abisi olması ve şirketin aile ilişkilerinden zarar görmemesi maksadıyla kredi, kira ve sair ödemelerin bir kısmını da kendi malvarlığından yaptığı, davacı şirkete ilişkin olarak davalı şirketin hesabından çıkan meblağın 1.452.586,00 TL olduğu hesaba giren miktarın 1.064.660,00 TL olduğu anlaşılacağı, davalı şirket, davacı şirket bünyesinde satış elemanı olarak çalışmakta iken 01.11.2020 tarihinde şirketin mali müşaviri … tarafından davalıya hiçbir ihbarda dahi bulunulmaksızın iş akdine son verildiği, davalının resmi olarak iş akdinin sona erdirildiği bildirilmediğinden bir süre daha çalışmaya devam ettiği, işçi olarak çalışan davalı, davacı şirketten işçilik alacaklarının mevcut olduğu, bu doğrultuda ayrıca davalı şirketin işçilik alacakları olan maaş, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ubgt ücreti ve primleri talep ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, mizandan kaynaklı olduğu, iddia edilen bakiye borç alacağının tahsili talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 21/12/2021 tarihli duruşmada “Davalının davacı şirkette işçi olarak çalıştığına ilişkin bir itirazımız yoktur, davalı davacı şirkette, sigortalı işçi olarak çalışmıştır ancak bu davanın konusu işçi-işveren alacağına ilişkin olmayıp, davalı fiili olarak şirkette ortak sıfatı ile çalışmış olup, bu nedenle dava dilekçesinde belirtmiş olduğumuz alacağın kendisinden tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz, bu nedenle görevsizlik itirazını da kabul etmiyoruz” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari sayılan işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Bu nedenlerle işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen dikkate alınır.
Somut olayda uyuşmazlık, davalı tarafın cari hesaptan kaynaklandığı belirtilen borcundan dolayı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan işleyecek faizi ile birlikte tahsili talebine ilişkin olduğu, davalının davacı şirkette işçi olarak çalıştığı, dosyaya sunulan ve davalıya ait Sosyal Güvenlik Kurumu sigortalı işe giriş bildirgesi örneği ve ekli belgeler incelenmiş, dava konusu uyuşmazlığın iş hukuku kapsamında bir uyuşmazlık olduğu, iş hukuku uyuşmazlıklarından kaynaklanan alacak, tazminat, tespit ve buna benzer iş davalarına bakmakla görevli olan iş mahkemelerinin görev alanına girmekte olup, iş ilişkisi sebebiyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına iş mahkemeleri bakmakla görevli olup, yine işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasındaki iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan bir uyuşmazlık söz konusu olduğu, bu durumda dava konusu itibariyle ticari dava olmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde davalının tacir olmadığı ve aralarındaki ilişkinin ticari ilişki niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bu davaya İş Mahkemelerince bakılacağı, Ticaret Mahkemesinin görevli olmadığı nedenle 6100 sayılı HMK.’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca bu hususunun dava şartlarından olduğu ve davanın her aşamasında resen dikkate alınacağı da gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Ankara Nöbetçi İş Mahkemesi görevli mahkeme olduğundan, Mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı H.M.K’nun 114 ve 115.maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dava dosyasının Ankara Nöbetçi İş Mahkemesi tevzi için Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
3-Yargılama gideri, vekalet ücreti ve harç konusunda HMK ‘nun 331/2.maddesi gereğince yetkili mahkemece karar verilmesine ,
4-Karar kesinleştiğinde ve gönderme talebinde bulunulmadığı takdirde HMK ‘ nun 22. maddesi 1.fıkra son cümlesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve kullanılmayan gider avansının HMK’ nun 333. maddesi gereğince davacıya iadesine,
Dair Davacı/Vekili Av. … ile Davalı/Vekili Av. …’ın yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

¸e-imzalıdır. ¸e-imzalıdır.